DÜŞÜNCE

Bilimsel Etik ve Literatür Araştırması

Disiplinsiz  (Dikkatsiz  ve  Özensiz)  Araştırma

 Genelde  araştırmacının  kasıtlı  olmadan,  bilmeden  yaptığı  hataları  içerir.  Editörün  ve  hakemin  inceleme  sürecinde  en  aza  indirilebilir.

Araştırıcıların bilinçli veya bilinçsiz olarak sıklıkla yaptığı bir bilimsel yanıltma biçimi de budur. Genelde makalelerin “Tartışma” bölümlerinde makalenin konusu ile ilgili destekleyici veya aksi yöndeki makaleler kaynak olarak verilmelidir. Eğer yazarlar sadece kendi sonuçlarını destekleyen kaynakları gösterip ters yöndeki makaleleri kaynak olarak vermezlerse bu taraflı bir sunuş olur. Burada en önemli görev makaleyi değerlendiren konu uzmanı hakemlere düşmektedir. Okuyucuların tümünün o konuda uzman olmaları beklenemeyeceğine göre, hakemler yazıdaki taraflılığı saptayıp editörü uyarmalıdırlar.(7)

Yinelenen Yayın (duplication)

Aynı araştırma sonuçlarını birden fazla dergiye yayım için  göndermek veya yayımlamak. “Salam dilimleme” olarak ta adlandırılan bu durum çok  sayıda yayın yapma isteğiyle aynı araştırmanın sonuçlarını gereksiz bölerek yayımlamak  veya küçük değişikliklerle aynı araştırmayı birden fazla dergide yayımlamak durumudur.

Aynı verilerin ve sonuçların birden fazla yayında verilmesi anlamına gelen bu yanıltma türü basit gibi görünse de gerçekte ciddi boyutlara ulaşabilen bir uygulamadır.Aynı makaleyi değişik dillerde yayınlamak da bu gruba girmektedir.Aslında birçok dergi yayınladıkları makaleler için yazarlardan imzalı belgeler aldıklarından, bu uygulama “telif hakkı ihlali” olarak yasal sorumluluklar da getirmektedir.Orijinal bir makalenin kısa özetinin,ilk makaleyi basan dergini editöründen izin alınarak, başka bir kaynakta veya dilde yayınlanması mümkün olabilir.ancak makalenin tümüyle,hangi dillerde olursa olsun,birden fazla yerde yayınlanması etik bir sapmadır. Çoğunlukla adayın yayın listesini kabarık göstermeye yönelik bu uygulama ile makaleleri değerlendiren editörler, aynı makaleyi yazan, inceleyen, düzelten dergi sorumluları, makaleleri indeksleyen kuruluşlar, tümüyle aynı makaleleri gözden geçirmek zorunda kalan okuyucular ve sarfedilen kağıtlar nedeniyle ormanlar zarar görmektedir(7).

“Yayın yinelemesi” (duplication); aynı bilimsel araştırmanın birden fazla dergide yayımlanması olayı olarak tanımlanmaktadır (TÜBA 2002). Yayın yinelemesi, aynı yayın hiç değiştirilmeden, başka bir yayın organında yayımlanarak yapılabildiği gibi, bazen ilk yayındaki aynı veri ve sonuçlar kullanılmakta, ancak makale şekil açısından biraz değiştirilmektedir. Genelde bir araştırmanın tek yayın organında yayımlanması uygundur. Bununla birlikte, etik kuralları dikkate almak koşuluyla, bazı durumlarda yayın yinelemesi yapılabilir. Araştırıcıların yayın yinelemedeki amaçları ve davranışları, yapılan işin etik olup olmadığını belirler.  Yayın yinelemesi yapılması durumunda, bunun saydam olması zorunludur. Araştırıcıların makaleyi yayımladıkları dergi editöründen veya yayınevinden izin almaları, yayının ikinci kez yayımlanacağı dergi editörüne de bilgi vermeleri gerekir. Çünkü bazı dergiler yayımlanmış bir yazıyı tekrar yayımlamak istemeyebilirler. Ayrıca, ilk yayının yapıldığı yayınevi ile telif hakları bakımından sorun çıkabilir. Özetlersek; kişinin kendi yayınını yinelemesi aşırma kabul edilemez. Yayın tekrarının kurallara uygun bir şekilde ve saydam olarak yapılması gerekir. Tersi durumda etik dışı bir davranış sergilenmiş olur. Aynı zamanda telif hakları bakımından sorunlarla karşılaşılabilir(9).

Uydurmacılık (fabrication)

“Masa başı araştırma” da denilen bu durumda olmayan bir  araştırma  varmış  gibi  gösterilmekte  veya  eksik,  araştırmada  bulunmayan  veriler  yayımlanmaktadır. 

En ciddi bilimsel yanıltma türlerinden birisi olan uydurmacılık gerçekte olmayan verileri ve sonuçları yayınlamak olarak tanımlanabilir.Ne yazık ki bu önemli sahtekarlık biçimine en ciddi merkezlerde ve yayın organlarında rastlanabilmektedir.Nitekim yakın yıllarda Harvard Üniversitesi’nde  ve dünyanın en önde gelen kardiyologlarından birisinin laboratuvarında çalışan bir araştırıcının, gene dünyanın en saygın tıp dergisi olan New England  Journal of Medicine’de yayınladığı bir dizi makalenin uydurma verilere dayandığı,hastalarda yapıldığı yazılan deneylerin gerçekte laboratuvarda bilgisayar ortamında uydurulduğu anlaşılmış ve bu yayınlar tüm sonuçlarıyla bilim literatüründen geri çekilmilştir(7).

 Kişileri yalan ve uyduruk yayınlar yapmaya zorlayan koşulların kısmen akademik ortamdaki “yayın yapma baskısı” olduğu açıktır.Yeterli araştırma olanakları bulamayan,akademik rekabet sürecinde geri kalmak istemeyen ve üstlerince yaterli araştırma eğitimi verilerek denetlenmeyen bazı kişilerin bu yollara sapma olasılığı artmaktadır.Ancak uyduruk yayınlar sadece bilimsel çevreleri değil tüm toplumu yanıltabilirler ve bilimin tüm insanlığın refahını amaçlayan yüzyıllar boyunca gelişmiş “doğruyu bulma” geleneğini zedeleyebilirler(7).

Sahtecilik, Aldatmaca, Çarpıtma (falsification)

Araştırma sonucu elde edilen verilerin  kasıtlı  olarak  değiştirilmesi,  araştırma  hipotezini  destekleyecek şekilde  araştırmaya  müdahale edilmesidir.  

Bilimsel ihlallerin en tehlikeli ve yanıltıcısı “gerçeğe aykırı çarpıtma, uydurma, hile, sahtecilik” eylemidir. Yapılmamış bir araştırmadan, araştırma yapılmış gibi olmayan verileri kullanarak analiz yapıp rapor düzenleme eylemi ağır bir bilimsel ihlaldir. Yine, yapılmış bir araştırmanın verilerini çarpıtarak veya maksatlı olarak yanlış analiz teknikleriyle yorumlayarak yönlendirme amaçlı sonuçlar üretme de bu çerçevede ağır bir ihlaldir. Bu ihlal türü, genelde parasal boyutu yüksek sektörlerde, yönlendirme amaçlı yayın ve araştırmalarda gözlenmektedir(8).

Yazarın yanlış künye vererek kaynağın orijinaline erişimi imkânsız hale getirme yoluyla kaynağı çarpıtarak kullanması ciddi bir ihlal olmakla birlikte, bir hususa dikkat etmek gerekir. Yazarın, yanlış künye vererek nadir bulunan bir eseri referans vermesi her zaman bu madde kapsamında değerlendirilmeyebilir. Örneğin, tarihçilerin, ulaştıkları nadir tarihi belgeleri maksatlı olarak yanlış künyelendirerek yayınlarında kullandıkları ve daha sonra kendi yayınlarına referans verilmeden doğrudan ilgili belgeye referans verilerek başka yayınlar yapıldığında da, yanlış referansı göstererek intihal suçlaması yaptıkları gözlenmektedir. Bu örnekte, her ne kadar orijinal belgeyi kullanan tarihçinin eylemi de bir etik ihlal ise de çarpıtma, uydurma, hile ve sahtecilik kapsamında değerlendirilmesi çok uygun olmayacaktır. Bunun yerine “Standartlara uymama” çerçevesinde bir ihlal değerlendirmesi yapma daha uygun görünmektedir(8).

Kişi, bu ağır bilimsel ihlali sehven, ihmâlen veya kasden işlemesine göre farklı derecelerde tecziye edilir. Buna göre, söz konusu davranışı işlediği eser iktisap ettiği unvanı için değerlendirilmişse, unvanını kaybeder. Disiplin cezası yönünden ise, kişi suçu kasden işlemişse, etiğe aykırı bu durumun bulunduğu yayınların nitelik ve niceliğine göre kınama, aylıktan kesme, kademe ilerlemesinin durdurulması veya üniversite öğretim mesleğinden çıkarma ile tecziye edilir ve yönetim görevinden alınır. Konunun içeriğine ve üçüncü şahısları ilgilendirmesine göre kişi hakkında ayrıca idari ve adli kovuşturma açılır. Kişinin suçu sehven veya ihmâlen işlemesi durumunda ise, cezası bir derece hafifletilir. Hâlihazırda, Yükseköğretim Kurumları Yönetici, Öğretim Elemanı ve Memurları Disiplin Yönetmeliği’nin (YDY) 11’inci maddesinin (a) fıkrasının (3) nolu bendinde bu ihlal türü için öngörülen ceza üniversite öğretim mesleğinden çıkarmadır(8).

Coşkun Paksoy

Teknik Öğretmen

Yorumla

Yorum yazmak için buraya tıklayın...