Dil DÜŞÜNCE TOPLUM Yaşam

Bir kadını canından edebilecek 22 hece

‘’Kız kardeşler birlikte otururken erkek kardeşlerini över. Erkek kardeşler birlikte oturduklarında kız kardeşlerini başkalarına satarlar.’’

-Anonim

Birkaç yıl önce film yapımcısı ve fotoğrafçı Simıs Morfi (Seamus Murphy) ile sıra dışı bir çalışma yapmak niyetiyle Afganistan çevresini gezme ayrıcalığına eriştim.

Ücra köylerden, mülteci kamplarından, düğünlerden ve en az bir at çiftliğinden olmak üzere ‘’landay’’ diyilen söyleyeni belli olmayan halk şiirleri topladık. Landaylar bin yıldır Peştunlar arasında dilden dile aktarılan ikilikler biçiminde şiirlerdir.

Kimse landayların nereden geldiği konusunda emin değil. En yaygın düşünce bu dokunaklı kısa şiirlerin, bölgeye bin yıl önce gelmiş olan Hint-Aryan kervanlarının içinde bir tür iletişim biçimi olarak başladığı yönünde. Bu biçim islamiyetin bölgeye gelmesinden çok uzun bir süre önce ortaya çıkmıştır. Vedas diyilen antik kutsal Hindu metinlerden oluşan ikilikler olan slokaslar, landaylara epey benzemektedir.

Landayların çok az sayıda özellikleri vardır. Bir ikiliğin ilk satırında dokuz, ikincisinde on üç tane olmak üzere toplamda yirmi iki hecesi bulunmalıdır. Her satır ‘’ma’’ ya da ‘’na’’ sesiyle bitmelidir. Sevgi anlamına gelen meena, savaş anlamına gelen jang, Türkçedeki anlamı gibi vatan (watan), ayrılık anlamındaki biltoon ve yine Türkçedeki anlamı gibi gam (gham) konuları doğrusunda yazılır. Fakat buradaki ‘’gam’’ genel anlamlı bir söz olmaktan ziyade Peştun kadınının tecrübe ettiği acılara tekabül ediyor.

Bizi bu çalışmayı yapmaya iten işte bu acı, bu gamdı.

Günümüz Afganistan’ındaki şiirin ve kadının karmaşık dünyasına pencere aralamamıza imkan veren şey, ailesi şiir yazmasına izin vermediği için kendini öldüren bir kızın hikayesiydi.

Yasak aşk

Peştucada ‘’sevda gülücüğü’’ anlamına gelen Rahila Muska onun mahlasıydı. O şiirlerini Helmand’taki savaş yorgunu bir kırsal bölge olan Gereşk’te gizlice yazardı.

Afganistan’da kadınların ve kızların şiir yazması genellikle oynamak, şarkı söylemek ve bazen de fahişelik ile bağdaştırılır. 2015 yılında kitabımda topladığım landaylardan biri olan ‘’Ben Dünyanın Dilencisiyim’’ Peştun toplumunda romantizm yeri olarak kadınların su doldurdukları nehir kenarları ya da godarlar fikrini işliyor. Bu yerlere gitmeleri yasak olan erkekler, nehir kenarındaki yolda yürürlerken sevdiği kadınları gizlice izlerler.

‘’Kızım, Amerika’daki nehirde su akmaz

Genç kızlar güğümlerine su doldurmayı internetten öğrenirler’’

Şiir yazmanın çağrıştırdığı şeyler sebebiyle aileler genellikler kızlarının şiir yazmalarını yasaklamıştır. İşte Muska bu kızlardan biriydi. Ayrıca bu genç kız diğer Afgan kadınları gibi onundan sekizi şehirlerde değil ama ülkenin otuz dört kırsal bölgesinden birinde yaşayan ezici çoğunluğun içindeydi.

Muska bir gün evde tıkılmış otururken radyo dinlemekteydi ve Afgan siyasetçi ve kadın hakları savunucusu Sahera Şarif tarafından kurulmuş bir edebiyat topluluğu olan Mirman Bahir’in kadınlarının seslerini işitti. Şarif bu topluluğu başkent Kabul’daki kadınlar ve öğrenciler haftada bir kez toplanıp şiirler ve kısa hikayeler okumanın yanında edebiyat derslerini dinleyebilsinler diye kurmuştu.

Eliza Gırisvold (Eliza Griswold) 2012'de Gereşk'te gizlice şiir yazan bir kadınla tanışmıştır. (kaynak: Simus Morfi [Seamus Murphy/Panos Fotoğrafçılık])
Eliza Gırisvold (Eliza Griswold) 2012’de Gereşk’te gizlice şiir yazan bir kadınla tanışmıştır. (kaynak: Simus Morfi [Seamus Murphy/Panos Fotoğrafçılık])
Fakat Mirman Bahir’in asıl özelliği Rahila Muska gibi kızlara ulaşmak için gösterdiği yenilikçi çabalarda ve arzularda yatıyor. Topluluk kızların arayıp şiirlerini okuyabileceği ve topluluğun diğer üyelerine kısa hikayeler anlatabileceği bir telefon hattı işletiyor. Şarif ve topluluğun diğer üyeleri kendi hikayelerini paylaşıp radyoda çalışıyorlar.

Ortak bir güç

Muska bu kadınları radyoda işitmesinin üzerine düzenli olarak arayıp yazdığı aşk şiirlerini okumaya başladı. Muska telefondayken erkek kardeşleri onu tanıdı ve onun uzaktaki başkentte oturmuş dinlemekte olan bir grup kadından ziyade bir sevgiliye seslendiğini farz etti. Onu çok kötü bir şekilde dövüp şiir yazmaya devam etmesi halinde onu öldürecek olmalarıyla tehdit ettiler. Fakat her nasılsa Muska bütün her şeyi yapmayı sürdürdü ve tekrar yakalandı. Bir kez daha saldırıya uğradıktan sonra intihar etmeye karar verdi. Gereşk’e gittiğimde bana, ana-atası sevdiği adamla evlenmesine izin vermediği için kendini ateşe verip bu dünyadan ayrıldığını söylediler.

Rahila Muska'nın anne babası mezarının yanında görülüyor. Kızlarının şiir yazdığını reddettiler. (kaynak: Simıs Morfi/Panos Fotoğrafçılık])
Rahila Muska’nın anne babası mezarının yanında görülüyor. Kızlarının şiir yazdığını reddettiler. (kaynak: Simıs Morfi/Panos Fotoğrafçılık])

Telefon hattını sonuncu arayışında Muska onlara yattığı hastaneden aradığını söylemiş Onlara kendini ateşe verip sağ çıkmayacağını söylemiş. Topluluk bir daha hiç ondan bilgi alamamış. Mirman Bahir kendilerini arayan kadınların şiirlerini ya da aramalarını kayıt altına almıyor olduğu için Muska’nın şiirlerinin büyük bir bölümü geriye kalmamış.

Muska’nın geriye kalan şiirlerinden birisi bir landaydı.

Seni çağırmaktayım. Taşsın.

Bir gün bakacaksın ki ben gitmişim.

Kara mizahının yanında iğneleyici oluşu ve güzelliği landaylara gücünü veren şeylerdi. Uzun günler sonunda düğünlerde ve ateş çevresinde yüzyıllardır hem kadınlar hem de erkekler tarafından söylene gelmişlerdir. Ağızdan ağza aktarıldığı için bir kadının bu şiirleri koruması için okuma yazma biliyor olmasına gerek yoktur.

Söyleyenin kim olduğunun bilinmemesi şiirlerin şaşırtıcı bir şekilde cüretkar olmasına imkan tanır. Mesela kimi landaylar cinsellik konusuna değinebiliyor. Landaylar müstehcen ve bedensel zevklerle ilgilidir yani aynı zamanda kadının gücünü sergilemesi açısından önem arz eder.

Landayların sahip olduğu seksilik ve öfke, mavi burkalar altındaki kadınlara ilişkin bütün yüzeysel kalıp yargılara meydan okumakta. Ve landaylar zaman içinde ağızdan ağıza dolaştıkça biçim değiştiriyorlar. Landayların şekil değiştirişi aynı zamanda yabancı güçlerin işgallerinin izlerini de yansıtıyor. İşte burada bir örneğini veriyoruz:

Çünkü benim sevdiğim bir İngiliz askeri,

Kabarcıklar yüreğimde çiçek açmakta

şeklindeki ikilik;

Çünkü benim sevdiğim bir Rus askeri,

Kabarcıklar yüreğimde çiçek açmakta

olmuş ve son olarak bugünlerde;

Çünkü benim sevdiğim bir Amerikan askeri,

Kabarcıklar yüreğimde çiçek açmakta

şeklini almıştır.

Kaynak: Eliza Griswold, The 22 syllables that can get you killed, BBC

Çeviri: Melike Sönmez