Arkeoloji

Kara-Turug Bölgesinde Bronz Çağına Ait Yeni Buluntular

 

Kara-Turug bölgesinde Bronz Çağına ait kaya resimleri ortaya çıkarıldı.

Tüm uygarlıkların kendi sanatlarını Bronz Çağı’ndan ortaçağlara eklediği dağlık galeri. Rusya ile Moğolistan arasındaki sınırda bulunan Kara-Turug bölgesinde hayranlık uyandıran kaya çizimleri açığa çıkarıldı ve bunlar eski Sibirya hakkında büyük bir sır içermektedir.

Her büyük uygarlık, Dus-Dağ dağındaki kaya koleksiyonuna kendi farklı izlerini ekledi. Fotoğraf: Marina Kalinovskaya

Bu dağ galerisinde yaklaşık 500 kadar sergi var ve buradaki petroglifler yaklaşık 4.000 yıl boyunca M.S. 1000. yılın sonuna kadar uzanıyor. Her büyük uygarlık günümüzün Tuva Cumhuriyeti’ndeki Dus-Dağ dağındaki kaya sanatı koleksiyonuna, bronz çağından başlayarak orta çağlara kadar kendi izlerini ekledi. Arkeolog Dr. Marina Kilunovskaya şunları söyledi: ‘Bu şekilde buradaki varlıklarını işaretleyerek buraya sahip olduklarını gösteriyorlardı. “Onlardan sonra gelen medeniyetlerde kendilerinden önce gelenlerin yazılarını yok etmediler.

Kara-Turug Bölgesi
Kara-Turug bölgesinde bu şekilde 500 petroglif sergisi var. Fotoğraf: Marina Kilunovskaya

 

Bu eski uygarlık kavşağına yeni gelen her grup, koleksiyonu kendi sanatsal eserleriyle zenginleştirdi. Aslında muhtemelen tuz bulmak için gelmişlerdi. Ellerinde bol miktarda araç gereçleri vardı fakat onlar yaşam tarzlarını ve inançlarını tasvir eden oymalar bıraktılar.

St. Petersburg Malzeme Kültürü Tarihi Enstitüsü Türkistan ve Kafkas Arkeolojisi Bölümü’nde kıdemli araştırmacı olan Akropolis, “Petroglifler, bu alandaki farklı zamanlarda yaşayan insanlar tarafından, M.Ö. 3. binyılda Bronz Çağı’ndan başlayarak yapıldı” dedi.

En popüler görüntü – bir boğa. Fotoğraf: Marina Kalinovskaya

 

“Özetle, bu kaya sanatının bize birkaç bin yıldan beridir nüfusun yoğun olduğu Sibirya’daki  en eski ve büyük kültürlerin bazılarının düşündüğümüz gibi göçmen olmayabileceğini anlattığını söylüyor. Bronz Çağı’nda Kara-Turug’daki petrogliflerde yapan evlere ait iç mekan sahneleri ile evlerin nasıl inşâ edileceğine dair bulgular tespit edildi. Arkeolojik keşifler, eski toplulukların mezar odaları için kütük yapıları inşa ettiğini söylüyor, ancak bize öyle geliyor ki bu (çizimler) Bronz Çağı ailelerinin yaşadığı gerçek evler.”

Bronz Çağına ait tekerlekli araba. Fotoğraf: Marina Kilunovskaya

 

Şaşırtıcı olanı bunların çatılı, düzenli evler olması. Oysa biz  göçmenlerin yurtta (keçe ev) yaşadığını düşünmekteydik. Evlerin görüntüleri, bazen kat planlarını da içeriyordu. Örneğin İskitlerden önce gelen bu topluluklar bu eski topluluklar sadece göçebe yaşamı değil aynı zamanda uzun süreli ev hayatı ile tanışmışlardı. Onlar köklerini buraya kazıdılar.

Kaya görüntüleri açıkça İskitler zamanındakine benzer evler göstermemektedir. Henüz tek bildiğimiz bunları inşa etme becerilerine sahip oldukları. Örnek vermek gerekirse  yüksek Altay’ da Ukok platosundaki Dağlar ve Tuva’daki Arjan I ve II sitelerinde bulunan ve  günümüze kadar kendisini koruyan etkileyici mezar odaları gibi.

Fotoğraf: Marina Kalinovskaya

Kulinovskaya: ‘Bu yapıları ölüleri için inşa ettiklerini ve aynı zamanda   yaşamak için de kullandıklarını varsaymak mantıksız değildir. Göçebeleri ölülerini kütük kabinlerine gömüyorlardı. Cenaze odaları ahşaptan yapılmıştır. Bu da ahşap mimarisi hakkında bir bilgiye sahip oldukları anlamına gelir. Sanırım bu petrogliflerde ölülerin evlerinin iç mekanlarını görüyor olabiliriz. Ayrıca evlerin etrafında hayvan çiftleri de tasvir edilmiş. Bunlar keçi, boğa ve köpekler.

Arjan 2 ağaç mezar odası ve Ak-Alakha mezar höyüğü Fotoğraflar: Pictures: Konstantin Chugunov, Anatoli Nagler and Hermann Parzinger; mazimus101, Vladimir Mylnikov/Science First Hands

Kulinovskaya: ‘Kara-Turug’da 20 grup petroglif bulunan eşsiz bir kaya sanatı anıtı keşfettik. Bu keşif en erken Tunç Çağı’na tarihlenebilir. Bronz Çağı, Türkistan’a, Moğolistan’a ve Sayan-Altay dağlarına göç eden ilk dalganın Hint-Avrupa nüfusunun olduğu dönemdir. Onlar doğudaki step koridoru boyunca ilerleyen damızlık sığır yetiştiriciliği yaparak ilerlemekteydi. Bu insanlar burada çok sayıda arkeolojik alan ve kaya sanatını bıraktılar.’ dedi.

Kulinovskaya: ‘Bir sonraki tabaka İskit petroglifleri. Onlara göre merkezî tanrı geyiktir. Yani kayalıklarda geyik görüyoruz’
Fotoğraf: Marina Kilunovskaya

Kilunovskaya. “Çizimler çok doğacı değil bu yüzden bunun bir çeşit ilah olduğunu varsayıyoruz. Ayrıca av sahneleri de var burada. Sonra Xiongnu (Hun) zamanları geldi. Onların özel ve çok dinamik bir stilleri vardı. Avlanma ve savaş sahneleri ön plandaydı.Bir sonraki tabakalar ise Türkler tarafından çizildi. Savaşçılarını zırh giyimleriyle çizmeyi tercih ederlerdi. Sonraki göçmenler bu eski kaya sanatını büyük bir saygı ile devam ettirdiler.Bu çağlar boyunca kalıcı bir benzerlik var ve yinelenerek devam ediyor. Bütün çağlarda ortak tasvir edilen bir resim var oda dağ keçisi ya da koyun. Hepsi bu hayvanı avlıyordu ve çizimler üzerindeydi.” dedi.

“Çizim yöntemleri her çağda farklıydı. En erken evrelerde Tunç Çağı’nda bilenmiş bir kemik ve taş kullandılar. Bronz çizim için uygun değildi. Hunlar zamanlarında demir kullanmaya başladılar. Çünkü çizim yapmak için dayanıklı demir yapmayı öğrenmişler ve çizimleri oyarak yapmışlardı. Ayrıca İskit ustalarının daima kömürle taslaklar çizdiğini ve genel çizimler yapmadan önce bu çizgiler üzerinden çok ince çizgilerle gidilerek kazındığını söyleyebiliriz. ” Kara-Turug, Ubsunur gölü kıyısında Rusya ile Moğolistan arasındaki sınırında yer almaktadır. Resim: Marina Kilunovskaya

 

Çeviri : Şaban Özel ( Kargu.org )

Kaynak: http://siberiantimes.com