1386 yılında Amasya’da dünya gelmiştir. Ünlü bir hekim ailesine mensup olup Çelebi Sultan Mehmed’in hekimbaşısı Sabuncuoğlu Mevlânâ el-Hâc İlyas Çelebi Bey’in torunudur. Amasya Darüşşifa’sında öğrenim görmüş, aynı zamanda usta-çırak ilişkisi içinde hekimlik ve cerrahlık mesleğini edinmiştir. Uzun yıllar hekimlik yaptığı Amasya Darüşşifa’sında sonradan başhekim olmuştur. Muhtemelen bu hastanede Burhâneddin Ahmed en-Nahcuvânî’den eğitim almıştır. Candaroğlu İsfendiyar Bey zamanında bir süre Kastamonu’da çalışmalarına devam etmiştir. Meşhur eseri Cerrâhiyyetü’l Hâniyye’yi İstanbul’a giderek Fâtih Sultan Mehmed’e sunmuştur. Son eseri olan Mücerrebnâme’yi 1468 yılında tamamlamıştır. Tahminlere göre bu eseri yazdıktan kısa bir süre sonra vefat etmiştir.
Amasya’da yaşamış olması ve eserlerini o günün bilim dili olan Arapça yerine Türkçe yazması Sabuncuoğlu’nun Osmanlı bilim dünyasında yeterince tanınmasına engel olsa da hekimliği ve cerrahlığıyla dönemine damga vurmuş bilim adamlarındandır. Sabuncuoğlu’nun Türkçe kaleme aldığı Cerrâhiyyeti’l İlhâniyye 3 bölüm olarak düzenlenmiştir: Birinci bölüm, eskiden beri uygulanmakta olan ve çoğunlukla cerrahi tedaviye tercih edilen dağlamayöntemiyle tedavi konusundadır. 57 başlıktan oluşur. Bu bölümde dağlamada kullanılan araçlar, dağlamanın nasıl yapılacağı ve dağlamanın vücudun nerelerine uygulanacağı resimlerle anlatılmıştır. 98 başlıktan oluşan ikinci bölüm ameliyatlar hakkındadır. 36 başlıktan oluşan üçüncü bölüm ise kırık ve çıkıklar konusuna ayrılmıştır. Kolu kırılmış veya diz kayması olmuş bir kimsenin çıkan veya kırılan uzvunun nasıl eski haline getirileceği ve bu işlemin hangi araçlarla yapılması gerektiği resimlerle gösterilmiştir. Eserde tedavileri anlatan 136 adet minyatür, 149 adet ameliyat malzemesi ve 14 adet cerrahi kesim tekniği resmi bulunmaktadır.
Sabuncuoğlu, o dönem hekimlerinin aksine tedavide cerrahiye daha fazla önem vererek cerrahi yöntemlerinin gelişmesine önemli katkıda bulunmuştur.
Sabuncuoğlu, İslam bilim dünyasında cerrahi denildiğinde akla gelen ilk isim olan meşhur hekim Zehrâvî’nin asırlara meydan okuyan eseri Kitâbü’t Tasrîf’ten de faydalanarak cerrahi tedavi yöntemleri üzerine önemli çalışmalar yapmış, yeni yöntemler ve aletler geliştirmiş, bunları kendinden sonraki hekimlerin de kullanabileceği bir kitapta toplamıştır.
Kaynak: Anadolu Üniversitesi Türk Dünyası Uygulama ve Araştırma Merkezi müzesi tanıtım broşüründen alınmıştır.
Yorumla