DÜŞÜNCE

Turdubek Şeyşekanov – Göldeki isyan 1916 (Sovyet Eleştirileri Kitap – 2)

Daha sonra bahsedeceğim başka bir eser olan Adil Hikmet Bey‘in Asyada Beş Türk isimli eseri konumuz ile doğrudan bağlantılıdır.

Eserimizi tanıtmadan önce  Ürkün Katliyamı ile ilgili kısa bir bilgi ile başlayalım..

Kırgız Türkleri1876 yılında Hokand Hanlığı‘nın yıkılmasıyla Ruslar’ın hakimiyeti altına girdiler. Ruslar, bu yeni hakimiyet alanlarında kontrol sağlamak için sömürgeci politikaları doğrultusunda bölgeye zamanla Rusya’dan getirdikleri Rus aileleri yerleştirmeye başladılar. Rus aileler yerleştirilirken burada yaşayan halkın topraklarına el konuldu. Çok sayıda Rus köyü oluşturuldu ve bölgenin isimleri Rus isimleriyle değiştirildi.

Zamanla bölgedeki nüfusun %6‘sını oluşturan Ruslar’ın eline verimli toprakların %58‘i verilmişti. %94‘lük dilimi oluşturan Kırgız Türkleri ellerinden bu toprakların alınması ve sulama kanallarına el konulması ile zor duruma düşürüldü.

1914 yılında başlayan I. Dünya Savaşı‘nda Rus Çarlığı‘nın da yer alması Kırgız Türkleri için büsbütün felaketti. O güne dek toprakları ellerinden alınan Türkler, çoktan geçim sıkıntısına düşmüştü. Bir de bunun üzerine Rus yöneticiler tarafından savaş bahanesiyle vergiler ağırlaştırıldı, halkın hayvanlarının bir kısmına el konuldu.

İkinci sınıf vatandaş olarak görülen ve o güne kadar askere alınmayan 19-43 yaş aralığındaki bütün Orta Asya erkeklerinin, 1916 yılında Çar II. Nicolas tarafından askere alınması emredildi. Bu emir, Haziran ayında çıkarılmıştı ve zaten geçim sıkıntısı çeken insanlar hasat zamanında erkek gücünden yoksun kaldığı için iyice müşkül duruma düştü.

Bunun üzerine Türkler, Temmuz 1916‘da amelelik emrine karşı gelmeye ve ayaklanmaya başladı. Polisle yaşanan çatışma bütün Türkistan‘da duyuldu ve ayaklanmalar bütün coğrafyaya yayıldı. Rus ordusunun önemli bir kısmı isyanı bastırmak için görevlendirildi, bu da isyancıları silahlanmaya itti. Yerli halka karşı Rus köylülere de silahlar dağıtıldı ve bunların hepsi birliklere katıldı.

Rus generallere verilen emir doğrultusunda köyler yakılıp yıkıldı. Silahsız durumdaki çocuk, kadın ve yaşlılar da isyancılar gibi acımasızca öldürüldü. Kaçmaya çalışan insanların önü kesildi, direnip direnmemelerine bakılmaksızın hepsi öldürüldü. Bazı bölgelerde isyana katılmayan Uygur ve Kazak Türkleri de kurşuna dizildi.

Böylece bölgede etnik temizlik yapıldı. İsyanın başarısız olmasındaki en büyük etken, çok iyi silahlanmış Ruslar‘a karşı ayaklanmaların bölgesel oluşu ve tek merkezden düzenli yönetilmemesiydi.

Rus devlet yetkilisi A. F. Kerenskiy, isyanın bastırılışını bir toplantıda şöyle dile getirir;

“Cezalandırıcılar bölüklerden, piyadelerden, süvari ve topçulardan meydana gelmekteydi. Bölük komutanları köylerde karşılarına çıkan bütün insanların yaş ve cinsiyetine bakılmaksızın, kundaktaki bebekler, yaşlı dede ve nineler dahil zalimce yok etmişlerdir.”

Öldürülen Türklerin sayısı kesin olmamakla birlikte, en az 100.000 kişi olduğu bilinmektedir.

Bundan tam yüz yıl önce yapılan bu soykırım, Kırgız Türkleri‘nin sömürgeci Ruslar’a karşı verdikleri milli mücadelenin ağır bir sonucudur.

 

XIX. yüzyılda Kırgızistan’ın Çarlık Rusya’nın hâkimiyetine girmesi, Kırgız halkının bağımsız olma ve devlet kurma fikrini kuvvetlendirmiş, halkın kararlı ve dirayetli duruşu söz konusu Isık Göl İsyanı’na damgasını vurmuştur. Bu bakımdan 1916 İsyanı, Kırgız halkının sömürgeci güçlere karşı girişmiş olduğu kurtuluş hareketlerinin doruk noktasını teşkil etmektedir. Isık Göl vadisinde meydana gelen isyan hareketi, bu bağlamda Türkistan coğrafyasında 1916 yılında vuku bulan bağımsızlık isyanlarının ayrılmaz bir parçasını oluşturmaktadır. Kırgızistan’ın Isık Göl bölgesinde meydana gelen ve Türkistan’ın bağımsızlığı noktasında mihenk taşlarından birini oluşturan 1916 İsyanı, Kırgız Türkleri için hezimetle neticelenmesine rağmen, millî bilincin uyanması ve yeşermesinde büyük katkı ve derin anlam taşıyan siyasi olayları barındırmaktadır. Bu kapsamda eser, gerek Türk Dünyası tarihine gerekse Kırgız Türklerinin yakın tarihine ışık tutması ve faydalı bir kaynak niteliği taşıması itibariyle akademisyenlerin, öğrencilerin ve Türk Dünyası sevdalılarının ilgisine sunulmuştur.

10 Kasım 2017 ‘de Kırgız Sinemasında vizyona giren Ürkün İsimli bir film de mevcuttur. Film Kırgız lehçesinde olup ilgi duyanlar aşağıdaki bağlantıdan izleyebilirler..
https://www.youtube.com/watch?v=DEkzlNv8xHk