Tarih

Türkiye’de Askerlik Mükellefiyeti (1923-1938)

6 Ekim 1923 - Türk Ordusu İstanbul'a Girerken

1923-1938 yılları arasındaki askerlik hizmetini anlayabilmek için 12 Mayıs 1914 tarihli Mükellefiyet-i Askeriye Kanun-u Muvakkavatını bilmek gerekir. Bu kanun aynı zamanda Türkiye’de zorunlu askerlik hizmetini yasalaştıran ilk kanundur. Mükellefiyet-i Askeriye Kanun-u Muvakkavat yasasının 5, 118 ve 121.cü maddeleri 15 Ocak 1924’te değiştirilmiştir. Değiştirilen yasalar askerlik hizmetinin süresi ile ilgili maddelerdir. Mükellefiyet-i Askeriye Kanun-u Muvakkavatı yasası 21 Haziran 1927 yılına kadar değiştirilmeden kullanılmış ve 1927 yılında sadece askerlik hizmet sürelerinde değişikliğe gidilerek yenilenmiştir. İşte bu hal ve vaziyetten dolayı 1923-1938 yılları arası yani Atatürk dönemindeki askerlik hizmetini anlayabilmek için 21 Haziran 1927 tarih ve 1111 nolu yasa tüm dönemi aydınlatabilecek kanun metnidir. Biz de bu yüzden esas olarak 1111 nolu kanunu ele alarak askerlik hizmetini inceleyeceğiz. 1111 numaralı kanun günümüze dek çeşitli değişiklikler yapılarak uygulamada kalmıştır ve halen uygulamadadır.

Türkiye’de Askerlik Hizmetinin Kısa Geçmişi

Bugünün askerlik uygulaması hakkında konuşabilmek için, en azından yeniçeri uygulamasının sonlandırıldığı ve ilk düzenli ordunun teşkil edildiği 1826 yılına kadar olan uygulamaların bilinmesi gerekmektedir. 1826’dan günümüze askere alma konusundaki düzenlemeler ve askerlik süreleri aşağıda verilmiştir.

SÜREAÇIKLAMA
BİLİNEN BELİRLİ BİR ASKERLİK SÜRESİ YOKİLK DÜZENLİ ORDU (ASAKİR-İ MANSURE-İ MUHAMMEDİYE) YENİÇERİ OCAĞININ KALDIRILMASI İLE BİRLİKTE 1826YILINDAN İTİBAREN KURULMUŞTUR. ANCAK ASKERALMA SİSTEMİ HAKKINDA YAZILI BİR METİN (KANUN) OLUŞTURULMAMIŞTIR.
BİLİNEN BELİRLİ BİR ASKERLİK SÜRESİ YOK1834 YILINDA REDİF-İ ASAKİR-İ MANSURE-İ MUHAMMEDİYE KURULMUŞ, KURULUŞ VE TEŞKİLATINI DÜZENLEYEN REDİF NİZAMNAMESİ HAZIRLANMIŞTIR.
MUVAZZAFLIK : 5 YIL

REDİFLİK : 7 YIL

08 EYLÜL 1843 YILINDA TENKİSAT-I CELİLE-İ ASKERİYE FERMANI YAYIMLANMIŞTIR.

1846 TARİHİNDE KUR’A KANUNU YAYIMLANMIŞ ANCAK TÜM ÜLKEDE UYGULAMASI ANCAK 1862 YILINDA GERÇEKLEŞMİŞTİR.1847 YILINDA BİR KISIM RUMLAR BAHRİYELİ OLARAK SİLAH ALTINA ALINDILAR. BÖYLELİKLE GAYRİMÜSLÜMLER İLK DEFA SİLAH ALTINA ALINMIŞLARDIR. YAYGIN BİR UYGULAMA OLMAYIP BÜTÜN BÖLGELERİ KAPSAMAMAKTADIR.

NİZAMİYE

SİLAHALTI : 4 YIL

İHTİYAT : 2 YIL

(SÜVARİ VE TOPÇUNUN BİR SENE İHTİYATLIK SÜRESİ SİLAH ALTINDA GEÇECEK)

REDİF

MUKADDEM : 3 YIL

TALİ : 3 YIL

HER YIL BİR AY EĞİTİM

MÜSTAHFAZ

8 YIL

İHTİYATLIK SÜRESİNİ NİZAMİYEDE GEÇİRMEK İSTEYENLER İLE BEDEL KARŞILIĞINDA ASKERLİK YAPANLAR 6 YIL NİZAMİYEDE KALMIŞLARDIR.

10 CEMAZİYÜEVVEL 1287 (18 AĞUSTOS 1869) TARİHİNDE KUVVE-İ UMUMİYE-İ ASKERİYE NİZAMNAMESİ YAYIMLANMIŞTIR.

BU DÜZENLEME DOĞRULTUSUNDA 5 ZİLHİCCE 1286 (08 MART 1870) TARİHİNDE KUR’A KANUNU YAYIMLANMIŞTIR.

NİZAMİYE : 6 YIL

REDİF : 6 YIL

MÜSTAHFAZ : 8 YIL

TOPLAM 20 YIL

————————————————

DONANMA GEMİLERİNDE ARMACILIK, TOPÇULUK ATEŞÇİLİK VE GÜVERTE GİBİ GÖREVLERDE BULUNANLAR İLE BAHRİYE SANAYİ ALANLARINDAKİ ASKERLERDE

NİZAMİYE : 8 YIL

REDİFLİK : 4 YIL

MÜSTAHFAZ : 8 YIL

MUHARREM 1304, 13 TEŞRİN-İ EVVEL 1302 (25 EKİM 1886) TARİHİNDE ASAKİR-İ ŞAHANENİN TERTİBAT-I MÜTEYEMMENE-İCEDİDEYE TEVFİKAN SURET-İ AHZİNİ MÜBEYYİN KANUNNAME-İ HÜMAYÜN İSİMLİ ASKERALMA KANUNU ÇIKARILMIŞTIR. (SADECE MÜSLÜMANLAR)

AYRICA 7 REBİÜLEVVEL 1308 (20 EKİM 1890)’ DA HAMİDİYE ALAYLARI KURULMUŞTUR.

17 YAŞINDA BAŞLAYIP 40 YAŞINDA SONA ERMEKTEDİR.

İPTİDAİYE : 3 YIL

EFRADI-I NİZAMİYE : 3 YIL

REDİF EFRADI : 17 YIL

07 AĞUSTOS 1909 TARİHİNDE ÇIKAN BİR KANUNLA İSTANBUL VE BİLAD-I SELASE (GALATA, EYÜP, ÜSKÜDAR) HALKI İLE GAYRİ MÜSLİMLER SİLAH ALTINA ALINMIŞLARDIR.

3 YILMUVAZZAFLIK HİZMET SÜRESİ 21 MART 1327 (1911)TARİHİNDE 3 YILA DÜŞÜRÜLMÜŞTÜR.
PİYADE VE NAKLİYE : 2 YIL DİĞER KARA SINIFLARI (SINIF-I SAİRE ) BERRİYE, MIZIKA VE JANDARMA : 3 YIL

DENİZ SINIFI (SINIF-I BAHRİYE) BEŞ YIL

16 CEMAZİYELAHİR 1332, 29 NİSAN 1330 (12 MAYIS 1914) GÜN VE 296 SAYILI MÜKELLEFİYET-İ ASKERİYE KANUN-U MUVAKKATI (ASKERİ YÜKÜMLÜLÜKLER GEÇİCİ KANUNU)
PİYADE VE NAKLİYE : 1,5 YIL

TOPÇU SÜVARİ HAVAİYE, SANAYİ, OTOMOBİL, KITAAT-I FENNİYE VE MIZIKA

: 2 YIL

JANDARMA 3 YIL DENİZ BEŞ SENE

MÜKELLEFİYET-İ ASKERİYE KANUN-U MUVAKKATI’NIN 5,118 VE 121 NCİ MADDELERİ 7 CEMAZİYELAHİR 1342, 14 KANUN-İ SANİ 1340 (15 OCAK 1924) GÜN VE 398 SAYILI KANUNLA DEĞİŞTİRİLMİŞTİR.

HİZMET SÜRELERİ DUHUL TARİHİNDEN İTİBAREN BAŞLAMAKTADIR.

ANCAK MİLLİ SAVUNMA BAKANLIĞININ 11 MART 1924TARİHİNDE YAYIMLADIĞI BİR GENELGE İLE SÜRELER 1317 DOĞUMLULARA DEĞİŞİK UYGULANMIŞTIR.

PİYADE SINIFINDA (VE HİZMET SÜRESİ BİR BUÇUK SENEDEN FAZLA OLAN

SINIFLAR HARİCİNDEKİLERE) BİR BUÇUK YIL

MIZIKA 2 YIL

JANDARMA 2,5 YIL

BAHRİYE 3 YIL

21 HAZİRAN 1927 GÜN VE 1111 SAYILI ASKERLİK KANUNU KABUL EDİLMİŞTİR.
PİYADE 18 AY

JANDARMA VE GÜMRÜK K.30 AY

30 KASIM 1935 TARİHİNDEN İTİBAREN

Tabloda ayrıntıları aktarılan 184 yıllık süreç içerinde, 1826-1914 yılları arasındaki dönemde, maaşlı askerlik uygulamasından kura ile askerliğe kadar, içerisinde bedelli askerliğin de (bedeli nakdi ve bedeli şahsi) olduğu farklı yöntemler uygulanmıştır. Bu dönem içerisinde pek çok grup ve kimseye getirilen muafiyetlerin de etkisiyle, askere alma uygulamasında çok da başarılı olunamadığı görülmektedir.

Dünya’da askerlik uygulamasının bugünkü anlamda başlangıcı Fransız İhtilali dönemine gitmekle birlikte, uygulama bizde ilk defa 12 Mart 1914 tarihli ve 296 Sayılı Mükellefiyet-i Askeriye Kanun-u Muvakkatı ile başlamaktadır. 1914 tarihinde başlayan zorunlu askerlik uygulaması ile askere almada eskiye nazaran hem yöntem hem de uygulama temelinde başarılı olunmuştur. 1927 yılında yine zorunlu askerliği temel alan ve bugün hala geçerli olan 1111 sayılı askerlik kanunu yürürlüğe girmiştir. 1927 yılından bugüne kadar, süresi kısalmakla birlikte, askere alma usul ve esaslarında önemli bir değişiklik olmadığı görülmektedir.1

1923-1938 Yılları Arasında Türkiye’deki Sosyo-Ekonomik Durum

Bilindiği üzere 1923’te Cumhuriyet ilan edilmiş ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti kurulmuştur. Ancak 1923’e kadar süregelen olayları genel hatları ile bilirsek konumuzu daha iyi kavrayabiliriz. 1923 yılında elde bağımsız bir Türkiye vardır lakin yıkık dökük ve harap bir haldedir.

1923’e giden süreç 1774’de başlamıştır. Osmanlı için nihaî ve geri çevrilmez yenilgi, 1768-1774 Savaşı sonunda Ruslar karşısında alınmıştır. İlk kez Osmanlı, Türk ve Müslümanların meskûn olduğu bir toprağı kaybetmiş ve bir daha geri alamamıştır. Rus kuşatması dış hatlardan içe yönelmiş ve doğrudan Osmanlı’yı hedef almıştır. 1783’te Kırım Hanlığının Ruslar tarafından ortadan kaldırılmasıyla birlikte Küçük Kaynarca Antlaşması’yla 1774’ten 1920’ye 156 sene devam eden büyük bir geri çekiliş başlamıştır.

Bu gerileyiş bir millet ve bir ordunun üç kıtadan geri çekilişidir. 1774’de yüzlerce yıllık bir Türk yurdu olan Kırım’ın kaybından sonra, 1810-1919 arasında kahir ekseriyeti Kafkaslar ve Balkanlarda beş milyon Türk katledilirken, beş milyon Türk de Anadolu’ya çekilmiştir. 1071-1774 arasındaki 703 senede, Türk milleti bu mücadeleden üstün çıkmıştır. Ancak 1774’den 1918’e kadar Türk milleti ve Türk Ordusu, Hristiyan ittifak orduları karşısında sürekli gerilemiştir.

1801 ise gerilemenin belirginleşmesidir. Napolyon’un orduları, Mısır’a çıkmışlardır. Kafkasya’da Rus işgal savaşları başlama arifesindedir. Rus Orduları, Türkistan’da ilerlemektedir. İngilizlerin 1807’de Çanakkale’yi zorlamaları karşısında, Fransız yardımına başvurulur. 1812’de Gagauz Yeri, Ruslar tarafından işgal edilir. 1827’de Navarin’de Osmanlı donanması İngiliz, Fransız ve Rus donanmalarının ortak harekâtı ile yakılır.

1828-29’da Osmanlı ordusu Rus Ordusuna yenilir. Fransa 1830’da Cezayir’i işgal eder. Yunanistan ve Sırbistan bağımsızlıklarını ilan ederler. “Belgrad’dan çıktım gece 5 idi. Kur’an’ımla martinim bana eş idi” diye yas tutarız.

Rus Çarlığının 19. yüzyıldaki genişlemesinin büyük bir bölümü hem Doğu hem de Batı Türklüğünün aleyhine olmuştur. “93 Harbi” diye anılan 1877-78 Osmanlı-Rus Savaşı, Osmanlı için çöküşün başlangıcı olmuştur. Ruslar, Plevne’yi aşarak Yeşilköy’e kadar gelmişlerdir.

1901 ise 1918’e kadar sürecek millî felâketlerin habercisidir. Doğu veya Orta Asya Türklüğünün Rus Çarlığı tarafından tamamen denetime alınmasından sonra, 1912-1913 Balkan Savaşı ile Türklük, Balkanlar’dan tasfiye edilir. Anadolu’ya yönelik olan bu geri çekiliş, üç kıtadan, Avrupa’dan, Afrika’dan ve Asya’dan geri çekiliştir ve sadece ordunun değil, bir halkın da geri çekilişidir. Türklerin geri çekilişi, özellikle 1878’den sonrası, çok acılı bir geri çekiliştir.

Birinci Dünya Savaşı’nın en önemli hedeflerinden birisi Anadolu topraklarının da Türklerin elinden alınması ve Türklerin bağımsız bir millet olarak varlığına son verilmesidir. Birinci Dünya Savaşı’nın, Anadolu Türklüğüne yönelik siyasi hedefi, Balkan Türklüğünün başına gelenin, yani aynı durumun Türkiye Türklüğünün de başına getirilmesi esasına dayanır. Yani, etnik olarak, işgallerle, soy kırımlarıyla, sürgünlerle Türklerin yok edilmesi hedeflenmiştir.

Batı, bu hedefe oldukça yaklaşmıştır. 1810-1918 arasında, sadece Balkanlarda, Orta Doğu’da ve Kafkaslarda katledilen Türk sayısı 5 milyon, sürgüne zorlanan Türk sayısı 5 milyondur. 2

Nitekim 1917’de Kudüs’e giren İngiliz Ordusu, son Haçlı Seferini başarıyla bitirmiştir. 1918’de, İngiliz Başbakanı, savaşın nihaî hedefini açıklamıştır: “Türkler geldikleri yere, Asya’nın derinliklerine gideceklerdir”. Türklerin Anadolu’da kalmasına da izin verilmeyecektir

Osmanlı Devleti’nin yenilgiyi kabul ettiği tarihte, 1918’de Türk Orduları, Misak-i Milli sınırlarına çekilmişlerdir. 18 Ekim 1918’de Mondros Mütarekesi imzalandığı zaman ordumuzun çizdiği sınır, bugünkü sınırlarımız ile bugünkü Suriye sınırımızın 150 kilometre güneyi ve Irak’ta, Musul, Kerkük, Erbil, Süleymaniye ve Dohuk’u kapsamaktadır ve Anadolu’nun parçasıdır. İngiliz Ordusu, Musul Vilayetini ateşkes anlaşmasından sonra işgal etmiştir.

Artık son sığınak olarak düşünülen Anadolu’nun da, Türkler için güvenli bir yer olduğunu söylemek mümkün değildir. 1919 yılında, dünya Müslümanlarının ancak %2,5’i, 300 milyonun 10 milyonu, yani Sakarya ile Aras nehirleri arasında yaşayan Türkler özgürdür, yani Türkiye Türkleri. Ancak Türkler de Mustafa Kemal Paşa’nın önderliğinde bir ölüm kalım mücadelesi vermektedirler.

İşte bunca felaket, ölüm, sürgün, kan, gözyaşı ve hengâmeden sonra Türkiye Cumhuriyeti kurulmuştur. Ancak bu aralıksız mücadeleden sonra Türkiye’ye toparlanması için dahi fırsat verilmeden, yeni bahaneler yaratarak, olabildiğince kalkınma ve ilerleme yolundan alıkoymaya çalışmışlardır.

1923’den sonra ise Türkiye bir yandan eğitim, kültür, hukuk, siyasal ve sosyal alanlarda yenilikler yapmaya çalışırken diğer yandan ise Mussolini İtalya’sının saldırgan tavırları, İngilizlerle  Musul sorunu, Fransızlarla Hatay sorunu, Rusların komünist rejimi ihraç etme amacı ve Doğu Anadolu’daki toprak talepleri, Yunanistan ile de mübadele sorunu çerçevesinde mücadele ediyordu. Bir yandan da içerideki ayaklanmaları bastırmaya çalışıyorlardı. Türkiye toparlanmaya fırsat dahi bulamadan 2. Dünya Savaşı’nın ayak sesleri duyulmaya başlamıştı bile.

Kısacası Cumhuriyet kurulduğunda Türkiye’nin yakın geçmişi felaketler, mağlubiyetler ve travmalarla doludur. İşte Türkiye bunları dahi atlatamadan yeni tehlikelerle karşı karşıya kalmıştır. Bu güç durumlardan geçmiş, 3 kıtadan kan dökerek Anadolu’ya kadar çekilmiş olan bir milletin askere ve askerlik kurumuna ne kadar ihtiyaç duyduğunu anlamalı ve askerlik mükellefiyetinin şartlarını bu vaziyete göre yorumlamalıyız.

1914 Tarihli Kanunun Uygulamaları

Muvakkat (geçici) olarak çıkarılmasına rağmen, 1914 tarihli Kanunun ayrıntılı düzenlemeler getirdiği görülmektedir. Daha önce yayımlanan kanunlar ile 1927 tarihli Askerlik Kanununa olan etkileri bakımından yapılan düzenlemeleri şu şekilde özetlemek mümkündür:

1-Sülâle-i Âli Osman dışında kalan tüm tebaa için askerlik hizmeti zorunlu kılınmıştır.

2-Askerlik çağı, vatandaşın nüfus kütüğünde yazılı yaşına göre, 18 yaşını bitirdiği yılı takip eden yılın Mart ayında başlamakta ve 45 yaşını bitirdiği yılın sonunda bitmektedir.

3-Vatandaşlar her ne kadar 18 yaşını bitirmeyi müteakip askerlik çağına girmekte ise de, iki yıllık devre, yoklama devresini oluşturmakta ve bu devrede bulunanlar (19 ve 20 yaşında bulunanlar) ancak bir savaş durumunda silâhaltına alınabilmektedirler.

4-Askerlik hizmet süreleri, vatandaşların askerlik hizmetini yerine getirdikleri sınıflara göre detaylandırılmıştır.

5-Fiilî askerlik hizmeti veya silâhaltında bulunulacak sürenin tanımı yapılarak, bu sürenin sınıflara göre ayrımı yoluna gidilmiş, olağanüstü durumlarda fiilî hizmet süresinin bakanlar kurulu kararı ile uzatılabileceği belirtilmiştir.

6-Askerlik çağına girenlerin, silâhaltına alınmasına yönelik olarak, yapılması gereken yoklama işlemlerine yer verilmiştir. Bu kapsamda, yoklamalar ikiye ayrılmış, 18 yaşını tamamlamış olanlara ilk yoklama, 20 yaşını tamamlamış olanlara da son yoklama yapılması kabul edilmiştir.

7-İlk yoklama işlemleri, kısaca aşağıda belirtilen aşamaları içermektedir:

a)18 yaşını tamamlayıp 19 yaşına girenlerin listeleri, askerlik şubesi başkanın da dâhil olduğu idare meclisi tarafından ve nüfus memurluğunun da yardımıyla oluşturulacak, köy ve mahallelerde askıya çıkarılarak ilân

b)Bu sırada, çizelgeler kontrol edilerek, son yoklamaya tâbi tutulacakların tam olarak tespit edilebilmesi için eksiklik, hata ve noksanlıklar giderilecek ve son yoklamaya tâbi tutulacaklar için “askerlik cüzdanı” düzenlenecektir.

c)Daha sonra, ilk yoklama cetvelleri hazırlanarak, müteakip yılın Mart ayı sonuna kadar, tekrar köy ve mahallelerde askıya çıkarılacaktır. Cetveller, gerekli düzeltmeler yapıldıktan sonra idare heyeti tarafından, Ekim ayı sonuna kadar askerlik şubesi başkanlığına ve nüfus memurluğuna iade edilecektir. Askerlik şubesi başkanı da gerekli inceleme ve kontrolleri takip eden yılın şubat ayı sonuna kadar tamamlayacaktır.

8-Son yoklama ve kur’a çekme işlemleri ise, aşağıdaki faaliyet ve düzenlemelerden oluşmaktadır:

a)Harbiye Nezareti tarafından Mart ayı başında, 21 yaşına girenlerle bir önceki yıl işlemleri ertelenenlerin, son yoklama işlemlerine aynı anda, Mayıs ayında başlanarak Haziran ayı sonunda bitirilebilmesi için, askere alma fermanı kolordulara ulaştırılacaktır. Kolordular da fermanı ilgili yerlere ulaştırarak, askerlik meclislerinde görev yapacak tabipleri tayin

b)Mükelleflerin durumlarını tespit etmek ve kur’a çekimi işleminin kanuna uygun olarak yerine getirilmesi maksadıyla, askerlik meclislerinin oluşturulması 129 ve işleyişi ile kararların alınmasındaki usul ve esaslar yapılan düzenlemeler arasında yer almıştır.

c)Son yoklaması yapılacakların, yoklamaya çağrılması ile yoklama işlemlerine başlanmadan önce yapılması gereken işlemler; son yoklaması yapılacakların bilgilerinin kontrolü, yoklama kaçağı (adem-î icabet) defterinde ismi bulunanlar hakkında yapılan takip sonuçlarının  incelenmesi, yoklamaya gelenlerin isimleri ile askerlik cüzdanlarının kontrolü, gelemeyenlerin veya muhtaç olduklarını veya hasta olduklarını beyan edenlerin durumunun incelenmesi konularını içermektedir.

d)Son yoklama sırasında uygun sınıflara ayırmaya yönelik, mükelleflerin sağlık durumları tespit edilecek, yapılan muayeneler sonucunda gerekli formlar tanzim edilecek ve askerlik cüzdanlarına işlenerek, silâhaltına alınması plânlananlar gruplandırılacaktır.

e)Son yoklaması yapılarak muayeneleri neticelendirilenlerden, ihtiyaç fazlasının tespitinde olabilecek iltiması önlemek amacıyla, yapılan kur’a çekme işleminin ayrıntılı olarak esas ve usulleri de belirtilmiştir.

f)Son yoklama ve  kur’a  çekme  işlemlerinin  sonuçlanmasını  müteakip,  askerlik meclisi üyeleri tarafından işlemlerin kanunlara uygun olarak yerine getirildiğine dair yoklama cetvellerinin altı imzalanacaktır. imzalanan cetveller ile askerlik şubesi başkanlarının hazırlayacağı istatistikî bilgiler Temmuz ayı ortasına kadar bağlı bulunulan fırkalara gönderilecektir. Daha sonra, fırkalar tarafından kolordulara, kolordular tarafından da Eylül ayından önce ulaşacak şekilde, Harbiye Nezareti’ne gönderilecektir. Mükelleflerin birliklere tahsis ve tertibinde bu cetvellerdeki bilgiler esas alınacaktır.

9-Kanun, fiilî askerlik hizmetinin yerine getirilmesi için, bedelli askerlik, izinli askerlik, tam askerlik ve kısa dönem askerlik olmak üzere dört farklı hizmet şeklini öngörmüş, kısa dönem askerlik hizmetini yerine getirecekler için kısıtlayıcı şartlar getirmiştir.

10-Fiilî askerlik hizmetini yerine getirme usullerinden olan, kısa dönem askerlik hizmetinden yararlananlar Kanun’la tespit edilmişler (eğitim bakanlığınca onaylanmak kaydıyla öğretmenliği meslek olarak edinmiş daimi öğretmenler, askerî okullardan ihraç edilenler, tıp fakültelerinde öğrenim görenler gibi) ve bunların hizmetlerini yerine getirmelerinde uygulanacak esaslar ayrıca düzenlenmiştir.

11-Bir diğer  fiilî  askerlik  hizmet  şekli  olan  izinli   askerlik,   kur’a çektirilenlerden   ihtiyaç duyulan miktarın silâhaltına alınmasını ve diğerlerinin izinli sayılmasını, ancak ihtiyaç duyulduğu takdirde, sıra ile izinli sayılanların da silâhaltına alınmalarını öngörmüştür.

12-Son yoklama ve kur’a çekimi sonucunda, işlemleri bir sonraki yıla ertelenenlerin durumları Kanun’da 4 farklı şekliyle yer almıştır:

a)Vücudu askerlik hizmeti için yeterince gelişmemiş olanların askerliği, en fazla 4 yıl ertelenebilecektir.

b)Zamanla geçebilecek bir hastalığa yakalananların askerliği, en fazla 4 yıl ertelenebilecektir.

c)Hapis, sürgün ile 5 yıla kadar olan kürek cezalarını çekmekte olanların askerliği, en fazla 35 yaşına kadar (bu yaştan sonra tahliye olduğu takdirde askerlik vergisine tabi tutulmaktadırlar) ertelenebilecektir.

d)Yatılı askerî okul öğrencilerinin, öğrenimleri devam ettikçe her yıl askerlik işlemleri ile son yoklamalarını yaptırmaları

13-Benzer şekilde, son yoklamalar sırasında bedenî bakımdan askerlik yapamayacak olanlar ile çeşitli nedenlerle askerlikleri ertelenenlerden, askerlik hizmetinden ihraç edilmesi gerekenler, bedenî bakımdan özürlü olanlar ve askerlik meclisinde hazırlanan raporları teftiş heyetlerince de onaylananlar, müebbet sürgün cezası alanlar ile 5 yıldan fazla kürek cezasına mahkûm olanların askerlik hizmetinden ihraç edilmeleri de kabul edilmiştir.

14-Kanun, daha önceki kanunlarda yer alan muinsizlik nedeniyle askerlik hizmetinden istisna edilmeyi ortadan kaldırmış, bunun yerine, silâhaltına alınacakların geride kalan akrabalarının ihtiyaçlarının karşılanması ile mükellefin bakabileceği kişilerin tespiti konularında ayrıntılı düzenlemeler yapmıştır.

15-Son yoklama ve kur’a çekme işlemleri tamamlananlardan silâhaltına alınacaklarla ilgili yapılan işlemler şunlardır:

a)Kolordu, bağımsız fırka, Bahriye Nezareti, İmâlat-ı Harbiye Müdürlüğü, Jandarma Genel Komutanlığı ve çeşitli askerî müesseseler tarafından silahlı veya silâhsız olarak terhis olacaklar ile bunların yerine ihtiyaç duyulacak miktar, Mayıs ayı sonuna kadar Harbiye Nezareti’ne

b)Harbiye Nezareti ulaşan ihtiyaçlar, son yoklama ve kur’a çekimi sonucunda hazırlanan istatistik cetvellerindeki miktarları da göz önünde bulundurarak, silâhaltına alınması gerekenleri, sınıf ve müesseseler için yüzdeler itibariyle taksim ve tertip edecek ve sonuçları kolordulara

c)Ekim ayı içerisinde birliklerine katılması gereken bu mükellefler için, Harbiye Nezareti tarafından uygun görülen yüzdeler esas alınarak, kolordular tarafından o yıl silâhaltına alınması gerekenler, fırka bazında ve ismen nereye gidecekleri tespit edilerek fırkalara, fırkalar tarafından da askerlik şubelerine bildirilecektir. Askerlik şubeleri de silâhaltına alınacaklar için ikişer suret çağrı pusulası çıkaracaktır.

d)Sevk edilecekleri yer ile toplanma günü belirlenen yükümlülerin sevk edilmelerine ilişkin esaslar ile sevk memurunun rütbesi, yapılacak ödemeler, sevk memurunun sevk erlerine iyi davranması, firar edenlerle firar edeceği anlaşılanlara ve nihayet birliklerine  teslim  edilenler  hakkında yapılması gereken işlemlere ayrıntılı olarak yer verilmiştir.

16-Gönüllü askerlik uygulaması muhafaza edilmekle beraber, 19 yaşını doldurmuş olanlardan Kanun’da yazılı şartları taşıyanların, müteakip yılın askerlik meclisine katılmaları, ayrıca elbiselerini de kendileri getirmeleri kaydıyla, sadece 1 yıl süreyle gönüllü askerlik hizmeti yapmalarına müsaade edilmiştir.

17-Terhis emrine istinaden birlikleri tarafından terhis edilen mükelleflerin cüzdanlarına, terhis edilmeleri hususunun yazılması, ayrıca her biri için ayrı ayrı cetveller düzenlenerek askerlik şubelerine gönderilmesi gerekmektedir. Bu şekilde terhis olanların, memleketlerine varışlarından itibaren veya memleketi dışında oturanların da kendilerine yakın olan askerlik şubesine iki ay içinde giderek terhis olduklarını bildirerek bunu cüzdanlarına kaydettirmeleri

18-Kanun, daha önceki kanunlardan farklı olarak seferberlik kavramına da yer vererek, bu kapsamda yapılacak olan işlemleri ayrıntılı olarak belirtmiştir. Seferde görev alması plânlanan kişilerin durumlarını tespit etmek maksadıyla; Harbiye Nezareti tarafından bildirilecek zamanlarda, yılda 2 defa ihtiyat ve müstahfazların yoklamalarının yapılacağı, kısmî veya umumî seferberliğin kapsamı ve yapılacak işlemler, tatbikat ve manevralardan kimlerin hangi sürelerle istisna edilecekleri gibi konularda ayrıntılı düzenlemelere gidilmiştir.

19-Memleketleri dışına yolculuk edecek vatandaşlar, nüfus ve askerlik cüzdanlarını yanlarında bulundurmak zorundadırlar. Bununla beraber gidecekleri  yerlerde 15  günden  fazla kalacak olanların, yurt içinde veya dışında oluşlarına göre, en yakın askerlik şubesine veya yurt dışı temsilciliğine ikâmet yerlerini bildirmeleri gerekmektedir. Son yoklaması yapılarak kur’a çekenlerin ise, askerlik şubesi mıntıkasından ayrılması yasaklanmıştır.

20-Fiilî askerlik hizmetini yerine getirme usullerinden olan bedelli askerlik uygulaması kapsamında yapılan işlemler ve safhaları şunlardır:

a)Bedelin miktarı, bedel yatırmayla ilgili esaslar, bunlara uygulanacak eğitimlerin şekil  ve süreleri ile uygulamadan kimlerin yararlanamayacağı ve bedelli askerlik hizmetinin hangi hallerde uygulanmayacağı ayrıntılı olarak düzenlenmiştir.

b)Bedelli askerlik hizmetinde 6 ay süreli   bir  eğitim öngörülmüştür. 131  Firar edenler ile mazeretsiz olarak bir aydan fazla süre ile celbe katılmayanlar, bu askerlik şeklinden yararlanamayacaklardır. Ayrıca, iki yıl geçmesine rağmen eğitimlere katılmayanlar, iki yıl eğitime tâbi tutulacaklar ve aynı zamanda, yatırdıkları bedeller de iade

c)Vefat, seferberlik ilânı gibi Kanun’da belirlenen durumlarda, bedelli askerlik hizmeti kapsamında yapılan ödemelerin iade edileceği ve buna yönelik talepte bulunanların taleplerinin kolordularca tetkik edilerek, maliyeye tebliğ edilmesi ve meblağın bu şekilde iadesi öngörülmüştür.

21-Askerlikle ilgili işlemlerini zamanında sonuçlandırmayanlar hakkında uygulanması öngörülen ceza işlemleri ile sonuçları şunlardır:

a)18 yaşını tamamlamış olmasına rağmen, adını Mart ayı başından Ekim ayına kadar veya son yoklamaya kadar (iki kat uygulama ile) ilk yoklama defterine kaydettirmeyenler için para cezası uygulanacaktır.

b)Terhis olanlardan, terhis kaydını 2 ay içerisinde yaptırmayanlara para cezası uygulanacaktır.

c)Askerlik hizmeti mükellefi olmasına ve gideceği yerlerde 15 günden fazla kalmasına rağmen, ikâmetgâhını bildirmeyenler için para cezası, eğer bu süre zarfında yapılan bir çağrıya katılmamışsa ayrıca cezalandırılması öngörülmüştür.

d)Askerlik cüzdanı olmaksızın kişileri resmi veya özel işe alanlara para cezası

e)Hem ilk yoklama defterinde kaydı  bulunmayan,  hem  son yoklamasını mazeretsiz olarak yaptırmayanlardan 35 yaşına kadar yakalananlar, 3 yıl inşaat işlerinde kullanılmayı müteakip, 2 yıl fiilen askerlik hizmetini yerine getirmeleri gerekmektedir. Şayet 35 yaşından sonra yakalanırlarsa, askerlik yapmaya elverişli olsalar dahi, bunlar asker edilmeyip 5 yıl inşaat işlerinde kullanılmasını müteakip askerî vergiye tâbi tutulacaklardır.

f)Kur’a çekimini  müteakip  sevke  katılmayanlar   veya   sevk esnasında firar edenler,   ele geçme sürelerine göre, inşaat hizmetlerinde kullanılacaklar ve emsallerine göre daha fazla askerlik yapacaklardır.

g)Yoklamaya kendisi yerine bir başkasını sokan, sahte diploma kullanan veya yerine bir başkasını askere gönderenlerin, bu durumları ayrı bir ceza konusu olmakla beraber, askerlik hizmetlerini, inşaat hizmetlerinde çalıştırılmalarını müteakip emsallerine göre daha fazla yapacaklardır.

22-Kanun’da müteferrik başlığı altında düzenlenen bazı işlemler ise şunlardır:

a)Muhacirlerin askerlik işlemlerinin hicretlerinden itibaren 6 yıl sonra başlaması, buna karşılık göçebe aşiretlerden iskâna tâbi tutulanların ise, askerlikten muaf olmaları öngörülmüştür.

b)Bir kimsenin üç veya daha fazla oğlu var ve bunlardan ikisi fiilî askerlik hizmeti sırasında ölmüş ise, ondan sonraki çocukların kısa dönem askerlik hizmetine tâbi tutulmaları kabul edilmiştir.

c)Hava değişimi sonunda iyileşerek birliklerine katılanların, hava değişiminde geçen sürelerinin, ancak 1 yılı fiilî askerlik hizmetinden sayılacaktır.

d)İlk yoklamalarından sonra yapılan, yaş değişikliklerinin askerlik işlemlerine tesir etmeyeceği, buna karşılık askerlik meclislerinin, yaşlarına göre görünümleri uygun olmayanların yaşlarının değiştirilmesine yetkili kılındığı görülmektedir.

e)Gayrimüslim unsurlardan fiilî askerlik hizmetini yerine getirmeyenlerin, dinî durumlarının askerlikçe dikkate alınmayacağı da yapılan düzenlemeler arasında yer almaktadır.3

1927 Tarihli Kanuna Göre Türkiye’de Askerlik Mükellefiyeti

Askerlik; yoklama, muvazzaflık ve ihtiyat olmak üzere üç devreye ayrılmıştır. Muvazzaflık devresi kıtaya teslim olduktan sonra terhis olana kadar geçen süredir. İhtiyat devresi ise terhis olduktan sonra 21 yaşından itibaren bir, iki kez mayıs ya da kasım ayında kıtaya çağrılma işlemine denir.

18 yaşını dolduranlar askere çağrılırlar. Nüfusa geç kayıt olanlar için askerlik hizmeti nüfustaki kaydına göre değil, gecikme hesaba katılarak belirlenir. Hiçbir fert askerlikten muaf değildir. Gönüllü askerlik ancak bahriye ve jandarma sınıflarına kabul edilir. Gönüllü olmak için 18 yaşını doldurmuş olmak şarttır. İhtiyaç kadar asker orduya alındıktan sonra geriye kalan askerlik çağındaki kişilere ‘’artık efrad’’ denir. Bu grup ihtiyaç halinde orduya çağrılırlarsa gitmek zorundadırlar. Bu grup yaşıtları tezkere alınca askere gider.

1927 kanununa göre askerlik süresi piyadelere 1,5 yıl, diğer sınıflara ve mızıkada olanlara 2 yıl, jandarmaya 2,5 yıl, bahriyede ise 3 yıldır. Acemilik dönemi 6 aydır. 6 ay talim gören askerler ‘’usta asker’’ olarak adlandırılırlar.

Askere gittikten sonra herhangi kıta ve müessesede görev yapanlar askerden izinli veya firari olarak ayrıldıktan sonra beş sene boyunca sağ olduklarına ya da öldüklerine dair herhangi bir malumata ulaşılamazsa askerde ölmüş sayılırlar.

Elinde askerliğini yaptığına dair belgesi olmayanlara iş vermek yasaktır. İşverenler eğer bu şarta uymayan işçi çalıştırıyorsa askerlik şubesine bildirmekle mesuldür. Devlet memurları hatta imam ve müezzinlerin bile göreve başlayabilmeleri için askerlik yaptığına dair belgesini ibraz etmek zorundadırlar. Askerlik şubeleri tüm çalışanları bu hususta teftiş eder.

1927 yılında kabul edilen yeni Kanun’un uygulamalarını, önceki bölümlerde belirtildiği ve karşılaştırma yapmaya imkân verecek biçimde, aşağıdaki şekilde özetlemek mümkündür:

1-Türkiye Cumhuriyeti tebaası olan her erkek askerlik yükümlülüğüne tâbi tutulmuş, daha önceki kanunlarda yer alan tüm istisnalar böylece ortadan kaldırılmıştır. (Madde–1)

2-Askerlik çağı yeniden tanımlanmıştır. Buna göre askerlik çağı, mükellefin nüfus kütüğünde yazılı olan yaşına göre, 20 yaşına girdiği yılın 1 Ocak tarihinde başlayıp 46 yaşına girdiği yılın 1 Ocak tarihinde sona erecek şekilde 26 yıllık süreyi kapsayacaktır. Bu süreç, yoklama devri, muvazzaflık devri ile ihtiyatlık devri olmak üzere üçe ayrılmıştır. (Madde–2)

3-Muhacirlerin hicretleri tarihi itibariyle 22 yaşında olup olmadıklarına bakılmak suretiyle, 22 yaşından küçük olanların askerlik yapmaları, büyük olanların ise emsali doğumluların sınıfına geçirilmeleri öngörülmüştür. Askerlik hizmetine tâbi tutulacak olanlar, hicretlerinin başlangıcı esas alınarak 2 yıllık bir ertelemeyi müteakip silâhaltına alınacaklardır. (Madde–2 ve 35)

4-Yoklama dönemi askerlik çağının başlangıcından kıtaya katılaşa kadar olan süreyi kapsamaktadır. Yoklama döneminde olanlardan silâhaltına alınmayı bekleyenler ile 19 yaşındakilerin silâhaltına alınmaları, ancak Millî Savunma Bakanlığı’nın talebi, Bakanlar Kurulu’nun kabulü ve Cumhurbaşkanı’nın onayı ile mümkündür. (Madde–4) Yoklama dönemi işlemleri, önce yoklamanın tanımı ve maksadı açıklandıktan sonra ilk ve son yoklama dönemlerinde yapılması gerekenler, yoklamalarda görev yapacaklar ile görevlilere ödenecek harcırahlara kadar ayrıntılı olarak belirtilmiştir. (Madde–14–16)

5-Ocak ayının birinci gününden başlayarak Haziran ayının sonuna kadar devam eden süreyi içeren ilk yoklama dönemi ve işlemleri kısaca şunlardır:

a)Askerlik çağına giren erkeklerin nüfus kütüğündeki bilgileri, Aralık ayında nüfustan alınarak askerlik şubesindeki ilk yoklama cetvellerine geçirilecektir. (Madde–17)

b)Cetvellere kayıt edilenlerin bilgileri, Ocak ayından itibaren köy ve mahallelerde askıya çıkarılarak ilân edilecek ve gerekli düzeltmeler bu süre zarfında yapılacaktır. (Madde–17)

c)Köylere kadar giden ilk yoklama heyeti tarafından yükümlülerin tahsil, sağlık, okur- yazarlığı gibi bilgileri tespit edilerek, ilk yoklaması yapılacak ve cetveldeki hanesine işlenecektir. Aynı zamanda, nüfus cüzdanının askerlik hanesine, son yoklama esnasında dikkate alınmak üzere, gerekli kayıt düşülecektir. Nüfus cüzdanı olmayanlar için ise, tedarik edene kadar askerlik cüzdanı verilecektir. (Madde–17)

d)Ellerinde nüfus cüzdanı olmayanlardan, yirmi yaşına girdiği halde ilk ve yirmi yaşını bitirdiği halde son yoklamasını yaptırmayanlar veya askerlik işlemlerini sonuçlandırdıklarına dair cüzdanlarında işaret bulunmayanların bulundukları yeri terk etmeleri yasaklanmıştır. Ayrıca, bu gibileri devlet veya özel işyerlerinde çalıştırmak da suç sayılmıştır. (Madde–18)

e)Bunun yanında, ilk yoklama ile ilgili işlemlerini zamanında sonuçlandırmayan ve bu durumu son yoklama işlemleri esnasında tespit edilenlerin, her iki yoklaması beraber yapılmakla beraber, bunlara para cezası uygulanması kabul edilmiştir. (Madde–83)

6-Son yoklama dönemi işlemleri olarak yapılan düzenlemeler ise, kısaca aşağıda belirtilmiştir:

a)Her yıl 1 Temmuzda, ilk yoklama cetvellerine yukarıda belirtildiği  şekilde  kayıt  olanlarla bir önceki seneden işlemleri ertelenenlerin son yoklama işlemlerine başlanacaktır. (Madde-20)

b)Bu maksatla, öncelikle son yoklama işlemlerini yürütecek olan “Askerlik Meclisinin” kimlerden oluşacağı, 161 mecliste yer alanların görevleri ve çalışma esasları belirtildikten sonra, bu meclis tarafından askerliğine karar alınanların ayrılacakları sınıfları belirleyen heyete yer verilmiştir.162 (Madde–21) Heyet sınıflara ayırma işlemini, mükelleflerin sağlık yetenekleri ve Millî Savunma Bakanlığı’nın yaptığı tertibata istinaden, mıntıkasında bulunduğu kolordu tarafından belirtilen ihtiyaca göre yapacaktır. (Madde–22) Bununla beraber, askerlik meclislerinde görev yapacak tabiplerin görevlendirilmeleri ve sahillerde bulunan askerlik şubelerinde görev yapması gereken bahriye subaylarının temini konularında, kolordu komutanlıklarına sorumluluklar yüklenmiştir. (Madde–23)

c)Son yoklama işlemleri öncesinde, mükelleflerin son yoklama gününde askerlik şubesinde hazır bulunmalarını sağlamak maksadıyla, mahallî mülkiye memuruna yoklama günü bildirilecektir. Ayrıca, mükellefler adına çıkarılan davet pusulaları köy ve mahalle ihtiyar meclislerine tebliğe gönderilecektir. Davet pusulalarının tebliği ile son yoklama gününde hastalık, öğrencilik, hapis vb. mazeretleri nedeniyle katılamayacakların durumları askerlik şubelerine bildirilecektir. Bu şekilde son yoklama öncesinde yerine getirilmesi gereken işlemler ile son yoklamalarda görev alacakların, görev ve sorumlulukları ayrıntılarıyla düzenlenmiştir. (Madde–24–25)

d)Benzer şekilde, son yoklamaya katılmayanlara yapılacak işlemler ile uygulanacak yaptırımlar da düzenlenmiştir. Bu kapsamda, son yoklama gününde çağrıldıkları halde gelemeyenlerin mazeretlerine göre yapmaları gereken işlemler, hatta mazereti olmasına rağmen, son yoklama zamanını geçirdikten sonra gelenlerin bu durumları münasebetiyle ortaya çıkacak davalarına bile bakılmayacağı (Madde–26), bununla beraber son yoklama zamanında bulunmayanlarla, buna ilişkin mazeretleri de zamanında askerlik şubelerine ulaşmayanların yoklama kaçağı olarak kayıt edilecekleri ve yakalanmaları için isimlerinin mülkiye amirliğine verileceği (Madde–30), her yıl askerlik meclisi toplandığında kaçak olarak takipleri yapılanların durumlarının ve bunlar hakkında yapılan işlemlerin kontrol edileceği, son yoklama ve numara çekme sırasında askerlik meclisine gelmeyenlerden, yoklamalarına ilişkin bilgi ve belgeleri sonradan gelenlere yapılacak işlemler (Madde–31), ayrıntılı olarak yapılan düzenlemeler arasında yer almaktadır.

e)Son yoklamaya gelenlerin  muayeneleri  esnasında  yapılması gereken işlemlerle (kimlik tespiti, yoklama sonuçlarının nüfus cüzdanlarına işlenmesi gibi), muayenesi yapılanların sağlık durumlarının tespiti ve bu tespitle beraber diğer mazeretleri de göz önünde bulundurularak askerlik meclislerinde kararların alınması işlemleri de ayrıntılı olarak düzenlenmiştir.(Madde–27, 28)

f)Son yoklamanın sonunda, askerlik meclisi üyeleri tarafından imzalanan ve bir sureti askerlik dairelerine gönderilen, son yoklama istatistikî çizelgesinin tanzimiyle, son yoklama işlemleri tamamlanmaktadır. Hazırlanan istatistikî çizelgeler askerlik dairelerince birleştirilerek, asker tertibine esas teşkil etmek üzere Millî Savunma Bakanlığı’na gönderilmektedir. (Madde–32) Bu uygulama önceki kanunlarda da içerik yönüyle aynı şekilde yer almıştır.

g)İlk yoklamasını yaptıran, ancak son yoklama zamanında askerlik meclislerine gelmemiş veya gelemeyiş sebebine ilişkin bir mazeret gösterememiş olanlardan, emsallerinin ilk kafilesinin sevkine kadar ele geçenlerin de son yoklamaları yapılarak, sağlık durumları göz önünde bulundurulmak suretiyle, emsalleriyle sevk ve terhis edilmek üzere numarasız asker edilmeleri ve bunlara para cezası verilmesi kabul edilmiştir. (Madde–84) Şayet mükellef ilk yoklamasını da yaptırmamış ise, aynı hükümler uygulanmakla beraber, cezanın iki kat olarak uygulanması öngörülmüştür. (Madde–85)

h)İlk yoklamasını yaptırıp yaptırmaması hiçbir önem taşımayan, ancak askerlik işlemlerini sonuçlandırmayanlarla ilgili bir başka ve daha ağır yaptırımları içeren düzenlemeler şunlardır:

h1)Çok ağır sağlık problemi olanlar hariç olmak üzere, 35 yaşından önce ve emsallerinin sevkine kadar ele geçmeyenler, eğer sağlık durumları itibariyle askerlik yapamayacakları tespit edilirse, malî durumları da göz önüne alınarak para cezası ile cezalandırılacaklardır.

h2) Şayet askerliğe elverişli olduğuna karar verilirse, bunlar normal askerlik hizmetlerini yerine getirecekler, ayrıca geç geldikleri veya ele geçtikleri sürenin 2 katı kadar da ceza olarak fazladan askerlik hizmeti yapacaklardır. Fakat her hâlükarda bu sürenin 2 yılı geçmemesi de yine kanun gereğidir. Bu durumdaki yükümlüler, eğer 35 yaşından sonra ele geçerlerse, emsalleri kadar hizmetini yerine getirdikten ve 6 yıl süreyle inşaatlarda çalıştıktan sonra ihtiyata ayrılabileceklerdir. (Madde–86)

7-Muvazzaflık dönemi, hiçbir ferdin istisna edilemeyeceği (Madde–6), kıt’aya katılıştan itibaren sınıflara göre belirlenmiş fiilî askerlik hizmet süresini kapsamaktadır. 164 Muvazzaflık dönemi uygulamaları ile önem taşıyan yönleri özetle şunları içermektedir:

a)Yapılan son yoklamalar sonunda sağlam veya sakat olmakla beraber askerlik yapabileceği anlaşılanlar, Ordu’nun ihtiyacına ve çektikleri numara sırasına göre, numarasız asker edilenler ise, ilk numarayı çekenlerle beraber askere sevk edileceklerdir. (Madde–42)

b)Burada dikkat çeken husus, her yıl numarasız asker edilenlerin tamamının, numaralı asker edilenlerin ise, sırası gelenlerin fiilî askerlik hizmetine alınarak geri kalan yükümlülerin (artık efrad), ihtiyaç oldukça askerlik hizmetine çağrılmalarıdır. Artık efrad da emsalleri ihtiyata geçinceye kadar hizmetlerine devam edeceklerdir. Buna karşılık sırası gelmeyen efrad ise, emsalleri ihtiyata ayrıldıktan sonra 6 ay hizmet yapmadıkça ihtiyata ayrılamamaktadır. (Madde–10)

c)Askere sevk edileceklere yapılacak çağrılar ile bildirimlerin yapılması ve bu konudaki sorumluluklara da yer verilmek suretiyle, silâhaltına alma işlemlerinin aksaksız yürümesi amaçlanmıştır. Bu kapsamda askerlik şubelerinin, 15 gün önceden hem numaralı, hem numarasız asker edileceklerin listelerini hazırlayarak, mükelleflerin tertip edildikleri yerlerle beraber toplanma günlerini de içerecek şekilde, mülkî idare amirliklerine göndermesi gerekmektedir. (Madde–43, 44)

d)Askerlik şubelerinden gelen listelere ve mülkî amirlikten verilen talimatlar doğrultusunda, köy/mahalle ihtiyar heyetleri tarafından, askere gitmesi gerekenlere gerekli tebligatların yapılması gerekmektedir. Daha sonra toplanma gününde, tebligat yapılan askere gideceklerin ve tebligat yapılamayanların ise, nerede olduklarını belirten ve listelere yazılan bilgileriyle beraber polis amirliğine veya jandarma komutanlığına teslim edilerek, bu makamlarca da askere gideceklerin askerlik şubelerine teslim edilmeleri gerekmektedir. (Madde–45, 46)

e)Toplanma günü öncesinde askerlik şubesinde jandarma komutanı, polis amiri ile askerlik şubesinin subaylarından meydana gelen heyetin oluşturulması gerekmektedir. Şayet jandarma komutanı ile polis amiri heyete katılmaz veya yerlerine birer temsilci göndermezlerse yine Kanun gereğince cezalandırılmaları gerekmektedir. (Madde–48) Bu heyet tarafından, öncelikle, askere sevk edilmesi gerekenlerden gelenler ve gelmeyenler tespit edilmektedir. Gelmeyenlerin gelemeyiş sebepleri incelenerek durumlarına uygun olarak işlemleri yapılmaktadır. Hapiste oldukları anlaşılanların durumlarının bir sonraki askerlik meclisinde değerlendirilmeleri gerekmekte, bir rapor veya tahkikat sonucunda hasta olduğu anlaşılanlar ise 1 ay sevki tehir edilmekte, rahatsızlığı bu süre sonunda da devam edenlerin bir sonraki sevk döneminde askere gitmeleri Hiçbir mazereti olmaksızın gelmeyenler ise, sonradan bir mazeret bildirilse dahi bakaya listesine alınarak, altları oluşturulan heyet tarafından imzalanmakta ve yakalanmaları için mülkî amirliğe gönderilmesi gerekmektedir. Bu gibiler ele geçtiklerinde, ceza maddelerinde belirtilen şekilde askerlik hizmetlerini yapmaları gerekmektedir. (Madde–47)

f)Gerekli kontrollerin bitmesini müteakip sevk edilmesi gerekenler, hüviyet cüzdanlarına gerekli bilgiler ve sevk tarihleri yazılmak suretiyle, düzenlenen ikişer suret sevk pusulaları ile birlikte memur veya jandarma nezaretinde birliklerine sevk edilmeleri, birliklerine varınca da birlik komutanlıklarınca, sevk pusulalarının bir sureti katılış tarihleri yazılarak askerlik şubelerine iade edilmesi gerekmektedir. Katılış bilgileri gelmeyenlerin akıbetini askerlik şubelerinin araştırması gerekmektedir.(Madde–47–51)

g)Askere sevk için yapılan davete Kanun’da yazılı bir mazeret bildirmeden katılmayanlar ile sevke katıldığı halde askerlik şubesinden veya sevk esnasında yoldan ya da misafirhaneden kaçanlar, ele geçtiklerinde sağlık durumları ile emsallerinin sevkinden itibaren geçen zaman dikkate alınarak, yoklama kaçağı olanlara (Madde–86) uygulanacak cezaî işlemlerin bunlara da aynı şekilde uygulanması kabul edilmiştir. (Madde–89)

8-İhtiyatlık dönemi, muvazzaflık hizmetinin bitiminden askerlik çağının sonuna kadar olan süreyi içermektedir. (Madde–7) Kanun’da belirtilen süreler kadar, durumlarına uygun olarak tâbi oldukları fiilî askerlik hizmetini yapanlar, birliklerince terhis edileceklerdir. Terhis edilenlerin bilgileri hüviyet cüzdanlarına işlenecek, ayrıca askerlik şubelerine bir cetvel halinde bildirilecektir. Bu şekilde terhis edilenler, 3 ay içerisinde mıntıkasında bulunduğu askerlik şubesine müracaat ederek, hüviyet cüzdanlarını askerlik şubelerine ibraz etmek suretiyle terhis kayıtlarını yaptıracaklardır. Bu işlemlerin tamamlanmasını müteakip askerlik şubeleri de mükellefleri ihtiyat defterine kaydedecek ve böylece mükelleflerin ihtiyatlık dönemi başlayacaktır. (Madde–52–56) Şayet mükellef bu süre zarfında askerlik şubesine müracaat etmez ise hakkında cezaî işlem yapılması gerekecektir. (Madde–94)

9-Yoklamaları yapılarak kur’a çeken veya numarasız asker edilenlerin, yılda bir veya iki defa (celp döneminde, tertip olarak) silâhaltına alınmaları öngörülmüş (Madde–8), bununla beraber, toplanma ve terhis zamanlarının Genelkurmay Başkanlığı’nın talebi ve Bakanlar Kurulu’nun uygun görmesi üzerine, Millî Savunma Bakanlığı’nca kısmen veya tamamen değiştirilmesi de kabul edilmiştir. (Madde–9)

10-Gönüllü askerlik hizmetine yer verilmekle beraber, bu hizmetin sadece jandarma ve bahriye sınıflarında ve küçük zabitlik (astsubaylık) statüsünde kabul olunacağı, yaş haddinin de en az 18 olması gerektiği belirtilmiştir. Ancak, önceki kanunlardan farklı olarak, gönüllü askerlik hizmeti yapmak isteyenlerle ilgili ayrıntılı ve uzun düzenlemeler yapılmamıştır. (Madde–11)

11-Önceki kanunlarda bulunmayan veya açıklığa kavuşturulmamış olan yoklama kaçağı, bakaya, firar, izinsiz, saklı gibi cezalı askerlik durumuna ilişkin kavramlar ile usta asker ve acemi asker arasındaki ayrım yapılmış ve tanımlanmıştır. (Madde–12)

12-Benzer şekilde, önceki kanunlardan farklı olarak bazı düzenlemeleri içeren kısa askerlik uygulaması ise, aşağıdaki uygulamalarıyla ön plâna çıkmıştır:

a)Kısa askerlik, mükelleflerin içinde bulundukları ailevî, meslekî, öğrenim ve sağlık durumları dikkate alınmak suretiyle, hak sahibi olduğu  tespit edilenler için 6 ilâ 12 ay arasında  değişen askerlik hizmetini öngörmüştür.

b)İhtiyat zabiti olacaklar için öğrenim durumlarına göre 6, 8, 10 ve 12 ay, pilot belgesi olup aynı zamanda Hava Kuvvetleri Müfettişliği’ne fiilen tertip edilenler 12 ay, 3 veya daha fazla oğlu olanlardan askerlik hizmetini yaparken veya hava değişiminde iken 2 oğlu ölenlerin daha sonra askere alınacak oğulları 12, eğer 3 çocuğu bu şekilde ölmüşse diğer askere alınacak çocukları 6 ay, sakatların 12 ay vb. Kanun’da ayrıntılı olarak belirtilen şartları taşıyanlar, kısa askerlik hizmetinden yararlanabileceklerdir. (Madde–34)

13-Son yoklamaya çağrıldığı halde sağlık, öğrenim, adlî ve ailevî durumu dikkate alınarak ve bazı şartların gerçekleşmesine bağlı olarak, mükelleflerin askerlikleri bir sonraki yıla ertelenebilmektedir. Bir sonraki yıl durumları yeniden incelenen bu durumdakilerin askerlikleri, eğer ertelemeyi gerektiren şartları taşımaya devam ediyorlarsa tekrar ertelenebilmektedir. Bunlarla ilgi düzenlemeleri aşağıdaki gibi özetlemek mümkündür:

a)Vücutları askerlik açısından tam olarak gelişmemiş veya zamanla ve uygulanacak tedavilerle geçmesi beklenen bir hastalığı bulunanların, bu durumlarının doktor raporlarıyla tespit edilmesi kaydıyla, askerlikleri ertesi yıla ertelenecektir.(Madde–35) Bu şekilde erteleme işlemi en fazla 4 defa yapılacak ve 5. yılda, bunların askerliğe elverişli olup olmadıklarının kesin olarak belirlenmesi gerekecektir. (Madde–37)

b)Öğrenim görenlerin askerlikleri, eski kanunlarda yer alan sınav uygulamaları kaldırılarak, öğrencilikleri devam ettiği ve derslerini takip ettikleri sürece ve 29 yaş sınırı içinde bulunmak kaydıyla ertelenecektir. (Madde–35) Ancak, öğrenci olduklarını son yoklama döneminde askerlik meclislerine veya şubelerine bir belge ile bildirmemiş olanlar hakkında, para cezası uygulanmasını müteakip erteleme işlemleri yapılacaktır. (Madde–87)

c)1927 tarihli Kanun, eski kanunlarda da yer alan, 2 oğlu olup da biri askerde olan bir ana veya babaya, istekli olması halinde, askere gitmesi gereken diğer oğlunun sevkini, askerdeki oğlunun terhisine kadar erteleme imkânı sağlamıştır. Aynı uygulama 3 ve daha fazla oğlu olan ve bunlardan ikisi askerde iken askerlik sırası gelen 3. çocuğun da benzer şekilde ertelenmesine imkân sağlamaktadır. (Madde–35)

d)Diğer taraftan, ertesi yıla terk edilenlerin durumlarının her yıl yeniden incelenmesi, hapse girenlerin hapse giriş veya hüküm tarihlerine göre işlemlerinin yürütülmesi ile hastalık nedeniyle ertelemesi yapılacakların işlemlerinin hangi makam tarafından yürütüleceği (askerlik meclisi, idare heyetleri) hususları da ayrıntılı olarak düzenlenmiştir. (Madde–36, 38–40)

14-Sağlık yönünden, Kâbiliyet-i Bedeniye Talimatnâmesi’ndeki cetvellere uygun olarak, hastalık ve rahatsızlıklarının kalıcı olduğu anlaşılanlar ve bu nedenle askerlikten büsbütün çıkarılması kararı verilenlerin, civardaki asker hastanelerine sevk edilerek muayeneden geçirilmesi ve verilecek karara göre askerlikten büsbütün çıkarılarak bir daha muayenelere çağrılmamaları gerekmektedir. (Madde–41)

15-1914 tarihli Kanunla tamamen ortadan kaldırılan muinsizlerin askerlikten istisna edilmeleri işlemi ve bunun yerine konan, askere gidenlerin bakmakla mükellef olduklarına yapılacak yardımla ilgili tedbirlere 1927 tarihli Kanun’da da yer verilmek suretiyle, askere alınan ve askere alınması nedeniyle bakıma muhtaç hale gelen mükelleflerin yakınlarına yapılması gereken yardımlar, Kanunla güvence altına alınmıştır. Bu kapsamda, barış zamanında yapılması gerekenlerle, bir seferberlik durumunda yapılması gerekenler ayrı ayrı belirtilmiştir. Buna göre, askere alınanlardan bakmakla mükellef oldukları yakınlarının ihtiyaçlarını mahalle veya köylerindeki askere alınmayan sağlam ve malî yönden iyi durumda bulunanların gidermesi yönünde düzenleme yapılmıştır. Yapılacak yardımların şekli ve esası ile yardım yapmaktan kaçınanlara yapılacak işlemler de aynı şekilde belirtilmiştir. (Madde–71–73)

16-Kanun’da, mükellefleri askerlikle ilgili işlemlerini zamanında sonuçlandırmaları için zorlamak maksadıyla, yaptırımlar içeren bazı düzenlemeler görmek de mümkündür. Bu kapsamda yapılan düzenlemeler şu şekilde özetlenebilir:

a)Vilâyetleri haricine çıkan her erkek vatandaş hüviyet cüzdanını yanında bulundurmak, istendiğinde askerlikle ilgili işlemlerini göstermek zorundadır.

b)Nüfus hüviyet cüzdanı bulunmayanlar ile bulunmasına rağmen askerlikle ilgili işlemlerini yaptırdığına dair hüviyet cüzdanında bir işaret bulunmayanların durumlarının açıklığa kavuşturulması gerekmektedir. Bu maksatla, daha başlangıçta askerlikle ilgili işlemlerini ibraz edemeyenlerin yola çıkmalarına mani olunmasının yanında, yola çıkanlar var ise ve askerlik durumları açıklığa kavuşturulamıyorsa, askerlik şubesi tarafından nakdî kefaleti vermesi şartıyla serbest bırakılmakta ve askerlik durumunun tespiti çalışmalarına devam edilmektedir. Uayet vatandaşın nakdî kefalet verebilecek kadar malî durumu iyi değilse, bu durumda sabah akşam isbât-ı vücut etmek üzere, mahalli zabıtaya teslim edilmesi gereken mükellefin, bu süre zarfında kasaba haricine çıkmaması gerekmektedir. (Madde–74)

c)Bir diğer düzenleme de şubesinin mıntıkasından 15 günden fazla süre ile ayrılacakların yapmaları gereken işlemleri belirten düzenlemedir. Buna göre, askerlik şubesinin mıntıkasından ayrılacak olanlar, gidecekleri yeri, şubesi mıntıkasındaki köy ihtiyar heyetine veya askerlik şubesine veya gittikleri yerin ihtiyar heyeti veya askerlik şubesine bildirmek zorundadırlar. (Madde–75)

17-Kanun’da, daha önceki kanunlarda bir düzenleme olmamasına karşılık, askere alma işlemleri ile doğrudan ilgisi bulunmayan, ancak askerlik şubelerinin görev alanına giren bazı düzenlemelere de yer verilmiştir. Bu kapsamda değerlendirilebilecek düzenlemeler şunlardır:

a)Askere giden mükelleflerden hangilerine ne kadar süre ile izin verilebileceği ve izinli gidenlere yapılacak işlemler belirtilmiştir. (Madde-77)

b)Rahatsızlıkları nedeniyle almış oldukları raporlara istinaden, hava değişimine gönderilen mükelleflerin hava değişim süresinin ne kadarının askerlik hizmetinden sayılacağı ile bunlara yapılması gereken işlemler yapılan bir diğer düzenlemedir. (Madde-78)

c)Son olarak, askerlik hizmetini yerine getirmekte  iken  izin almaksızın birliklerinden kaçan firarlar ile izin veya hava değişimi süresi sonunda birliklerine dönmeyenler hakkında yapılması gereken işlemler de belirtilmiştir. (Madde 79–80)

18-1914 tarihli Kanun’da müteferrik hususlar içerisinde düzenlenmesine karşılık, 1927 tarihli Kanun’da yaşlarını değiştirenlerin askerlik işlemlerine ayrıca yer verilmiştir. Kanun’da askerlik çağına girdikten sonra yaş değişikliği yapılmasının askerlik işlemlerine tesiri olmayacağı belirtilmiştir. Ancak, son yoklama görmemiş olanlardan görünümleri itibariyle, nüfustaki yaşlarına uygun olmayanlar için askerlik meclislerine, askerlik dairesi veya şubesi başkanlarına veya mahallin en büyük mülkiye memuruna, Cumhuriyet Savcılıklarına müracaat ederek, bunların yaşlarının değiştirilmesini talep etme yetkisi vermiştir. Bunlardan, yapılan mahkeme sonucunda yaşları değişenlerin yeni yaşlarına ve emsallerinin durumuna göre askerlik işlemlerinin sonuçlandırılması gerekmektedir. Özellikle değişen yaşlarına göre, emsalleri yoklama görmüş ve 23 yaşını bitirmiş olanlar için yoklama kaçakları (Madde–86) için kabul edilen şekilde cezalı olarak askerlik yapmaları ve askerlik meclisleri toplu değilse idare heyetleri vasıtasıyla numarasız asker edilmeleri gibi ceza da öngörülmüştür.

Bununla beraber, askerlik çağına girmeden önce, kendi istekleriyle yaşlarını değiştirenler için ise, değişiklik kabul olmakla beraber yeni yaşlarına ve emsallerine göre askerlik işlemlerinin tamamlanması gerekmektedir. (Madde–81)

19-Önceki kanunlara benzer şekilde, 1927 tarihli Kanun’da da cezalı askerlik düzenlemelerine yer verilmiştir. Bazı düzenlemeler, ilk yoklama işlemini veya son yoklamasını zamanında yaptırmayanlara uygulanacak cezalar gibi, ilgili olduğu işlemlerle  beraber  ele  alındığından, burada genel bilgi verilmekle yetinilecektir.

a)İlk yoklamalarını yaptırmayanlar ile ilk yoklamalarını yaptırma durumlarına göre, aynı zamanda son yoklamalarını yaptıran veya yaptırmayanlar ya da son yoklamaya gelemeyiş nedenleri hakkında mazeretlerini zamanında bildirmemiş olanlar hakkında yapılacak işlemler ayrı ayrı düzenlenmiş, bazı suçlar için para cezası, bazıları için ise, daha ağır yaptırımlar öngörülmüştür. (Madde–83–87)

b)Son yoklama sırasında oluşturulan askerlik meclisi üyelerinin ve sevk işlemleri esnasında görev yüklenen polis amiri ile jandarma komutanlarından, Kanun’da belirtilen görevlerini yerine getirmeyenlere cezaî işlem uygulanması öngörülmüştür. (Madde–88)

c)Mükelleflerin ilk veya son yoklama işlemlerini yaptırıp yaptırmadıklarını kontrol etmeksizin, onları resmî veya özel işlerinde çalıştıranlar hakkında uygulanacak ceza ve yaptırımlar, suçun, barış veya seferberlik durumunda işlenmesi durumuna göre ayrı ayrı belirtilmiştir. (Madde–90– 93)

d)Terhis kayıtlarını zamanında yaptırmayanlar için ceza öngörülmüştür. (Madde–94)

e)Askerlik şubesinin mıntıkasından 15 günden fazla süreli olarak ayrılacaklardan, bu durumunu bildirmeyenler ile bu şekilde kendi bölgelerine gelenleri askerlik şubelerine bildirmeyen köy/mahalle ihtiyar heyetleri hakkında cezaî işlem yapılacaktır. (Madde–95)

f)Müzmin firarlardan ele geçmeyenler ile yabancı memleketlerde bulunan yoklama kaçağı, bakaya gibi mükelleflerin, gayrimenkullerinin haczi yapılan düzenlemeler arasında bulunmaktadır. (Madde–97)

g)Askerlik çağına girenlerin bilgilerini tam olarak bildirmeyen nüfus memurları hakkında ceza-î işlem yapılacaktır. (Madde–99)

h)Askere gitmesi gerekenlerin usulsüz olarak geri bırakılmalarına, geri bırakılması gerekenlerin hatalı olarak askere gönderilmelerine neden olanlar hakkında yapılacak cezaî kovuşturmalar ayrı ayrı ve ayrıntılı olarak düzenlenmiştir. (Madde–100)

H) Önceki kanunlardan daha ayrıntılı olarak yer verilen bir diğer düzenleme, nüfus kütüklerinde yazılı olmadığı (saklı) anlaşılanlardan, sonradan ele geçenler hakkında yapılacak işlemler ile ilgili olan hususlardır. Özellikle konar- göçerlerin durumu nedeniyle, nüfus hareketlerinin tam olarak kontrol edilemediği bir dönem için alınmış, önleyici bir tedbir özelliği taşıyan bu düzenlemeye göre; mükellef ele geçtiğinde nüfus kütüğüne yazılacak, ayrıca yaşı itibariyle yoklama kaçakları bölümünde belirtilen işlemlere tâbi tutulacak ve cezalı duruma düşenler hakkında, normal cezanın azamîsi uygulanacaktır. (Madde-96)

j) Kanun’da yer alan ve ağır yaptırımlar içeren bir diğer düzenleme ise, askerlik işlemlerinde sahte belge veya başkasının hüviyet cüzdanını kullananlar, hile ve desiseye başvurarak kendi yerine başkasının askere gitmesine neden olanlar ve bunların yakınları hakkında uygulanacak cezaî yaptırımlardır. Bu durumdaki yükümlüler hakkında cezaî işlem yapılmasının yanında, askerliğe yarayıp yaramadıkları şartı aranmaksızın, çok ağır sağlık durumları hariç olmak üzere, emsallerine göre iki kat daha fazla askerlik hizmeti yapmaları kabul edilmiştir. (Madde–98)

20-1927 tarihli Kanun’da, daha önceki kanunlarda da yer alan bedelli askerlik hizmet şekline yer verilmiştir. Bu askerlik hizmet şeklinin uygulanmasıyla ilgili genel esaslar aşağıda belirtilmiştir:

a)Silâhaltına alınan mükellef miktarı, Ordu’nun ihtiyacından fazla olduğu takdirde, henüz silâhaltına alınmayanlardan bedel-î nakdî alınabilecektir. (Madde–104) Bedel miktarı 600 yüz lira olacak, defaten veya en fazla iki taksit halinde ödenecektir. Şayet yapılacak ödeme taksitlendirilirse, ilk taksit silâhaltına alınmak üzere yapılacak toplanmadan önce, ikincisi ise, en fazla silâhaltına alındıktan sonra altı ay içerisinde ödenecek, aksi takdirde taksit ödenene dek mükellef askerliğine devam edecektir. (Madde–105)

b)Önceki düzenlemelerden farklı olarak, öngörülen bedeli verenler, askerlik hizmetinden muaf tutulmamışlar, 6 aylık fiilen askerlik hizmeti ile yükümlü kılınmışlardır. Mükellefler ödemelerini defaten yaptıkları takdirde, silâhaltına alınma sürelerini en fazla bir yıl geciktirebileceklerdir. Bu sürenin sonunda, yasal bir özrü olmaksızın celbe katılmayanların fiilî hizmet süreleri, normal hizmet süresinin 2 katına çıkacaktır. Uayet mükellef emsalleri terhis olana kadar sevkini yaptırmaz ise, bedelli askerlik kapsamından çıkarılarak, normal fiilî askerlik hizmetini yerine getirecek, üstelik yaptığı ödemeyi de  geri alamayacaktır. (Madde–106)

c)Kanun’da, seferberlik halinde genel olarak (Madde–110), diğer zamanlarda ise, ihtiyat zabiti olacaklardan (Madde–109) ve yoklama kaçağı, bakaya ile saklılardan cezalarını çekmedikçe (Madde–108) bedel-î nakdî alınmayacağı belirtilmiştir. Bunun yanında bedel-î nakdî  verenlere,  yapılan ödemenin yasal olmadığının tespit edilmesi haricinde ve Millî Savunma Bakanı veya Kolordu Komutanlarının izni olmadan, kesinlikle yaptıkları ödemelerin geri verilemeyeceği de yapılan düzenlemeler arasında bulunmaktadır. (Madde–107)

1938 yılına kadar 1927 Askerlik Mükellefiyeti Kanununda yapılan değişiklikler şunlardır:

a) 1929 tarihli ve 1507 sayılı Kanunla, Askerlik Kanunu’nun yurtdışından gelenlerin askerlik işlemlerini düzenleyen 2. maddesindeki hükümler ile 35. maddesi (H) fıkraları yürürlükten kaldırılmış, bunun yerine, yurtdışından gelenlerin askerliklerinin iskân  Kanunu’nda  öngörülen   2   yıllık süreden daha sonraya erteletmelerine imkân tanınmıştır. Zira İskân  Kanunu’na  göre, yurtdışından gelenlerden iskâna tâbi tutulanların üretici hale gelebilmeleri için, göçle ilgili sorunlarını gidermeleri amaçlanmıştır. İskân Kanunu, bunların askerlik hizmetlerinin 2 yıl ertelenmesini öngörmüştür. Ancak, bu sürenin yetersiz olması nedeniyle, erteleme süresini biraz daha uzatmak gereği ortaya çıkmıştır. Buna göre, iskâna tâbi tutulanların askerlikleri varış tarihlerinden itibaren, tescillerini istemek kaydıyla 6 yıl, tescilini yaptıranlardan iskâna tâbi tutulmak istemeyenlerin ise, 2 yıl ertelenebilecektir. Tescil işlemini yaptırmayanlar bu haklardan yararlanamayacaklardır.4

Daha sonra, bu düzenlemelerin İskân Kanunu’nda yapılan göçmenlere ilişkin düzenlemelerle çelişmemesi, göçmenler hakkında uygulanacak esasların iki ayrı Kanun’da (Askerlik Kanunu ve İskân Kanunu) ve farklı yönleriyle bulunmaması maksadıyla her  iki  Kanun’daki  esaslar,  Askerlik  Kanunu’nun 2. maddesinde 1935 tarihli 2850 sayılı Kanunla birleştirilmiştir.

Yapılan bu düzenlemeye göre göçmenlerin askerlik işlemleri, yurda geliş tarihlerindeki yaşlarına, geldikleri ülkede askerlik yapıp yapmadıklarına, Türkiye’ye geldikten sonra askerlik yapması gerekenlerin iskâna tabi tutulup tutulmadıklarına bakılmak suretiyle değerlendirilecektir. Askerlik yapması gerekenlerle, muaf tutulacaklar hakkında yapılacak işlemler konusunda ayrıntılı düzenlemelere yer verilmiştir. Bunun yanında, yapılan düzenlemeden önce göçmenler gibi işlem gören, Türk vatandaşlığına geçen diğer yabancıların durumu da yeniden ele alınmıştır. Bu kapsamda, yabancılardan Türk vatandaşlığına alınanların, vatandaşlığa alındıkları tarihte hangi  yaşta  iseler,  emsali doğumlular gibi askerlik hizmetini yerine getirmeleri öngörülmüştür. Göçmenlere göre farklı işleme tâbi tutulan yabancılardan Türk vatandaşlığına alınanlar,  vatandaşlığa  alındıkları  tarihte, emsali doğumlular terhis olmuşsa askerlik hizmetinden muaf tutulacak, aksi takdirde, emsalleri gibi askerlik hizmetini yerine getireceklerdir.

1938 tarihli ve 3370 sayılı Kanunla yapılan düzenleme ile  göçebelerden  Hükümetçe  iskâna tâbi tutulanların, yerleşme yerine vardıkları sıradaki yaşıtları gibi işlem görmeleri, askerlik yapması gerekenlerin ise, sevklerinin 2 yıl ertelenmesi ve bu sürenin sonunda en yakın piyade birliklerinde 6 ay olarak hizmetlerini yerine getirmeleri öngörülmüştür. Ayrıca, yerleşme tarihleri itibariyle, bunlar hakkında yoklama kaçağı, saklı, bakaya, firar ve izinsiz olanların cezalandırılmamaları da kabul edilmiştir.

Göçmen ve göçebeler hakkında yapılan düzenlemelerde ön plânda olan husus, bunların Devlet’in kontrolünde ve iskâna tâbi  tutuldukları  yerlerde,  üretici  birer vatandaş haline gelmeleri  için askerlik hizmetlerinin mümkün olduğunca ertelenmesidir. 1914 tarihli Kanun’dan sonra, göçmenlerin askerlik yapıp yapmayacaklarının tespiti için yapılan düzenlemelerde ayrıntıya inilmesinde, yurtdışında kalan ve sonradan Türk vatandaşlığına geçmeye çalışan, Türk soyundan olan unsurların önemli miktarlara ulaştığını ve göçlerin halen yoğun olarak devam ettiğini akla getirmektedir.

 

Kaynakça

http://www.asal.msb.gov.tr/er_islemleri/gun.kadar%20askerlik%20hiz.htm

ASKERLİK MÜKELLEFİYETİ KANUNU (Resmi Ceride ile neşir ve ilanı : 17.7.1927 Sayı: 631:635) No:1111

Justin McCarthy. Ölüm ve Sürgün, (Çev. Bilge Umar), 3. Baskı İnkilap Yayınları, İstanbul 1998

Mehmet Vurmaz. Osmanlı’dan Cumhuriyet’e Askere Alma Sistemi (1826-1970), Kırıkkale-2007 Salih Akyürek. Zorunlu Askerlik ve Profesyonel Ordu, Ankara-2010

Salih Akyürek. Zorunlu Askerlik ve Profesyonel Ordu, Ankara-2010