DÜŞÜNCE Tarih

Geç Hitit Devletlerinden Tabal Krallığı’nın Coğrafi ve Siyasi Yapısı

Tacettin Belli (Anadolu Tarih)

MÖ 9. yüzyılın ikinci yarısında tarih sahnesinde boy göstermeye başlayan Tabal Krallığı, Anadolu’nun kalbinde bulunan jeopolitik konumundan ve sahip olduğu zengin ham madde kaynaklarından dolayı siyasi varlığını sürdürdüğü erken Demir Çağı süresince dış güçlerin ilgi odağı olmuş ve siyasi politikası bu duruma göre şekil almıştır. Bu çalışma Tabal Krallığı’nın coğrafi ve siyasi yapısını ele alarak Mezopotamya ve Anadolu’da bulunan komşu devletlerin Tabal coğrafyasını neden tahakküm altına almak istendiğine ışık tutmaya çalışmıştır.

TABAL ADININ KÖKENİ VE ANLAMI

Varlığını Asur vesikalarından öğrendiğimiz Tabal Krallığı’nın ismi Asur Devleti tarafından yapılan bir adlandırma olup aynı zamanda Tevrat’ta Tubal (Tabal) olarak geçmektedir. Fakat Tabal ismine ne Luvi hiyerofligli yazıtlarda ne de diğer yerli krallıkların belgelerinde rastlanılmaması bizlere neden bu bölgeye Tabal adı verildiğini merak ettirmektedir. Kökeni ve anlamı konusunda halen kesin deliller bulunmayan Tabal teriminin anlamı ile ilgili olarak Gürcü araştırmacı N. V. Khazaradze, ismin Hitit metinlerinde dağ ismi olarak geçen geçen “HUR.SAG Tapala” isminden gelebileceğini ifade etmiştir.[1]

Bazı araştırmacılar da Tabal kelimesinin, Sümer döneminden beri kullanılan “tabira/tibira” kelimesinden geldiğini öne sürmüşlerdir.[2] Son yıllarda, Hurri dilindeki bilimsel araştırma ve çalışmalar doğrultusunda “tabira/tibira” kelimesinin Hurrice’den alınma bir kelime olduğu yönünde de fikirler ortaya çıkmıştır. Fiil kökü tab/taw, mastar hali “(metal) dökmek”, tabiri “dökülmüş olan” ya da Tabali “metal döken” gibi Hurri kökenli kelimelerin yazıtlarda geçtiği belgelerle gösterilmiştir.[3] Bu görüşler doğrultusunda Tabal isminin, Asur Devleti tarafından sınırları içerisinde muhtelif dağlar ve zengin demir yatakları bulunduran siyasi bir teşekkülü ifade etmek için kullanılan coğrafi bir terim olduğunu söyleyebiliriz.

TABAL KRALLIĞI’NIN SİYASİ SINIRLARI VE COĞRAFİ YAPISI

Geç Hitit krallıkları içerisinde en geniş sınırlara sahip olan ve konfedere bir yapıdan oluştuğu anlaşılan Tabal Krallığı’nın toprak genişliği Anadolu ve Asur kaynakları incelendiğinde zaman zaman değişim geçirdiği görülmektedir. Sınırları içerisinde çeşitli dağlar, önemli su ve maden yatakları aynı zamanda ticaret yolları ihtiva eden Tabal Krallığı ile kabaca şu şekildedir: Kayseri, Nevşehir ve Niğde illerini kapsayan bölge kastedilmek istense de[4] krallığın en geniş sınırları, kuzey ve kuzeydoğu yönünde Kayseri’den Sivas’a doğru Kızılırmak boyunca Sultanhanı ve Kululu’ya; doğuda Gürün’e; kuzeybatıda yine Kızılırmak boyunca Acıgöl (Topada) ve Gökçetoprak (Suvasa) dâhil olmak üzere; batıda Aksaray, Tuz Gölü, güneybatıda Ereğli; güneyde de Bolkar Dağları, Aladağlar ve bunlardan kuzeydoğuya doğru devam eden Toroslara kadar uzanmaktadır.[5]. Tabal Krallığı’nın coğrafi yapısına geniş bir perspektifte bakacak olursak mezkûr satırlarda belirtildiği gibi çeşitli coğrafi ögeyi bünyesinde bulundurduğu görülmektedir.

Bölge Erciyes Dağı, Ali Dağı, Yılanlı Dağ, Hasan Dağ, Bolkar Dağ ve Aladağlar[6] başta olmak üzere zengin dağ topluluğuna sahiptir. Bu dağlar arasında en önemlisi Erciyes Dağı olmakla birlikte haiz olduğu bu önem, kuşkusuz Hititler dönemine kadar dayanmaktadır. Antik dönemin ünlü seyyahı Strabon, Geographika eserinde Argoios’un  (Erciyes Dağı) bütün çevresinin ormanlarla kaplı olduğunu ve böylece kolaylıkla kerestecilik yapılabileceğini söylemektedir[7].

Bu durum göz önüne alındığında Tabal bölgesinin kereste açısından kısım kısım zengin olduğunu ve dış güçlerin bu bölgeyi neden ilhak etmeyi ya da vassal hâle getirmeye çalıştığını daha iyi göstermektedir. Tabal bölgesi topraklarını besleyen önemli akarsu ve göllere de sahiplik yapmaktadır. Bölgenin kuzey sınırını oluşturan Halys (Kızılırmak ) ve Halys’e dökülen Karasu (Sarımsaklısu) Delisu ve bölgenin güneydoğusunda kalan ve Akdeniz’e dökülen Seyhan nehri Tabal Krallığı’nın en önemli su yataklarını teşkil etmektedir[8].

Tabal bölgesi Anadolu topraklarında bulunan merkezi konumundan dolayı önemli ticaret yollarını bünyesinde bulundurmaktadır. Batı Anadolu, Karadeniz, Doğu Anadolu, Mezopotamya ve Kilikya bölgesinden gelen ticaret yolları Tabal Krallığı’nın sınırları içerisinde kesişmektedir[9]. Bu durum Tabal Krallığı’nı jeopolitik açıdan önemli bir duruma getirmekle birlikte ekonomik açıdan güçlü olmasını sağlamış ve aynı zamanda erken Demir Çağı’nın başta Asur olmak üzere Urartu ve Frigya gibi önemli devletleri tarafından kontrol altında tutulmak istenmiştir.

TABAL KRALLIĞININ YÖNETİM YAPISI

Adına ilk defa MÖ 9. yüzyılın ikinci yarısında Asur kralı III. Salmanaser’in yıllıklarında rastladığımız Tabal Krallığı’nın yerli kaynakları yetersiz olduğu için yönetim yapısı hakkında detaylı bir bilgiye sahip olamamaktayız. Fakat Asur Devleti’nin yıllıklarını incelediğimiz zaman Tabal Krallığı’nın yönetim yapısı üzerine önemli ipuçları olduğunu görmekteyiz. Mezkûr satırlarda bahsedilen Asur kralı III. Salmanaser’in saltanatının 22. yılında Anadolu’ya düzenlediği seferde 24 Tabal kralını mağlup ettiğini ve Tuatti’nin oğlu Kikki’yi haraç vermek zorunda bıraktığını söylemektedir[10].

Buradan anlaşıldığı üzere Tabal, çeşitli krallıkların bir araya gelerek oluşturduğu konfedere yapıda bulunan siyasi bir teşekküldür. Fakat bu yapının merkezi neresiydi? Yıllıklar incelendiği zaman bu durum hakkında da bazı tahminler yapmak mümkündür. Öncelikle Tabal adının yukarıdaki satırlarda dağ veya metali işaret eden bir kelimeden türemiş olabileceğini söylemiştik. Bu durum aynı zamanda Tabal coğrafyası incelendiğinde birleşik krallığın ilk merkezine işaret eden bir adlandırma olması muhtemeldir. Çünkü metal ve dağ popülasyonu Kayseri, Sivas, Malatya civarında daha fazla olmakla birlikte bu iddiayı destekleyecek bazı kanıtlarda mevcuttur.

Asur kralı III. Salmanaser’in 22. saltanat yılındaki seferinde diğer Tabal krallarından ziyade Tuatti oğlu Kikki`den bahsetmesi ve Urartu kralı I. Argişti’nin Tuatti oğullarının ülkesinden geçtiğini söz etmesi[11] Tuatti Krallığının bu bölgede potansiyel bir güç olduğunu ve aslında Tabal Birleşik Krallığı’nın ilk merkezinin Tuatti ve daha sonra kendi soyundan gelen kişiler tarafından yönetilen Malatya ve Kayseri arasında bir bölgeye düştüğünü göstermektedir.

Peki, Tabal Krallığı siyasi varlığını kaybedene kadar merkezi yapısı hep aynı mı kalmıştı? Asur kaynaklarına baktığımız zaman bu durumunda değiştiğini görmekteyiz. Asur kralı III. Tiglat-pilaser döneminde Urartu Krallığı’nın başını çektiği bir koalisyona dâhil olan Tabal’in bu mücadeleden mağlup ayrılarak Asur devletine vergi vermeye devam ettiği görülmektedir.

Asur kayıtlarında Uassurme Anadolu’da bulunan Topada, Suvasa ve Kayseri hiyeroglif yazıtlarında ise adı Wasusarmas olarak geçen[12] III. Tiglat Pilaserin vasali olan ve diğer Tabal krallıkları tarafından yazıtlarda büyük kral olarak kabul edilen Uassurme’nin (Wasusarmas) krallık merkezi Nevşehir ve çevresine lokalize edilmesi olasıdır. Bundan kısa bir süre sonra III. Tiglat-pilaser’e haraç veren krallar arasında bulunan Asur yazıtlarında Urballa, Andaval, İvriz, Bor, Bulgarmaden ve Niğde II hiyeroglif yazıtlarında[13] ise Warpalawas olarak adlandırılan kralın politik açıdan güç kazandığını ve yazıtlarda bazı kralların kendisini Warpalawas`ın vasali olarak görmesi Tabal Krallığı içerisinde yeni bir merkezin çıktığına işaret etmektedir.

Özetle söylemek gerekirse Tabal Krallığı siyasi varlığını sürdürdüğü sürece çeşitli krallıkların birleşmesinden oluşan konfedere yapısını kaybetmemiş fakat gelişen siyasi durumlar neticesinde krallığın merkezinin zaman zaman başka bir krallığa geçerek el değiştirdiği gözlemlenmektedir.

 

[1] Atakan, Akçay. Arkeolojik ve Filolojik Belgeler Işığında Tabal Ülkesi, Ankara, 2011, s. 17

[2] Akçay, gös. yer

[3] Akçay, gös. yer

[4] Turgut, Yiğit. Tabal, Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Dergisi, 2000, s. 177

[5] H. Hande, Duymuş. Asur Kaynaklarına Göre Demir Çağı`nda Tabal Krallığı, ODÜ Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi, 2011, s. 37

[6] Selim, Pullu. Geç Hitit Tabal Krallıkları, Afyonkarahisar 2013, s. 24

[7] Strabon, Geographika, İstanbul 2018, s. 9

[8] Pullu, a.g.e, s. 26

[9] Pullu, gös. yer.

[10] Mehmet, Kurt. Tabal Ülkesi’nin İdari ve Politik Yapısı, Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Konya 2010, s. 129

[11] Kurt, a.g.e. s. 130

[12] Kurt, a.g,e. s. 131

[13] Kurt, gös,yer

KAYNAKÇA

1 – Akçay, Atakan. Arkeolojik ve Filolojik Belgeler Işığında Tabal Ülkesi, Basılmamış Doktora Tezi, Ankara, 2011.

2- Duymuş, H. Hande. Asur Kaynaklarına Göre Demir Çağı`nda Tabal Krallığı, ODÜ Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi, Cilt 2, Sayı 3, Haziran 2011.

3 – Kurt, Mehmet. Tabal Ülkesi’nin Politik ve İdari Yapısı, Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Sayı 23, 2010.

4 – Strabon, Geographika. Arkeoloji ve Sanat Yayınları, İstanbul 2018.

5 – Pullu, Selim. Geç Hitit Tabal Krallıkları, Kocatepe Akademi Yayınları, Afyonkarahisar 2013.

6- Yiğit, Turgut. Tabal, Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Dergisi, Cilt 40, Sayı 3-4, 2000.

bilimdili

Yorumla

Yorum yazmak için buraya tıklayın...