Dil Tarih

Kıbrıs’ta Osmanlı Öncesi Türk Varlığı

Bu bildiri II. Uluslararası İpekyolu Akademik Çalışmalar Sempozyumu’nda sunulmuştur.

Özet
Bugün Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin nüfusunu teşkil eden Kıbrıs’taki Türk varlığı,
iki ana unsurdan meydana gelmektedir. Bunlar 1974 Mutlu Barış Harekâtı öncesi adada var olan Türkler ve bu harekât sonrasında adaya getirilip iskân ettirilen veya kendiliğinden gelip yerleşen Türkiyeli göçmenlerdir. Resmî tarih, harekât öncesinde adada yaşayan Kıbrıs’ın yerli Türk
ahalisinin 1571 yılında adanın Osmanlı devleti tarafından fethinden sonra Anadolu’dan adaya
getirilip yerleştirilen Türklerin ahfadı olduğunu kaydeder. Bu bilginin büyük oranda doğru
olduğuna şüphe yoktur. Gerçekten de fetih sonrasında sürgün usulüne göre adaya on binlerce Türk getirilip yerleştirildiğini Osmanlı arşivleri kaydeder. Ancak fetih öncesinde de adada Türk varlığının bulunduğuna dair ciddi kayıtlar mevcuttur. Bu kayıtlara göre ada Osmanlılar tarafından fethedilmeden evvel adada beş grup Türk bulanmakta idi. Bu Türk grupları; Haçlı krallıkları döneminde adada yaşayan sıradan Türkler, Lüzinyan döneminin başından beri adada mevcut olan Türk ticaret kolonisi, Karamanlı askerler, Türk esirler ve Türkopoller olarak sıralanabilir. Bu Türk gruplarının günümüz Kıbrıs Türk nüfusunun oluşumuna katkısı resmî tarih doğrultusunda
yapılan çalışmalarda ihmal edile gelmiştir. Türk ticaret kolonisi ve Karamanlı askerlerin fetih
sırasında ortadan kalktığı düşünülebilir. Ancak diğer üç grubun adanın siyasi ve sosyal tarihine doğrudan etki ettiğini gösteren ciddi tarihî kayıtlar mevcuttur. Bu bildirinin amacı, Kıbrıs’ın
Osmanlı devleti tarafından fethi öncesinde adada mevcut olan Türk varlığını sarih bir şekilde ortaya koyup adanın siyasi ve sosyal tarihine ne gibi etkiler yaptıklarını irdelemek olacaktır.

Giriş
Günümüzde Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin ana unsurunu teşkil eden nüfus, tarih
boyunca hep tartışmaların merkezinde olmuştur. Andrew Mango tarafından külahlarını takacaklarını söylerken aslında esas niyetini de ortaya koymaktadır. Dandini, raporunda ileri sürdüğü bu iddia ile çağdaşı Hristiyan devletleri Kıbrıs’ın geri alınması için bir Haçlı seferine kışkırtmaya çalışmaktadır. Diğer bir ifade ile yalan söylemektedir. Resmî Tarihe Göre Kıbrıslı İlk Türkler Türk resmî tarih tezi, Kıbrıs adasındaki ilk Türkler ile ilgili olarak çok farklı bir durum ortaya koymaktadır. Ancak bu tezler Dandini’yi temel alan Rum tezleri gibi bir yalan üzerine değil, sağlam tarihî belgeler üzerine inşa edilmiştir. Osmanlı arşivleri, fetih sonrasında adaya yerleştirilen Türk nüfus hakkında ayrıntılı bilgi sağlamaktadır. Bu belgelerden fetih sonrasında adaya yerleştirilen ilk Türk topluluğunun askerlerden müteşekkil olduğunu göstermektedir. 5181 Sayılı Maliyeden Müdevver Defter’in onuncu sayfasında 1000’i yeniçeri olmak üzere adaya 3800 askerin yerleştirildiği kayıtlıdır (Halaçoğlu 2001: 44). Aynı yerde bu askerler için Canik sancağından bu 3000 bakirenin getirilmesine dair bir emrin olduğu da kayıtlıdır. 17 Sayılı Divan-ı Hümayun Mühimme Defteri’nin altıncı sayfasında ise bu emrin yerine getirildiği kayıtlıdır (Orhonlu 1971: 93). Bu askerlere ilaveten 22 Eylül 1572 tarihli 2551 Sayılı Mevkufat Defteri’nde Aksaray, Beyşehir, Seydişehir, Anduği, Develihisar, Ürgüp, Koçhisar, Niğde, Bor, Ilgın, İshaklı, Akşehir, Akdağ ve Bozok’tan 1908 ailenin sürgün usulüne göre Kıbrıs’a yerleştirildiği kayıtlıdır (Halaçoğlu 2001: 40-41). Ayrıca 7 Ocak 1581 tarihli 43 Sayılı Mühimme Defteri’nin 134. sayfasında 1581 yılına kadar Anadolu’dan 8000 aile yerleştirildiği kayıtlıdır (Orhonlu 1971: 103; Halaçoğlu 2001: 44). Muhtemelen devre göre küçük bir rakam olmakla birlikte her aile beş kişiden hesaplandığında biler, ortaya askerlerle birlikte 43,000-44,000 kişilik bir Türk nüfusu çıkmaktadır. Yani bu kayıtlar da Gerolimo Dandini’nin yalan söylediğini tasdik etmektedir. Sürgün usulüne göre Kıbrıs’a nüfus yerleştirmenin 18. yüzyıla kadar devam ettiği görülmektedir. 8458 Sayılı Maliyeden Müdevver Defter’in 170. sayfasında, 1702 yılında güngördü, Delili ve Kırıntılı cemaatlerinin Kıbrıs’a sürüldüğü kayıtlıdır. Aynı defterin 266-67. sayfalarında Elciler, Batralı (Püseli), Bolahadlı, Cerid, Çaylak, Dermili, Hacılı, Kiselioğlu, Kılıçlı, Kırıntılı, Lekvan, Sakallı, Sendil, Şamlı, Şeyhli (hacı Bahaddinli), Tacirli, Tırtar, Gedikli, Güzelbeğili, Karahacılı ve Saçıkaralı cemaatlerinin 1713 yılında Kıbrıs’a sürüldüğü kayıtlıdır (Altay 1999: 456-458; Halaçoğlu 2001: 45; Halaçoğlu 2006: 141). 134 Sayılı Mühimme
Defteri’nin 60-61. sayfalarında ise 727 yılında Hardal, Paşmaklı, Yazıcılı, Hacı-İsalu, Tataroğlu,
Kaçı, Horezm, cemaatleri ile birlikte Şeyhli ve Gedikli cemaatlerinin ilave bölüklerinin Kıbrıs’a
sürüldüğü kayıtlıdır (Halaçoğlu 2001: 45; Halaçoğlu 2006: 141). Fetih sonrasında iki asır boyunca adaya yerleştirilen Türk nüfusun kim olduğu hakkındaki ayrıntılı bilgilerin yanında, adaya yerleştirilenlerin sosyoekonomik kimlikleri hakkında da bilgi mevcuttur. 1572’de adaya yerleştirilenlerin hallaç, çizmeci, çilingir, aşçı, demirci, hamamcı, kunduracı, silahçı, tabakçı, tüccar, nalbant, keçeci, dülger, taşçı, dokumacı, âlim, imam, terzi ve çiftçi oldukları kayıtlarda açık olarak belirtilmektedir (Halaçoğlu 2001: 43). 18. yüzyıl boyunca adaya yerleştirilenler ise adlarından da anlaşılacağı üzere Yörük cemaatleridir. Görüldüğü üzere, Gerolimo Dandini’nin ifadelerinin ve bütün tezlerini bu ifadelerin zerine inşa eden Rum tarihçilerin iddialarının hilafına, daha fethin ilk on yılında (Dandini’nin adaya gelmesinden on beş yıl önce) adaya Anadolu’dan on binlerce Türk yerleştirilmiştir. Ayrıca bu yerleştirmenin müteakip yüzyıllarda da devam ettiğini Osmanlı kayıtları en ince ayrıntısına kadar ortaya koymaktadır. İşte bugün, bu resmî tarih tezlerine koşut bir şekilde, günümüzde Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin an unsurunu teşkil eden nüfusun bu Osmanlı döneminde yerleştirilen nüfusun ahfadı olduğu evrensel olarak kabul görmektedir. Tarihî kayıtlar dikkate alındığı sürece bu gerçeği reddetmek de pek mümkün görülmemektedir. Ancak fetih öncesinde de
adada birtakım Türklerin bulunduğuna dair ciddi veriler bulunmaktadır. Osmanlı Arşivleri Dışındaki tarihî Kayıtlara Göre Kıbrıs’ta İlk Türkler Yukarıda da zikredildiği üzere Kıbrıs adasının Osmanlı fethi öncesinde de Türk nüfus barındırdığına dair ciddi kayıtlar mevcuttur. Bu kayıtlara göre fetih öncesinde adada yer alan
Türkler beş grup olarak tasnif edilebilirler:

1- Haçlı Krallıkları döneminde adada yaşayan sıradan Türkler,

2- Lüzinyan döneminin başından itibaren adada bulunan Türk ticaret kolonisi,

3- Karamanlı askerler,

4- Türk esirler,

5- Türkopoller.

Şimdi bu beş Türk grubuna daha yakından
tetkik edip fetih sonrası ada nüfusuna ne gibi etkiler etmiş olabileceklerine bakmakta fayda var. Haçlı Krallıkları döneminde adada yaşayan sıradan Türkler Haçlı Krallıkları döneminde, adada sivil cemaat hâlinde Türklerin yaşadıklarına dair çeşitli kaynaklar mevcuttur. Kıbrıslı Türk araştırmacı Yorgancıoğlu (2000: 14-15) addaki Türklerden bahseden Fransız ve İtalyan yazmalarını kaydeder. Araştırmacı ayrıca Kilikya Ermeni Baronu II. Levon’un (1150-1219) Papa İnnocentus’a yazdığı mektupta “Beni ada kâfirlerinden kurtarın. Bunlar Konya sultanının akrabalardır.” dediğinden bahseder. Yine İspanya’da Toledo Katedrali Mahzen Kitaplığı’nda bulunan ve II. Haçlı Seferi’ne katılan şövalyelerin hatıralarından meydana gelen Memoria adlı eserde, Kıbrıs’ta Türklerin yaşadığı ve şövalyelerin bunları “Turkopol” yapmaya çalıştıkları yazılı olduğunu kaydeder. Yorgancıoğlu, bir de Kıbrıs’ın Lüzinyan hanedanından kralı Guy de Lusignan’ın Testa Kipriotu adlı eserinde “Beni karşılamaya
büyük bir halk kitlesi geldi. Rumlar var. Araplar var, zenciler var… Bir de bellerinde kılıçları
Türkler var.” dediğini ilave der. Araştırmacı, bu Türklerin İslam – Arap hâkimiyeti esnasında
adaya yerleştirilen Türk askerlerinin ahfadı oldukları fikrindedir. Ancak II Levon’un “Konya
sultanının akrabaları” ifadesi bunların Anadolulu Türkler olmaları gerektiğini akla getirmektedir. Lüzinyan döneminde adada var oldukları çeşitli kaynaklardan tasdik edilen bu Türk topluluğunun Osmanlı fethini görmüş olması çok zayıf bir ihtimaldir. Venedik döneminde (1489 – 1571) adada Ortodoks Hristiyanlara dahi yaşama hakkı verilmediği düşünülürse Müslüman Türklere hayat hakkı verileceğini düşünmek fazla iddialı olur. Bu topluluk muhtemelen Ortodoks ahali gibi zorla Katoliklerştirilmiştir. Buna direnenlerse öldürülmüş olmalı. Yine de gizli veya açıktan Müslüman kalmayı başaranlar olmuşsa bunlar fetih sonrasında adaya yeni gelen Müslüman Türklere katılmışlardır.

Türk ticaret kolonisi
Lüzinyan devrinin başından (1192) itibaren adada bir Türk ticaret kolonisinin bulunduğu
konusunda birçok tarihçi hemfikirdir (Dawkins 1932: 143; Turan 1964: 213, 223; Bedevi 1965:
80). Bilindiği üzere Magosa Lüzinyan devrinde büyük bir ticaret merkezi hâline gelmiştir. Bu
sebeple her milletten ticaret kolonileri bu şehirde konuşlanmış durumda idi. Bu meyanda şehirde
bir de Türk ticaret kolonisi bulunmaktaydı.
Bu ticaret kolonisinin akıbetini tahmin etmek zor olmasa gerek. Venedik döneminde iktisadi bakımdan adanın büyük bir çöküntü içerisine girdiği bir sır değil. Bu yüzden Magosa, Lüzinyan devrindeki iktisadi ihtişamını kaybetmiş ve muhtemelen ticaret kolonilerinin büyük çoğunluğu da ortadan kalkmıştır. Kıbrıs’a yönelik Osmanlı harekâtının başladığı 1570 yılına
kadar Türk ticaret kolonisinin varlığını devam ettirdiği varsayılsa bile bu koloni mensuplarının
fetih sonrasını görmüş olmaları pek muhtemel değildir. Bilindiği gibi Osmanlı donanması önce
adanın güneyine çıkarma yapmış, sonra kuzey alınmış en son doğu alınmıştır. Adanın doğusunda bulunan Magosa şehri Osmanlı ordusuna en uzun direnen şehir olmuştur. Muhtemelen adanın güneyinden Osmanlı ordusunun çıkarma yaptığı andan itibaren bütün ticaret kolonileri Magosa limanından aday terk etmiştir. Ancak Türk ticaret kolonisinden kaçamayanlar veya casusluk amacıyla adada kalanlar olmuşsa bunlar savaş esnasında Venedikliler tarafından öldürülmüş olmalı. Yani bu ticaret kolonisinin Osmanlı fethin görmüş olması muhtemel görünmemektedir.

Karamanlı askerler
Ayni, Zahiri, Makrizi, İbn-i Hacer, İbn-i Tagrı Birdi (Ebu’l-Mehasin) gibi İslam kaynakları ile Makhairas, Amadi, Strambaldi ve Morosini gibi Hrsitiyan kaynaklarının ağız birliği ettiği konulardan biri, adada Kıbrıs Krallığı’nın müttefiki olarak Karamanlı askerlerin bulunduğu
konusudur (Darrag 1961: 256; Turan 1964: 225; Buharalı 1995: 104; Moukrazel 2007: 182).
Ancak buradaki “Karamanlı” adlandırmasının “Anadolu” manasındaki Caramania mı yoksa
Karamanoğulları Beyliği’ni mi kastettiği açık değil. Her hâlükârda bu Karamanlı askerlerin de
Osmanlı fethini görmüş olmaları ihtimal dâhilinde değildir. Buradaki “Karamanlı” ifadesinden kasıt Karamanoğlu Beyliği ise zaten bu beylik 1487 yılında, yani fetihten 84 yıl evvel, ortadan kalkmıştır. Eğer buradaki kasıt Anadolulu askerler ise bu durum da pek muhtemel görünmemektedir. Fetih esnasında cereyan eden savaşlarda Venedikliler tarafından savaşa katılan Müslüman Türk askerlerle ilgili herhangi bir kayıt mevcut değil. Bu da gayet olağan bir durumdur. Zira Yavuz döneminde Anadolu’daki Türk birliği sağlanmış olduğundan eğer böyle bir askerî birlik varsa idi bile ortadan kalkmış olmalı.

Türk esirler
Adada sağlam kayıtlarla var oldukları bilinen bir diğer Türk grubu esirlerdir. Sayıları oldukça yüksek olan bu esirlerin zaman zaman ada güvenliğini tehdit ettiklerinden dolayı yöneticiler tarafından sayıları azaltılmak için katledildikleri bilinmektedir (Turan 1964: 226). Beckingham (1957: 171) ve Hill (1940: 52, c. 2: 469, 473) 1425’te adaya düzenlenen Memluk seferi esnasında adada hem vaftiz edilmiş hem de vaftiz edilmemiş bol miktarda Türk, Arap ve Mısırlı esirin bulunduğunu ve Limasol kalesinin Memluklulara Müslüman esirler tarafından
teslim edildiğini kaydederler. Benzer bir durumun İskepte kalesinde de cereyan ettiğini Buharalı (1995: 97) ifade eder. Bu iki olay, ada yöneticilerinin zaman zaman esirlerin sayısını azaltmak için giriştikleri katliamların gerekçelerinin haklılığını ortaya koyması bakımından manidardır. Bu esirlerin akıbeti de pek açık değil. Vaftizsiz olan esirlerin fetih sonrasını görmüş olması çok zayıf bir ihtimaldir. Bunların tamamı değilse büyük çoğunluğu öldürülmüş olmalı. Ancak her şeye rağmen kurtulmuş olanlar olmuşsa bunlar ya evlerine dönmüş ya da yeni gelen Türklere katılmış olmalılar. Vaftizli esirlerin kurtulmuş olmaları çok daha büyük bir olasılıktır. Bunların büyük çoğunluğu adanın Hristiyan ahalisi ile karışmış olmalı. Aralarında 1571 yılında hâlâ Türkçeyi unutmamış olanlar varsa idi, bunların bir kısmının da Osmanlı devrinde ihtida edip Türk ahaliye karışmış olmaları ihtimal dâhilindedir.

Türkopoller
Adada Haçlı Krallıkları dönemi boyunca Türkopol birliklerinin bulunduğu, bu birliklerin
kırsal kesimin güvenliğinden sorumlu oldukları ve Grand Turcopolier diye adlandırıldıkları bir
makama bağlı olduklarını kaynaklar kaydederler. 1192 yılından itibaren Lüzinyan krallarının bu Türkopol birliklerine toprak dağıttığı ve Latin kaynaklarının bunların polis görevi gördüklerini kaydettikleri tarihçilerin ortak görüşüdür ( Dawkins 1932: 55; Edbury 2015: 44. Aslında yukarıda zikredilen II. Haçlı
Seferi’ne katılmış şövalyelerin hatıralarında bahsettikleri ada Türklerini Türkopol yapmaktaki
başarısızlıkları, adada zaten böyle bir sınıfın varlığının da örtük ifadesidir. Şövalyeler Müslüman Türkleri Hristiyanlaştırarak Türkopollere katmaya çalışmaktadırlar. Türkopollerle iligli olarak ilginç bir iz de adada konuşulan Rumcadan gelmektedir. Yiangoullis (2009) hazırladığı Kıbrıs Rumcasının sözlüğünde “turkobuleris” diye bir kelime kaydetmektedir. Bu kelimeyi “yardımcı polis” olarak açıklamakta ve kökenini Fransızca olarak vermektedir. Yiangoullis’in verdiği bu açıklamayı anlayabilmek için biraz Kıbrıs’ın sosyal tarihine bakmak gerekir. Bu terim günümüzde dahi Kıbrıs Türk köylerinde yürürlükte olan “destebanlık” kurumu ile ilişkilidir. Destebanlık bir nevi kır bekçiliğidir. Yorgancıoğlu (2000: 15), bu kurumun adada Lüzinyanlar devrinden beri var olduğu düşüncesindedir. Lüzinyanlar döneminde adada ticaret gibi tarımın da büyük gelişme gösterdiği bilinmektedir. Hatta bugün Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin bazı bölgelerinde bu devirden kalma 700-800 yıllık zeytin ağaçları devlet tarafından “anıt ağaç” kapsamına alınıp koruma altına alınmıştır. Yorgancıoğlu, Lüzinyan döneminde büyük alanlar kaplayan bu zeytin bahçelerinin devlet tarafından denetlendiğini ve bu denetim ve korumanın da Türkopoller ile yapıldığını ileri sürer ki bu iddia yukarıda bahsedilen Grand Turcopolier makamına bağlı Türkopoller bilgisi ile örtüşmektedir. Yiangoullis’in sözlüğünde geçen turkobuleris sözcüğünün kökünü de bu Turcopolier makamında aramak gerekir. Osmanlı döneminde “destebanlık” olarak devam eden bu kır bekçiliğinin İngiliz döneminde de var olduğu
ve resmî adının Rural Constable “Kırsal Polis Memuru” olduğunu yine Yorgancıoğlu kaydeder.
İngilizcede terimin aynı eski Latin kaynaklarındaki açıklamayı karşılaması oldukça ilginçtir. Yorgancıoğlu, Haçlı Krallıkları döneminde bu görevin Türk soylu Türkopoller tarafından yürütülmesi sebebiyle mahalli Rumcada “durkopullo” kelimesinin yerleşip daha sonra kır bekçiliğini görevini yürütenlere milliyetine bakılmaksızın bu adın verildiğini ileri sürmektedir ki bu iddia oldukça akla yatkındır.
Kaynaklardan öğrenildiği kadarıyla silah taşıyan belirli hususiyetlere sahip bir sınıf olmaları sebebiyle Türkopollerin devrin Kıbrıs hayatında nüfuzlu bir yere sahip oldukları düşünülebilir. Nitekim genel olarak adanın toplum hayatını ilgilendiren destebanlık kurumu üzerinde ve özel olarak de Rumcada bıraktıkları iz bunu doğrulamaktadır. Elbette böyle nüfuzlu bir Türk topluluğunun akıbetinin ne olduğu büyük bir merak konusudur. Bu Türkopol birlikleri Latin ve Haçlı dünyasının her yerinde olduğu gibi Kıbrıs’ta da Türklere karşı savaşmış ve geriye
kalan Venedik ordusu gibi büyük oranda imha edilmiş olmalı. Savaştan sağ kurtulanların bir
kısmının ihtida edip yeni gelen Türk göçmenlerle karışmış olma ihtimali de göz ardı edilmemeli.
Ancak elbette kurtulanların daha büyük bir kısmı mutlaka yerli Hristiyan halkla karışmıştır.
1881, 1911, 1921 ve 1931 yıllarında, İngilizler tarafından adada gerçekleştirilmiş dört nüfus sayımda sırasıyla 95, 139, 68 ve 146 Hristiyan anadillerini Türkçe olarak kaydettirmiştir
(Papadopoullos 1965: 81; Konur 1938: 33). Bu küçük Türkçe konuşan Hristiyan topluluğun
Türkopollerin ahfadı olduklarını düşünmemek için hiçbir sebep yoktur. Elbette yukarıda
zikredilen vaftiz edilmiş Türk esirler ihtimali de gözden kaçırılmamalıdır. Belki de bu iki topluluk
birleşerek ada Hristiyanları içerisinde ayrı bir sosyal sınıf meydana getirmişlerdir. Bu sayım
sonuçları dışında, Türk geleneklerini devam ettiren Hristiyanların varlığına işaret eden diğer bir delil de günümüzde Kıbrıs Rum Kesimi’nin Baf kazasına bağlı Poli’deki Hristiyan mezarlığında bulunmaktadır. Poli Hristiyan mezarlığında balbal şeklinde mezar taşları bulunduğunu Kıbrıslı Türk araştırmacı Bağışkan (1997: 318-319) ifade eder.

Sonuç

Resmî tarih tezlerinin aksine, Kıbrıs adasının Osmanlı Türkleri tarafından fethinden önce
adada hem Hristiyan hem de Müslüman Türklerin bulunduğu çeşitli kaynaklarla sabittir. Bu Türkleri; Haçlı Krallıkları döneminde adada yaşayan sıradan Türkler, Türk ticaret kolonisi,
Karamanlı askerler, Türk esirler ve Türkopoller şeklinde tasnif etmek mümkün görünmektedir.
Bu Türk gruplar içerisinde en nüfuzlu grubun Türkopoller olduğu anlaşılmaktadır. Geriye kalan
Türklerden Müslüman olanların büyük çoğunluğu muhtemelen adanın Osmanlılar tarafından fethine şahit olamamıştır. Zira bu topluluklar ya fetih tarihinden önce ortadan kalkmış ya da adanın Venedikli hâkimleri tarafından katledilmiş olmalı. Bu Müslüman Türklerden kurtulanlar olmuşsa ya yeni gelen Türk göçmenlere karışmışlar ya da Anadolu veya Suriye’ye dönmüş olmalılar. Hristiyan Türklerin Osmanlı fethini görmüş olmaları daha büyük bir ihtimaldir. Hristiyan Türklerden fetih sonrasını görenlerin büyük çoğunluğu adanın yerli Hristiyan ahalisi ile karışmış olmalı. Nitekim yakın zamana kadar ada Rumları arasında bulunan anadili Türkçe olan küçük bir topluluk ve Poli Hristiyan mezarlığında bulunan balbal şeklindeki mezar taşları bu ihtimali tasdik eder niteliktedir. Bu durumda, adada Osmanlı fethi öncesine bulunan Türk varlığı, günümüz Kıbrıs nüfusu bağlamında değerlendirildiğinde ortaya oldukça ilginç bir manzara çıkmaktadır. Bu Türk
topluluklarının günümüz Müslüman Türk toplumundan ziyade günümüz Hristiyan Rum
toplumunun oluşumuna etki ettiği ortaya çıkmaktadır.

Dr. Öğr. Üyesi Gökçe Yükselen Peler

Erciyes Üniversitesi Edebiyat Fakültesi

Çağdaş Türk Lehçeleri ve Edebiyatları Bölümü

gokcepeler@erciyes.edu.tr

Kaynakça
Ahmetbeyoğlu, A. & Afyoncu, E. (Edt.) (2001). Dünden Bugüne Kıbrıs Meselesi. İstanbul: Tarih
ve Tabiat Vakfı.
Altay, D. (1999). Kıbrıs Türklerinin kökeni olan Türk kabileleri ve Kıbrıs’ın Türkleştirilmesi
çalışmalarından bir kesit. İ. Bozkurt, H. Ateşin & M. Kansu (Edt.). İkinci Uluslararası Kıbrıs
Araştırmaları Kongresi, 24-27 Kasım 1998. Cilt II Tarih – Kıbrıs Sorunu içinde (s. 455-4474).
Gazimağusa: Doğu Akdeniz Üniversitesi Kıbrıs Araştırmaları Merkezi Yayınları.101 Adadaki Müslüman Türk mezarlıklarında bulunan balbal şeklindeki mezar taşları hakkında ayrıntılı bilgi için Peler 2017’ye bakılabilir.
Bağışkan, T. (1997). Kıbrıs Türk halkbiliminde ölüm. Ankara: KKTC Millî Eğitim, Gençlik ve
Spor Bakanlığı Yayınları.
Beckingham, C. F. (1957). The Turks of Cyprus. The Journal of the Royal Antthropological
Institute of Great Britain and Ireland, 87, 165-174.
Bedevi, V. (1965). Başlangıcından zamanımıza kadar Kıbrıs tarihi. Lefkoşa: Kıbrıs Türk Tarih
Kurumu.
Bozkurt, İ, Ateşin, H. & Kansu, M. (Edt.) (1999). İkinci Uluslararası Kıbrıs Araştırmaları
Kongresi, 24-27 Kasım 1998. Cilt II Tarih – Kıbrıs Sorunu. Gazimağusa: Doğu Akdeniz
Üniversitesi Kıbrıs Araştırmaları Merkezi Yayınları.
Buharalı, E. (1995). Kıbrıs’ta ilk Türkler veya Kıbrıs’ın Memluk hâkimiyetine girişi. Türk
Dünyası Araştırmaları, 95, 82-120.
Cobham, C. D. (1908). Excerpta Cypria. Materials for a history of Cyprus. Cambridge:
Cambridge University Press.
Dawkins, R. M. (Ed.) (1932). Leontios Makhairas’ recital concerning the sweet land of Cyprus
entitled ‘Chronicle’, v. 1. Oxford: The Claredon Press.
Darrag, A. (1961). L’Egypte sous le regne de Barsbay 825-841/1422-1438. Şam: Enstitut
Français de Damas.
De Groot, A. H. (1986). Kubrus. The Encyclopaedia of Islam, 5. Leiden: E. J. Brill.
Doğramacı, E., Haney, W. & König, G. (Eds.) (1997). Proceedings of the First International
Congress on Cypriot Studies, Gazimağusa 20-23 November ‘96. Gazimağusa: Eastern
Mediterranean University Press.
Edbury, P. (2015). Enoul, Eracles and the beginnings of Frankish rule in Cyprus. In S. Rogge &
M. Grünbart (Eds.), Medieval Cyprus: A place of cultural encounter (pp. 29-51). Münster:
Waxmann Verlag.
Gerçel, A. (1999). Kıbrıs tarihinde göçler. İ. Bozkurt, H. Ateşin & M. Kansu (Edt.). İkinci
Uluslararası Kıbrıs Araştırmaları Kongresi, 24-27 Kasım 1998. Cilt II Tarih – Kıbrıs Sorunu
içinde (s. 485-495). Gazimağusa: Doğu Akdeniz Üniversitesi Kıbrıs Araştırmaları Merkezi
Yayınları.
Göyünç, N. (1971). Türk hizmetine giren bazı Kıbrıs müdafileri. Milletlerarası Birinci Kıbrıs
Tetkikleri Kongresi (14-19 Nisan 1969) Türk heyeti tebliğleri. Ankara: Türk Kültürünü Araştırma
Enstitüsü. ss. 105—107.
Halaçoğlu, Y. (2001). Osmanlı döneminde Kıbrıs’ta iskân politikası. A. Ahmetbeyoğlu & E.
Afyoncu (Edt.). Dünden Bugüne Kıbrıs Meselesi içinde (s. 39-46). İstanbul: Tarih ve Tabiat
Vakfı.
Halaçoğlu, Y. (2006). XVIII: yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu’nun iskân siyaseti ve aşiretlerin
yerleştirilmesi. Ankara: Türk Tarih Kurumu.
Hill, G. F. (1940-52). A Hsitory of Cyprus I-IV. Cambridge: Cambridge University Press.
Jennings, R. C. (1993). Christians and Muslims in Ottoman Cyprus and the Mediterranean
World, 1571-1640. New York & Londra. New York University Press.
Kyrris, C. P. (1996). History of Cyprus. Lefkoşa: Lampousa Publications.
Mango, A. (1997). Turkish Culture and Cyprus. E. Doğramacı, W. Haney & G. König (Eds.).
Proceedings of the First International Congress on Cypriot Studies, Gazimağusa 20-23
November ‘96 içinde (s. 117-122). Gazimağusa: Eastern Mediterranean University Press.
Moukrazel, P. (2007). Les expéditions militaires contre Chypre (1424-1426) d’après Sālih b.
Yahyā: Quelques remarques sur la marine mamelouke. Al-Masāq, 19(2), 177-198.
Orhonlu, C. (1971). The Ottoman Turks settle in Cyprus (1570-1580). Milletlerarası Birinci
Kıbrıs Tetkikleri Kongresi (14-19 Nisan 1969) Türk heyeti tebliğleri. Ankara: Türk Kültürünü
Araştırma Enstitüsü. ss. 91-103.
Peler, G. Y. (1917). Aya Androniko’nun İslami balbalları: Kıbrıs Yeşilköy’de bulunan bazı mezar
taşları üzerine toplum-dilbilimlik düşünceler. Türk Dili ve Edebiyatı Dergisi, 57, 179-196.
Papadopoullos, T. (1965). Texts and studies of the history of Cyprus I. Social and historical data
on population (1571-1881). Lefkoşa: Cyprus Rsearch Centre.
Rogge, S. & Grünbart, M. (Eds.) (2015) Medieval Cyprus: A place of cultural encounter.
Münster: Waxmann Verlag.
Turan, O. (1964). Orta Çağlarda Türkiye Kıbrıs münasebetler. Türk Tarih Kurumu Belleten,
27(110), 209-227.
Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü (1971). Milletlerarası Birinci Kıbrıs Tetkikleri Kongresi (14-
19 Nisan 1969) Türk heyeti tebliğleri. Ankara: Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü.
Yorgancıoğlu, O. M. (2000). Kıbrıs Türk Folkloru. Magosa.
Yiangoullis, K. (2009). Θησαυρός Κυπριακής Διαλέκτου (3. Baskı). Lefkoşa: Theopress
Ortak Bilişim Ağı Kaynakçası
https://erenow.com/postclassical/crusades/924.html. (29.09.2018).