Yazan: Umut Berhan ŞEN
Dünyaca ünlü bilim adamı, İngiliz fizikçi ve matematikçi Sir Isaac Newton (1643-1727) mekân ve zamanın mutlak olduğunu sanıyordu. Newton, bu yüzden, mekaniğini bu varsayım üzerine kurmuştu. Fakat, Alman fizikçi Albert Einstein (1879-1955), bu görüşün hatalı olduğunu, yani mekânın ve zamanın özelliklerinin hıza bağlı olduğunu ortaya çıkararak Newton’un genel ifadesinin yanlış olduğunu ispatladı. Hiç kuşkusuz, Bilim, bilgi ve bilime bağlı bir tabiat anlayışını ve toplum düzenini hakim kılabilmek için yapılır.
Bilginin tanımını yapmaya çalışalım: Nedir bilgi?
Günümüzde, akademik camiada, “Bilgi, herhangi bir nesne ve/veya sürecin tüm özelliklerinin kodlanmış halidir” diyenler var. Baştan belirtelim; bu tanım baştan başa yanlıştır; zira hiçbir nesne veya sürecin tüm özelliklerine ulaşılması imkansızdır. Örneğin, biri çıkıp “Sizin vücudunuzda kaç elektron var ve bunlar nerelerde bulunmaktadırlar?” diye bir soru sorsa, buna yanıt verilemez. Çünkü sorulan soruya cevap vermek için gerekecek bilgiye ulaşmamız hiçbir şart altında mümkün değildir.
Kanaatimce “Bilgi nedir?” sorusuna verilebilecek rasyonel yanıt: “Bilgi, herhangi bir nesne ve/veya sürecin gözlemcinin ilgisini çeken özellikleri arasında ulaşılabilir olanlardan kodlanabilenlerin tamamıdır.” Bu tanıma uygunluk açısından bilim tarihinden güzel bir örnek vermek istiyorum:
Büyük Alman astronomu Johannes Kepler (1571-1630), gezegenlerin yörüngelerinin elips şeklinde olduğunu keşfetmesine rağmen, bir gezegenin herhangi bir noktadaki ivmesini hesaplayacak bir matematiğe sahip olmadığı için kütle çekimi kanununu geliştirememiştir. Nihayetinde ise, kütle çekim kanunu bulmayı ve geliştirmeyi ise diferansiyel ve integral hesabı icat eden Newton başarmıştır.[1]
Sir Isaac Newton, mekanın ve zamanın mutlak olduğu konusundaki hatalı hipotezine rağmen, tartışmasız tüm zamanların en büyük bilim adamlarındadır. Gelin bu büyük adamın yaşam öyküsüne kısaca göz atalım.
Isaac Newton (1642-1727) eğitimsiz bir İngiliz çiftçinin oğluydu. Doğumundan üç ay önce babası öldü. Üç yaşında iken annesi yeniden evlenince onu anneannesi aldı. Üvey babası ölünce, annesi onu okuldan alıp çiftliğinde çalıştırdı. Çiftlikte başarısız olunca okula döndü ama lisede devamsızdı. Okul müdürü yeteneğini fark edince, onu 1661’de Cambridge Üniversitesi’ne yönlendirdi. Parası olmadığı için üniversitede çalışarak okudu. Üniversiteden 1665’te orta dereceyle mezun oldu ama okul onun yaşamını şekillendirmişti. Veba salgını nedeniyle, Cambridge 1665-1666 yıllarında kapandı. Eve dönen Newton, integral ve diferansiyel hesapların temelini o yıllarda attı. Kendisi “o iki yıl matematik ve doğa alanındaki en verimli yıllarımdı” derdi. Newton, 1667’de tekrar Cambridge’e döndü ve yüksek lisans yaptı. Daha 27 yaşındayken 1669’da matematik profesörü oldu. Parlamento’ya 1689 ve 1701’de üye seçildi. İngiliz Darphanesi’ne 1696’da başkan oldu ve Kraliçe Anne, onu 1705’te şövalye yaptı. Bir kez nişanlandı ama hiç evlenmedi. Çekingen olduğu ve eleştirileri sevmediği için buluşlarını geç yayınladı.
Gelelim Newton’un buluşlarına; Newton adı, basitçe düşünüldüğünde, ‘başına elma düşünce yer çekimini bulan bilim adamını’ akla getirir. Aslında elma başına düşmedi onu karikatürcüler uydurdu. O, ağaçtan düşen elmaları izlerken çekim teorisini oluşturdu. En önemli buluşları, diferansiyel ve integral hesap, evrensel çekim kanunu (yer çekimi), ışığın renklere ayrılması ve çukur aynalı teleskop olarak özetlenebilir. Önemli buluşlarını “Doğa Felsefesinin Matematik İlkeleri”, “Optik” ve “Evrensel Aritmetik” adlı eserlerinde açıkladı. Matematik: Bir cismin hızı sürekli değiştiğinde hızın, ivmenin ve katedilen yolun her hangi bir andaki değeri Isaac Newton’un “diferansiyel hesabı” ile bulunabildi. Eğrilerin teğeti de onun diferansiyel hesabı ile bulundu. Bir fonksiyonun maksimum ve minimum değerlerinin hesap yöntemini yine o buldu. Bu sayede, gezegenlerin güneşe en yakın ve en uzak mesafeleri hesaplandı. Bulduğu integral hesap ile eğrilerin sınırladığı alanlar ve eğri yüzeylerin sınırladığı hacimler hesaplandı. Optik: Beyaz ışığı üçgen bir prizmadan geçirip, gök kuşağındaki renklerden oluştuğunu kanıtladı. Bu buluş, Yunanlı filozofların 1500 yıllık ışık teorisini çürüttü. Galilei teleskopunun ışığı saçma sorununu, mercek yerine çukur ayna koyarak çözdü. Hareket: 1. Yasa: Bir cisme bir kuvvet etki etmiyorsa ve cisim hareket halindeyse, hareketi sabit hızla doğru boyunca sürer; ancak cisim durağan ise öyle kalır. 2. Yasa: Bir cisme uygulanan kuvvet, cismin kütlesi ve ivmesinin çarpımına eşittir. 3. Yasa: Her etkiye karşılık eşit ve zıt bir tepki vardır.
Isaac Newton, buluşları üzerinde sürekli düşünür ve düzeltme yaparak mükemmele ulaşmak isterdi. Aynalı teleskopu, 1671’de yaptı ve ertesi yıl seçkin bilim adamlarının üye olduğu Royal Society üyeliğine seçildi. Işıkla ilgili bir buluşunu, Royal Society’nin hakemi olan R. Hooke ağır şekilde eleştirdi. Newton depresyona girdi ve toplumdan uzaklaştı. Optikle ilgili 1675’te iki yeni buluş yaptı ve yayına gönderdi. Ancak R. Hooke, bu çalışmanın benzerinin kendisi tarafından yapıldığını ve Newton’un onu çaldığını iddia etti. Bu tartışmalara dayanamayan Newton 1678’de buhran geçirip 6 yıl bilimi terk etti. En önemli eseri “Principia Mathematica” yı yayınlamadı. Yakın dostu astronom Edmund Halley, ona moral verdi ve baskı masrafını karşıladığı kitabın 1687’de basımını sağladı. Halley daha sonra, Newton Yasası’nı kullanarak kuyruklu yıldızların güneş etrafında elips şeklindeki yörüngelerde döndüğünü kanıtladı. Bu nedenle daha sonra “Halley Kuyruklu Yıldızı” na adı verildi. Newton, integral ve diferansiyel hesap yöntemlerini 20 yıl boyunca yayınlamadı. Ancak G. W. Leibniz, hemen hemen aynı olan buluşlarını 1684’te yayınladı. Şok geçiren Newton, buluşunun Leibniz tarafından çalındığını açıkladı. Elindeki belgelerle çalışmayı 20 yıl önce yaptığını gösterdi. Değerli bir matematikçi olan Leibniz, intihalci durumuna düştü. Yıllar sonra, Leibniz ve Newton’un birbirinden habersiz olarak aynı buluşları yaptığı anlaşıldı.
Bir konuyu daha belirtmekte fayda var; Newton’un Kral’a karşı direnişi…
Isaac Newton’un yaşadığı devirde, üniversite ve din ilişkisi çok fazlaydı. Kral II. Charles, aşırı dindardı ve Cambridge’deki profesörlerin papaz unvanlı olmasını emretti. Newton bu zorlamayı kabul edemedi. Londra’ya gitti ve 6 hafta sonra Kral’ın onayı ile papaz unvanı olmadan profesörlüğe devam etme iznini aldı. Kral benzeri diğer talepleri reddetmişti. Aşırı dindar olan yeni Kral II. James, 1685’te din, siyaset ve eğitimi bir bütün olarak gördü. Cambridge’in dindar kimselere hak etmeden diploma vermesini veya terfi ettirmesini emretti. Newton buna karşı çıktı ve muhalif harekete önderlik etti. Newton ve 8 muhalif profesör büyük sıkıntı yaşadı. Mahkemeye verildiler ama uzun ve üzüntülü sürecin sonunda beraat ettiler. Newton’un hareket yasaları ile uzaya atılan roketlerin, uyduların, Mars ve Ay yüzeyine indirilen uzay araçlarının hesapları yapıldı. Bu bağlamda, yol açtığı olağanüstü gelişmelere baktığımızda, şunu çok net görüyoruz; Sir Isaac Newton, dünyanın gidişini değiştiren bir dehaydı.
Konuyla İlgili Okuma Tavsiyeleri:
Kitap
-ŞENGÖR, Celal, Newton Neden Türk Değildi?, syf. 42, İstanbul, 2015
-NEWTON, Isaac, Kutsal Kitabın Yorumu, syf. 83, İstanbul, 2013.
Makale
-URAL, Ş. (2015). “Newtoncu Bilim Anlayışı”, Kilikya Felsefe Dergisi, Sayı: 1, syf. 11-22.
-ZARİÇ, S.(2017). “Tarihsel Kökeninden Ülkelere Göre Türlerine Aydınlanma Felsefesi (Çağı) ve Türkiye Cumhuriyeti” SDÜ Sosyal Bilimler Dergisi, Sayı: 28, Cilt: 3, ss. 33-54.
[1] Diferansiyel: özellikle fonksiyonlardaki değişmeleri ele alan matematik dalıdır. İntegral ise, bir fonksiyon eğrisinin altında kalan alandır. Fonksiyonun, türevinin tersi olan bir fonksiyon elde edilmesini sağlamaktadır.