ARKEOLOJİ & TARİH

Kutadgu Bilig Ve Orhun Yazıtları’nda Bilgi Kavramı

Bilgi’nin Eserlerde İşlenişi Üzerine Bir Deneme

Kültürel kodlar birçok abide şahsiyet tarafından kültürümüze taşınmıştır. Bazı kavramlar üzerinde özellikle durulmuş ve kavramların mahiyetleri derinlemesine verilen örneklerle pekiştirilerek topluma bilgi edinmesi için kazandırılmıştır. Bu eserlerin en önemlilerinden birisi sayılan Kutadgu Bilig’de bilgi kavramından bahsetmek gereklidir.

Kutadgu Bilig’de temel kavramlardan birisi olan akıl ve bilgi büyük önem taşır çünkü Aklı kullanmanın yolu bilgiden geçer. Bu kavramı somutlaştırmak adına karakter olarak “Ögdülmiş” seçilmiştir. (Ukuş) yani aklı sembolize eden bu karakter akla verilen değerin gösterilmesi açısından bir paye taşımıştır. Eserde Kut kavramını temsil eden Aytoldı’nın yerine geçen Ögdülmiş, onun oğlu olma sıfatıyla beraber aynı zamanda Kut kavramının oğlu olarak kendisine artı bir anlam ve kutsallık yüklemiştir. Şairin bu karakterlere yüklediği anlamlar onun dünyaya bakışını da temsil ettiğinden dolayı bilgiyi kutsal gördüğü düşüncesi ortaya çıkmaktadır. Eserde yer alan;

“Basa aydım amdı kör Ögdülmiş’ig Ukuş atı ol bu bedütür kişig”

(Sonra Ögdülmiş’i söyledim; bu aklın adıdır,kişiyi yüceltir)

ifadesiyle bilgiyle ulaşılacak mertebeye değinerek tanıtmıştır. Tanrı insanı yaratır ve seçerek yükseltir, Aytoldı’nın ölümünden sonra bilgisiyle var olan bir karakter olarak Ögdilmiş temel niteliğini belli etmiştir. Bilgi sahibi insanlar beraberinde anlayış ve dürüstlüğü de getirir. Bilgi sahibi olan insan ona göre göre hareket eder, Sadi-i Şirazi’nin dediği gibi ne kadar okursan oku bilgine yakışır bir şekilde davranmıyorsan cahilsin demektir veya “İlim ilim bilmektir ilim kendini bilmektir” sözüyle de bu kastedilir.  İcdanı ve ahlaki yönü geliştirmeden bilgi sahibi olmak topluma bir bela kazandırmaktan ileri gidemez. Bundan hareketle Yusuf Has Hacip eserde: ‘’Akıl bir meşaledir kör için gözdür; ölü vücut için can, dilsiz için sözdür, aklın tavır ve hareketleri ihtiyarlarınkine benzemesine rağmen o daima gençtir. İnsan karanlık bir evdir akıl onu aydınlatan meşaledir.‘’ tarzında değerlendirmeler yapılmıştır.Akıl ile beraber anılması bu işin zeminini oluşturmasından kaynaklanmaktadır. Eserin bir başka yerinde ‘’Bilgilinin sözü toprak için su gibidir, su verilince yerden nimet çıkar, bilgili insanın sözü eksilmez, akan duru pınarın suyu kesilmez Âlimler sulak yerlere benzerler, nereye ayak vururlarsa oradan su çıkar. Bilgisiz insanın gönlü kumsal gibidir, nehir aksa dolmaz, orada ot ve yem bitmez. Bilginin kıymetini ancak bilgili bilir, akıla hürmet ise bilgiden dolayıdır.’’

Eserde bilgi kavramı derin bir bilgi verilerek anlatılmıştır. Yusuf Has Hacip bilgiyi kimyaya benzetir hatta misk ile bağdaştırır. Ona göre misk saklanırsa saklandığı yerden mutlaka bir koku salarak kendisini belli eder aynı şekilde bilgi de bu şekildedir. Kendisi saklasa bile diline ayar verilmesi düzgün konuşmasıyla kendisini belli eder. Yukarıda verilen örneklerde bunu kanıtlar nitelikte örneklerdir.

Bilgi mutluluğa ulaşmanın aracıdır ve buna ilişkin kelimeler sıklıkla kullanılmıştır. Bil-bildeçi, bildim biliglike gibi kelimeler mutluluğun anahtarı olmuşlardır.

Milli kültürü gelecek nesillere aktarma vasıtasıyla yol gösteren isimlerden birisi de Ahmet Yesevidir.

Divan-ı Hikmet adlı eseri bize ‘hikmetin’ manasını öğretmek açısından zirve eserlerden bir tanesidir.

Ahmet Yesevi’nin ‘Hikmet’ adını verdiği dini tasavvufi özlü sözler söylerek aklın ve bilginin doğru yolu bulmaktaki kılavuzumuz olduğunu ısrarla vurgulamıştır. Yesevi bilgiyi ve ilmi tasavvuf yoluyla öğrenme açısından bağdaştırmış, daima ilim ve bilimin peşinden gidilmesini kadın erkek fark etmeksizin farz olduğunu belirtmiştir. Hikmetlerini ilim yolunda vasıta olarak kullanmıştır.

Bir diğer kültür hazinesi belki de bunun ilki olan Orhun Yazıtlarında bilgi kavramı yöneticilikle ilişkilendirilmiştir.

Orhun Kitabelerinde bilginin önemi öncelikle Çin üzerinden verilmiş ve akıbetimiz düşündürülmüştür.

Kültigin Abidesi güney cephesinde şu sözler yer almaktadır:

“Tatlı söze, ipek kumaşa aldanma; Çin milleti iyi bilgili insanı, iyi cesur insanı yürütmezmiş

Türk Milleti öleceksin, Orda kötü kişi şöyle öğretiyormuş: uzak ise kötü mal verir, yakın ise iyi mal verir diyip öyle öğretiyormuş. Bilgi bilmez kişi o sözü alıp yakına gidip çok insan öldün!

O yere gidersen Türk milleti öleceksin!”

Burada verilen alt metin bilgi bir yere hükmetme, elde tutma, uyanık olma  ve belki de neslini dahi devam ettirmek açısından önem teşkil etmektedir. Bilgisiz kişi Çin milletinin tatlı sözüne kanarak yok olacaktır, ikazı yapılmıştır. Kağanlarının bilgili oluşları vurgulanmış ve yöneticilikle ilişkilendirilmiştir.

Bilge Kağan ise bilgisiz kağanın tahta oturmasıyla ve  buyruğunun da bilgisiz oluşuyla Çin milletine aldanmış ve bunun sonucunda Türk Milleti il yaptığı ilini kaybetmiş Çin milletine beylik erkek evladını kul kılmış, hanımlık kız evladını cariye kılmıştır. Bunlar bilgisiz kağanın buyrukları ve hareketleri sonucunda gelişmiştir. Orhun Yazıtları’nda kağanlar bilgili denildikten sonra cesur kelimesi de vurgulanır; bu doğrudur çünkü bilgi beraberinde cesareti de getirmektedir.

Sonuç olarak bu üç esere bakıldığında bilgi hem amaç hem araçtır. Öncelikle doğru kişilerce amaç olarak belirlenmeli ve başka kişilere yol göstermesi ilerleme ve gelişme olması açısından araç olarak kullanılmalıdır. Yazıyı Yusuf Has Hacip’in sözüyle bitirmek isterim: ‘’Bilgisiz insan bir avuç balçık gibidir’’. Çünkü İnsanın değeri bilgi ile anlaşılır.

Kaynaklar

Akgün, M. (1996). “Türklük Dünyası’nın 11. Asırdaki Abide Eseri Kutadgu Bilig’de Akıl ve Bilgi”. Felsefe Dünyası, 19: 81-98.

Ergin, M. (2012). Orhun Abideleri. İstanbul: Boğaziçi Yayınları.