Endüstri

Çokuluslu Şirketler ve Yerel Tohumların Ölümü

2002 yılında 145 bin ton olan tohum üretimi 7 katın üzerinde artarak 2017 yılında 1 milyon 49 bin tona yükselmiştir. Ancak Türkiye toplam sertifikalı tohum ihtiyacının yüzde 40’ını üretebilmektedir. Ama önemli olan tohumu kimlerin ürettiğidir

Necdet Oral – Dr., Ziraat Yüksek Mühendisi

Gıda zincirinin ilk halkası olan tohum, biyolojik ve kültürel çeşitliliğin temelini oluşturur. Kaliteli tohumun verimliliğin ve üretimin artırılmasında, üretim maliyetinin düşürülmesinde çok önemli rolü vardır. Kaliteli tohumluğun verimi artırmadaki payı hububat ve bakliyat gibi kendine döllenen bitkilerde yüzde 20-30; mısır ve ayçiçeği gibi yabancı döllenen bitkilerde ise yüzde 100’lerin üzerindedir.

Küresel tohum piyasası 
Küresel tohum piyasası yaklaşık 41 milyar dolarlık bir değere sahiptir. Ticari tohum pazarında yüzde 26’lık paya sahip olan Monsanto en büyük şirkettir. Onu yüzde 21’lik pazar payı ile DuPont-Pioneer ve yüzde 8 ile Syngenta izlemektedir.
2016 yılında Alman kimya ve ilaç devi Bayer, tohum ve tarım ilaçları üreticisi Amerikan Monsanto firmasını 66 milyar dolara satın aldı. Böylelikle Bayer’in tohumdaki payı yüzde 29’a yükseldi. Öte yandan Amerikalı kimya devleri DuPont ile Dow Chemical 130 milyar dolar karşılığında birleşme kararı aldılar. Bu birleşme sonucunda şirketin küresel tohum piyasasındaki payı yüzde 25’e yükseldi.

Türkiye’de tohum sektörü özel sektörün kontrolünde
Türkiye’de, 1980’li yılların başlarında tohumculuk sektörüne ilişkin politikalarda önemli değişiklikler yapılarak, kamuya dayalı bir tohum tedarik sisteminden özel teşebbüse dayalı bir tohum endüstrisi modeline geçilmiştir. Neoliberal ekonomiye geçilmesiyle birlikte tohumluk dış ticaretindeki kısıtlamalar kaldırılarak özel sektör yatırımlarının önü açılmış, yerli veya yabancı pek çok tohumculuk şirketi ya doğrudan veya ortaklıklar yoluyla sektöre girmişlerdir.

Türkiye’de tohumculuk sektörünün 2017 yılı ticaret hacmi 1,4 milyar dolardır. 2002 yılında tohum ithalatı 55 milyon dolar iken 2017 yılında 185 milyon dolara ulaşmıştır. 2017 yılı ithalat değerinin en önemli kalemini sebze tohumları (yüzde 59) oluşturmakta, onu hibrit mısır (yüzde 8), yem bitkileri (yüzde 7) ve ayçiçeği (yüzde 6) izlemektedir.

2002 yılında 17 milyon dolar olan tohum ihracatı 2017 yılında 136 milyon dolara yükselmiştir. 2017 yılı tohum ihracat değerinin en önemli kalemini ayçiçeği tohumu (yüzde 56) oluşturmakta, onu hibrit mısır (yüzde 17) ve sebzeler (yüzde 14) izlemektedir.

Tohum üretimi artıyor ama önemli olan kimin ürettiği
2002 yılında 145 bin ton olan tohum üretimi 7 katın üzerinde artarak 2017 yılında 1 milyon 49 bin tona yükselmiştir. Ancak Türkiye toplam sertifikalı tohum ihtiyacının yüzde 40’ını üretebilmektedir. Ama önemli olan tohumu kimlerin ürettiğidir.

Türkiye’de halen toplam 832 tohum şirketi bulunmakta. Bunların 778’i yerli, 32’si yabancı sermayeli, 22’si ise yerli-yabancı ortaklı şirkettir. Nicelik olarak her ne kadar yerli sayısı fazla gözükse de önemli olan şirketlerin niteliğidir. Başka bir deyişle az sayıdaki yabancı ve yabancı ortaklı şirketlerin toplam pazardan aldıkları paydır. Örneğin yabancı şirketlerin mısır, şeker pancarı ve ayçiçeği tohumunda pazar payları yüzde 90’a ulaşmaktadır.

Tohumculuk çokuluslu şirketlerin denetiminde
2006 yılında çıkarılan Tohumculuk Kanunu ile çokuluslu şirketlerin hakimiyetine açık bir döneme girilmiştir. Bu Kanunla köylülerin kendi tohumluklarını ve bunlardan üretilen fideleri satmaları yasaklanmış; çiftçi çokuluslu şirketlerin üzerinde patent koyarak tekel kurduğu hibrit tohumlara mahkûm edilmiştir. Öte yandan bu Kanunun “yetki devri” başlıklı 15’inci maddesi ile tohumlukların üretim izni, sertifikasyonu, ticaret izni ve piyasa denetiminin Türkiye Tohumcular Birliği’ne (dolayısıyla çokuluslu şirketler veya onların yerli ortaklarına) devredilebileceği hükmü getirilmiştir. Nitekim 3 Nisan 2012 tarihinde çıkarılan Tohumculuk Hizmetlerinde Yetki Devri Yönetmeliği’nin 18/A maddesiyle piyasa denetim yetkisi söz konusu Birliğe devredilmiştir.

Ülkemizde yalnızca Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından kayıt altına alınmış çeşitlerin ticaretine izin verilmektedir. Bu nedenle çiftçinin kendi geliştirdiği yerel çeşitleri kayıt altına aldırmadığı sürece satışını yapması yasaktır. Bu yasağa uymayanlara 10 bin lira para cezası verilmektedir.

Atalarından kalma yerel tohumları ve bu tohumlardan yetiştirdikleri fide ve fidanları pazarlamaya çalışan küçük çiftçiler bu düzenlemeden sonra suçlu muamelesi görmektedir. Oysa yerel tohumlar gerek hastalık ve zararlılara dayanıklı olmaları nedeniyle tarım zehirlerine ihtiyaç duymamaları, gerekse yüksek besin değerleri ile büyük avantajlara sahiptirler. Daha da önemlisi bu tohumlar kuraklığa daha dayanıklıdır.

Yerel tohumların yayılması önleniyor
19 Ekim 2018 tarihli Resmî Gazete’de Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından hazırlanan Yerel Çeşitlerin Kayıt Altına Alınması, Üretilmesi ve Pazarlanmasına Dair Yönetmelik yayımlandı. Bundan böyle yerel çeşit tohumlukların çoğaltımı ve ticareti, Yerel Çeşit Kayıt Listesine kaydı ile mümkün olabilecek.

Yerel çeşidin doğal olarak uyum sağladığı ve kendine özgü karakterleri gösterdiği coğrafi alan (menşe bölge) için kayıt altına alınmış yerel çeşide ait tohumluklar ancak o bölgede üretilebilecek. Üretilen tohumluklar yalnızca menşe bölgesinde ticarete sunulabilecek ve tohumluk üretimi amacıyla ekilip dikilebilecekler.

Bu çeşitlerin üretimini yapacaklar 15 Mayıs 2009 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanan Tohumculuk Sektöründe Yetkilendirme ve Denetleme Yönetmeliği çerçevesinde üretici/yetiştirici belgesi almak zorundalar. Üreticiler her yıl yapacakları üretim için menşe bölgesindeki Tarım ve Orman İl Müdürlüğüne Tohumluk Beyannamesi verecekler. Yönetmelik kapsamında sunulan hizmetler ile onaylanan ve düzenlenen belgeler ücrete tabi olacak.

Bu düzenleme yerel tohumların köylüler tarafından kullanımını, erişimini ve yayılmasını zorlaştırabilecek ve engelleyebilecek hükümler içermekte olup; Tohumculuk Yasasıyla başlayan tohumun köylülerden koparılarak şirketlere devir sürecini tamamlayan niteliktedir. Oysa Uluslararası Bitki Genetik Kaynakları Anlaşması’nın 9’uncu maddesinin 3’üncü fıkrasına göre çiftçilerin tohum veya fidelerini satmaları engellenemez.

Kayıt altına alına yerel çeşitlerin özelleştirilmesi kesinlikle engellenmelidir
Yerel tohumların engellenmesine yönelik çabalar durdurulmalı; sertifikalı tohumlar yerine yerel tohumların ıslahına ağırlık verilmeli; çiftçiler bilgi ve parasal desteklerle yerel tohum üretimi için teşvik edilmelidir. Öte yandan Çiftçi-Sen’in de belirttiği gibi, yerel tohumlar “yöresel adları” ile belirlenip, kayıt altına alınmalıdır. Kayıt altına alınan yerel çeşitler “ortak varlık” olarak tescil edilmeli, ortak varlıkların hiçbir şekilde özelleştirilmemesi yasal güvence altına alınmalıdır. Böylelikle hem hiçbir koşulda dokunulamayacak değiştirilemeyecek bir yerel tohum envanteri ortaya çıkartılmış olacak hem de biyoçeşitlilik korunacaktır. Doğa ve insan dostu üretim modelleri olan sürdürülebilir tarım/gıda sistemleri ancak bu şekilde yaygınlaştırılabilir.

BİRGÜN