Tarih

Masaldan Gerçeğe Açılan Bir Kapı: “Son Bilgiler Işığında Kürşad İsyanı”

Türkler özgürlüklerine son derece düşkün halktır. Başka bir milletin 

egemenliği altında yaşamak onlara her zaman, her bölgede ağır gelmiş; 

bu yüzden de başkaldırarak kendi devletlerini yaratmışlardır. “

 

Lev Nikolayeviç Gumilev

 

Türk tarihinin en önemli devirlerinden birisi olan Gök-Türkler dönemine ilişkin tanıtacağım ilk kitap, daha önce planlamış olduğumun aksine, tıpkı Hunlarda olduğu gibi yine Prof. Dr. Tilla Deniz Baykuzu‘nun bir kitabı olacak. Bunun en önemli sebeplerinden biri, genel tarihi bakış açısının dışında kalıp, Türk edebiyatı ve tarihinde derin bir etkisi bulunan bir olayın ayrıntısıyla irdeleniyor olması. Elbette özel bir sebep olarak da, Hunlar bölümünde ilk tanıtmış olduğum kitap olarak, bana uğurlu geleceğine inanmamı sayabiliriz. Tanıtacağım kitap, baskı kalitesi ile kütüphanenizde uzun yıllar geçirmeyi size garanti edebilecek, Kömen Yayınları tarafından basılmış, ciltli, kuşe kağıda 127 sayfalık bir hazine. Daha önceki eseri tanıtırken de, Kömen Yayınlarına bir sürü övgü dizmiştim ki, aynı övgülerin üstüne koyarak, özenli yayıncılıkları için kendi adıma teşekkürlerimi tekrar iletmiş olayım. Kitaba bakacak olursak; Baykuzu hocanın giriş yazısında da çok isabetli şekilde belirttiği üzere, Kürşad isyanının bu zamana kadar destan yönü dışında hiç incelenmemiş olması Türk tarihçiliği açısından ciddi bir eksiklik. Kitabın içerisinde yazılanların dışında kalmak kaydıyla; okullarda Orta Asya Türk tarihi hakkında okutulan eğitim müfredatı değişmediği sürece, “Chieh-shih-shuai” yani Kürşad isyanı gibi, pek çoğu destan kabul edilmiş olayın, tarihi belgelerde bir karşılığı olup olmadığını araştırmaktan geri duracağımıza inanıyorum.

 

Bu anlamda Baykuzu hocamızın eseri, sadece okuyucuya ufuk açma noktasında değil, Türk tarihçiliğinin seyrine yeni bir yön belirleme anlamında da önemli bir değer taşıyor. Chieh-shih-shuai’den Prof. Dr. Ahmet Taşağıl da daha önce bahsetmiş olmakla birlikte, sadece bu konuya özgülenmiş özel bir eser benim bildiğim kadarıyla yok. Hakkında bu kadar az bilgi sahibi olunan ve Hüseyin Nihal Atsız tarafından romanlaştırılmış, kahramanlaştırılmış ve doğru ifadeyle kurgulanmış hali, olayın tarihi seyrinin önüne geçen bir olguya dönüşmüş olduğundan, bu konuyla ilgili ayrıntılı ve kapsamlı bir çalışma yapılmış olması gerçekten sevindirici. Baykuzu hocanın kitabı Atsız‘a ithaf etmesi ve giriş yazısı aslında kitabın çarpıcılığını daha en başından gösteriyor. Konuya bu zamana kadar nasıl bakıldığı, Türk tarihçilerinin Kürşad konusunda yapması gereken analizi yapmamış olduklarının belirtilmesi, hayalet sözcük vurgusu ve kalanlarını okumanıza bıraktığım satır başları, daha eserin en başında okuyucuyu bir sorguyla baş başa bırakıyor. Kitabın içeriğine girmeden önce şekle ilişkin diğer detaylardan da bahsederek, eserin hakkını teslim etmemiz lazım. Tıpkı Asya Hun İmparatorluğu isimli kitabında olduğu gibi burada da konuyu destekleyen, özenle seçilmiş görseller okuyucuyu kitaba bağlıyor. Elbette Çince’nin Türkçe’ye aktarılması sebebiyle okuma yapısından kaynaklanan zorluklar var. Ancak konunun çekiciliği bu zorlukları kolaylıkla yenmenize yardımcı oluyor, onu da belirtmiş olayım.

 

İçeriğe bakacak olursak, Baykuzu hocanın çok sistemli bir şekilde sizi konuya hazırladığını söyleyebilirim. Öncelikle isyan öncesinde Doğu Göktürk Kağanlığı’nın durumunu anlatıyor. Bu aşamada Kağanlığın yıkılışına ilişkin bilgileri edinmekle kalmıyor, isyan öncesi havayı tarihi açıdan kokluyor ve altında yatabilecek sosyolojik nedenlere dair de üstü kapalı bilgi sahibi oluyorsunuz. Bu aşamadan sonra Doğu Gök-Türk Kağanlığının yıkılışından isyan tarihine kadar Çin‘e yapılmış olan Türk göçlerine dair bilgilerle karşılaşıyoruz. Bu bölüm özellikle T’ang Devletinin kendi toprakları etrafında yerleştirilmiş Türklerle ilgili gelişebilecek olay ve isyanları küçümsemiş olduğunun delili olarak kendisini gösteriyor. İsyan öncesi siyasi durumu belirli madde başlıkları altında incelediğimiz bölümde ise sanki bizler de “Chieh-shih-shuai” yani Kürşad ile birlikte isyana hazırlanıyor gibiyiz. Burada anlatılan durumlarla ilgili genel düşüncelerimi sona saklamış durumdayım. Bununla birlikte, Çin saraylarının mimari yapısından başlayarak, isyanın gerçekleştiği sarayın yapısı, detayları ve ayrıntılarını dahi kitapta sunması sebebiyle, Baykuzu hocanın çalışmasına verdiği emeğin ne derece yüksek olduğunu sizler de okurken takdir edebilirsiniz. Üstelik sadece akademik bilgi aktarımı ile kalmayıp, isyanın gerçekleştiği bölgeye ilişkin, gerek resimleme, gerekse arkeolojik buluntuların ve hatta günümüzde bölgenin durumunu gösteren görsellerin paylaşılması bilginin pekişmesi adına gerçekten verimli oluyor. İsyan öncesi siyasi durum sırasında da, hem kahramanımız Kürşad’a hem de T’ang tahtının varislerine ilişkin pek önemli bilgiler ediniyorsunuz. Açıkçası eserin bu bölümünden sonra; tarihe destan penceresinden bakmayı seven pek çok tarih okuyucusunun, düşünce dünyalarında köklü değişikliklere neden olma olasılığı mevcut. Bu yüzden, milletimizin kendine has yadsıma mekanizmasının devreye girmesi mümkün. Fikrimi sorarsanız, bu yadsıma tepkisinden kurtulmamız, kendi tarihimizi ve dünya tarihini daha sağlıklı yorumlayabilmemiz ve bu tip olaylara özgülenmiş çalışmaların çoğalması için şart. 

İsyan kısmına geldiğimizde, Baykuzu hoca bizi Çin yıllıkları üzerinden on farklı kaynakla ana konuya güzelce hazırladıktan ve metinler arasındaki farklılıkları kafamıza kazımamıza izin verdikten sonra olayları en başından incelemek için “A-shih-na Chieh-shih-shuai” yani hayalet adıyla Kürşad’ın Çin’e gelişini aktarmaya başlıyor. Burada kesin olarak söylenemeyecek olguların altı çizildiği gibi, kaynaklar doğrultusunda var olan olayla bağdaşmayacak; ancak daha önce tarihçilerimiz tarafından öne sürülmüş bilgilerin de düzeltilmesi yoluna gidiliyor. Burada özellikle isim vermekten kaçınıyorum; ancak kitap genelinde Baykuzu hocanın düzelttiği tek bir isim olduğunu, yani burada Gök-Türk tarihi hakkında eser veren akademisyenlere karşı bir doğru-yanlış tartışmasının yapılmadığını da belirteyim. Çünkü, kitap bu anlamda herhangi bir spekülasyon yaratmaktan çok, Türk milletinin zihninde gerçeğinden çok destanının inanılmaz geniş kapsamda yer etmiş olduğu bir olayı, tüm gerçekliğiyle göz önüne serme amacı taşıyor. İsyan sonrası durum, isyancılara verilen cezalar, bu isyanın Türkler üzerinde ortaya çıkardığı etkiye ilişkin bilgilerden sonra, kitap tıpkı giriş yazısı gibi etkili bir sonuç yazısıyla bitiyor. En başta da belirttiğim gibi, Baykuzu hocanın araştırması tarihimizi yorumlama noktasında, çok önemli bir eşik.

Son zamanlarda; Türk toplumunun kendi tarihiyle gururlanmak hakkı olduğu kadar, bunun zaman zaman bir hastalık haline geldiğini ve bu hastalık yüzünden çoğu kez gerçek tarihimizi görmezden geldiğimiz dikkatimi çekiyor. Bireyin kendisini, ait olduğu sosyal toplumu, millet kavramı içerisinde köklerini dayandırdığı toplulukların genel davranış modellerini, sadece kahramanlık destanları ve olağanüstü erdemli insan özellikleri üzerinden yürütmek, bana sorarsanız sadece kişisel değil, aynı zamanda milli bir intihar. Türk çocuklarında bir bilinç oluşturmak için Kürşad destanının onlara anlatılması ne kadar faydalıysa, gerçeği ayırt etme yaşına ulaştıklarında da, bu isyanın gerçeklerini öğretmek ve/veya anlatmak o kadar faydalı olacak. Tarihimizin ve tarihi figürlerin olumlu ve olumsuz yanlarını fikir süzgecimizden geçirmeden, onları sadece ululayarak, kahramanlaştırarak, kutsayarak bir tarih oluşturmamızın, toplumumuzun geleceğini yanlış temel üzerine kuracağımız anlamına geleceğini unutmamalıyız. Bugün akademik tarihi gerçekliğin süzgecinden geçmemiş her bilginin, geleceğimizde toplumumuza çizdiğimiz her rotayı çıkmaz sokağa yönelteceği, kurduğumuz geleceğin üzerine çıkacağımız her katla birlikte, ağırlığa dayanamayacak kültürümüzün çökeceğini de unutmamak gerekir. Özetle, tarihimizle her yönüyle barışık olmak durumundayız. Tilla Deniz Baykuzu gibi hocalarımızın eserleri de geleceğini kuracağımız milletimizin, gerçeğin temeline oturması için en önemli taşlardan olacaklar. Bu geleceği kurmaya başlamak için, Kürşad’ın tarihini Tilla Deniz Baykuzu’nun çalışmasından bir kez daha okumanızı ve bu kitap için, mutlaka kitaplığınızda yer açmanızı öneriyorum.

 

Kitaplar ve tarihle kalın.  

Tamer Sağcan

1 Yorum

Yorum yazmak için buraya tıklayın...

  • Heyecanla kitabın kargodan gelmesini bekliyorum. Ayrıca kurgulanmış bir isim bile olsa Kürşad adını kullandığı için Tilla hocaya teşekkür ediyorum. Kurgu bile olsa Kürşad adını yaşatmak gerekir diye düşünüyorum. Saygılar