İslam, Hz. Muhammed’in resmedilmesini yasakladı mı? Bugünkü yasağın tarihsel kaynağı ne? Hz. Muhammed geçmişte nasıl tasvir edildi? Sanat tarihi uzmanları hemfikir: Kuran’da böyle bir yasak yok.
Doç. Christiane Gruber / Michigan Üniversitesi Sanat Tarihi Bölümü’nde İslam sanatı üzerine ders veriyor. Resim yasağı, Suudi Arabistan’daki Vahabiler’e ait bir propaganda.
Hz. Muhammed’in resmedilmesi İslam’da kesinkes yasak mıdır?
Hayır, Kuran’da böyle bir yasak yok. Fıkıh da modern öncesi dönemde Hz. Muhammed’in resimlerinin yasaklandığına dair bir fetva içermiyor. Yasağın sonradan ortaya çıktığı, yazılı bir kurala değil beklentilere dayandığı görülüyor.
Kuran yasaklamıyorsa bugünkü yorumların ya da yanlış bilginin kaynağı nedir?
İslam kültürleri geleneksel olarak kamusal alanda figür resmetmekten uzak durmuşlar. Hiçbir camide Hz. Muhammed’in sureti yoktur. Ancak bir yasak olduğuna dair kesin düşünce, nispeten modern bir olgu ve Arap Yarımadası’nda Vahabiliğin yükseldiği 1800’lerin başına uzanıyor. Vahabiler, Mekke ve Medine’yi ele geçirdiklerinde Hz. Muhammed’le ve ilk Müslümanlarla ilişkili türbe ve mezarları yok ettiler, kutsal emanetlerden kurtulmaya çalıştılar. Emanetler, Peygamber’in izlerini ve ona ait eşyaları korumak isteyen Osmanlı tarafından kurtarıldı. Bu nedenle de bunlardan bazıları bugün Topkapı Sarayı’nda.
PEYGAMBER’İN MİRASINA EN BÜYÜK ZARARI VAHABİLER VERDİ
Peygamber’in pembe gül ile simgelendiği bu hilye, bir Osmanlı hilye albümüne ait ve bugün Sadberk Hanım Müzesi’nde yer alıyor. (solda) III. Murat tarafından Peygamber’in hayatını anlatan ‘Siyer-i Nebi’ için ısmarlanan minyatürde Hz. Muhammed Kâbe’de tasvir ediliyor.Bu yıkıcılık o dönemle mi sınırlı?
Hayır. Yakın tarihte, Vahabiler büyük bir kentsel gelişim uğruna Mekke’deki tarihi alanları yerle bir ettiler; yol boyunca yok edilen başka yerler de oldu. Vahabi hukukçuları, Peygamber merkezli mirasın yok edilmesini Peygamber’e şirk koşulmasını ve tapınılmasını önleyen emirle açıkladılar. Ve şimdi Suudiler Hz. Muhammed’in naaşının mezarından çıkarılmasını ve bilinmeyen bir yere defnedilmesini dahi düşünüyorlar. Böylece hacıların ona tapınmasını engelleyeceklerini iddia ediyorlar. Kısacası bu resim yasağı, Vahabiler’e ait bir 1800 sonrası propaganda. Bütün dünyaya yayıldı.
Osmanlı döneminde Peygamber’in gül imgesiyle resimlendiğini görüyoruz. Osmanlı sultanlarının bu doğrultuda bir emri var mıydı?
Bildiğim kadarıyla hiçbir emir yoktu. Aslında 18. ve 19. yüzyıllarda da ‘Gül-i Muhammedi’nin yükselişini görebilirsiniz. Bugün Türkiye’de tercih edilen ve sergiler yoluyla devlet tarafından da desteklenen peygamber merkezli eser formatı hilyedir. Hatırlarsınız, çok kısa bir süre önce hilyenin içerdiği bilgilerin mevlit törenlerine davetiye olarak hazırlanan bir nüfus cüzdanı şeklinde dağıtıldığına dahi şahit olduk.
Ya Batı kültürü? Orada bu resimler kendine nasıl yer buldu?
Avrupa ve Amerika sanatında Hz. Muhammed Peygamber belli bir topluluğun ve dönemin beklentilerine göre tasvir edildi. Kimi zaman Kuran’ın yazarı ve Hıristiyan ayrılıkçısı olarak gösterildi. Bunlar Katoliklerle Protestanlar birbirlerini ‘Kutsal Kitap’tan sapmakla itham ettiklerinde ortaya çıktı.
Hz. Muhammed’in vefatını gösteren minyatür, diğer ‘Siyer-i Nebi’ minyatürleri gibi Topkapı Sarayı’nda saklanıyor.
Dücane Cündioğlu / Düşünür, ‘Kur’an’ı Anlamanın Anlamı’ kitabının yazarı
Kuran’da ve hadislerde kesin bir yasak bulunmadığı halde, ulema halkın duyarlılıklarını dikkate alıp hem genel olarak resim ve heykel (tasvir) konusuna, hem de Hz. Peygamber’in tasviri hususuna dikkatli ve mesafeli yaklaşmış, bu nedenle de Hz. Peygamber’in yüzünün tasviri hukuken değil, ancak örfen (âdeten) yasaklanmıştır.
Şii âlimlerin Sünni âlimlere nispetle bu meseleye daha müsamahalı yaklaştıkları kesindir. Nitekim Acem minyatürlerinde (bugün bile) Hz. Peygamber’in hem bedeninin hem yüzünün tasvir edildiğini biliyoruz. Keza Selçuklu minyatürlerinde Hz. Peygamber’in bütün bedeninin yanı sıra yüzü de resmedilir.
Osmanlı minyatürlerinde ise üç şekilde tasvir edilir. Ya baş dahil bütün bedeni çizilir ama yüzü çizilmez veya peçeyle örtülür. Ya bütün bedeni çizilir, ancak başın bulunduğu yerde bir gül resmedilir. Ya da sadece hem kendisini hem başını hem yüzünü temsilen (başının arkasında) bir alev, bir hale resmedilir. Bu minyatürler saray erkanı için hazırlanan yazmalarda yer aldığından genel eğilimi yansıtmaz, halktan çok üst-sınıfların beğeni tarzını gösterir.
Doç. Christiane Gruber / Michigan Üniversitesi Sanat Tarihi Bölümü’nde İslam sanatı üzerine ders veriyor. Kuran’ın resmi yasaklamadığına dair bir makalesi geçen hafta Newsweek’te yayımlandı
Geçmiş yüzyıllardaki tasvirler ortaya çıktığında o günün İslam âlemi tarafından nasıl karşılandığını biliyor muyuz?
Bu dönemde Peygamber’in suretinin görünüp görünmemesi konusunda fikir ayrılıkları var mı?
Sarayda hangi örnekler saklanıyor?
Örneğin, 14. yüzyılın ilk çeyreğinde hazırlanan ve Hz. Muhammed’in yüz hatlarının tüm detaylarıyla resmedilmiş olduğu ‘Miraçname’ isimli eser bugün Topkapı Sarayı koleksiyonunun bir parçası. Oldukça dindar bir hükümdar olduğu bilinen III. Murad (s. 1574-95) döneminin en önemli eserlerinden biri olan ve Hz. Muhammed’in hayatının anlatıldığı minyatürlerle süslü altı ciltlik ‘Siyer-i Nebi’ ile yine aynı padişahın hamiliği sayesinde ortaya çıkan ve içinde sadece Hz. Muhammed’in değil ondan önceki peygamberlerin de resmedildiği ‘Zübdetü’t-Tevarih’ de yine aynı koleksiyonda yer alıyor.
Dönüp dönüp sorduğumuz soruyu tekrarlayacağım: Bugün kanla uygulanmaya çalışılan bu suret yasağı nereden çıktı?
Şİİ KÜLTÜRÜNDE PEYGAMBER’İN YÜZÜ TASVİR EDİLİR
Hz. Muhammed’in yüzünün tasviri Şiilerde görülür. Şii kültüründe bu konu daha esnektir, nedenini Şii ulemaya sormak gerekir. Türkiye’de yanılmıyorsam 1980’lerde Kuran sureleri resimlendirilmişti ve yasaklandı. Bizim kültürümüzde, minyatürlerde Hz. Peygamber’in yüzü daima peçeyle gösterilmiştir. Çünkü yüzünün tam olarak aksettirilemeyeceği, bir fotoğraf gibi olamayacağına inanılır. Tıpkı Hz. Ali’nin de çizildiği gibi olmadığı gibi…
Tabii zaman içinde insanların yaklaşımı, sanata bakışları değişiklik arz ediyor. Özellikle 19. ve 20. yüzyıllarda daha katı bir bakış var. Vahabiler’in İslam anlayışından, İslam’a bakışlarının farklılığından kaynaklanıyor bu sertleşme. Türkiye’de -özellikle dini eğitim görenler- Vahabiliğe inanç açısından çok sıcak bakmazlar. Türkiye zaman zaman gerek içeriden gerek dışarıdan etkileniyor. Yorum ve anlayış farkları doğuyor. Hassasiyetler zaman zaman artabiliyor. Ama bu hassasiyetleri dışarıdan körükleyenler de var. Belki bir minyatür sanatçısı çıksa ve reklam etmeden çizse, ona kimse tepki göstermeyecek.
Miraçname’de Hz. Muhammed’in Yüzü Çizilmiştir
Doç. Dr. Aziz Doğanay / Marmara Üniversitesi Türk İslam Sanatları Tarihi Bölümü Öğretim Üyesi
Tasvir yasağı İslam’dan önce Hz. Musa’nın şeriatıyla başlar. 10 Emir’in ikinci maddesinde suret yapmak yasaklanır. Esasında burada yasaklanan, tapınmak maksadıyla yapılan resimlerdir. Kur’an-ı Kerim’de açıkça bir resim yapma yasağı görülmez. Aksine Hz. Süleyman’ın sarayındaki heykellerden söz edilirken bu heykeller, şükredilmesi gereken nimetler arasında gösterilir. Bununla birlikte Hz. Muhammed’in İslam dinini tebliğ etmeye çalıştığı topraklarda tarih boyunca putperestlik hâkim olduğu için, daha sonraki zamanlarda putlaştırılma endişesiyle kendi resimlerinin yapılmasını kesinlikle men etmiştir.
Hz. Muhammed’in hayatta iken kendi suretinin resmedildiğine dair hiçbir sağlam delil yok. Ancak arkeolojik kalıntılardan Emevi dönemi saraylarında süsleme maksadıyla din dışı konuların resimlendiği görülür.
Ehl-i sünnet geleneğinde Hz. Muhammed’in yüzünün resmedilmesi tarih boyunca caiz görülmez. Bildiğim kadarıyla 14. yüzyılda Moğollar döneminde yazılan ‘Miraçname’ adlı eserde Hz. Muhammed’in miraç yolculuğunda karşılaştığı birçok peygamberin resmi ile birlikte kendi resmi de hiçbir sınırlama olmaksızın açıkça yüzleriyle birlikte çizilmiştir.
HÜRRİYET