Tarih

Nazım Hikmet’in Annesi Celile Hanım’ın Atatürk’e Yazdığı Mektup

Yazar: Umut Berhan ŞEN

Bu yazımızda Nazım Hikmet’in annesi Celile Hanım’ın oğlu için, Atatürk’e ve İnönü’nün eşi Mevhibe Hanım’a yazdığı mektupları bilginize sunuyorum. Ama öncelikle, Celile Hanım’ı kısaca tanıtalım:

Tam adıyla; Ayşe Celile Hikmet Uğuraldım (1880-1956), İlk Türk kadın ressamlarımızdandır. Nâzım Hikmet’in annesi; Oktay Rıfat’ın teyzesidir.

Celile Hanım tarafından yapılan Nazım Hikmet portresi

Nazım Hikmet, yakın dostu Adalet Cimcoz’a Bursa Cezaevi’nden yazdığı bir mektupta annesi Celile Hanım’dan şu şekilde bahsetmektedir:

“Adalet,

Sana annemi anlatayım. Anam gençliğinde güzel bir kadındı. Fakat oğlu diye söylemiyorum, objektif olarak konuşuyorum anamın güzelliği sıcak değil, soğuk bir güzellikti. Bunda belki gözlerinin birbirinden çok uzak olmasının dahli vardır. Sonra anamın güzelliği XIX. asır güzelliğidir. Zaten anamda, ondokuzuncu asır Fransız burjuva zevki hakimdir. Ressamlığı da öyledir. Evinin perdeleri ve bibloları da öyleydi. Yani güzelliğinde ve zevkinde düz ve soğuk hatların göze çarpmasına rağmen bilhassa renk bakımından müthiş bir rokokoluk vardır. Düşün ki babam anamı, anamla kabili kıyas olamayacak kadar entipüften kadınlarla aldattı. Bu kadınların bir kısmını tanıdım. Bunlar güzel değil fakat sıcaktılar. Annem cesur kadındı gençliğinde. Ben cesur olmayı biraz da ondan öğrendim. Anam ömrünün sonuna kadar biraz delişmen bir çocuk olarak kalacaktır. Ben de, delişmenlik dozu az olmak şartıyla onun gibi çocuk kalmaya mahkumum. Anam inanmasını bilen kadındır. Resme bir dindar gibi inanır. Sonra anam, bana öyle geliyor ki, bütün delişmenliği ve bebek güzelliği altında, bir türlü ortaya vuramadığı müthiş ihtiraslı bir et taşıyordu. Annem bedbaht bir kadındır. Ve ömrümün üzerinde anamın bedbahtlığını ben taşır dururum. Sana bir şey söyleyeyim mi, anamı o kadar gizliden gizliye severim ki, ömrümde ilk defa yalnız sana ondan bahsediyorum. Annemle ahbap olursan, hala boyalar içinde, yani hem paleti, hem yüzü gözü boyalı, inanmış, bedbaht, fakat dehşetli çalışkan ve her şeye rağmen yaşamak isteyen, bir şeyler yaratmak için çırpınan, ihtiyar, nazik bir kadınla dost olursun. Beni unutma Adalet.”

Celile Hikmet, Nazım Hikmet portresi
Celile Hikmet Otoportresi
Sepette Kasımpatılar, Celile Hikmet

Muazzam bir güzelliğe sahip olan Celile Hanım’a, birçok insan gibi devrin meşhur şairi Yahya Kemal Beyatlı’nın da aşık olmasını Memet Fuat ve Vâlâ Nureddin de kitaplarında anlatırlar. Vâlâ Nureddin, ‘’Bu Dünyadan Nazım Geçti’ adlı kitabında şunu söylemektedir:

“Celile Hanım’ın bilhassa gözleri şaşırtıcı derecede güzeldi. Söylenenlere göre birçokları gibi Bahriye Nazırı Cemal Paşa da Celile Hanım’a aşık olmuş.”

Yahya Kemal’in ona olan aşkı ise şu şiiriyle edebiyat tarihine geçmiştir.

TELAKKİ

Yollarda kalan gözlerinin nurunu yordum,
Kimdir o, nasıldır diye rüzgâra sordum.
Rüyamı saran bir büyü var onda duyuyordum
Gördüm: Dişi bir parsın ala gözleri vardı.
Sen miydin o afet ki, dedim bezm- i ezelde
Bir kanlı gül ağzında ve mey guzesi elde
Bir sofrada içtik ikimiz aynı amelde
Karşımda uyanmış gibi bir baktı sarardı

Yahya Kemal, Celile Hanım

Bu aşk hikayesine, ‘Nazım Hikmet’ adlı kitabında Nazım’ın çok sevdiği üvey oğlu Memet Fuat da  değinmektedir:

“Hem Bahriye Mektebi’nde tarih hocası hem de evlerine gelip giden bir aile dostu olan ünlü şaire Nazım Hikmet büyük bir hayranlık duyar, yazdıklarını gösterip eleştirilerini alırdı. Aslında Yahya Kemal Celile Hanım’a aşıktı. Önceleri çok açıkça görünmeyen, dedikodular şeklinde kalan bu aşk, Celile Hanım eşinden ayrıldıktan sonra büsbütün alevlenmişti. Yahya Kemal’in bazı şiirlerine ilham veren bu büyük aşk ise 1916’dan 1919’a kadar sürmüştü. Şairin sevgisine karşılık bulamadığı için zehir içip intihara kalkışması söylentileri de vardı. Şairin Vüsal, Telakki, Erenköy’de Bahar, Eski Mektup gibi şiirlerini Celile Hanım için yazdığı bilinirdi. Dedikoduları duyunca çok öfkelenen Nazım’ın dövmek için kendisini aradığını öğrenen Yahya Kemal, söylenenlere göre evini değiştirmiş ve yeni adresini de uzun süre en yakınlarından bile gizlemişti.”

Celile Hanım, kızı Samiye ve Nazım Hikmet

Yahya Kemal’i daha yakından tanıyan Vâlâ Nureddin şunu belirtiyor: “Söz Celile Hanım ile Nazım’dan açılınca, Yahya Kemal lafı değiştirir, sorulara cevap vermezdi. Şunu da belirteyim ki, Celile Hanım ikinci defa evlenmiş ama Yahya Kemal ömrünün sonuna kadar evlenmemişti. Nazım’ın dilinden Yahya Kemal adını birçok defa işitsem de annesiyle ilgili sohbetlerine şahit olmadım. Ama bir olayı bizim evde de anlattığını çok iyi hatırlıyorum. Nazım anlatmıştı: “Talebelik yıllarımda bacım Samiye’ye bir şiir yazmıştım. Şiiri hocam Yahya Kemal’e okuduğumda bir şey demedi. Ama “O kediyi getir bana göster” diye rica etti. Çok şaşırsam da onun sözüne uydum, ertesi gün kediyi okula getirdim. Yahya Kemal “Kediyi görüyor musun?” dedi. “Sen bu yoluk kediye bile şiir yazmışsan, şüphesiz şair olacaksın.” demişti.”

1950 yılında, Nazım hapishanede açlık grevi ilan edince annesi Celile Hanım (artık gözleri görmeyen Celile Hanım) elinde “Oğlumu kurtarın” pankartıyla Galata Köprüsü’nde imza toplamaya başlar. Nazım’ın ölüm orucunu duyan insanlar, Türkiye’den, dünyanın muhtelif yerlerinden, Avrupa’dan, Amerika’dan, Sovyetler Birliği’nden şairin kurtulması için yoğun çaba sarfederler. Celile Hanım görmeyen gözleriyle açlık grevi yaparken Galata Köprüsü’nden geçen Yahya Kemal Celile Hanım’ı görmezden gelip destek imzası da vermez ve hızla oradan uzaklaşır.

İşte, hayatı roman veya sinema filmi olabilecek Celile Hanım’ın, Atatürk’e ve İsmet İnönü’nün eşi Mevhibe Hanım’a yazdığı mektuplar:

Nazım Hikmet’in annesi Celile Hanım’ın 4 Haziran 1938’de Atatürke yazdığı mektup:

“Atam!

Ben, Selânik’teki merhum Enver Paşa’nın kızı Celile’yim. Oğlum şair Nâzım Hikmet, orduda komünizmi yaymak suretiyle isyan çıkartmak teşebbüsünde bulunduğu vehmiyle Harbokulu Askerî Mahkemesi tarafından Askerî Ceza Kanunu’nun 94. Maddesi mucibince 15 sene ağır hapse mahkûm edildi. Verilen hüküm bütün mânâsiyle vehme müstenid bir adlî hatadır. Kendisi beş aydan beri Ankara Merkez Komutanlığı Cezaevi’nde mevkuftur. Oğlumu mahkûmiyete götüren vehmin sebeplerini, hükümdeki kanunî ve maddî hataları birebir anlatıp sizi yormak ve kıymetli vakitlerinizi istaf etmek istemem. Yalnız istirhamım şudur:

Harbiye Okulu’ndaki dâvâ dosyasını Ankara Merkez Komutanı Demir Ali veya Ankara Garnizon Komutanı Mustafa Kemal Gökçe’ye yahut sizce itimadı hâiz bîtaraf herhangi bir kimseye tedkik ettiriniz. Eğer oğlumun suçlu ise ve hükmün isabetli olduğuna kanaat getirilirse buna ben de kanî olacağım ve mahkûm olduğu cezayı çekmesine isteye isteye katlanacağım.

Ancak, bîtarafâne yapılacak bir tedkik, oğlumun mâsum olduğu halde adlî hatâya kurban gittiğini göstereceğine emn bulunuyorum. Bu takdirde vatan hainlerine karşı bile göstermek büyüklüğünde bulunduğunuz ulûvv-ı cenâbı oğlumdan esirgemeyeceğiniz muhakkaktır; çünki Nâzım ne bir vatan haini ne memleketinin ordusuna kasdetmiş bir cânîdir.

O, sadece Türk Dili’nin emsâli arasında kıymetli bir hizmetkârı ve istikbalde senin yarattığın tarihi altın harflerle yazacak kalemlerden biridir. Felsefeyi akîdesinin kendisini komitacı bir bolşevik tanınacak şekilde yanlış anlaşılmasının verdiği vehme kurban gitmiştir.

Mustarip bir ana sıfatıyle en büyük emelim, oğlumun mâsumiyetine sizin de kanaat getirmeniz ve onu affa lâyık görmenizdir. İstirhamlarımın reddedilmeyeceğine güvenerek, minnetle ellerinizden öperim büyük Atam.

Celile. Yenişehir’de merhum Bay Samih Rifat evinde”

(Cumhurbaşkanlığı Arşivi, 01019688-373, 374 ve 375)

**********************************************************

Celile Hanım, 12 Nisan 1939’da Mevhibe İnönü’ye yazdığı mektup 

“Sayın Bayan İsmet İnönü,

Hanımefendimiz!

Şair Nâzım Hikmet’in anasıyım, oğlum vehim kurbanı olarak adlî bir hataya uğradı ve askerî mahkemece 28 sene ağır ceza hapsine çarptırıldı.

Çektiği sefalet, eskiden beri duçar olduğu siyatiği belkemiğine sızdırdı, şimdi de kalp başladı.

Tamamen suçsuz olduğu için, hususî bir affa uğraması yolunda Büyük Millet Meclisi’ne bir istida ile müracaat ettim.

İsmet İnönü gibi adalet muhibbi bir Ulu Şefimizin devrinde bîgünah oğlumun daha fazla hapislerde çürümemesi için yardımınızı analık şefkatinizden dilerim efendim.

Nâzım Hikmet’in bedbaht anası Celile”

 (Cumhurbaşkanlığı İsmet İnönü Arşivi; yer no: 2/12-32, fihrist no: 7791-2)