Filipinler’deki bir mağarada, bilim adamları insan soy ağacının yeni bir dalını keşfettiler.
Geçtiğimiz günlerde araştırmacılar en az 50.000 yıl önce, şimdi Luzon adasında yaşayan nesli tükenmiş bir insan türünü bildirdiler. Buluntulara göre Homo Luzonensis adını verdikleri türün boyu yaklaşık 90cm .
Keşif, insanın evrimi hikayesine artan bir karmaşıklık katıyor. Bu bir zamanlar göründüğü gibi basit bir ilerleme değil. Aksine soyağacımız yol boyunca çok garip formlara bürünmüş gibi. Kanada’daki Lakehead Üniversitesi’nden Paleoantropolog olan Matthew Tocheri “Daha fazla fosil çıkarıldıkça, anlıyoruz ki geçmişte var olan çeşitlilik günümüzde içimizde gördüklerimizi aşıyor” diyor.. Fosiller İnsanlık ağacını dolduruyor. Daha fazla fosil buldukça Dünya üzerinde daha çok insan türünün yaşadığını anlıyoruz. 2000’lerin başında, Filipinler Üniversitesi’nden mezun olan Armand Salvador Mijares, Filipinler’deki ilk çiftçilerin izleri için Luzon’daki Callao Mağarası’nı kazıyordu. Sonra biraz daha derine inmeye karar verdi. Endonezya’nın Flores adasındaki araştırmacılar, yaklaşık 60.000 yıllık olağanüstü bir insan benzeri türün kemiklerini keşfetmişti. Bilim adamları buna Homo Floresiensis adını verdiler.Bazı özellikleri bizimkilere benzemekle birlikte Homo Floresiensis, diğer homininlere (bilim adamları terimi modern insanlar ve soyumuzdaki diğer türler için kullanıyorlar) daha yakından benziyordu. Homo Floresiensis’ler örneğin taş aletler yapabiliyordu ancak yetişkinler sadece 90cm boyunda kaldılar ve küçük beyinleri vardı. Bu garip kombinasyon tam olarak bu türün atalarının kim olduğu hakkında tartışmalara yol açtı. Altı milyon yıldan eski olan en eski hominin fosilleri Afrika’da bulundu. Milyonlarca yıl boyunca homininler kısa, küçük beyinli, iki ayaklı maymunlardı. Yaklaşık 2,5 milyon yıl önce başlayarak, bir Afrika kökenli hominin soyundan yeni özellikler gelişmeye başladı – diğerlerinin yanı sıra daha düz bir yüz, daha büyük beyinler ve daha uzun bir vücut. Bu homininler, kendi cinsimiz Homo’nun bilinen ilk üyeleriydi.
Ancak daha sonra, yaklaşık 1.8 milyon yıl önce, Homo’nun ilk fosilleri Afrika dışında görünüyor. Yaygın bir tür, Doğu ve Güneydoğu Asya’ya yayılan bir tür olan Homo Erectus’tur. Endonezya’da bulunan en genç Homo erectus fosili, sadece yaklaşık 143.000 yaşındaydı.Kendi soyumuz ise Afrika’da gelişmeye devam etti. Homo sapiens yaklaşık 300.000 yıl önce ortaya çıktı ve sadece 100.000 yıl önce kıtayı terk etmeye başladı. 50.000 yıl önce, türümüz Avustralya’ya ulaşmıştı. (Bazı araştırmacılar bu tarihin 65.000 yıl öncesine kadar itilmesi gerektiğine inanmaktadır.)Öyleyse, bir hipotez, Homo Floresiensis’in Homo Erectus’tan evrimleştiğidir. Yani Filipin arkeologları için sorulan soru şu: Homininler Flores’e ulaştığı gibi Luzon’a da ulaşabilir mi? Filipinler Üniversitesi’nde profesör olan Dr. Mijares “Bu soru bana geri dönüp daha derine inmem için ilham verdi.” diyor.2007 yılında Callao Mağarası’na döndü. Ekibi mağara zeminini kazarken, araştırmacılar kemik tabakasına çarptılar. İlk başta, Dr. Mijares, çoğunlukla geyik ve diğer memelilere ait olan fosiller yüzünden hayal kırıklığına uğradı.Ancak Filipinler Üniversitesi’nde bir arkeolog olan Philip Piper, daha sonra buluntuları sınıflanırırken, insan ayak kemiğine benzeyen bir tanesini fark etti. Dr. Mijares, “Küçüktü ve bununla ilgili garip bir şey vardı.” dedi. Ancak tek bir kemikten çok fazla şey öğrenilemezdi. 2011 yılında, başka bir kazıda, kendisi ve meslektaşları, dişler, femurun bir parçası ve el kemikleri de dahil olmak üzere daha çok insana benzeyen fosiller buldu. 2015 yılında, en az 50.000 yıl öncesine dayanan iki azı dişi daha buldular. Fosiller üç bireye aittiler ve olağanüstüydüler.Dişlerin kendine özgü bir şekli vardı. Örneğin ön dişlerin bazılarında üç kök vardı, oysa ki bizim türümüzde genellikle sadece bir tane vardır, ve dişler küçücüktü.
Yeni çalışmaya dahil olmayan Avustralya Ulusal Üniversitesi’nden paleoantropolog Debbie Argue, “Bu yetişkin dişler bilinen tüm homininkilerden daha küçük” diyor ve merakı şu yönde: “Bu dişler, Homo Floresiensis’ten bile daha küçük olan yetişkinlere ait olabilir mi?” Araştırmacılar, Homo Luzonensis’in boyunu tahmin etmek için yeterli kemik bulamadılar. Fakat kendi tuhaf özellik karışımlarını sergiliyorlar. Örneğin bir parmak kemiği, üç milyon yıldan daha uzun bir süre önce Afrika’da yaşayan erken homininlerinkilerle neredeyse aynı görünüyor. İspanya’nın Ulusal Evrim Araştırmaları Merkezi’nin Yöneticisi Maria Martinón Torres’e göre “Özelliklerin birleşimi daha önce gördüğümüz hiçbir şeye benzemiyor”
Birlikte ele alındığında, Dr. Mijares ve meslektaşları buluntuların Homo’nun yeni bir türüne işaret ettiği üzerinde sonuca vardılar. Max Planck Kimyasal Ekoloji Enstitüsü’nden paleoantropolog Huw Groucutt, birkaç kemikten böyle bir sonuç çıkarmanın riskli olduğunu kabul ediyor ve bununla birlikte “Yeni bir türe yönelik argümanın bu durumda oldukça ikna edici göründüğünü düşünüyorum” diyor.
Homo erectus, hem Flores hem de Luzon’daki minik homininlerin atası olabilir – belki de adalara fırtınalar ile sürüklenip ağaçlara tutundular. Belki de Homo Luzonensis Luzon’a yüz binlerce yıl önce gelen Homininlerin soyundan geliyorlardı. Geçen yıl, Luzon’da farklı bir mağarada kazı yapan başka bir bilim adamı ekibi, kesilmiş bir gergedanın kemiklerini buldu. Bu kalıntıların yanında, 700.000 yıl öncesine ait taş aletler de keşfettiler. En azından, iki çalışma Luzon’da 700.000 yıl önce ve 50.000 yıl önce homininlerin olduğunu gösteriyor. Şimdi soru, aynı soya ait olup olmadıkları yönünde. Avustralya’daki Wollongong Üniversitesi’nde bir arkeolog olan Gert van den Bergh, “Sanırım aynı kökenden geliyorlar” diyor. Tahminine göre birkaç yüz bin yıl boyunca, Homo Erectus Luzon’daki hayata adapte olurken küçüldü. Dr. Tocheri bu yorumla aynı fikirde değil. “Bunların adaya has Homo Erectus cüceler olduğu fikrine katılmıyorum” diyor. Önerisi küçük atalara sahip küçük ada homininleri oldukları yönünde -belki de Afrika’daki küçük homininler Asya’ya yayıldı ve büyük homininlerden korunmak için ayrılarak Flores ve Luzon’a yerleştiler. Dr.Tocheri, “Ancak şöyle bir sorun var” diye ekliyor. “Bunları orada buluyorsak, Afrika üzerinden gelen yol üzerinde de izlerinin bulunması gerekiyor.” Bu olasılıkları ayırmak, daha fazla Homo Luzonensis fosili ve belki de Güneydoğu Asya kıyılarındaki birçok adadan gelen fosilleri gerektirecektir. Dr. van den Bergh’e göre “Bu adalarda insanın evrimi üzerine çeşitli paralel deneyler yapmak için inanılmaz bir fırsat olduğu anlaşılıyor”
Kaynak;
Carl Zimmer, https://www.nytimes.com/2019/04/10/science/homo-luzonensis-philippines-evolution.html
10.04.2019