Yerbilim

Olası Kıyamet: Dünya’nın Manyetik Kutupları Değişiyor Mu?

Eğer bundan 800.000 yıl önce hayatta olsaydınız o zaman jeo-manyetik kutup değişimini birebir tecrübe edebilirdiniz. Elinizdeki manyetiğe duyarlı pusula, kuzey olduğundan emin olduğunuz yönü size güney olarak gösterecekti.

Bunun nedeni elinizdeki manyetik pusulanın fabrika ayarlarının Dünya’nın kutuplarını baz alarak ayarlanmış olmasıdır. Yani şu anda Dünya’nın jeolojik kuzey kutbuyla, manyetik kuzey kutbu aynı yöndedir. Manyetik kutupların değişimi gerçekleşirse pusulanın kuzey-güney işareti 180 derece hata payına sahip olacak. Yeni pusulalara ihtiyaç olacağı için bu durumdan belki de en çok pusula üreticileri fayda sağlayacak…

Manyetik Dalgalar Sonucu Oluşan Kutup Işıkları

Bilim insanları Dünya’nın kuzey-güney manyetik kutup yer değişiminin ortalama 200.000 ila 300.000 yılda bir gerçekleştiğini, okyanus tabanlarından alınan tortu çekirdekleri sayesinde tespit edebiliyorlar. Yalnız aynı veriler bu değişimlerin rastgele görünen aralıklarla da meydana geldiğini işaret ediyor. Örneğin, en son meydana gelen Brunhes-Matuyama olarak isimlendirilen jeo-manyetik yer değişim yaklaşık 780.000 yıl önce gerçekleşmiş.

Anlaşılan o ki bu değişim oldukça doğal bir jeolojik oluşum ve bazı haberlerde spekülasyon yapıldığı gibi Dünya’nın sonunu getirmeyecek! Peki bu değişimin bazı dramatik etkileri olabilir mi? Örneğin en çok sorulan sorulardan biri de “Değişim esnasında manyetik zırh hala Dünya’yı Güneş’in zararlı ışınlarından koruyabilecek mi?”

Manyetik kutupların değişimi esnasında manyetik alan sıfır olmayacak, fakat daha zayıf ve daha karmaşık olacaktır. Örneğin ekvator bölgesinde manyetik kutuplara sahip olunabileceği gibi “kuzey” ve “güney” manyetik kutbun eşzamanlı varlığı da söz konusu olabilir. Ayrıca, geçici ve tamamlanmamış değişimler de olabilir; örneğin manyetik kutuplar coğrafi kutuplardan – hatta ekvatordan geçip – uzaklaşabilir ve sonra eski yerine geri gelebilir. En son geçici (tamamlanmamış) değişim, Laschamp olayı, yaklaşık 41.000 yıl önce meydana gelmiştir.

Manyetik alan degişim simülasyonları

Tüm bu değişimler esnasında zayıflayan ve karmaşıklaşan manyetik alan tabi ki Dünya yüzeyinde ve üzerinde güneşten kaynaklanan radyasyon seviyelerinin artmasına neden olacaktır. Fakat bizi hayatı anlamda endişelendirecek bir durum olmayacak. Zayıflatılmış bir manyetik kalkanla nelerin olabileceğini, anormal derecede büyük güneş enerjisi patlamalarının manyetik alanımızla etkileşimine dayalı olarak hareket eden jeomanyetik fırtınaların etkilerinden anlayabiliriz.

2003 yılında güneşte gerçekleşen şiddetli patlamaların sonucu Dünya atmosferine normalin çok üzerinde radyasyon parçacıkları girmiştir. Ekim ayının sonunda gerçekleşen bu olay bir nevi Cadılar bayramına hazırlık gibi olduğundan bu jeomanyetik güneş fırtınası Cadılar Bayramı Fırtınası olarak kayıtlara geçti. Cadılar Bayramı Fırtınası İsveç’te yerel elektrik ağ kesintilerine yol açmış, uydu tabanlı iletişim cihazlarına ve sistemlerine zarar vermiş ve uçakların kutuplara yakın yüksek enlemlerden kaçınmaları gerektiği uyarısı yapılmıştır. Tüm bunların yanı sıra bu fırtına kutup ışıkları ile olağanüstü görsel bir şölen sunmuştur.

Peki bir sonraki jeomanyetik değişim ne zaman?

Gerçek olan şu ki bu değişim hızlanıyor ama çok yakın zamanda değil! Dünya’nın manyetik alanı ile ilgili yapılan gözlemler sonucunda bilim insanları yirminci yüzyılın başlarında yılda ortalama 10 mil yer değiştiren manyetik alanın şu anda yaklaşık yılda 40 mil yer değiştirdiğini tespit ettiler. Tüm bu verileri göz önünde bulundurarak yaklaşık 2000 yıl içinde bu değişimin gerçekleşebileceğini ön görüyorlar. Fakat kesin olarak bir tarih verebilmek (en azından şimdilik) oldukça zor gözüküyor.

Dünya’nın manyetik alanı, gezegenimizin sıvı çekirdeğinde, ergimiş demirin yavaş yavaş hareket etmesine bağlı olarak meydana gelir. Atmosfer ve okyanuslar gibi, bu sıvı demirin hareketi de fizik yasalarına tabidir. Bu nedenle, atmosfer ve okyanusa bakarak meteoroloji tahminlerini gerçekleştirebildiğimiz gibi, bu sıvı demirin hareketini izleyerek de “çekirdeğin durumunu” da tahmin edebiliyor olmamız gerekir. Atmosferi okyanusları direk gözlemleyebilmemize rağmen birkaç gün sonrası için hava tahminlerini tutturmakta zorlanmaktayız. Düşünün ki 3000km yerin altında olan direk gözlem alamadığımız fiziksel bir olayla ilgili tahmin yapmamız gerekiyor !

En azından şu anda öncesine göre elimizde daha çok veri var. Uydular sayesinde manyetik alandaki değişimleri tespit edebiliyor olup bu da yerin derinliklerindeki sıvı çekirdeğin hareketi ile ilgili bilgi çıkarımlarında bulunmamıza yardımcı oluyor. Bir nevi bu veriler bizim yeraltı gözlüklerimiz oluyor. Yakın zamanda yapılan çekirdekteki jet-akımları keşfi buradaki dinamikleri daha iyi anlayabilmemiz adına bilim dünyası için oldukça heyecanlı bir keşifti.

Çok yakın zamanda çekirdek içinde jet akışının keşfedilmesi, aslında çekirdeğin dinamiklerini anlamamız yolunda ne kadar yol katettiğimizin oldukça güçlü bir göstergesi. Sayısal simülasyonlarla laboratuvar ortamında gerçekleştirilen deneyler birlikte analiz edildiğinde bu alandaki anlayışımız ivme kazanıyor. Belki de yer çekirdeği dolayısıyla manyetik değişim ile ilgili doğru tahminler yapabilmek düşündüğümüzden çok daha yakın !

Çeviri: Selime Gürol Senoner / matematiksel.org