Tarih

Gökalp’in Mezar Lahdi Nasıl Yapılmıştı? (Vefatının 95. Yılı Anısına)

“Bedenimin babası Ali Rıza Efendi, hislerimin babası Namık Kemal, fikirlerimin babası ise Ziya Gökalp’tir.”

Mustafa Kemal

***

“Maamâfih Türkçülüğe dair bütün hareketler sonuçsuz kalacaktı; eğer Türkleri, Türkçülük mefkûresi etrafında birleştirerek büyük bir dağılma tehlikesinden kurtarmaya muvaffak olan, büyük bir dâhi zuhur etmeseydi!

Bu büyük dâhinin ismini söylemeye hâcet yok. Bütün cihân, bugün Gazi Mustafa Kemal Paşa ismini mukaddes bir kelime addederek her an hürmetle anmaktadır. Evvelce Türkiye’de, Türk milletinin hiçbir mevkii yoktu. Bugün, her hak Türk’ündür. Bu topraktaki hâkimiyet Türk hâkimiyetidir; siyasette, harsta, iktisatta hep Türk halkı hâkimdir.

Bu kadar kat’î ve büyük inkılâbı yapan zât, Türkçülüğün en büyük adamıdır. Çünkü düşünmek ve söylemek kolaydır. Fakat yapmak ve bilhassa muvaffakiyetle neticelendirmek çok güçtür…

Ziya Gökalp / Türkçülüğün Esasları

***

Mezar Lahdinin Yapılışı

25 Ekim 1924’te vefat eden Gökalp’in mezarı, Türk Ocaklılar tarafından, sonraki yıllarda tarihi Türk Ocağı binasının da mimarı olacak olan Arif Hikmet Bey’e yaptırılır… Arif Hikmet Bey, hatıratına Gökalp hakkında şu satırları düşmüştür:

“Bir akşam merhum Ziya Gökalp, geç vakit gelmişti. O zaman Ankara’da nakil vasıtası yalnız 15 at arabası idi. Benim otomobilim olduğu için Keçiören’de oturan bazı arkadaşları da beraber alır götürürdüm. Ziya Bey de Keçiören’de kiraladığı bir bağ evinde otururdu. Ben o akşam Ahiler devrine ait mezar taşları rölöveleriyle uğraşıyordum. Yaptığım işleri dikkatle inceleyen Ziya Gökalp ‘Hikmet, yaptığın çalışmaları çok beğeniyorum. Hele mezar taşları bezemelerin çok güzel. Ben öldüğüm zaman mümkün olursa mezarımı da sen yap’ diye takılmıştı…”

Türk Ocakları idare heyeti, Gökalp’in vefatından sonra Arif Hikmet’te bir mektup göndererek bir anıt mezar yaptırmak istediklerini bildirir. Mektupta anıt mezarın masrafları için 2 bin lira verilebileceği yazılmıştır. Ancak istenilen tarzda bir anıt mezarın masrafları çok daha fazladır. Bunun üzerine Arif Hikmet tasarladığı çizimler ile taşçı Hüseyin Avni Efendi’nin yanına gider. Hüseyin Avni, böyle hayırlı bir iş için para istemem der, gerekli olan mermeri de arkadaşımız Salih Sabri Karagöz’den parasız olarak alırız diye ekler… Mezar lahdi, 1927 yılında bitirilir ve II. Mahmut türbesi haziresinde bulunan ebedi makamına törenle konulur.

Türk Ocakları, anıt mezar için şu açıklamayı yapar:

“Büyük Türk mütefekkiri Ziya Gökalp merhumun mezarı, Türk Ocakları’nın bir nişane-i şükranı olmak üzere inşa edilmiştir. Lahit, eski Türk tarz-ı mimarisinden alınan ilhamla vücuda getirilmiş bir eser-i sanattır.

Ziya Gökalp merhum, ‘Yurdumuzda orijinal olarak kalmış bir san’at varsa, o da mimarimizdir’ derdi. Eski eserlerimiz karşısında çok takdirkâr olan merhumun mezarı da sevdiği Türk tarzının muvaffakiyetle tatbik edilmiş bir nümunesidir.

Türk mimarisi hakkında senelerden beri tetkikatla meşgul olan Hikmet Bey, bu eseriyle Türk mezarlık mimarisinin kuvvetle tatbik edilmiş bir eserini ortaya koymuştur. Yurdumuzda günden güne inhitata doğru giden mermer taşçılığı ve bu mühim işin sanatkârları pek az kalmıştır.

Taşçılığımızda bize istikbâl için ümitler veren sanatkâr Hüseyin Avni ve Salih Sabri Efendiler de bu mezarın taşçı ustalarıdır. Bu eser gösteriyor ki, mimarimizin eski varlığını bir kuvvet olarak ele alacak olursak çok muvaffakiyetli eserler vücuda gelebilecektir…”

Lahid İçin Arif Hikmet’e Gönderilen Mektup

Merhum Ziya Gökalp Bey’in mezarının Ocaklar tarafından güzel bir şekilde inşaası mukarrer olduğundan elde mevcut iki bin liraya çıkabilecek surette bir makber ve bir projenin ihzarını Merkez Heyeti 12 Eylül 1926 tarihli içtimasında zat-ı âlinizden rica etmeye karar vermiştir. Mezkûr projenin ihzariyle heyetimize irsalini hürmetlerime terdifen rica eylerim efendim.

Türk Ocakları Merkez Heyeti

Umumi Kâtibi

***

Arkeolog Sergen ÇİRKİN