“İNSAN” sözcüğünü tanımlayan belki de en önemli özellik onun yeryüzünde “alet üretebilen” tek canlı olmasıdır. Arkeologlar, insanlığın tarihini, yaklaşık 3 milyon yıl öncesine tarihlenen “yontuk çakıl” adını verdiğimiz basit taş aletler ile başlatırlar. Çünkü bu basit aletler, insansılar (hominid) ile insan arasındaki en büyük ayrımdır. Bu nedenle insanlık tarihi esasında “yazı” ile değil ilk basit aletler olan “yontuk çakıllar” ile başlar. Ancak insanlığın en büyük övüncü olan alet üretimi, anlaşılan o ki insan dışındaki primatlarda da ortaya çıkmış durumda. Güney Amerika’daki Kapuçin maymunlarını gözlemleyen antropologlar, bu maymunların ilkel insana benzer bir şekilde taş parçalar ürettiklerini tespit ettiler.
Alt Paleolitik dönemin en eski taş yonga kültürü olan Clactonien kültür ile Kapuçin maymunlarının taş yongalama teknikleri birbirlerini anımsatıyor. Clactonien taş yongalama tekniğinde, bir taş yumru ele alınır ve yerde örs olarak kullanılan diğer taşa vurularak taştan küçük keskin parçalar koparılması sağlanılır. Paleolitik insanın uyguladığı bu teknik, 21. yüzyıl Kapuçin maymunları tarafından bir ölçüde taklit ediliyor.
Oxford Üniversitesi’nden arkeolog Tomos Proffitt, Kapuçin maymunlarında görülen taş yontma eylemlerinin ne derece bir bilinç ile yapıldığının henüz tam olarak tespit edilemediğini belirtiyor. Tomos Proffitt, bu maymunların kuartz barındıran taşları özellikle seçtiklerini ve taş çarpıştırma işlemi sırasında çıkan kuartz tozunun maymunlar tarafından yalanarak tüketildiğini söylüyor. Yani söz konusu taş çarpıştırma işlemi keskin kenarlı bir taş alet üretmekten ziyade, ortaya çıkan tozun tüketimine yönelik gibi görünüyor. Fakat tüm arkeologlar aynı fikir de değil. Çünkü farklı türlerde maymunların doğadaki ağaç budakları gibi malzemeyi ellerine alarak “alet” gibi kullandıkları biliniyor. Kapuçin maymunlarının da yaptıkları bu çarpıştırma işlemi sonucu ortaya çıkan keskin kenarlı parçaları, kullanma ihtimalleri çok yüksek; ancak bunun için daha yoğun ve uzun süreli sistematik gözlemler gereklidir. Zira Kapuçinler’in büyük taş kütleleri tıpkı bir vurgaç gibi kullanarak kabuklu yemişleri tükettikleri bilinmektedir.
Ayrıca Yale Üniversitesi’nnden Keith Chen ve Laurie Santos’ın yaptığı bir araştırma, Kapuçin maymunlarının zeka seviyelerini tespit için çok önemli. Bahsedilen araştırmada, Kapuçin maymunlarına ortası delik gümüş diskler verilmiştir. Bu gümüş diskler ile maymunlar üzerinde 7 ay süren bir çalışma yapıldı. Bu çalışma ile maymunlara ellerindeki gümüş diskler ile meyve alabilmeleri öğretildi. 7 aylık çalışmanın ardından, Kapuçin maymunlarına 12 adet gümüş disk verildi. Maymunlara önce üzüm ve elma; sonra da jelibon sunuldu. Deney sonucunda maymunların inanılmaz bir şekilde bütçe hesaplaması yaptıkları gözlemlendi. Kapuçinler daha çok jelibon alabilmek için üzümden kısmaya başladılar.
Bu gümüş diskler ile daha sonra maymunlara kumar oyunları öğretildi. Tüm bu öğretimin ardından maymunlar kendi ekonomik düzenlerini kurdular. Kapuçin maymunları ellerindeki para karşılığında seks yapmaya başladılar. Seks sonrasında diğer maymunda aldığı paralar ile gözlemcilerin yanına gelen maymun, kazandığı para ile üzüm almaya çalıştı.
Yapılan farklı deney ve gözlemler göstermektedir ki maymunlar (en azından şimdilik Kapuçinler) zekaları ve ürettikleri keskin taş parçalar ile insanoğlunun 3 milyon yıllık yalnızlığına bir son vermiş durumdalar.
Arkeolog Sergen Çirkin
Yorumla