Kün Togdı=Töre
Gün togdu kelimesi parlak güneş (dolun güneş) demektir. Güneşin tabii yapısına benzetilen törenin yerine konulmuştur. Gün togdu=hakan=töre=güneş sembolleri içinde değerlendirilir (350.b.-355.b) Gün togdu ifadelerindeki güneş=töre benzetmesi; “benim tabiatımda ona benzer, adalet ile doludur ve hiç bir vakit eksilmez” “ikincisi güneş doğar ve bu dünya aydılanır; aydınlığım bütün halka eriştirir, kendinden bir şey eksilmez” “üçüncüsü bu güneş doğunca, yere sıcaklık gelir o zaman binlerce renkli çiçekler açılır” “benim bu törem hangi memlekete erişirse, o memleket baştan başa kayalık dahi olsa, hep düzene girer” (826.b.-830.b.). Törenin fonksiyonunda “memleketde bir kimse bir gece aç kalırsa, onu Tanrı sana soracaktır gözünü aç” (5163.b.-5166.b.) “bak, benim tabiatım yana yatmaz adildir; eğer doğru eğrilirse (koni eğri bolsa) kıyamet kopar”
Gün togdu’nun şahsında sembolleşen töre daha ziyade “kanun” olarak değerlendirilmiştir. Halbuki sadace kanun anlamına gelmediği çeşitli beyitlerde görülmektedir.”Nizam, düzen” anlamlarıda töreyi karşılamaya yeterli olmamaktadır. Orhun abidelerinde “itmek” kelimesi “düzen” olarak geçmektedir. “Kanun” “yasa” anlamını K.B.’de “öngdi” kelimeside karşılar:
Ajun öngdisi bu telimde beru
Isız edgu erter nece yıllara
(Bu dünyanm çok eski bir kanunudur; kötülük veya iyilik ne kadar uzun sürerse sürsün bir gün geçer) (6344.b).
Töre (törü) kelimesinin Ahlâk prensibi anlamına geldiği de unutulmamalıdır. Onun bu yönü ele alındığında Gün togdu’nun şahsındaki törenin bir diğer anlamı Ahlâk felsefesi açısında değerli olacaktır. Örf, adet, yasa. Ahlâk vb. zengin anlamlar içinde töre hem normativ hem de analitikdir.
16-17. y.y. halk şairimiz Pir Sultan:
“Pir Sultanım katı yüksek uçarsın
Selamsız, sabahsız gelir geçersin
Aşk-u muhabbetden niçin kaçarsın
Böylemidir ilinizin türesi.” derken törenin çeşitli anlamını mısralarında vurgulamaktadır . Töre kelimesi (törü), Tanrı ‘nın törütgen sıfatıylada ilgilidir. Tanrı törütgendir (1242-1243.b.). Törümek: “türemek, meydana gelmek”, törütmek ise: türetmek, yaratmak (Halık=törütgen) demekdir. ” Tanrı kadirdir (ogan), adildir (köni), gerçek töreyi koyan O’dur”. “Törü”‘yü “Törütgen Tengri” koymaktadır. Bu ifadeler Törü ve Tanrı arasındaki ilişkiyi anlatmaktadır.
“Ajunka apa inmişinde berü
Ukuşluk uru keldi edgü törü”
(Adem’in dünya ya indiğinden beri iyi töre daima anlayışlı insanlar tarafından vaz’edilmiştir) (219.b.). Bu beyitde iyi töre vurgulanmaktadır. Beylerde töre koyarlar ama iyi töre koymak ancak ilgili beylerin harcıdır (252.b.). “Gönlün tamamen inandığı kimseyi kendine ayna edin; kendini görebilmek için onu daima karşında bulundur (5618.b.). Gün togdu akıl ve irfanı kendine ayna edinir. Ögdülmüşe (akıl) karşı “sen benim parlak güneşimsin ben şimdi kusurlarımı senin sayende görüyorum” (5616.b.). Odgurmuşa (irfan) karşı “bana öğüt ve nasihat ver, ona göre hareket edeyim; sözün saadet getirsin ve ben gerçekten ruhumu tasviye edeyim” (5117.b.). Bu sözlerde törenin zamanla analiz edilerek değişebileceğini göstermektedir. Töre’deki bu değişkenlik onu meta-etik kavramına yaklaştırmaktadır. Bu törenin normativ etik yargılan yanında, daha eleştirel, çözümleyici yönünü de gösterir.
Ay Toldı = Kut
Aydoldı, KB.’de Kut’un semboldür. Aydoldı eserde halktan birisi olan Küsemiş (özleyiş-talep) vasıtasıyla Gündoğdu’nun, huzuruna ulaşır (KB.502.b.). Kut ile Töre’nin özleyiş tarafından birleştirmesi’de dikkat çekicidir.
Gündoğdu kendisine “Sen kimsin adın nedir, nereden geliyorsun, memleketin neresidir (KB.583) deyince Ay-doldı; “Benim adımı ve tabiatımı bögü’ler aya benzetirier. Bundan dolayı bilgili kişi bana Aydoldı adını vermiştir” der (KB 748. b).
Kut, Töre’nin (Gündoğdı-hükümdar) veziridir. Saadet (mutluluk), devlet, uğur, baht, talih anlamlarına gelmektedir (DLT,KB.).
Ay’a benzetilmesi yönüyle; “Ay doğarken küçüktür, giderek büyür, yükselir; dolunay olunca dünyayı aydınlatır ve dünya halkı ondan ışık alır (KB:731-732.b.).
“Ay gibi daima yer değiştirir, ne yapsan bir yere ısınamaz” (KB743.b.). “Kut’un tabiatı karasızdır, gelince emniyet hissine kapılmak yanlıştır”
(KB.666.b.).
“Kut, aslında göç atı gibidir, göçer gider; onu bulunduğu yerde tutan kök alçak gönüllülüktür” (KB.745.b.). Kut aynı zamanda Tanrı ihsanıdır. Kut’un yükselten Tanrı ‘dır.
“Törünttüg mini sen kötürdüng kutun
Yazuklug kulung men tapugsuz otun”
(Beni yarattm ve Kut’unu yükselttin; ben senin günahkar asi bir kulunum
(KB.1258.b.).
“Bayat kimke kılsa inayet basat
Anınğ boldı ajun boh birdi kut”
(Tanrı kime inayet ve yardım ederse, dünya onun olur ve o Kut’a kavuşur)(KB.6192.b.).
Kut, kötülük, yıpranmışlık ve eskilikten kaçar (KB.685 .).
Kut’a vurmak isteyen kendisi vurulur, onu ezmek kendini ezmektir (KB.678-679.b.) ifadesi Kut’un insandaki “asli cevher” olduğunu anlatır bir nevi insanın otonom kudretir (Türkolog G.Doerfer)(16).
Kut’un vasfi, tabiatı hizmet etmek, şiarı adalettir (Könilük)(KB 589-590.b.).
Aydoldı, Güntogduya (Kut, Töre’ye)
“Sen herkesin hizmetine layıksın; layık olana hizmet edilirse Kut kapısı açıhr (KB 945. b.). Töre’ye hizmet. Kut kazanma sebebidir.
“Bu Kut’a inanma; elinden gelirse iyilik et; bil ki. Kut bugün sende ise yarın başkasındadır”
Kut kavramını sadece mutluluk sekimde düşündüğümüzde ödemonist bir karekter KB’de görülür. Eski Türkler’de “Kutlug devleti” (Saadet devleti. Mübarek devlet) gibi anlamlara gelir. Fakat sadece mutluluk (saadet) anlamıyla değerlendiremediğimiz için Kut’da ilahi lütuf söz konusudur (favour), iyi kader (good fate)dir. Salt talih ve raslantı (Fortune) değildir, Çince’den Türkçe’ye çevrilmiş eski Türk kitaplarında ise Kut, Çince (fu) ve (chi-hsiang) sözleri ile karşılanmıştır,
Kut’u güçlendirmek için Kutlug Kut denmiştir. “Ne kutlu bir Kut, o er için iyi adı” (Ne kutlu kut ol erke edgü adı)(KB456,b,), Ululuk bulma, (Kut gelirse, insanı kutadur)(KB,682.b,) söz konusudur.
Kutluluğu: Alplik (Yiğitlik), Erdem (fazilet) ve bilgi destekler, Ayrıca Kutluluk doğuştan gelen değil hizmetle gelen bir unvandır ,
“Ey devlet sahibi sen Kut’unun devamını istersen, onu devamı müddetince sen de iyilik etmekde devam et”
“Sana beylik ve büyüklük erişirse, bu devlet içinde saç ve sakalının ağarması için kendini küçük tut ve mütevazı ol” (KB,549-552,b,), “Kut, güler yüzlü ve tatlı dilli olanı sever, ona gelir” (KB,6095,b,),
Kut’u yerinde tutan vasıflar için şunlar söylenir: “Ay-toldı dedi:
Beni bulan kimse mütevazı tabiatlı, alçak gönüllü ve tatlı dilli olmalıdır. Kendini gözetmeli ve hiç bir zaman ifrata gitmemeli, kötü ve çirkin işlere yaklaşmamalıdır.
Toplanmış olan malı yerine sarfetmeli, hayatını, işini tavır ve hareketini düzenlemelidir.
Kendinden büyüğe saygı göstermeli, kendinden küçüğe rıfk ve şefkatle muamele etmelidir.
Kibir ve gururu ile başkalarını incitmemeli, kendisini küçüklerin eğlence ve tahakkümüne bırakmamalıdır (KB.702-707.b.).”
Kut sözü Orta Asya’dan Anadolu’ya gelirken Kut-kıv şekline dönüşmüştür. Kıvanmak, kıvatmak gibi, hatta DLT’da kuw=kut, saadet anlamına gelir. Dede Korkut’ta kıvanayım. Yunus Emre’de “kıvanur” ifadeleri yer almaktadır.
Türk edebiyatmın zengin örneklerinde kullanılan kut, kutlu mübarek (ulvi) anlamında şiirlerimizde görülmektedir.
“Gideriz simurga biz divaneler
Kutlu olsun baykuşa viraneler” (Man.Ty. XIV. yy).
“Gelin görün bu düğünü kutlu edin ayu günü
Tanrı yüzü bir görünür konur anı devlet bunu (Velet XIII-XIVy.y.).
“Kut kavramı töre, hakan ve Tanrı ile de içiçedir.”
Gündogdı (töre), Odgurmış’a (irfan’a)
Manga öt eng bir tutunsu özüm
Kutadsu sözüng çın süzülsü özüm (KB.5117.b.)
“Bana öğüt ve nasihat ver, ona göre hareket edeyim; sözün (beni kutlulandırsın) ve ben gerçekten ruhumu tasfiye edeyim” diyor. İrfan özelliği, Odgurmış’ın hakimiyetini sağlamaktadır. Onda hikmet ve Tanrı bilgisi vardır. Töre’nin irfan vasıtasıyla özünü temizlemesi ve bu temizlenmenin “kutlanmak” manasını taşıması, Kutadgu Bilig’de geçen “iyi töre-kötü” ikiliğimde açığa kavuşturmaktadır. İrfan, kötü töreyi böylece “süzmekte”, kutlamakta, yani onu asıl vadisine döndürmektedir. “Kutlu Töre” “iyi töredir”.
Yazan:Hilmi Özden
BANARLI, N. S. :Resimli Türk Edebiyati Tarihi, 3,230-240, Devlet Kitablan,(1971)
BAŞER, S.: Kutadgu Biligde Kut ve Töre, Kültür Bakanlığı Yayınlan, Ankara, (1990)
BAŞER, S. : Kutadgu Bilig’de Kut ve Töre’den Sevgi Toplumuna, Seyran Yayınlan, İstanbul, (1995)
YUSUF, H.H. . Kutadgu Bilig (Çev : R.R. ARAT), I. Cilt, 3. Baskı,Türk Dil Kurumu Yayınlan, Ankara, (1991)
Yorumla