Buluşlar Canlı Bilimi

Yaşamın Başlangıcı

Yaşam ilk olarak 3.8 milyar önce,  yerkürenin oluşumundan yaklaşık 750 milyon sonra ortaya çıkmıştır. İlk kez 1920li yıllarda, ilkel yerküre atmosferinde var olduğu düşünülen koşullarda basit organik moleküllerin (yapısında C atomu bulunan moleküller) oluşabildiği ve kendi kendine makromoleküllere  polimerize oldukları belirtilmiştir.

Miller deneyinde ilk hücrenin kendini eşleyen RNA’nın (Ribonükleik asit) fosfolipit zar (bir veya daha fazla yağ, asit, alkol içeren bir grup molekül ile negatif yüklü fosfat grubunu içinde barındıran zar)  ile çevrilmesi sonucu oluştuğu varsayılmaktadır.

 

Scripps Araştırma Enstitüsü’nde bulunan bir grup kimyager yaşamın kökenine ilişkin araştırma yapmaktadır. Bunun sonucu olarakta ilkel bir enzim (bir kimyasal tepkimeye sebep olan ve onu hızlandıran, çoğunlukla protein yapılı organik madde) tespit etmişlerdir. Grup lideri olan Prof. Krisnamurthy bu tespit hakkında; ” Bu tespit yaşamın 3 milyar öncesine dayanmaktadır. RNA, DNA ve birçok biyomolekülümüze, şekerlere, aminoasitlere ve proteinlere kadar herşeyimize dahil olmaktadır” demiştir.

Bu tespit yapılmadan, önce RNA’nın oluştuğu ve sonra DNA’nın (Deoksiribonükleik asit) oluştuğuna inanılıyordu. Fakat Krisnamurthy şöyle diyor: ”Yalnızca RNA içeren bir dünyanın varlığına inanıyorsanız bile, onunla beraber bulunan bir şeyin ona yardım ettiğine inanmak zorundasınız. Prebiyotik aşamada bazı fantastik kimyasal reaksiyonlarla RNA’nın DNA’ya dönüşmesinden ziyade, neden DNA ile RNA’nın beraber büyüdüğünü düşünmüyoruz ? ”

Sonuç olarak teorileri kesinlik kazanmıştır. Bu keşif büyük bir gizemi çözmüştür.