Eski Türklerde yaşamını yitiren önemli kişiler için yapılan cenaze törenleri vardır. Bu törenlere ‘’yuğ’’ ya da ‘’yoğ’’ töreni adı verilir. Çeşitli kaynaklar sayesinde Attila,Bilge Kağan, Alp Er Tonga gibi önemli Türk hükümdarlarının adına düzenlenen bu törenler bilinmektedir. Örneğin Got tarihçisi Jordanes, Attila’nın cenaze törenini ve ardından
söylenen ağıtı şöyle anlatmaktadır: “Kağanın nâşını, ordugâhın ortasına konan ipek bir çadırda tabuta yerleştirdiler; bunun etrafında görülmeye değer törenler yapıldı. Hunların en seçkin atlıları bunun etrafında dolandılar. Bu esnada ölünün icraatı, yası yöneten yaşlılar tarafından dile getirildi.”Muncuk’un oğlu büyük kağan Attila, bütün Germen kavimlerin hâkimi, sen, tek başına daha önce hiç kimsenin yapamadığı tarzda Hunların ve Cermenlerin ülkesinde hüküm sürdün, sen iki imparatorluğu korku içinde bıraktın, onların şehirlerini zaptettin. Onların hepsi senin kölen olmadan önce onların yalvarışlarına acıdın ve onlardan yıllık vergi aldın. Sen bütün bunları başarı ile tamamladıktan sonra arkanda acı yaralar bırakmadın ve adamlarının kininden uzak kaldın. Halkına himaye sağladın. Arkanda hiç acısı olmayan neşeli dostlar bıraktın. Bunu kim ölüme lâyık bulur, hiç kimse intikam düşünür mü?” “Matem türküleri söyledikten sonra mezarın üzerinde bir toy düzenlediler, büyük içki âlemi yaptılar. Bir abartmadan diğerine geçerek matem ve şenlik birbirini kovaladı. Geceleyin nâşını gizlice toprağa verdiler. Nâşı önce altın, sonra gümüş ve ardından da demir bir tabuta koydular. Bu suretle bu üç sağlam maddenin kudretli hükümdar ile sembolleştiğini
düşündüler. Demir yenik kavimlerden, altın ve gümüş de her iki imparatorluktan kazanılmıştı. Muharebelerde düşmandan elde edilen silâhlar, kıymetli taşlarla süslü at takımları ve hükümdarlık alâmetleri onunla beraber gömüldü ve bunlar onun sarayının süsleri idiler. Büyük hazineyi insanların hırsından uzak tutmak maksadıyla mezar
kazıcılarını menfur bir tarzda öldürdüler; onların hepsi acımasızca öldürüldü (Baştav 2002: 649-650).”
Bunun yanında Bilge Kağan’ın cenaze töreni Orhun Abidelerinde şöyle ifade edilmektedir: ’’ İt yılının 10. ayının 26’sında (25 Kasım 734’te) Bilge Kağan da uçup gitti (vefat etti). Oğlu Teŋri Kağan tarafından domuz yılının 5. ayının 27’sinde (22 Haziran 735’te) büyük bir yoğ töreni yaptırıldı. Törene birçok yerden katılanlar oldu. Sadece General Lisun-tay başkanlığında gelen heyet 500 kişiden oluşuyordu. Bu heyet eksiksiz altın gümüş getirmiş, birçok tütsüyü de her yana dikmişti. Atlarla cenazenin bulunduğu çadırın etrafında dolaşan heyetler ve halk saç ve kulaklarını keserek mateme katılmışlar; cins atlarını, kara samurlarını, gök sincaplarını eksiksiz olarak getirip bırakmışlardı (BK G 11-12).” Gök-Türklerde ölünün cesedi çadırın içinde yatırılır; akrabaları kendisine at ve koyun kurban ederlerdi. Hepsi ata biner; çadırı yedi defa dolaşır ve feryada başlarlardı. Çadırın kapısına geldikleri zaman bıçakla yanaklarını yaralar; kan gözyaşlarına karışırdı. Cesedin defni, mevsime göre, yaprakların yeşermesi veya dökülmesi zamanına kadar, yani ilk ve son bahara değin, bekletilirdi. Defin esnasında da aynı matem merasimi yapılırdı. Ceset ölünün silahları ve kurban edilen atının külleri ile birlikte gömülür ve bu ata binerek cennete gideceğine inanırlardı. Esasen han ve beylerin atlan da semavi bir menşeden gelirdi. Bu yüksek şahsiyetlerin matem merasimlerine yabancı devlet elçileri de katılır ve onlar da Türkler gibi yüzlerini yaralamaya ve aynı şeyleri yapmaya mecbur edilirdi. Örneklerde görüldüğü üzere bu törenlerde çeşitli faaliyetler yapılmaktaydı. Bu, ölen kişiye olan saygının önemli bir ifadesidir. Ancak bu yazıda cenazeye verilen isimler hakkında görüşler belirtilecektir.
Bu tören için hem ‘’yuğ’’ hem de ‘’yoğ’’ adı kullanılmaktadır. Bu iki kuvvetli görüşün esasında Arap harfli metinlerdeki vav okutucusunun o,ö,u ve ü harflerini karşılaması yatmaktadır. Durum böyle olduktan sonra kelime iki şekilde de okunabilmektedir.
Kaşgarlı Mahmud’un Divanü Lûgat-it Türk adlı eserinde yoğ kelimesi, “ölü gömüldükten sonra, üç veyahut yedi güne kadar verilen yemek”; yoglamak ise “ölü için yemek vermek” anlamlarını karşılar.
Tuncer Gülensoy’un etimolojik sözlüğünde ise kelime ‘’ Eski Türklerde ölüler için yapılan tören’’ şeklinde açıklanmış ve etimolojik olarak üç anlamı verilmiştir:
1- Yok
2-Ölü yemeği, matem
3- Yüksek sesle ağlama ( yo- fiilinden türediği iddia edilmiştir.)
Kelime Türkçe Sözlükte ‘’ Eski Türklerde ölüler için yapılan tören.’’ olarak tanımlanır. Yuğ kelimesi de Gülensoy tarafından ayrı şekillerde incelenmiştir:
1- Yoğ
2- Yün
3- Yıkamak (yu-g)
Osman Turan gibi bazı bilim adamları da kelimenin yı-(ağlamak) kelimesinden geldiğini öne sürmüştür. Netice olarak bu iki kelime çeşitli kişiler tarafından birbirine benzer şekilde tahlil edilmiştir. Asıl konu ise tam olarak bir fikir birliğine varılmaması ve kaynaklarda iki farklı şeklinin de kullanıyor olmasıdır. Tuncer Gülensoy’un incelemesi dikkate alındığında kelimenin ‘’yoğ’’ şeklindeki şekli daha akla yatkın gelmektedir. Çünkü ölen insanın dünyevî alemden yok olması gerçeği malumdur. Ayrıca yo-(yükselmek) fiilinin de bunda etkisi olabilir. Zira ölen kişinin ruhunun yükselerek Gök Tengri’ ye geri dönüyor olma inancı da Eski Türklerde var olan bir düşüncedir. Bunun etimolojik olarak güzel bir örneğini ise Osman Nedim Tuna vermektedir. Tuna’ya göre ‘’kergek olmak’’ sözü de ölümü ifade etmek için mevcuttu. Bu söz de şaman inancı gereğince ruhun ‘’kerek kuşu’’ gibi uçması -göğe varması-manasına gelmekteydi.
Kaynakça
1- Turan, O. (2019). Türk Cihân Hâkimiyeti Mefkûresi Tarihi , İstanbul: Ötüken.
2- Kaşgarlı Mahmut (1992). Divan-u Lügati’t Türk III (Tercüme: Besim Altay),
Ankara.
3- ERCİLASUN, Ahmet Bican, Türk Dili Tarihi, AKÇAĞ, Ankara , 2017.
4- AYDIN, Erhan, Orhon Yazıtları, BİLGE KÜLTÜR SANAT, İstanbul, 2018.
5 – Bayat, Fuzuli, Türklerde Cenaze Törenleri Bağlamında Mevlid Okuma Geleneği
6- TEKİN, Talat, Orhon Yazıtları, BilgeSU, Ankara, 2017.
7-Baştav, Şerif , ‘’Avrupa Hunları’’, Genel Türk Tarihi 1, Ankara 2002, s.649-650. Baştav 2002
8- Tuna, Osman Nedim (1957). “Köktürk Yazıtlarında “Ölüm” Kavramı ile İlgili Kelimeler ve “kergek bol-“ Deyiminin İzahı”, VIII. Türk Dil Kurumu Kurultayında Okunan Bilimsel Bildiriler, s. 131-148.
Yorumla