Denizcilik DÜŞÜNCE Tarih TEKNOLOJİ

Osmanlı Devleti’nin İlk Buharlı Gemisi: Buğu

Yazar: Beyza Şeyhoğlu

 

Osmanlı Devleti’nin buharlı gemi ile tanışma serüveni 19. yüzyılda II. Mahmud’un saltanat döneminde gerçekleşmiştir. Bu yazımızda Osmanlı Devleti’nin sahip olduğu ilk buharlı gemi olan Swift adıyla da bilinen Buğu gemisinden bahsettik. İyi okumalar dileriz.

BUHARLI GEMİLER

Osmanlı Devleti, etrafı denizlerle çevrili jeopolitik konuma sahip olduğu için donanma her zaman önemli bir unsur olmuştur. Osmanlı donanmasını üç ana dönemde incelemek mümkündür. İlk olarak kadırga adı verilen kürekli gemiler, ikinci olarak kalyon adı verilen yelkenli gemiler son olarak da buharlı gemiler Osmanlı Devleti’nin donanmasında etkin bir biçimde kullanılmışlardır. [1]

19. yüzyıla gelindiğinde sanayi inkılabıyla beraber ortaya çıkan yenilikler devletlerin donanmasına birtakım değişimlere sebebiyet vermiştir. Bu duruma örnek olarak buhar makineleri, gemilerde kullanılmaya başlanılarak 19. yüzyılda yeni bir dönem ortaya çıkmıştır. Buharlı gemiler, yelkenli gemilerden sonra denizcilik alanı için çığır açan bir gelişme olmuştur. Yelkenli gemiler rüzgâr, fırtına gibi kötü hava koşullarından çabuk etkilenip kötü hava koşullarına yenik düşerken buharlı gemiler, üretildikleri teknoloji gereği hava koşullarından en az derecede etkileniyorlardı.[2] Ancak buharlı gemiler, ilk önce savaş gemisi olarak kullanılmamıştır. Devletler, daha çok bu gemilerde nehirlerde ya da denizlerde taşımacılık faaliyetleri yürütmüşlerdir.[3] Bu durumun elbette birden fazla nedeni vardı. Ancak daha sonra teknolojide yaşanan değişimlerle beraber devletler, donanmalarında buharlı gemilerden oldukça yararlanmaya gayret göstermişlerdir.

BUĞU/SWİFT

1828 senesinde Osmanlı Devleti İngiltere’den satın alınan ilk buharlı gemisi olan Swift ile tanışmıştır. Halk, geminin üzerinden çıkan dumanlardan dolayı gemiye Buğu ismini vermiştir. Öyle ki geminin İstanbul’a ilk geldiği gün, herkes limanlara gemiyi görmek için koşmuştu.[4]

Halkın buharlı gemilerle tanıştığı gün, vapurda bulunan seyyah Mac Farlane şu şekilde anlatmaktadır; “…. İstanbul’un üzerinde kurulu olduğu yarımadanın sahilleri boyunca kalabalıklar toplanmış, dünyanın bu tarafında ilk kez görülen buharlı gemiyi, şaşkınlıkla seyrediyorlardı… Birkaç kişi silahlarını bırakıp bizi selamlarken, at sırtındaki diğerleri bu mucizenin sonunun nasıl olacağını görmek için gemimizi takibe devam ettiler. Öte yandan, sonradan haberdar edildik ki sahilde dizili tabyaların bazılarında daha nahoş bir merak uyandırmışız: Cahil topçular, bu geminin olağanüstü türde bir ateş gemisi olduğuna karar getirerek bize ateş etmeye çalışmışlar.”[5]

Ardından birkaç gün sonra Ermeni tüccar Artin Harutyun, gemiyi 320.000 kuruşa satın alarak Tersane-i Amire’ye bağışlamıştır. [6]

Böylelikle, Osmanlı Devleti buharlı gemiyle tanışmış, bu tarihten itibaren tersaneye buharlı gemileri satın almak için çaba göstermiştir.


[1] İdris Bostan, “Gemi Yapımcılığı ve Osmanlı Donanmasında Gemiler”, Başlangıçtan XVII. Yüzyılın Sonuna Kadar Türk Denizcilik Tarihi I, ed: İdris Bostan, Salih Özbaran, Deniz Basımevi Müdürlüğü, İstanbul 2009, s. 327.

[2] İlhan Ekici, “XIX. Yüzyılda Osmanlı Deniz Ticaretinde Değişim ve Tepkiler”, Tarih İncelemeleri Dergisi, C. XXI, S. 2, Aralık 2006, s. 53-54.

[3] Levent Düzcü, Yelkenliden Buharlıya Geçişte Osmanlı Denizciliği (1827-1853), Doğu Kütüphanesi, İstanbul 2017, s. 161.

[4] Nurcan Bal, XIX. Yüzyıl Buharlı Gemiler Dönemi Osmanlı Bahriyesi, Kopernik, 2018, s. 28-29.

[5] Daniel Panzac, Osmanlı Donanması (1572-1923), çev: Ahmet Maden, Sertaç Canpolat, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 2018 İstanbul, s. 293-294.

[6] Bal, a.g.e., s. 29.