Endüstri Devrimi ile kentleşme, kaçınılmaz bir sonuç olarak görülmüştür. Bugünkü şehirleşme, ikinci bir kentleşme devrimidir. Birincisi, 9-10 bin yıl önce Ortadoğu’da başlamış ve tarımsal üretimin artışına paralel olarak bütün dünyaya yayılmıştır. Tarım Devrimi’nin yani Neolitik Devrimin en önemli sonucu, kişi ve toplum başına üretimin büyük ölçüde artması olmuştur.
Küçük nüfuslu toplumlar tükettiklerinden daha fazlasını üretmeye başladıklarında, hayatta kalabilmek için besin üretmek zorunda bulunmayan kentler ve kasabalar ortaya çıkmıştır. Temel besin üretimi yapamayan kentler, zaman içinde ürün fazlasına ihtiyaç duymuştur.
Mellaart, Çatal Höyük 9 bin yıl önce 8-10 bin nüfuslu bir kent olduğunu söyler. Böylece, büyük bir tarım kenti, büyük bir nüfusa karşılık geldiğini ifade eder.
Güvenç’e göre yağmura bağlı kuru tarım, kentleşme devriminde insan çabasıyla sulamaya dayanan sulu geçişle atılmıştır. Sulu tarımı, büyük nehirlerle gerçekleştirmiştir. Mezopotamya olarak bilinen Fırat ile Dicle arası, Mısır’da Nil Nehri, Çin’de Sarı Nehir havzaları güçlü kentleşme ve tarım topluluklarının oluşumunda en önemli coğrafi zenginliktir. Bu zenginlik zaman içerisinde bir sistem ve mühendislik bilgisini de gerektirmiştir.
Din yetkilileri nehrin ne zaman taşacağını hesap etmek zorunda kalmıştır. Böyle zaman bilgisi hızla gelişmiştir. Gelişen ilimler ile kültür, devamında geometri, takvim ve astronomi bilimlerinin de gelişmesini sağlamıştır. Babil’de Asurların ve Sümerlerin oluşturdukları Ziggurat’lar tapınak ve gözlem evi olarak kullanılmaya başlanmıştır. Burada yapılan gözlemler ile yılın uzunluğu, güneş ve ay tutulmaları 21. Yüzyılda şaşılacak derecede bir doğruluk ile hesaplanmıştır.
Din ve bilim adamları, topraklarda ne zaman ekim biçim yapılacağını bilen, mevsimleri ve nehir taşmalarını önceden yöneticilere haber veren bir sistem oluşturmuştur. Üretim ile birlikte tüketim dışı ürünlerin çoğalması, iş bölümünü doğurmuştur. İş bölümü ile oluşturulan uzmanlaşma yeni merakları ve keşifleri getirdi. İcatlar böylece birbirini izledi. Takasın yerini madeni para ile ticari hayat almıştır. Tabi ki de böylece ‘burjuva aileler’ ortaya çıkmıştır. Toplumsal tabakalaşmalar belirginleşmiş ve sosyal farklılaşmaların oluşumu hız kazanmıştır. Halk- devlet, zengin – yoksul, şehirli – köylü, üretici – tüketici, aydın – halk gibi kesimler ortaya çıkmıştır. Toplum içerisinde halkın okuyan, düşünen, sanatçı, yönetici vb. gibi gruplara ayrılması ile sözlü kültürden beslenen halk hukuku doğmuştur. Temel ihtiyaçlarını kolayca karşılayan yöre halkı, düşünmeye ve sorgulamaya başlayınca din, tanrı ve evren tasavvuru gelişmiştir.
Dünya üzerinde tarım, en büyük devrimdir. Bu devrimler Ortadoğu ve Güney Amerika’da olmuştur. Öyle ki sert iklim ve kuru tarım, Avrupa’da tarım devriminin yayılmasını binlerce yıl geciktirmiştir. Coon’a göre madeni uçlu demirlerin keşfini beklemiştir.
II. Dünya Savaşında Türkiye’deki köylü kentli oranı incelendiğinde yüzde 15 kentli yüzde 85’i köylü olarak belirlenen oranların Türk toplumunun hâlâ neolitik dönemde yaşadığını destekleyen düşünceleri doğurmuştur. Burada temel ayrım nüfustan ziyade ‘teknoloji’dir.
Uygarlığın başlangıcını kentleşme devrimiyle başlar. Uygarlık, kentlerin kültürünü oluşturmuştur. Modern Dünyanın şımarık çocuğu Avrupa, Mezopotamya ve Nil Nehri insanı tarım devrimini yaşarken, mezolitik kültürleri yeni yeni öğreniyordu.
Avcılık ve toplayıcılık kültüründen hayvancılık kültürüne oradan da tarım devrimini gerçekleştiren insanoğlu, yerleşik kültürün keşfinin temelini oluşturmuştur. Tüketim fazlası ürün, en büyük teknoloji olan ‘yazı’nın doğmasına da sebep olmuştur.
Tarihsel süreçte süregelen dinler, krallıklar ve feodal yapıların temeli tarım devrimine dayanmaktadır. Tarım devrimi gelişen teknoloji ile Endüstri devrimi ile etkinliğini sürdürmüştür. Bir toplumun kaderi doğdukları coğrafyaya ve zamana göre şekillenmiştir. Tarım devrimi de kentleşme devrimi ile uygarlık ve çağdaşlaşmayı Doğu’dan Batı’ya zaman içerisinde taşımıştır. Uygarlaşmanın başlangıcı tarım sonucu ise kentleşme ile ortaya çıkmaktadır.
1. Aslanoğlu, Rana, (1998) Kent, Kimlik ve Küreselleşme, Asa Kitapevi, Bursa.
2. Bookchin, Murray, (1999) Kentsiz Kentleşme, (Çev: Burak Özyalçın), Ayrıntı Yayınları, İstanbul.
3. Çambel, Halet (1980) Güneydoğu Anadolu Tarihöncesi Araştırmaları, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Yayınları, İstanbul.
4. Güvenç, Bozkurt ( 1979) İnsan ve Kültür, Remzi Kitabevi, İstanbul.
5. Kemal, Kartal (1978) Kentleşme ve İnsan, TODAİE Yayını No: 175, Ankara.
6. Sencer, Yakut, (1979) Türkiye’de Kentleşme, Kültür Bakanlığı Yayınları, Ankara.