Kitap

Uluslararası Beşeri Bilimler ve Eğitim Dergisi’nin 16. Sayısı Yayınlandı

Ekim ayı, tarihimizin en anlamlı ve önemli olaylarından biri olan Cumhuriyetin ilan edildiği ay. Bazı olaylar vardır ki onları kendi zamanlarına hapsedemezsiniz. Yıllarca, yüzyıllarca var olurlar, “bitti” denildiği zamanlarda bile köklerinden yeni filizlerin fışkırdığını görürsünüz. “Hasta adam öldü” dediler, hasta adam, dünyada eşi az bulunur bir mücadele ile ayaklandı. 29 Ekim 1923 tarihi, bir dirilişin, yeniden ayağa kalkmanın tescil günüdür. Onu redde veya küçümsemeye kalkanlar da dahil, bu dirilişe can borcumuz var. “Kanla, irfanla” onu kuranlara, kurup armağan bırakanlara rahmet olsun.

Bu sayımızı, Cumhuriyetin 98.yıl dönümüne adamakla mutluyuz.


Türk milleti yirminci yüzyıla büyük acılar içinde ve her gün yeni bir tehlikeyle karşı karşıya kalarak girdi. Yüzyıllarca mücadele ettiği Batı karşısında geriledi, ona yetişemeyeceği endişesiyle bunaldı; bunaldıkça da yeni ümitsizliklere düştü.  Ümitsizlik, her toplum için en büyük tehlikedir.

Tarihin yetiştirdiği en büyük devlet adamlarından biri olan Mustafa Kemal Atatürk, milletin en çok ihtiyaç duyduğu bir zamanda yetişti. Onun gibi inanç, azim, cesaret ve bilgi ile donatılmış bir lider gelmeseydi, bu tehlikeler büyür, bunalım, içinden çıkılmaz bir hâle gelirdi. Bunu önlemenin ilk basamağı ülkenin bağımsızlığını, milletin egemenliğini sağlamak için savaşmaktı. İyi yetişmiş bir asker olarak bu ilk basamağı büyük bir başarıyla geçen Mustafa Kemal, bu başarıyı perçinleyecek olan sosyal ve siyasal mücadeleye de girişti. Bunun merkezinde “toplumun şeref ve onuruna yaraşır bir yeni yönetimin kurulması” amacı yer alıyordu.

Herkes kabul eder ki, insan için en büyük değerlerden biri, insanlık onurudur.  İnsan belli değerleri olduğu için diğer varlıklardan farklı ve erdemlidir. Her devlet, her şeyden önce vatandaşlarının onuruna sahip çıktığı sürece gerçek anlamda devlet olur. Bunun yolu, insanın yönetilme ve yönlendirilme tarzının sağlıklı olmasından geçer. Mustafa Kemal, “Biz Türkler ruhen demokrat doğmuş bir milletiz.”  demiş, bunu da “Türk milletinin karakter ve âdetlerine en uygun olan idare, cumhuriyet idaresidir.” sözüyle netleştirmişti. Ona göre “Tek bir egemenlik vardı, o da millî egemenlikti.” Cumhuriyet bu net düşünceyle kurulmuştur. Bu anlamda Türkiye Cumhuriyeti bir “yeniden doğuş”tur. Hiçbir yeniden doğuş, durup dururken olmaz. Büyük fedakârlıklara katlanmak gerekir. Nitekim Türk milleti, yıllarca süren bir savaş döneminin bin türlü acısını çekmiş; çoluk çocuk, yaşlı, hasta ayrımı yapılmaksızın ezilmiş, eziyet çekmiştir. Yeniden doğuş, bu acıların arasında filizlenmiştir. Yıkıntıların arasından böyle bir yapıyı ortaya çıkarmak elbette büyük bir başarıdır. Tabii, bu büyük başarının arkasında binlerce şehidin, binlerce gazinin kanı, canı, emeği var.

Eski parlak günlerinden uzak düşmenin moral bozukluğunu yaşayan Türk milleti, bu yeniden doğuş sayesinde kısa zamanda toparlanmış, çağdaş dünyanın önemli bir üyesi olarak tarihteki yerini almıştır. Hedef, her alanda, çağdaş dünyanın bütün imkânlarını kullanarak ilerlemek ve ilerlemiş ülkelerle aynı şartlarda varlığını sürdürmektir.

Atatürk, Cumhuriyeti “varlığımızın ve geleceğimizin temeli olan bir hazine” değerinde görmüş, onu koruyup kollama görevini de gücün, azmin, aydınlığın ve diriliğin ta kendisi olan gençliğe vermişti. Cumhuriyet idaresinin en büyük şansı, her halde, gençliğe emanet edilmiş olmasıdır. Çünkü gençlik, daima yenilenebilen, kendini yenileyen, etrafına da yenilenme isteğini aşılayan bir güç odağıdır.

Gençlik, şartlar ne olursa olsun, Ata’nın kendisine büyük bir güvenle emanet ettiği  Cumhuriyet’e, bu büyük esere sahip çıkacak; vatanın her yönüyle geliştirilmesi ve  her türlü tehlikeden korunması görevini daima başarıyla yürütecektir. Çünkü Türk gençliği, bu emaneti korumak için ihtiyaç duyduğu gücün kaynağını çok iyi bilmektedir.

Cumhuriyet Bayramımız kutlu olsun.


Bu sayımız da, her zaman olduğu gibi çeşitli ve seviyeli yazılarla çıkıyor. Eğitim başta olmak üzere bu sayıda topladığımız yazılar, dil, edebiyat (edebiyatta tematik değerlendirme), tarih, tarihi metinlerin incelenmesi, mutfak eğitimi, kitap tanıtım yazıları vb. şeklinde sınıflandırabileceğimiz araştırmalar, bilim dünyamızın ve kültür tarihimizin zenginliklerini yeniden hatırlatacak kalitededir.

Sosyal bilimlerin gelişmesi için göz nuru döken araştırmacılarımıza, derginin kusursuz çıkması için gece gündüz büyük bir titizlikle çalışan teknik ekibimize, editörlerimize, yazıları inceleyip değerlendiren hakemlerimize çok teşekkür ediyoruz.

Daha kapsamlı sayılarda buluşmak dileğiyle…

Prof. Dr. Saadettin YILDIZ

Editör

Dergiye Erişim İçin Tıklayınız: Uluslararası Beşeri Bilimler ve Eğitim Dergisi