Sosyoloji Tarih Yaşam

Özbek Millî Kimliğinin İnşasında Emir Timur Mirası (Dr. Zebiniso KAMALOVA)

Yazar: Dr. Zebiniso Kamalova

Hiçbir zaman “Han”, “Sultan”, “Padişah” unvanlarını kullanmayan Emir Timur “Türklerin Beyi, Müslümanların Emiri, Moğolların damadı Emir Timur Göregân” yahut sadece “Sahipkıran” idi.

“Biz kim Melik-i Turan, Emir-i Türkistan’ız,  Biz ki milletlerin en kadimi ve en ulusu Türk’ün BAŞBUĞUYUZ!” diyerek, kendi soyu ve kimliğini takdim eden Timur Hunlar, Göktürkler, Uygurlar, Karahanlılar, Gazneliler, Selçuklular ve Harezmşahlar’ın yıkılmasından sonra Cengizhan’ın imha ettiği topraklar üzerinde Türkistan’da gelmiş geçmiş en büyük devletini inşa etmiştir. 1360’lı yıllarında siyaset sahnesine çıkan Emir Timur 1370’te Semerkant tahtına oturduktan sonra ta ki vefatına kadar insanlık ahvalini ıslah etmek, parçalanmış, çatışmalar ateşinde kalan coğrafyalarda istikrarı sağlamak için fetihten fethe koşmuştur.

Emir Timur, kendi adıyla anılan büyük Türk Cihan Devletini zaferlerle kurdu. Sefer düzenlediği coğrafyaya baktığımızda Moskova önlerinden Delhi’ye, Çin Seddi’nden Ege Denizi’nin kıyılarına kadar çok geniş bir alan karşımıza çıkar. Maveraünnehir, Afganistan, İran, Azerbaycan, Orta Doğu ve Güney Hindistan dâhil topraklar İngiliz coğrafyacı, akademisyen ve politikacı Halford J. Mackinder (1861-1947) tarafından dünyanın kalpgâhi olarak nitelendirilmiştir. Avrasya olarak bilinen bu hudutlara hakim olan dünyaya hakim olacaktı. Dünya tarihinde Cengiz Han (1162-1227)dan sonra Emir Timur bu coğrafyada hüküm sürmüştür.

Bu engin coğrafyada Timur’un iddia ettiği gibi istikrar ve barış temin edilebilmişti. Nizamiddin Şamî, Zafernâme eserinde şöyle bahseder: “Timur’un kurduğu devlet için Maveraünnehr’in uzaklarından belki Hitay ve Hoten hududundan Delhi nevahisine ve Babü’l-Ebvab’dan Mısır ve Rum hudutlarına kadar olan yerlerde onun adalet ve yasağı günlerinde tacirler değil, çocuklar ve dul kadınlar bile kumaş, altın, gümüş ve kıymetli ticaret malları getirir götürürler. Hiçbir fert bunlardan bir tane bile almak ve çalmak ümidine düşmez”.

Emir Timur’un “Rosti-Rusti” ya’ni “Durust olursan necat bulursun” ideolojisi ile kurduğu devletin merkezi bugünkü Özbekistan sınırları içinde yer alan “saykalı ru-i zamin” diye tarif edilen Semerkant şehridir. Devlet sistemi, idari geleneklerini benimseyen, aynı coğrafyada asırlar boyu varlığını sürdüren Timur devletinin bakiyesi olan Türkistan’daki devletler: Buhara, Hokant, Hive Hanlıkları Rus işgaline uğrayana kadar siyaset ve devletçilik işlerinde Timur mirasına sadık kalmıştır. Fakat Sovyetler Birliğinin dağılmasıyla yeni bir devlet olarak ortaya çıkan Özbekistan Cumhuriyeti ve Özbekler özüne, özlüğüne dönme gayretini yine Emir Timur mirası üzerinden gösterdi.

Türkistan hanlıkları

Özbekistan’da Sovyetler döneminde tarihçilik, teritoryal (toprak, ülke) anlayış üstüne kurulmuş ve bağımsızlık sonrasında ana vatan tarihi anlayışıyla bu sürdürülmektedir. Bağımsızlıkla birlikte geliştirilen millî kimlik de bu teritoryal tarih anlayışı ve mirasından güç almaktadır. Neticede teritoryal tarih anlayışı içinde bugün Özbekistan kültürü Türk-İslam hem de Fars kültürünün bileşiminden meydana gelmektedir. Emir Timur ve Timurîler devri Özbekler tarihinin altın çağı olarak benimsenmektedir.

Registan, Türkistan mimarisinin nadir örneklerinden biridir. XV. asırda Emir Timurlenk’in torunu Uluğ Bey tarafından kurulan, üzeri muhteşem karolarla bezenmiş kapılara sahip Üç ayrı medresenin bir arada bulunduğu, Semerkant’ın merkezindeki bir meydandır.

Sovyetlerden sonra ortaya çıkan ideolojik boşluk, gücünü ve meşruiyetini geçmişten alan bir millî ideoloji oluşturularak aşılmaya çalışıldı. Özbekistan’ın başarılarla dolu tarihî mirası referans noktası oldu. Bunun yanı sıra vatan bütünlüğünü pekiştiren önemli bir husus idi. Yeni ideoloji, vatandaşların millî iradesini, özgüvenini arttırmanın yanında, iyi ahlâklı, vatanını seven ve vatana sadık vatandaşlar yetiştirmek için en önemli kaynak haline gelmiştir.

Türkistan’nın kalbindeki masalsı şehir: Hive

Bağımsız Özbekistan Cumhuriyeti’nin kuruluş döneminde idare eden İslam Kerimov Özbekistan’ın meşruiyetini tarihten alan millî ideolojiyle şekillendirmeye gayret etmiştir. İslam Kerimov, Özbekistan 21. Yüzyılın Eşiğinde kitabında tarihe bakış ve tarihin kimlik oluşturmadaki rolüyle ilgili görüşlerini şu şekilde ifade etmektedir:  “Tarih, milletin gerçek terbiyecisidir. Yüce Büyük atalarımızın yaptıkları ve cesaretleri, tarihi hafızamızı canlandırarak yeni vatandaşlık şuurunu şekillendirmekte, ahlaki terbiye ve ibret kaynağına dönüşmektedir”.

 

Özbek halkının millî kimliği ecdatlarının özellikle Emir Timur şahsiyeti ve mirası üzerinden tasarlandı. Milletin ahlak kaynağı ve ideolojik dayanağı da tarihin başarılı sayfaları, insanlık temeddününe zenginlik katan ecdatlar yâdı oldu. “İmam Buharî, İmam Tîrmizî, Hoca Bahaüddin Nakşibendî, Hoca Ahmet Yesevî, Harezmî, Birunî, İbn-i Sina, Emir Timur, Mirza Uluğbey, Zahireddin Muhammed Babür ve bir çok ecdadımız, millî kültürümüzün gelişmesine büyük katkıda bulunmuş ve halkımızın milli iftiharı olmuşlardır.

Türkistan’ın Islam Başkenti: Buhara

Bugünlerde bütün Türk dünyasında bilhassa Özbekistan’da ve Özbeklerin yaşadığı coğrafyalarda insanlık temeddününe zenginlik katan ecdatlarından Alişer Nevai, Babür ve Emir Timur doğum yıldönümleri gerçekleştirilmekte, hatıra günleri yapılmakta. Burada da milli birlik beraberliğin ecdatlar üzerinden etkili bir biçimde şekillendiğini görmek mümkündür. Ben de bu fırsattan istifade ederek milletimizin bekasına hizmeti olan tüm ecdadımıza Allahtan rahmet dilerim.

Sovyet döneminde Orta Asya’da diğer hükümdarlar gibi Emir Timur da “feodal despot” olarak görüldü. Bağımsızlıktan sonra Özbekler, Emir Timur’un mirasına sahiplendiler. Timur Özbek milletinin millî kahramanı olduğu gayesi tavan yaptı.

Bağımsızlığın ilk senelerinde Özbekistan’ın ilk cumhurbaşkanı İslam Karimov Emir Timur namını tekrar ihya etmek, ebedileştirmek adına bir takım kararlar aldı. 29 Aralık 1994 yılında çıkan kararda Emir Timur’un doğum yıldönümünün 660 yıllığını kutlamak, 26 Aralık 1995‘de alınan kararda 1996 senesini Özbekistan’da Emir Timur Yılı olarak ilan edilmesi söz konusu idi. Bağımsızlık yıllarında Emir Timur ve Timurlular Dönemine Dair, Onun mirası, Cihan Tarihindeki Yeri konularında yerel ve uluslararası konferanslar yapılmaktadır.

İslam Karimov Taşkent’in ana meydanında Emir Timur heykelini diktirdi. Bu meydan Sovyetler devrinde ideoloji ve sistemi karakterize eden bir sembol idi. Burada daha önce sırasıyla, Rus Çarlığı döneminde ilk Türkistan Valisi von Kaufman, Stalin döneminde Stalin, Kruşçov döneminde Marx heykeli yer almaktaydı. Özbekistan’ın yakın tarihinin özetini sunmakta olan bu meydanda bağımsızlıktan sonra Timur’un heykeli yerleştirildi. Bu meydanda ayrıca 14 Mart 1996’de “Timurîler Tarihi Devlet Müzesi” inşa edildi. Bu müze ile Timur ve Timurluların mirası, hatırası ülkenin en merkezî yerine taşınmakta ve vatandaşlarına hem de başkente gelen misafirlere Özbek kimliğine bir nevi dikkat çekmektedir. Yeni Özbekistan’ın ideolojisini de yansıtmaktadır. Aynı yılda “Emir Timur ordeni” tesis edildi.

Bağımsız Özbekistan’da Timur ve Timurlular mirasına verilen ağırlık, ehemmiyet eğitimde de görülmektedir. Okullarda okutulan Özbekistan Tarihi ders kitabının üçte birini sadece 120 yıllık Timurlular dönemi konu anlatımına ayrılmaktadır. Ayrıca “Timurşunaslık” yani “Timur Hakkında Bilimler” ayrı bir bağımsız alan olarak şekillendirildi ve bu süreç devam etmektedir. Timur devri araştırma alanları olarak:

    1. Arapça, Farsça, Türkçe, Kafkas dillerinde, İspanyolca, Almanca hem de Latin dillerindeki eserlerin öğrenilmesi, çevrilmesi,
    2. Devlet teşkilâtı, idari yapı
    3. Emir Timur diplomasi;
    4. Din,
    5. Sanat,
    6. Mimarlık,
    7. Nümizmatik bilgiler,
    8. Epigrafik kaynaklar,
    9. Hukuki meselelere ait araştırmalar,
    10. Askeri teşkilat,
    11. İlmî, popular konular,
    12. Genel karakterdeki çalışmalar vs.

Bağımsızlık yıllarında Timur ve Timurlular dönemiyle ilgili kaynakların bibliyografyasının göstergeleri oluşturuldu.

Bu gibi devlet derecesinde gösterilen önem ve destek sayesinde Özbekistan’da yüz elli sene tarihinden çekip alınmaya çalışılan Timur Mirası geri dönmüş, Özbekler aslıyetine kavuşmak için imkân tanınmıştı. Bundan sonraki süreç içinde günümüze kadar Emir Timur ve Timurlular dönemine ait maddî ve manevî eserler devlet koruması dâhilinde onarılarak dünya mirasına kazandırıldı. Bilimsel faaliyetler, araştırma çalışmaları ivme kazandı, çok sayıda neşirler gün yüzünü gördü.

Emir Timur ve Timurlular devletinde sefer, zafer ve imar faaliyetleri ön planda olmuştur. Bu dönemde Türkistan ve Horasan, İslam mimarisi açısından en parlak zamanın yaşamıştır. Sefer düzenlediği memleketlerden büyük ustalar, mimarlar, nakkaşlar, ressamları payitahtına getirterek, Semerkant’n imarına fazla ağırlık vermiştir. Semerkant etrafında Dımaşk, Mısır, Şiraz, Sultaniye, Bağdat, Forij gibi şehir adlarını verdiği köyler kurdurmuştu. Bu köylerin bazıları aynı isimler ile hala varlığını korumaktadır.

Aslında devletinin payitahtı olarak öngören Keş’e çok yatırım yapmıştı. Babur’a göre,  Emir Timur Keş’te doğduğu için bu şehri payitaht yapmaya çok uğraştı. Keş’te büyük binalar yaptığını söyler. Fakat Keş’in şehir olarak inkişaf kabiliyeti Semerkant kadar olmadığı için Timur Bek payitaht olarak Semerkant’i seçmiştir. Eski adı Keş, şimdiki Şehrisebz merkezinde yükselen Aksaray’ın Taç kapısında yazılı olan “Kudretimize şüpheniz olursa bizim inşa ettiğimiz binalara bakınız” cümlesi asırlardır Timur’un dünyaya meydan okuyan kudretini günümüze taşımıştır. Bugün bu sarayın sadece taç kapısından 38 metreli kısmı saklanmış ve devlet korumasında hem de UNESCO Dünya Miras Listesine dâhil edilerek muhafaza edilmektedir.

Emir Timur, İpek Yolu diye bilinen ticaret yolunu kendi hâkimiyeti dışındaki güzergâhlarını ortadan kaldırarak, ticaretin kendi topraklarından akmasını sağlamıştır. Fethettiği bölgelerden sanatçı, yazar ve bilim adamlarını kendi başkenti Semerkant’da toplamış böylelikle Özbekistan’ın en görkemli dönemini başlatmıştır. Bugün de Semerkant’a gittiğinizde o ihtişamı, geçmişteki o görkem manzarasından esintileri yakalayabilirsiniz. Ayrıca onun döneminde inşa edilen Ahmet Yesevî Türbesi, Bibi Hanum Medresesi günümüzde hala varlığını korumaktadır.

Özbekistan tarihinde Emir Timur ve Timurlular dönemi Özbeklerin millî gururlarını en yüksek zirveye taşıyan bir alan olarak önem kazanmıştır. Özbek millî kimliğinin merkezinde olan Timur Mirası Özbeklerin vatandaşlık anlayışını geliştiren ve geliştirmekte olan esas ögelerdendir.

Kökleri geçmişinde olan, istikbaline doğru emin adımlarla ilerlemekte olan millî özlük meselesi aslında öncelikle günümüzdeki sorunları karşısında istikrar sağlamaya çalışan bir millî ideolojinin uzantısıdır. Özbekistan, Şevket Mirziyoyev liderliğindeki yeni dönemde de bu millî ideoloji ve tarih yaklaşımı temelleri üstünden yoluna devam etmektedir. 2018 yılında Özbekistan’ın yeni hükümeti teşebbüsü ve desteği ile Timur’un 682.doğum yıl dönümü Şehrisebz’de önce hiç gerçekleştirilmemiş muhteşem bir coşkuyla kutlandı. Bu ise yeni hükümetin de izlediği yolun karakterini ifade etti. İki sene öncesinde Özbekistan‘ın başkenti Taşkent’te TİKA’nın tadilat ve donanım desteği sağladığı Uluslararası Emir Timur Vakfı Ofisi’nin açıldı.

Tarih geçmiş hakkındaki ilimdir, ancak bugünlere hitap eder, bugünlerin yararına hizmet eder. Bugün biz maziye dönerek tarihimizin şanlı devirlerini hatırladık. En parlak devirlerden, söz ettik. Gerçek anlamda çağı aşmış büyük şahsiyeti yâd ettik, ruhu şad olsun. Tarihçi, filozof ve sosyolog İbn Haldun’un söyle bir ifadesi vardır. “Su suya nasıl benzerse, bir milletin geleceği de geçmişine öyle benzer”. Umarım Türkistan toprakları yine medeniyet ve marifet saçan o ihtişamlı günlerine kavuşacaktır. Timur’un mirasçısı olarak sahiplenen Özbek halkı ve Özbekistan Devleti geçmişteki o yükselişini tekrar yaşatacaktır.

 

bilimdili

Yorumla

Yorum yazmak için buraya tıklayın...