Dil

Bilim dili ne demek?

Bilim dili” sözü birden fazla anlamda kullanıldığı için soruya cevap vermek ilk bakışta sanıldığı kadar kolay olmayabilir.

Bugün “bilim dili”nden anlaşılanları sayayım:

  1. Bilim anlayışı ile düşünüp konuşmak. Bu anlamla genç bilim insanı ve bilim meraklılarının yayın yaptığı başarılı bir sitemiz de var: bilimdili.com. Alt Akıl’da bahsettiğim Flynnve Luria, “bilim gözlüğü takmış” toplumlardan söz ediyor ki buna “bilim diliyle konuşan toplumlar” diye de yaklaşabiliriz.
  2. Bir lisanın tabiatı icabı bilimi anlatmaya, ifade etmeye yeterliliği manasında, “Türkçe bilim dili midir?”, “En iyi bilim dili hangi dildir?” anlamındaki yaklaşımlardaki “bilim dili”.
  3. Farklı milletlere mensup bilim adamlarının aralarında anlaşmak için kullandıkları ortak dil.
  4. Bilimde kullanılan terimler- terminoloji. Türkçedeki tıp, kimya veya sosyoloji terimleri- terminolojisi gibi…

Benim burada kastettiğim ve bu bölümde ele alacağım 3 ve 4’teki “bilim dili”dir. Konuya başlamadan önce (2)deki münakaşanın yersiz olduğunu, kanaatimce dünyadaki işlenmiş herhangi bir dilde bilim yapılabileceğini belirteyim. Zaten dil, Noam Chomski’nin gösterdiği gibi bütün insanların beyninde organik donanım halinde mevcuttur. Millî diller bu temel donanım üstüne yüklenmiş yazılımlar gibidir. Her biri farklıdır fakat her biri insanın temel dil potansiyeline sahiptir. Ama sadece potansiyeline… Bu potansiyeli gerçeğe dönüştürmek için o dille konuşanların devlet kurması ve dillerinin birçok yüzyıl boyunca edebiyatta, sanatta, bilimde ve yönetimde uygulanıp geliştirilmesi gereklidir. Bu da dünyada pek az dile nasip olmuş bir ayrıcalıktır. Dilin milleti, milletin devleti ve devletin de dönüp yeniden dili yükselttiğini Millet ve Milliyetçilik’te görmüştük, ilerleyen bölümlerde tekrar göreceğiz.

Milletlerarası bilim dili

Farklı milletlere mensup bilim insanlarının anlaşmak için kullandıkları ortak dil… Bu ifade yerine, birinci bölümde bahsettiğimiz “Bilim camiası”nın ortak dili de diyebiliriz. Bu anlamda bir dilin bilim dili olması için kriter, bilimdeki yeni bilgi üretiminin çoğunlukla o dili konuşan milletçe yapılmasıdır. Yani bilim en çok hangi milletçe yapılıyorsa, bilimin yeni bilgilerini, buluşlarını hangi millet gerçekleştiriyorsa bilim dili, o milletin dilidir. Bilim camiasının tamamı o dildeki bilim dergileri ve kitaplarını okur, onlara yazar. Öyle yapmaya mecburdurlar çünkü o dil, bilimin borsası gibidir. Alışveriş o dille yapılmaktadır.

Bir dilin bilim dili olacağına oturup karar veren bir heyet yoktur. Bakarsınız, tarihin bir döneminde, bir millet, bilimde diğer bütün milletlerden açık ara öndedir. Bu önde oluşa yol açan sebepler, genellikle aynı milleti siyasî bakımdan da bir numaraya taşır. Yani siyasî ve askerî güç bakımından dünyanın bir numaralı devleti, bilim alanında da bir numara olmuş ve onun dili dünyanın diğer yerlerindeki ilim adamlarınca da kullanılmaya başlanmıştır. Bazen bir dilin bu vasfı siyasî hâkimiyet sona erdikten sonra da devam edebiliyor.

Batı’da tek devlet Roma, bilim dili Latince

Roma, Batı’nın bir numaralı devletiydi, hatta Romalılara göre dünyadaki tek devletti. Gerçi o devirde bugünkü anlamıyla bilim henüz doğmamıştı fakat bilimin öncülü sayılan felsefe vardı. Her devirde toplumların ihtiyacı olan din, hukuk, diplomasi, tıp, inşaat ve harp için gerekli teknolojinin kullandığı terminoloji vardı… Bütün bunlar Roma döneminde Latince yapılmaktadır. Hiç olmazsa Avrupa ve yakın çevresinde… Roma’nın bitişinden asırlar sonra da Katolik Kilisesi Latince konuşmaya devam etti. Bugün bile Vatikan devletçiğinin resmî dili Latincedir. 20. asra, hatta günümüze kadar tıpta terimler Latince idi.  ABD’nin Yale Üniversitesi’nden aldığım 1968 tarihli yüksek lisans ve 1969 tarihli doktora diplomalarım Latincedir. Galiba şimdi İngilizce’ye döndüler. Aynı üniversitenin armasında “Lux et Veritas ~ Latince Işık ve Gerçek” yazar. Tıptan siyasete Latince terimler kullanılmaya devam ediyor: Siyasette “casus belli” (harp sebebi) ve daha bir dizi “bellum ~ muharebe” ile ilgili terim: Ante bellum, post bellum…  Ekonominin meşhur “seteris paribus ~ diğer etkenler sabit kalmak kaydıyla”, siyasetin “primus inter pares ~ eşitler arasında birinci” sözleri gibi.

Orta ve Batı Asya’da aydının üç dili: Türkçe, Arapça ve Farsça

İslâmiyetin doğuşundan sonra İber Yarımadası’ndan Çin’e uzanan Arap siyasî hâkimiyeti sırasında bu yeni medeniyetin ihtiyacı olan bilim Arapça dilinde yapılmaya başlandı. Böylece dünyada geniş alanlara hâkim iki bilim dili doğdu. Bir dil bir kere milletlerarası hâkimiyet sağlayınca, Latince örneğindeki gibi, hâkimiyetin sebebi ortadan kalksa da kullanılmaya devam ediyor. Arap hâkimiyeti Türklere geçtikten sonra da uzun yıllar din, hukuk, tıp ve teknoloji terminolojisinde Arapça devam etti[1].

Modern bilimin doğuşundan sonra bilim dili de diplomasi, hukuk, felsefe ve teknoloji gibi siyasî hâkimiyeti izlemeyi sürdürdü. “Lingua Franca” bu dönemde ortaya çıkan bir tabirdir ve konumuz olan hâkim dili, o zamanlar Fransızca’yı ifade eden terimdir. Tabirin Latince olması ironiktir. Önce üzerinde güneş batmayan İngiliz İmparatorluğu, İkinci Dünya Harbi’nden sonra da ABD’nin bir numaralı devlet ve öncü bilim ve teknoloji üretim merkezi konumunu gelmesi İngilizce’yi Lingua Franca yaptı. Bugün bilim ve teknoloji sahasındaki yayınınızı bilim camiasının okumasını istiyorsanız, İngiizce yazmalısınız. Herhangi bir sahadaki bilimi izlemek istiyorsanız, İngilizce okumalısınız.

Şimdi, Türkçe’nin milletlerarası bilim dili olmasını mı istiyorsunuz? Ne yapmamız gerektiği bellidir: Dünyada bilim ve teknoloji üretiminde Türkçe konuşan ülkeler birinci sıraya geçecek; bu arada siyasî, askerî ve ekonomik bakımdan da aynı konuma yükselecekler. Zaten bunlar genellikle birlikte gerçekleşir… Tarih ve günümüz öyle söylüyor.

Kaynak: millidusunce.com

[1] Türkçe’de din terminolojisi hem Arapça hem “namaz, oruç, abdest” gibi kelimelerdeki gibi Farsça’dır.  Türklerin gelip hâkimiyet kurduğu Batı Asya’da bir müddet bürokrasi de daha önceki geleneğini sürdürüp Farsça konuştu. Bu üç dil, Türkçe, Farsça ve Arapça, Avrupa’dan Çin’e kadar Müslüman ülkelerin medeniyet dilleridir.

* Yazarın yakında yayınlanacak “Bilim, din ve Türkçülük” kitabından.