Mangışlak Yarımadası, Kazakistan’ın Hazar Denizi kıyılarında bulunan bir bölgedir. F. Akhmadulin adında bir Kazak, bölgede yaptığı gezilerde gümüş bir eyer parçası ele geçirdi. Eyerin değerli bir tarihi eser olduğunu anlayan kişi, eseri Mangışlak Devlet Tarih Müzesi’nden arkeolog A. Astafiev’e götürdü. Eser daha sonra Rus Bilimler Akademisi’den Evgenii Bogdanov tarafından da incelendi.
Nadide bir parça olan gümüş eyer nedeniyle arkeologlar, eserin ele geçtiği bölgede bir inceleme başlattılar. İncelemeler sonucu, söz konusu bölgenin dikilitaşlar ile çevrelenmiş özel bir alan olduğu anlaşıldı. Taş plakalardan oluşan yapı kompleklerinin en küçüğü 4X4 metre, en büyüğü 34×24 metre boyutlarında ölçüldü. Yapıların dağıldığı alan ise yaklaşık 300 dönümlük devasa bir alandı.
Alanda yapılan öncü kazılarda, bozkır göçebe eşyaları ve üzeri tasvirlerle süslü taşlar açığa çıkarıldı. Savaş aletleri ile süslü taş bloklar ve gümüş eyer üstündeki hayvan mücadeleleri (Göçebe sanatı stilinde işlenmiş vahşi domuz, geyik ve aslan) içeren tasvirler, bu eserlerin Hun soylu halklarla ilişkili olabileceklerini gösterdi. Ön çalışmalara göre kutsal bir yer olduğu anlaşılan taşlarla çevrili alan, Hunların Orta Asya’dan Batı’ya yaptıkları göçün bir durağı olmalı. Bilindiği gibi Hun soylu halkların Avrupa’ya doğru gerçekleştirdikleri çok hızlı ve yoğun ilerleyiş, Kavimler Göçü olarak bilinen olayı tetiklenmiş ve böylelikle Eski Çağ son bulmuştu.
Arkeolog Sergen Çirkin
Kaynak: /www.livescience.com