Tarih

5 Şubat 1937: Laikliğin Anayasa’ya Girişi

Türkiye devletinin ilk anayasası olan “Kanunu Esasî”  23 Aralık 1876 tarihinde  bir Hattı Hümâyun ile ilan edildi. Böylelikle Türk devleti, Monarşi’den Meşruti Monarşi’ye geçmiş oldu.

Kanunu Esasî’nin 11. Maddesi: “Devleti Osmaniye’nin dini İslam dinidir.” diyordu. Ancak, devlet Halife tarafından yönetiliyor olmasına karşın, yasanın aynı maddesinde  “Halkın asayişine ve umumi ahlaka aykırı olmamak kaydıyla bütün inanışlar serbesttir ve Devletin koruması altındadır.” denilmekteydi. Yani bir anlamda Türkiye devletinin ilk anayasasından itibaren “inanç hürriyeti” kanunla devletin koruması altına alınmıştır.

Kurtuluş Savaşı’nın başlaması ile kurulan Ankara Hükumeti’nin ilk anayasası  “Teşkilatı Esasiye” ise 1921 yılında kabul edildi. Olağanüstü bir hal içinde hazırlanan bu anayasada devletin diniyle ilgili herhangi bir madde bulunmuyordu.

Cumhuriyet ilan edildiği 29 Ekim 1923 tarihinde, Teşkilatı Esasiye Kanunu’nunda da bir dizi değişiklik yapıldı. Cumhuriyet’in ilanı ile birlikte anayasanın 2. Maddesi “Türkiye Devletinin dini, Dini İslam’dır, Resmi lisanı Türkçedir.” biçiminde düzenlendi.

1924 Anayasası’nda da “Devletin dini İslam’dır” ibaresi aynen korundu. Ancak 3 Mart 1924 tarihinde, 431 Sayılı Kanun ile Halifelik kurumu dağıtıldı.  10 Nisan 1928’de yapılan Anayasa değişikliği ile ise “Devletin dini İslam’dır” ibaresi anayasadan tümüyle kaldırıldı.

Osmanlı döneminde kabul edilen ilk anayasadan 1937 yılına kadar, Türkiye devletinin dine bakış açısı bu şekildeydi. 5 Şubat 1937’de yapılan anayasa değişikliği ile ise Türkiye Cumhuriyeti’nin “Laik” bir devlet olduğu, ilk kez anayasada belirtilmiş oldu. Yasanın 2. Maddesine, devletin temel nitelikleri olarak “6 Ok” kabul edildi. Anayasa, Türkiye Cumhuriyeti: “Cumhuriyetçi, Milliyetçi, Halkçı, Devletçi, Laik ve İnkılapçıdır” demekteydi. Bu ilkeler 1961’e kadar bu biçimde korundular.

1961 Anayasası, 2. Maddesi 6 Ok’u dönüştürerek: “Türkiye Cumhuriyeti, insan haklarına ve ‘Başlangıç’ta belirtilen temel ilkelere dayanan, milli, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devletidir.” biçimine soktu.

Halen yürürlükte olan 1982 Anayasası ise 2. Maddesinde şöyle demektedir: “Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devletidir.” 

Mevcut anayasanın 4. Maddesinde: “Anayasa’nın 1. Maddesindeki Devletin şeklinin Cumhuriyet olduğu hakkındaki hüküm ile, 2.  Maddesindeki Cumhuriyetin nitelikleri ve 3. Maddesi hükümleri değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif edilemez.”

174. Maddesinde: “Anayasa’nın hiçbir hükmü, Türk toplumunu çağdaş uygarlık seviyesinin üstüne çıkarma ve Türkiye Cumhuriyeti’nin laik niteliğini koruma amacını güden, aşağıda gösterilen inkılap kanunlarının, Anayasa’nın halkoyu ile kabul edildiği tarihte yürürlükte bulunan hükümlerinin, Anayasa’ya aykırı olduğu şeklinde anlaşılamaz ve yorumlanamaz.” denilmektedir.

Atatürk’ün 1 Kasım 1937’de meclis kürsüsünde yaptığı son konuşma, Cumhuriyet’in laikliğe olan içten bağlılığının en açık göstergesidir….