DOĞA & ÇEVRE Evren Tarih Yaşam

Kırgız Türklerinde Zaman Sanatı

Geçmişte Kırgızlar bir yılı dört mevsime bölüp bunları; bahar, yaz, güz, kış diye adlandırmışlardır.  Bu mevsimler içerisindeki her bir ayı kendine has özellikleri ile isimlendirmişlerdir. Kırgızların günümüzde kullandıkları takvimde on iki ayın adlandırılması, belirli zaman dilimlerinin geçmesi neticesinde olmuştur.  Ne yazık ki günümüzde ise Rusçadaki isimler kullanmaktadır.

Günümüzden binlerce yıl önce karların yeni eriyip yılın başında toprakların yeşermesi, doğanın yenilenmesi ile ağaçlarda guguk kuşları şarkı söylemeye başladığı için mart ayına Kükük ayı (guguk ayı)  demişlerdir. Eskiden yeni yıl bu aydan başlıyordu. Yüzyıllar sonra atalar bu ayı Calgan Kuran  diye adlandırmışlardır. Aşağıdaki tabloda yılın başı Kükük Ayı’ndan (calgan kuran,  mart) başlayıp yılın sonu Koruk Ay’a (birdin ayı, şubat) kadar devam etmiştir ve Kırgızların eskiden ayları nasıl adlandırdığı gösterilmiştir.

En Eski Kırgız takvimiEski Kırgız takvimiGünümüz Kırgız TakvimiTürkiye Türkçesi karşılıkları
1.       Kükük ay

 

2.       Çilde ay

3.       Sarıça ay

4.       Kırküyök ay

5.       Mizam ay

6.       Karaca ay

7.       Kazan (soguş) ay

8.      Kancar ay

9.      Akpañ ay

10.   Çil ay

11.   Baş ay

12.   Koruk ay

1.       Calgan kuran

 

2.       Çın kuran

3.       Bugu

4.       Kulca

5.       Teke

6.       Baş oona

7.       Ayak oona

8.       Toguzdun ayı

9.       Cetinin ayı

10.   Beştin ayı

11.   Üçtün ayı

12.   Birdin ayı

1.       Mart

2.       Aprel’

3.       May

4.       İyun’

5.       İyul’

6.       Avgust

7.       Sentyabr’

8.       Oktyabr’

9.       Noyabr’

10.   Dekabr’

11.   Yanvar

12.   Fevral

1.       Mart

 

2.       Nisan

3.       Mayıs

4.       Haziran

5.       Temmuz

6.       Ağustos

7.       Eylül

8.       Ekim

9.       Kasım

10.   Aralık

11.   Ocak

12.   Şubat

Kükük ayını eskiden beri yılın başı sayan Kırgızlar Nevruz bayramını yeni yılın başlangıcı olarak kabul ettikleri bilinmektedir. Yılın her mevsiminin zorluk derecesine göre birbirinden farklı olduğu malumdur. Kükük ayında günler uzar, doğa tazelenir ve bir de kızıl doğum ayları için uzun sarı diye adını koymuşlardır.

Yaz ayları; kırküyök aydan(kulca-Haziran) başlayarak karaca ayının (baş oona- Ağustos) 20 sine kadar “saratan tamız” (Yudahin’in çevirisine göre mayıs böceği anlamına gelmektedir) yakıcı sıcak diye isimlendirilmiştir.

Küz ayları; kazan (soguş) ayından başlayarak (ayak oona, Eylül) 20sinden akpañ aydın ( cetinin ayı Kasım) 20 sine kadar “kederi keteer”  keder gider, keder götürür diye anılmıştır.

Kış ayları; çil ayından başlayarak (beştin ayı, aralık) koruk ayının (birdin ayı, Şubat) 20sine kadar” tokson togool, kırk çilde” demişlerdir. Sözde anlatılmak istenen; 90 gün boyunca ay ile ülker yıldızı brbirine çok yakın olur, 90 günün içinden 40 gün çilde düştüğü zaman olur yani kışın en soğuk günleri yaşanır.

Kırgız Türkçesinde togool sözü ise çarpışma, yakınlaşma anlamlarına gelmektedir. Burada ise Ülker takımyıldızı ile ayın yakınlaşmasından dolayı bu isim verilmiştir. Ülker takımyıldızının doğuşundan batışına kadar yakınlaşma veya çarpışmaları hesaplamışlardır. Bu açıdan bakıldığında,  ataların bu astronomik tespitleri yapmak için herhangi bir araç gereç kullanmadan gözlemleri oldukça hayret vericidir

Kırküyök ayının (kulca- Haziran) 23lerinde Ülker ile ay tan vaktinden önce doğudan yakınlaşarak çıkar. Bu dönemde güneş gece ve gündüz arasındaki süre kısalıyor neredeyse eşitleniyor. Ülker ile ay bu zamandan başlayarak 3 gün boyunca birbirlerine yakın çıkarlar ve ondan sonra bilinmeyen bir sebeple birbirinden yavaşça uzaklaşmaya başlarlar.

Ondan sonraki ayların yakınlaşma günlerini sayımı aşağıdaki gibidir:

  • Kükük ayı (calgan kuran, Mart) 7 sinde yakınlaşır;
  • Çilde ayı (çın kuran, Nisan) 5inde yakınlaşır;
  • Sarıca ayı (bugu, Mayıs) 3ünde yakınlaşır;
  • Kırküyök ayı ( kulca, Haziran) 1inde yakınlaşır, Ülker kaybolur;
  • Mizam ayı (teke, Temmuz) 23 ünde yakınlaşır, Ülker çıkar;
  • Karaça ayı (baş oona, Ağustos) 22 sinde yakınlaşır;
  • Kazan (soguç ayı (ayak oona, Eylül) 9unda yakınlaşır;
  • Kancar ayı (toguzdun ayı, Ekim) 17 sinde yakınlaşır;
  • Akpañ ayı (çetinin ayı, Kasım) 15inde yakınlaşır;
  • Çil ayı (beştin ayı, Aralık) 13ünde yakınlaşır;
  • Baş ayı (üçtün ayı, Ocak) 11 inde yakınlaşır;
  • Koruk ayı (birdin ayı, Şubat) 9 unda yakınlaşır.

Ondan sonra kırküyök ayının 23ünde Ay tekrar Ülker ile yakınlaşarak çıkar ve yeryüzüne yakınlaşır. Kırküyök ayının 23 üne kadar kırk gün geçer.

Sonraki yıllarda Kırgızlar neden aylara bugu, kulca, teke, kuran gibi isimler vermiştir?

Kancar ayının 15 lerinde kar yağışı azaları, Kırgızlar buna; “Bugunun (ceylanın) ağız çalkalaması derler. Sebebi, bugu (ceylan), kulca (dağ koyunu/keçisi), tekeler bir yılda bir defa üreme zamanlarında  erkek ve dişileri  Ağızlarını kara bulamasalar olmaz.

Sonraki akpañ ayının 15’inden sonra günler soğumaya başlar, dağlık yerleri duman kaplar. Kulcalar ( dağ koyunları/keçileri) gezerek kendilerine sürü ararlar. Kırgızlar bu duruma “kulca cügürük”  dağ koyunu/keçisi akımı diyorlardı.  Ondan sonraki soğuk aylarda yüksek dağları kar kaplar, dağ etekleri alacalı kar olur ve hava soğumaya başlar. Buna atalar “teke çanıt” teke ayranı demişlerdir.

Elik (karaca) denilen hayvanların erkeğine kuran denilir. Kışın soğuk zamanlarında Kayberenlerin çiftleşme dönemi başlar. Bazı Kayberenler ise daha erken zamanda yani kükük ayında çiftleşir.  Çoğu havanın soğuk olmasından dolayı dayanamaz ve ölür. Bu sebeple bu aya calgan kuran denilmiştir.

Sarıça ayında bugu maralla çiftleşir, bu sebeple bugu ayı denilmiştir.

Kırküyök ayında kulca (dağ koçu) arkar (dağ koyunu) ile çiftleşir, bu sebeple bu ay da kulca olarak isimlendirilmiştir.

Mizam ayında keçiler çiftleştiğinden teke ayı denilmiştir.

Bu şekilde hayvanların çiftleşme dönemine göre onların adlarını aylara isim olarak vermişlerdir. Bugu ve kulcaya nazaran keçi geç çiftleşir, çünkü onun derisi incedir, yünü yumuşaktır. Hayvanların çiftleşme zamanında, kükük ayından başlayarak avlanan atalar bu zamanlarda ava çıkmazlardı. Kayberenlerin kargışının güçlü olduğunu bilirlerdi. Atalar göçmen kuşlardan da ak kuğuyu kutsal sayarak avlamazlardı.

Kanatlılar sarıca ayının 15inden mizam ayının başına kadar yumurtlarlar. Bu sebeple bu döneme “kızıl tukum” kızıl yumurta, denilmiştir.

Kükük ayının ortalarında yılın en kuvvetli rüzgârı olur ve yağmur yağar. Mağaralara giren hayvanlar karaça ayının ikinci yarısında girip, çilde ayının ikinci yarısına kadar uyurlar. Bu zaman aralığına kañtar denir.

Kırgızların yıl hesabında altı yıl geçince yedinci yılda ay sayısı on üç olur. Ona “ara ay” denir. Çünkü yıl dediğimiz 12 ay, gün sayısı bir yılda 365 veya 363 gün olur. Eski cayçı (cay taşı ile (yada taşı ile) hava olaylarını kontrol eden kişi) atalar her bir ayı 30 gün olarak hesapladıklarında 360 gün olur, her bir yıl 5 gün fazlalaşarak, 6 yılda toplamda 30 gün olur. Her yıl 5 günden artar.  6 yılda fazlalaşan bu bir ayı cayçı atalar bu sebeple “ara ay” diye adlandırmışlardır.

Böylece 1 yıldaki 12 ayın 7 ayı 31 gün, 4 ayı 30 gün bir ayı da 29 gün olarak hesap edilmiştir.

Akpañ ayının 20’inci gününden Baş Ay’ın 20 sine kadar gece uzayıp günler kısaldığı için “kederi ketken” kederin gittiği ay demişlerdir. Kederi ketken ayının ortasında kışın soğuğu düşer. Soğuklar 40 gün iner, 40 gün çıkar. Bir gün birleşirler. Böylece hepsi toplam 81 gün olur.

Çil ayı çok soğuk olduğundan, kış ayından sağ-salim çıkalım, hastalanmayalım, belimizi sağlam saralım diyerek, çil ayını “beştin ayında bel kurçaybız” aralık ayında belimizi sararız; “ beş togooldo bel çeçebiz”  nisan ayında belimize sardığımızı çıkarırız derlermiş. Çil ayı  bel bağlanan ay, çilde ayı bel çözülen aydır.  Sonrasında gelen Beş Ay’ı “toktu toybos, çömüç kurgabas, tañ atpas” tok doymaz, kepçe kurumaz, tan atmaz demişlerdir.

Koruk ayında hayvanlar üremeye başlar, soğuğun gücünden erken doğan yavrular soğuktan ölmesin diye onları korumak için  “koruk ay” denmiştir.  Koruk ay yılın son ayıdır. Tüm canlılar için yeryüzündeki yemler, azıkları azalır, üzümcülük (yiyecek ihtiyacı) olur. üzümçülük ayında hayvanlar, vitaminsiz olur. Yerde karlar biraz eridiğinde kayganlaşır. Bu sebeple “bılamıktan tiş, kılamıktan but sınat”  püreden diş, ince kardan bacak kırılır diye söz vardır. Hayvanlar bu aylarda daha dikkatli yürürler.

Hayvanlar çiftleştikten sonra çilde ayından başlayarak Kancar ayının sonuna kadar “caz carış küz küröş”  bahar yarış güz güreş derler. Bahar yarışında yün kırpma başlar, halk ile birlikte yarışarak ekin ekip, hayvanların ve evin barkın, çocukların geleceği için çalışmazsa, komşulardan yemek, saman istenirse o kişiye “catıp içeer” yatıp içer adı verilir. Halk arasında sözü geçmez ve dışlanır.

Yazan: Asıkbek OMOROV

Aktaran: Hilal ÇAĞLAR