DÜŞÜNCE Tarih

Karanlık Çağın Dünya Savaşı: Katalon Muharebesi

Yazar: Aleyna Elibol (Anadolu Tarih)

Tarih 19 Haziran 451’i gösterdiğinde Aetius’un güçlü ordusu Hun birliklerini Katalon Ovası’nda görmüştür. Bilemediğimiz bir nedenden ötürü o akşam Frank müttefikleri karanlık bastırmadan önce Gepidlerle savaştı. Kısa süren bu savaş sonrasında her iki taraf da avantaj sağlayamayınca ve gecenin de başlaması bu savaşı durma noktasına getirdi. Ertesi gün 20 Haziran 451 sabahı iki taraf karşı karşıya geldi.

Bir tarafta Batının ünlü komutanı Aetius vardı, diğer tarafta ise Hunların yenilmez başbuğu Attila. Aetius ordunun tüm sorumluluğunun üstünde olması bilinciyle sahaya daha erken inmeyi başarmıştır. Hunların sağdan ve soldan kuşatma yapmamaları için sırtını tepelere ve ormanlara vermiştir. Aetius ordusunu üç bölüme ayırdı: Orta kısma Alanları, sağ kanadına Vizigotları kralları I. Theodoric önderliğinde, sol kanadına ise Roma lejyonları, Franklar, Burgundlar ve Saksonları aldı. Alanların oluşturduğu ekip atlı birliklerden oluşuyordu ve ordunun en zayıf yeri sayılabilirdi. Vizigotlar ise yaya bir şekilde yerlerini almışlardı ve arkalarında okçu birlikler yer alıyordu. Sol kanatta bulunan Roma lejyonları, Franklar, Burgunlar ve Saksonların oluşturduğu grup ise piyadelerden oluşuyordu. Bu grubun amacı asıl hedef olan tepeyi ele geçirmekti.[1] Attila ise okçu birlikleriyle yerini almıştı. Ordunun sol kanadında kral Vlamir komutasında Ostrogotlar, sağ kanadında ise Ardarik komutasında Gepidler ve onların hemen arkalarında yerini almış olan Franklar vardı.[2]

Attila savaşın sonucunu kesinleştiremediği için kahinler aracılığıyla araştırmaya karar verdi. Jordanes bu durumu şöyle açıklar: “Attila’nın kahinlerin tavsiyesini almak istemesi doğal bir durumdur. Çünkü Hristiyan olmayan toplumların bir özelliğidir ve bu tavsiyeye göre de Attila ordularına savaş öncesi moral vermek istemiştir.”[3] Kahin ona iki ordu liderinden birinin öleceğini söyledi. Attila kahinin bu sözüne itimat ettiği için kehaneti bir türlü aklının köşesinden çıkaramıyordu. Ölecek olan o değil Aetius olmalıydı ve bunun için de elinden geleni yapacaktı. Attila ordusuna tepeyi ele geçirmelerini emretti fakat Roma birlikleri tepeyi çoktan ele geçirmişlerdi.[4] Attila Hun ordusundaki atlı kuvvetleriyle birlikte saldırıya geçti. İlk önce Alanları ok yağmuruna tuttular ve Alan birlikleri daha fazla direniş gösteremeden büyük kayıplar da vererek geri çekildiler.[5] Alanları mağlup eden Attila, ordusunu iki kola ayırıp Vizigot ve Roma kralının üzerlerine yürüyüp onları ok yağmuruna tuttu. Ordular hem tepeyi ele geçirmeye hem de ovadaki savaşa hakim olmaya çalışıyorlardı. Jordanes bu durum hakkında şöyle bir açıklamada bulunuyor: “Hunlar, güçleriyle birlikte sağ tarafı (Romalıları), Vizigotları ve müttefiklerini ele geçirdi ve ardından henüz keşfedilmemiş tepe için mücadele etmeye başladı.”[6] Attila sağ ve solda bulunan birliklerine hücum emrini verdi. Gepidler rakibin soluna, Ostrogotlar ise sağda yer alan Vizigotların üzerlerine akın ettiler. Orduların yarısı tepede yarısı ise ovada mücadele etmekteydi. Attila ikiye böldüğü ordularından bir kısmı ile Aetius’un olduğu tarafa baskı uyguladı. Çünkü bu tepenin alınması oldukça önemliydi. Şöyle bir gerçeği de göz ardı etmemek gerekir ki her iki taraf da tepeyi tam olarak hakimiyeti altına alamıyordu. Savaş bir Attila’nın bir Aetius’un birliklerinin tarafında gidip geliyordu. O sırada Theodoric öldü.[7] Böylelikle Attila üstünlüğü sağlamış oldu. Aetius zor durumdaydı ve kaçan Alan birliklerini tekrar savaşa soktu. Ostrogotlar ise ağır ağır kayıplar vermenin de etkisiyle ovayı terk etmeye başladılar. Tepede savaşan Hunlar yavaş yavaş güç kaybediyorlardı. Geceye kadar süren bu savaşta Aetius’un tarafı çekilmeye başlayınca Attila da tüm kuvvetleriyle birlikte ovanın ortasında toplandı. Aetius savaşmak istiyordu ama başarısız olmaktan da korkuyordu. Sonuçta kayıplar verse de amacına ulaşmıştı. Hem savaş Attila’nın lehine de dönebilirdi. Attila onun eski arkadaşıydı, uzlaşma yoluna giderek tekrar müttefik olabilirlerdi.[8] Aetius savaşmaktan vazgeçti ve Theodoric’in oğlu Thorismund’a başkente dönmesini ardından tahtı ele geçirme emrini verdi. Gece ordular alandan ayrıldılar ve böylelikle Hunlar da kendi yurtlarına doğru yola koyuldular.

Dönemin en kanlı savaşı olan Katalon Muharebesi’nde hem Roma tarafı hem de Hunlar ağır kayıplar vermiş fakat savaş tam bir neticeyle sonuçlanamamıştır.


[1] Muhammed Bilal Çelik, İslam Öncesi Türk Tarihi ve Kültürü, Nobel Yay., Ankara, 2018, s. 53.

[2] Ian Hughes, Aetius: Attila’s Nemesis, İngiltere, 2012, s. 679.

[3] a.g.e, s. 680.

[4] Çelik, a.g.e, s. 53.

[5] Hughes, a.g.e, s. 682.

[6]a.g.e, s. 683.

[7] Çelik, a.g.e, s. 53.

[8] Prıscus, Fragmenta Et Excerpta – Attila ve Bizans Tarihi, Çev. Turhan Kaçar, Alfa Yay., İstanbul, 2020, s. 165.

KAYNAKÇA

ÇELİK, Muhammed Bilal. İslam Öncesi Türk Tarihi ve Kültürü, Nobel Yayınları, Ankara, 2018.

HUGHES, Ion. Aetius: Attila’s Nemesis, İngiltere, 2012.

PRISCUS, Fragmenta Et Excerpta – Attila ve Bizans Tarihi, Çev. Turhan Kaçar, Alfa Yayınları, İstanbul, 2020.

bilimdili

Yorumla

Yorum yazmak için buraya tıklayın...