Dil TOPLUM

Azerbaycan Türkçesinde Hayvan Yavru Adları

Bu makale Türkbilig’in Cilt: 2022 Sayı: 44. sayısında yayınlanmıştır.

Saffet Alp YILMAZ

Öz: Dil ve toplum birbirinden bağımsız düşünülemeyen, biri olmadan diğeri açıklanamayan iç içe geçmiş iki kavramdır. Toplumların gelişim süreçlerinde av-avcı ve yetiştirici-evcil hayvan ilişkisi, içinde bulunduğu kültürü ve dolayısıyla kültürün taşıyıcısı olan dili etkilemiştir. Böylece hayvanlarla ilgili pek çok soyut veya somut unsur, kültürün aktarıcısı olan dili de şekillendirmiştir. Bu nedenle Türk kültüründe çeşitli hayvanlar ve hayvan adları önemli roller üstlenmiş; toplumun iktisadi ve sosyal olarak gelişimine katkı sunmuştur.  Sibirya’dan Balkanlara kadar geniş bir coğrafyada yaşayan Türkler, hayvanlara çeşitli ölçütlere göre adlar vermiştir. Özellikle de koyun, keçi, sığır gibi hayvanların cinsiyetleri, yaşları, renkleri, taşıdıkları lekeler, işaretler, doğum dönemleri gibi unsurlar hayvanların sınıflandırılmasında önemli birer ölçüt olmuştur. Bu çalışmada Azerbaycan Türkçesinde yer alan yavru adları incelenerek Anadolu ağızları ve Eski Türkçe ile karşılaştırılacaktır.

Anahtar Kelime: Azerbaycan Türkçesi, Hayvan Adları, Türk Kültürü.

Giriş

Atın evcilleştirilmesi ve demirin işlenmesiyle birlikte Türkler için bozkırda yepyeni ve orijinal bir kültürün kapılarını açılmıştır. Türk bozkır kültürünün gelişmesiyle birlikte hayvancılık her alanda yayılmış, ticaretin gelişmesinde önemli roller üstlenmiştir. Bozkır, Türkler için bir hayat tarzı olduğu gibi hayvanlara önem vermeyi de beraberinde getirmiştir. Zaman içerisinde Türkler hayvanları, beslenme, ulaşım, giyim-kuşam gibi temel ihtiyaçlar doğrultusunda kullanmakla birlikte, hayvanları inanç dünyalarına taşımış, zaman kavramını belirlemede hayvan adlarından yararlanmış, kültür hayatlarına da hayvan adlarını yansıtmıştır (Bayrak 2020: 397).

Tarih boyunca dilimize girmiş, bir kısmı hayatiyetini kaybetmiş, bir kısmı bu gün hâlâ canlı olarak kullanılan hayvan adları ve bu hayvanlarla ilgili olarak doğmuş kelimeler vardır. Bozkır kültürünün temeli hayvancılığa dayandığı için, Türk insanı ile hayvanların sıkı münasebeti olmuştur. Bu sebeple Türkçede hayvanlarla ilgili pek çok kelime doğmuş, kelime grupları ve cümle kalıpları meydana getirilmiş ve değişik şekillerde kullanılmıştır. Hayvan adları; hayvanlardan elde edilen yiyecek, giyecek ve malzeme adları; bunlardan doğan yeni kelimeler de Türk dilinin söz varlığında önemli yer tutmaktadır. Bu söz varlığı denebilir ki, Türkçeyi besleyen en büyük kaynaklardan birisi haline gelmiştir (Karakuş, 1997: 1145).  Bu durum bütün Türk lehçelerinin söz varlığına da yansıdığını söylemek abartı olmayacaktır. Oğuzların bir dalı olan Azerbaycan Türkleri ve Azerbaycan Türkçesi çok geniş bir sahaya yayılmakla birlikte Azerbaycan Türkçesi Azerbaycan’ın resmi dili olmasının yanında İran (Doğu ve Batı Azerbaycan eyaletleri dışında kalan birçok bölgesinde), Irak (Kerkük ve civarı), Türkiye’nin Doğu ve Güney Anadolu bölgesi, Gürcistan ve Dağıstan’da gibi ülkelerde konuşulmaktadır (Buran & Alkaya & Yalçın, 2015: 96).  Dolayısıyla bu durum, Azerbaycan Türkçesindeki hayvan adlarının geniş bir sahaya da yayılmasına neden olmuştur. Bu çalışma yapılırken insanların günlük yaşamda yakın çevresinde bulunan hayvanlar ele alınmıştır. Bunlar gerek insanların yiyecek-giyecek ihtiyacını karşılmada gerek ulaşım ihtiyacında gerekse korunma gibi gereksinimlerini karşılamakta olan ve akla ilk gelen hayvanlardır. Araştırmada Azerbaycan Türkçesindeki hayvan yavru adlarının Anadolu Ağızları ve Eski Türkçedeki izleri sürülecektir. Azerbaycan Türkçesinin gerek ölçünlü dilinde gerekse ağızlarında kullanılan hayvan yavru adları incelenirken kelimelerin alıntı olup olmadığına bakılmayacaktır.

Yavru Adları

Eski Türkçede ve günümüz Azerbaycan Türkçesinde yavrunun karşılığı olarak bala kelimesi kullanılmaktadır. Bala  kelimesi “insan, kuş ve hayvan yavrusu”  anlamındadır. Kâşgarlı Mahmud DLT’de  bala  kelimesi “kuş ve hayvan yavrusu” yanında “vahşi hayvanların yavruları” için de kullanmıştır  (Ercilasun, Akkoyunlu 2015: 403/313, 482/386, 547/447 ). Azerbaycan Türkçesinde bala kelimesi “evlat, uşak ve oğul”anlamlarındadır. Bunun yanında “küçük, körpe ve hayvan yavrusu” anlamında da kullanılmaktadır (ADIL, I, 211). Keza bu Türkçede balaca kelimesi canlı cansız varlıkları için “ufak, küçük” anlamında kullanılabilmektedir. Bala kelimesinden türemiş ve bala adıyla kurulmuş birleşik kelimeler de geçmektedir. Örneğin ətcəbala/ətbala kelimesi Azerbaycan Türkçesinde “yumurtadan tüysüz ve gözünü açmadan çıkan bir kuş, civciv” anlamlarının yanında “keklik yavrusu” anlamında geçmektedir (ADIL II, 145).

  1. At ve Eşek Yavrusu

Anadolu ağızlarında aynı ad hem at, hem de eşek yavrusu için kullanılırken (Tor, 1762) bu durum Azerbaycan Türkçesinde de benzerlik göstermektedir.

Day kelimesi Azerbaycan Türkçesinde “bir yaşında erkek at yavrusu” anlamındadır (ADIL I, 552).  Küçültme eki +ça/çe ile yapılan day+ça kelimesi ise Azerbaycan Türkçesinde “bir yaşında erkek at yavrusu” anlamındadır (ADIL I, 559). Standart Türkiye Türkçesinde ve ağızlarında tay kelimesi ise “at yavrusu” anlamında varlığını sürdürmektedir. Kâşgarlı Mahmud da DLT’de geçen  tay kelimesi için “at yavrusu” anlamına geldiğini söylemektedir (Ercilasun, Akkoyunlu 2015: 111/100, 112/100, 112/101, 157/136, 514,412).

Xotuq kelimesi Azerbaycan Türkçesinde “eşek yavrusu; bir yaşındaki eşek yavrusu” anlamına gelmektedir (ADIL II, 481). Anadolu ağızlarında “koduk” adının k->h-, -k>-h dğişimine uğramış biçimleri bulunmaktadır (Tor, 1760). Benzer duruma Azerbaycan Türkçesinde de rastlanmaktadır. Anlam farkları da gözlemlenmektedir. Qoduq ise kelimesi Azerbaycan Türkçesinde “eşek yavrusu” anlamında kullanılmaktadır (ADIL III, 171). Anadolu’da eşek yavrusu için ölçünlü dilde kullanılan ‘sıpa’ yanında, en yaygın kullanılan ad Eski Anadolu Türkçesinde de geçen koduk, kodak kelimesi “eşek yavrusu, sıpa”  anlamlarındadır (TS IV / 2599). Eldeki verilere göre koduk kelimesinin “yeni doğmuş inek yavrusu, buzağı” yanında “deve ve köpek yavrusu” anlamları da bulunmaktadır (DS VIII / 2898). Keza godak “tay ve at yavrusu” anlamları da vardır (DS C: 6). Azerbaycan Türkçesinde hakaret kastıyla qoduq kelimesinin yanında kimi zaman sıpa (bir yaşında eşek yavrusu) da kullanılmaktadır (ADIL IV, 107).

Qulun kelimesi Azerbaycan Türkçesinde “yeni doğmuş at yavrusu” anlamında varlığını sürdürmektedir (ADIL III, 209). Eski dönemlerden beri hiç değişmeden günümüze kadar gelen kulun adı, yazı dilinde de, ağızlarda da yaygın olarak kullanılmaktadır. Anadolu ağızlarında görülen kulun / kuli / kuluk kelimesi ise “yeni doğmuş at yavrusu, tay” anlamındadır. Eski Anadolu Türkçesinde kulun adı +cak ekiyle genişletilerek, küçüklük kavramı daha da pekiştirilmiştir: kuluncak “küçük tay, yeni doğmuş tay” anlamlarıdadır (TS IV / 2729). Azerbaycan Türkçesinde de benzer değişime uğrayarak qulun+ ca ekiyle pekiştirme alarak kullanılmaktadır: Yeni doğmuş küçük at yavrusu anlamına gelmektedir (ADIL III, 209). Anadolu ağızlarında gulun/ kulun hem at ve eşek yavrusu anlamlarını içermektedir (DS C:8). Runik harfli metinlerde geçen kulan kelimesi ise  ‘yaban eşeği’  olarak Del–Uul I yazıtının 2. Satırında geçmekte olup ‘yabanî at’ olarak da anlamlandırılmıştır (Aydın, 2016: 33). Aynı zamanda kulan kelimesi ‘yabanî at’ anlamıyla Uygur Harfli Oğuz Kağan Destanı’nda da rastlanmaktadır (Ağca 2019: 87). Kâşgarlı Mahmud DLT’de kulun kelimesinin “at yavrusu” anlamında olduğunu söylemiştir (Ercilasun, Akkoyunlu 2015: 115/103, 203/174, 314/258, 482/386). 

Kurik kelimesi Azerbaycan Türkçesi Kelbecer ağzında “at yavrusu” anlamında varlığını sürdürmektedir (Axundov, 2007: 264). Kurıx kelimesi Nahçıvan ağızlarında “bir yaşına kadar olan bir tay” ve yeni doğmuş at yavrusu” anlamındadır  (Quliyev & Əliyeva, 2017.158).  Fakat korik kelimesi ise Kelbecer ağzında “keçi yavrusu” anlamında kullanılmaktadır (Axundov, 2007: 259).  Bu durumda kurik ile korik acaba aynı kelimenin farklı varyantları olabilir mi sorusunu gündeme getirmektedir. Anadolu ağızlarında ise kurik kelimesi hem at hem de eşek yavrusu anlamında bulunmaktadır (DS C:12). Ayrıca ses değişimlerine uğrayan kelime karık olarak Balcık ve Pütürge ilçelerinde “keçi yavrusu” anlamlarında da görülmektedir (DS VIII / 2661).

Quray kelimesi Dağıstan’da konuşulan Azerbaycan Türkçesi’nin Tabarasan ağzında “at yavrusu, tay” anlamında kullanılmaktadır (Axundov, 2007: 188). Quray kelimesinin +ca ekiyle pekiştirilmiş qurayca şekline Dağıstan’da Derbent ve Tabarasan şehirlerinde konuşulan yani Azerbaycan Türkçesinin kuzey ağızlarında “at yavrusu, tay” anlamında yaygın bir şekilde rastlanmaktadır (Axundov, 2007: 316).

Sıpa kelimesi Türkiye Türkçesi ve ağızlarında “eşek yavrusu” yaygın kullanılırken (Tor, 1769) Ölçünlü Azerbaycan Türkçesinde “bir yaşına kadar eşek yavrusu” anlamındadır (ADIL IV, 107). Bunun birlikte çok anlamlı kelimeler arasındadır. Guba ve Zengilan ağızlarında “domuz yavrusu” anlamındadır (Axundov, 2007:433). Bu kelimeden bahseten Kâşgarlı Mahmud sıpa için “iki yaşına girmiş olan sıpa; iki yıllık at” açıklamasını yapmaktadır (Ercilasun, Akkoyunlu 2015: 160/139, 244/121).

  1. İnek, Deve ve Manda Yavrusu

Genellikle büyükbaş hayvanlar olarak adlandırılan  inek, deve ve manda gibi hayvanların yavru adlarının birbirinin yerine kullanıldığı da gözlenmektedir.

Badax biçiminde rastlanan kelime Azerbaycan Türkçesi Guba ve Haçmaz ağzında “manda yavrusu” anlamına gelmektedir (Axundov, 2007:33). Potuğ/Pota biçimi ise Lenkeran ağzında “bir yaşında manda yavrusu”  anlamındadır (Axundov, 2007: 408). Bu kelime, Anadolu ağızlarında benzer ses değişmeleriyle badak / baduk / bedek / bıdık / bodak / bodi / bodik / boduk / botak / botlak / böcük / bödek / budik / buduk şekillerinde “orta büyüklükte manda yavrusu, yeni doğmuş manda yavrusu” anlamlarında bulunmaktadır. Ayrıca “badak” maddesi altında verilen biçimler de batı grubu ağızlarında “yeni doğmuş manda yavrusu” olarak geçmektedir (DS II / 461). Fakat Kâşgarlı Mahmud DLT’de botu: potuk, deve yavrusu; botuk botuk: potuk, deve yavrusu olduğunu söylemektedir (Ercilasun, Akkoyunlu 2015: 73/59, 434/339, 541/441). DLT’de “deve yavrusu” anlamına gelen kelime Kutadgu Bilig’te metaforlaşarak “çocuk, yavru bebek” anlamlarına gelmektedir (Bayrak 2020: 403). Yazıtlarda ise boto biçimde geçen kelime ‘deve yavrusu’ anlamına  gelmektedir (Altın–Köl I (E 28) 6.Altın–Köl I (E 28).  Türkiye Türkçesinin ağızlarında kullanılan potuk biçimi ise boto kelimesinin küçültme eki +k ile genişletilmiş biçimidir (Aydın, 2016: 20). Anadolu ağzılarında boduk kelimesi genel olarak “hayvan yavrusu” anlamındadır (DS II / 721). Ancak yer yer kelimede anlam daralmaları görülür. Mesela, Afyonkarahisar’ın Sultandağı ilçesinde “tavşan yavrusu” anlamındadır (DS XII / 4462).

Balaq kelimesi Azerbaycan Türkçesinde “manda yavrusu” anlamında kullanılmaktadır (ADIL I, 213). Balax şeklindeki kullanımı ise Nahçıvan’ın Ordubad ağzında “6-7 aylık camış yavrusu” anlamında görülmektedir (Quliyev & Əliyeva, 2017: 33). Keza kelimenin ses değiştirmeleri sonucu ortaya çıkan bılığ / bılıx biçimleri Nahçıvan ağızlarında  “ineğin yeni doğmuş yavrusu” anlamındadır (Quliyev & Əliyeva, 2017: 42).   Eski Anadolu Türkçesinde ise “manda yavrusu” anlamında geçen balak (TS I / 386, 388), günümüz Anadolu ağızlarında artık çok anlamlı kelimelerden biri olmuştur. Bu ad, ‘bala’ adından +k küçültme ekiyle türetilmiştir.  Türkiye Türkçesi ağızlarında da ‘balak’ kelimesinde söz başında b->m- değişimi sonucu ortaya çıkan  malak da yaygın olarak kullanılmaktadır (Tor, 1766).   Günümüz Anadolu ağızlarında balak  kelimesi artık “manda yavrusu, domuz yavrusu, tavşan yavrusu, kedi yavrusu ve ayı yavrusu” gibi çok anlamı bir kelimeye dönüşmüştür (DS XII / 4441).

Buzov kelimesi Azerbaycan Türkçesinde “daha sütten ayrılmamış inek yavrusu” anlamında kullanılmaktadır (ADIL I, 368). Eski Türkçe Dönemi’nden beri Türkçede yaşayan buzağı kelimesi, Anadolu’nun değişik yörelerinde farklı ses değişimleriyle kullanılmaktadır: bıza/ bızā/ beza/ bısık/ bızāb/ bızağ/ bızağa/ bızağı/ bızap/ bızav/ bızık/ bızo/ biza/ bizav/ bizo/ bizof/ bizov/ bozağ/ bozüü/ buzah/ buzak/ buzalaḫ/ buzavu/ buzo/ buzov / buzoy şeklinde ama hepsinde de “yeni doğmuş inek yavrusu” anlamındadır (DS II / 673). Eren, Moğolcada birağu olarak geçen Türkçe buzağı biçiminin buz- ‘böğürmek’ kökünden -ğu, -ğı ekiyle türetilmiş bir türev olduğu görüşünün en akla yakın bir görüş olduğunu dile getirmiştir (Tor, 1763). Kâşgarlı Mahmud DLT’de buzagu kelimesinin “buzağı” anlamında olduğunu vermektedir (Ercilasun, Akkoyunlu 2015: 41/28, 224/194, 263/229, 419/329, 482/386). Aynı zamanda DLT’de kelimenin buzagula– şeklinde “buzağılamak, buzağı doğurmak” anlamlarına gelen fiil hali de bulunmaktadır (Ercilasun, Akkoyunlu 2015: 482/386).

Dana kelimesi Azerbaycan Türkçesinde “bir yaşından küçük olan inek yavrusu” anlamında kullanılmaktadır (ADIL I, 531). Bu kelimeden +ça küçültme ekiyle genişletişen Danaça sözcüğü ise “küçük inek yavrusu” anlamındadır (ADIL I, 531).  Eski Anadolu Türkçesinde tana kelimesi “dana, inek yavrusu” olarak geçmektedir (Öztürk, 2017: 126). Standart Türkiye Türkçesi ve ağızlarında kelime tana / dana şekillerinde “inek yavrusu” olarak geçmektedir. Dana kelimesi türemiş ve birleşik kelimelerle birlikte yaygın şekilde kullanılmaktadır (Tor, 1764). Fakat bölgelere göre farklı yaş bildirmek gibi anlam değişmesi de görülmektedir: Akçalar ve Seydişehir ağızlarında dana  kelimesi “iki yaşında erkek dana” anlamlarında kullanılmaktadır (DS XII / 4736).

Düyə kelimesi Azerbaycan Türkçesinde “ineğin, camışın, ceylanın, geyiğin daha doğurmamış yavrusu” anlamındadır (ADIL I, 730). Düyə  kelimesi de küçültme ve pekiştirme eki +cə ile genişletilerek düyəcə biçiminde “küçük düve” anlamında kullanılmaktadır (ADIL I, 730). Eski Anadolu Türkçesinde düğe “iki yaşında sığır” anlamına gelmektedir (Tar. S II, 1300). Kâşgarlı Mahmud DLT’de  tüge kelimesi için “ineğin, iki yaşına gelmiş erkek yavrusu” olarak anlamını vermektedir (Ercilasun, Akkoyunlu 2015: 546/446).  Tüve/ tüvü/ düye gibi Anadolu ağızlarında ses değişimine uğramış biçimleri de görülmektedir: düge “bir yaşında, dişi inek yavrusu” (DS XII / 4488). Mesela, tüve kelimesi Niğde Bor ağzında “doğurma yaşına gelip doğurmamış dana” anlamındadır (DS X / 4016).

Dorba kelimesinin Azerbaycan Türkçesi Ordubad ağzında “iki yaşında manda yavrusu” anlamında kullanılmaktadır (Axundov, 2007:141). Kelime, Türkiye Türkçesi ölçünlü dili ve ağızları için hazırlanmış sözlüklerde rastlanmamıştır. Fakat bu kelimeyle ilişkili olabileceğini düşündüğümüz bir diğer Oğuz Türkçesi olan Gagauz Türkçesine bakıldığında kelime, turba biçiminde “köpek” anlamında kullanıldığı görülmektedir (Baskakov, 1991: 247).

Xötək kelimesi Azerbaycan Türkçesinde “manda yavrusu” anlamında kullanılmaktadır (ADIL II, 482).  Belki bu kelime yukarıda incelenen Xotuq ile bir bağlantı sözkonusu olabilir. Öte yandan kelime Türkiye Türkçesi ölçünlü dili ve ağızları için hazırlanmış sözcüklerde rastlanmamıştır.

Kəl kelimesi Azerbaycan Türkçesinde iş hayvanı olarak kullanılan erkek çamış olarak geçmektedir. Ayrıca dağlarda yaşayan yabani hayvan anlamı da bulunmaktadır (ADIL II, 669). Kəl kelimesi küçültme eki olan +çe ekini alarak kəlçə biçiminde “manda yavrusu” anlamında kullanılmaktadır (ADIL II, 670).  Yeni doğmuş manda yavrusuna “körpe kelçe” denmektedir. Anadolu ağızlarında özellikle de Azerbaycan Türklerinin yaşadığı Kars ve Iğdır bölgesinde kal  kelimesi “manda, manda yavrusu” anlamındadır (DS VIII / 2606). Azerbaycan Türkçesinin Kazak ağzında kelçe kelimesi “bir yaşına kadar olan erkek manda yavrusu” anlamında görüldüğü gibi yaş sınırlaması ifadesiyle varlığını sürdürmektedir (Axundov, 2007:241). Anadolu Ağızlarından Muş’un Bulanık ilçesinde kalça “manda yavrusu” şeklinde bir kelime bulunmaktadır (DS XII / 4530).

Köşək kelimesi Azerbaycan Türkçesinde  devenin yavrusu anlamındadır (ADIL II, 761). Ölçünlü dile de geçmiş olan köşek “deve yavrusu” adının Anadolu ağızlarında ünsüz değişimine uğramış biçimi de görülür:  köşek /köşşek olarak  “5-6 aylık deve yavrusu” olarak geçmektedir  (Aktaran, MAS / 268; alıntılayan Tor, 1754). Muğla ağzında köçek (<köşek) olarak geçen kelimesi “yeni doğmuş deve yavrusu” biçiminde de geçmektedir (Çınar, 2004: 208).

Gedax kelimesi Azerbaycan Türkçesinde “erkek manda yavrusu” anlamında Kelbecer ağzında varlığını sürdürmektedir (Axundov, 2007: 175). Anadolu’nun ağırlıklı olarak Doğu grubu ağızlarında kelime ses değişimleriyle gedek / gadak / gadek / gedeyh şekilleriyle ”manda yavrusu” anlamlarındadır (DS VI / 1965).

Mədəx kelimesi Azerbaycan Türkçesi Bolnisi ve Şeki ağızlarında “manda yavrusu” anlamlarındadır. Kâşgarlı Mahmud, DLT’de bu kelimeyle aynı kökten olduğunu düşündüğümüz, merdek/g “ayı yavrusu, domuz yavrusu” kelimesini vermektedir (DLT I: 480) (Ercilasun, Akkoyunlu 2015: 241/210).

  1. Keçi ve Koyun Yavrusu

Çəpiş kelimesi Azerbaycan Türkçesinde “altı ayını geçmemiş keçi yavrusu” olarak varlığını sürdürmektedir (ADIL I, 468). Bu kelime Azerbaycan Türkçesinde eskicil kelimelerden biri olarak çebiç, çepiç ve çepiş olarak yaygın olarak kullanılmaktadır. Eski Anadolu Türkçesinde ise, çebiş, çepiş biçimlerinde, “bir yaşında erkek keçi” (TS II / 845) anlamında geçmektedir. Kâşgarlı Mahmud DLT’de  çepiş kelimesi “altı aylık keçi yavrusu, çepiç” anlamına geldiğini söylemektedir (Ercilasun, Akkoyunlu 2015: 185/158). Anadolu ağızlarında mesela  çebiş/çebiç biçiminde Kahramanmaraş Afşın ağzındaiki yaşında olan erkek keçi” (DS III / 1101), Trabzon Beşikdüzü ve  Vakfıkebir ağzında çepiç “bir yaşında keçi” (DS XII / 4477);   Malatya ağzında çebiş “keçi yavrusu, yeni doğmuş oğlak” (Gülseren, 2000: 10) ve son olarak  Uşak ağzında “erkek keçi” gibi anlamlarında varlığını sürdürmektedir (Gülsevin, 2002: 16).

Gaday kelimesi Derbend ağzında “henüz doğurmamış keçi yavrusu” anlamında kullanımaktadır (Axundov, 2007:174). Kelime Türkiye Türkçesi ve Ağızlar için hazırlanmış sözlüklerde rastlanmamıştır.

Qıdı kelimesi Azerbaycan Türkçesinin Nahçıvan ağızlarında Qidix//Qıdı/Qıdıx  şekillerind geçen  kelime “ keçinin bir iki aylık yavrusu ve yeni doğmuş keçi yavrusu” anlamındadır ( Quliyev & Əliyeva, 2017: 180). Anadolu ağızlarında ise kelimesi gıdık/ garik/ ġıcık/ gıda/ gıdı/ gıdıḫ/ gıdik/ gıdiyh/ gılik/ gicik/  gidek/ gidi/ gidik biçimlerinde “keçi yavrusu, oğlak” anlamlarında genel olarak bütün ağız gruplarında geçmektedir. Fakat daha çok doğu grubu ağızlarında yaygındır (DS VI / 2032).

Mıcır  kelimesi Azerbaycan Türkçesinde “keçi yavrusu, çəpiş” anlamında kullanılmaktadır (ADIL III, 362). Azerbaycan Türkçesi Gah ağzında kelimesi micir biçiminde “keçi yavrusu” anlamındadır (Axundov, 2007:357).  Kelime kimi Anadolu ağızlarında, mesela Bursa Akhisar, İnegöl ağzında mıcır “manda yavrusu” biçimde bulunmaktadır.

Oğlaq kelimesi Azerbaycan Türkçesinde “körpe süt emen keçi yavrusu” anlamında kullanılmaktadır (ADIL III, 535). Anadolu ağızlarında, ölçünlü dilde yer alan ‘oğlak’ (<oğul+ak) kelimesi adı ve bu adın yan biçimlerinin kullanımı yanında, keçi yavrusunun yaşına ve değişik özelliklerine göre de adlandırıldığı görülmektedir (Tor, 1769). Kâşgarlı Mahmud DLT’de oglak kelimesi “oğlak” anlamındadır (Ercilasun, Akkoyunlu 2015: 45/31, 72/59, 175/150, 235/205, 399/311, 413/324, 486/389, 507/407).

Quzu kelimesi Azerbaycan Türkçesinde “kuzu (koyun yavrusu)” (ADIL III, 228). Eski Türkçe kozı veya kuzı “koyun yavrusu”  kelimesinden evrilmiştir. Moğolca kuriġan (aynı anlamda) Türkçe kuzıġan “kuzular” biçimi olduğu düşündürür. Keza, Kâşgarlı Mahmud DLT’de geçen ḳozı geçen kelime “koyunun yavrusu” anlamındadır (Ercilasun, Akkoyunlu 2015: 5/3, 112/101, 153/133, 223/192, 229/199, 259/226, 420/329, 486/389, 544/444, 563/464, 620/516, 635/531). Eski Anadolu Türkçesinde kuzı kelimesi “koyun yavrusu” anlamındadır (Öztürk, 2017: 161).

Toğlu kelimesi Azerbaycan Türkçesinde “toklu, altı aylık kuzu” anlamındadır (Axundov, 2007: 500). Kâşgarlı Mahmud DLT’de toklı kelimesi “altı aylık kuzu” anlamındadır (DLT / 634).  Eski Anadolu Türkçesinde “bir yaşında erkek koyun” anlamında geçen ṭoḳlı / toḳlı / ṭoḫlu / toṭlu biçimlerinde rastlanmaktadır (TS V / 3814). Anadolu Ağzılarında toklu /tohlu/ tokluk “altı aylıkla bir yaş arasındaki kuzu” ve “iki yaşında kuzu” anlamlarındadır  (DS X / 3948). Bu biçim, genel olarak bütün ağız gruplarında geçer. Kelime –k->-g-, –k->-g->-ğ- ve –k->-h- değişimine uğramış biçimleri de görülür (Tor, 1774).

Ç. İt Yavrusu

Küçük kelimesi Azerbaycan Türkçesinde “köpek yavrusu” anlamında kullanılmaktadır (ADIL II, 761). Anadolu ağızlarında kelime küçük  “köpek yavrusu” olarak doğu ve batı ağızlarında yaygın olarak geçmektedir (DS VIII / 2989). Kâşgarlı Mahmud’un DLT ‘de geçen kiçig kelimesi “herhangi bir şeyin küçüğü” anlamında geçmektedir (Ercilasun, Akkoyunlu 2015: 59/45, 120/107, 196/168, 279/242, 316/259).

Ənik kelimesi Azerbaycan Türkçesinde “yırtıcı, vahşi hayvan yavrusu” anlamındadır (ADIL II, 121). Eski Anadolu Türkçesinde enik, enük: Et yiyen dört ayaklı hayvanların yavrusu, yavru olarak geçmektedir (Tar. S III, 1472). Eski Türk dilinde enük kelimesi “hayvan yavrusu” anlamına gelmektedir (Caferoğlu, 1968: 73). Kâşgarlı Mahmud’un DLT adlı eserinde geçen enük kelimesinin “aslan, sırtlan kurt ve köpeğin yavrusuna verilen ad” olduğunu söylemiştir (Ercilasun, Akkoyunlu 2015: 49/34). Bununla birlikte kelimenin enükle– “yavrulamak” (Ercilasun, Akkoyunlu 2015: 155/134, 482/386), enüklen– “kendi kendine yavrulamak” (Ercilasun, Akkoyunlu 2015: 149/130), enüklüg “yavrusu olan” (Ercilasun, Akkoyunlu 2015: 88/79) biçimleri de görülmektedir. Enük kelimesi Türkiye Türkçesi ve ağızlarında, “kedi ve köpek yavrusu” anlamlarına gelmektedir (Tor, 2011: 1781). Kelime runik metinlerde unvan niteleyici olarak kullanılmıştır (Yılmaz, 2018: 89).

  1. Tavuk Yavrusu Adları

Cücə kelimesi Azerbaycan Türkçesinde “tavuk yavrusu”  anlamında kullanılmaktadır (ADIL I, 430). Eski Anadolu Türkçesi ve Anadolu ağızlarında cücükcücü kelimesi “civciv ve kuş yavrusu” anlamlarındadır (Tor, 1782). Ayrıca Anadolu ağızlarında  kümes hayvanlarını cü:cü ve bilbili kelimeleriyle çağrılmaktadır (K.K.1). Tavuk yavrusu diğer hayvanlarda olduğu gibi yaşına ve cinsiyetlerine göre farklı isimlerde adlandırılmıştır. Azerbaycan Türkçesinde Civciv karşılığı olarak cücə yaygın olarak kullanılmaktadır. Bunun yayında cücə ile birlikte Farsça’dan geçen beçə  kelimesi de  “çolpa, genç horoz” anlamındadır (ADIL I, 250).  Farsça baça/baçça kelimesinin anlamı “bebek, çocuk ve oğlan” olarak geçmektedir (Steingass, 1963: 156-157).

Sonuç

Türkler, yaşam tarzları sebebiyle tarih boyunca hayvanlarla sürekli bir arada bulunmuşlardır. Bu birliktelik Türk diline de yansımış, hayvanlara dair en ufak detay dahi sözcük hazinesinde kendine yer bulmuştur. Bu doğrultuda hayvanların yavru adları da dilin söz varlığında oldukça geniş bir yer kaplamaktadır.

Çalışmada Azerbaycan Türkçesinde yer alan yavru adlarına yer verilmiştir. Bu doğrultuda Azerbaycan Türkçesindeki hayvan yavru adları; day, xotuq, qulun, kurik, quray, sıpa adlarını içeren “At ve Eşek Yavrusu Adları”, badax, balaq, buzov, dana, düyə, dorba, xötək, kəl, köşək, gedax, mədəx adlarını içeren “İnek, Deve ve Manda Yavrusu Adları”, çəpiş, gaday, qidix/qıdı/qıdıx, mıcır, oğlaq, quzu, toğlu adlarını içeren “Keçi  ve Koyun Yavrusu Adları”, küçük, ənik adlarını içeren “İt Yavrusu Adları”, cücə adlarını içeren “Tavuk Yavrusu Adları” alt başlıklarında incelenmiştir.

Azerbaycan Türkçesi yavru adları bakımından oldukça zengin bir kelime hazinesine sahiptir.  Bu lehçede bulunan yavru adları Eski Türkçe ve Anadolu ağızlarında büyük ölçüde ortaktır. Standart Türkiye Türkçesinde yer almayan yavru adlarının büyük bir kısmı ise ağızlarda yer almaktadır. Bu durum ise Azerbaycan Türkçesiyle Türkiye Türkçesi arasındaki kelime hazinesinin büyük ölçüde ortak olduğunu göstermektedir.

Bu çalışmada, Azerbaycan Dilinin İzahlı sözlükleri ve dialektoloji sözlüklerinden oldukça yararlanılmaya çalışılmıştır. Fakat sözlüklerde etnik grupların, yaşadığı yerleşim birimlerinde kullandıkları dil ve kelimeler dialektoloji sözlüklerine birebir o dilin varisi olarak eklenmiştir. Öte yandan Fars ve Kafkas dillerinden geçen adlar, ek alarak veyahut birebir aynı şekilde Azerbaycan Türkçesi ağızlarında varlığını sürdürdüğünü belirtmek de gerekmektedir.

Kaynakça

ADİL →Orucov, Ə. (2006). Azərbaycan Dilinin İzahlı Lüğəti, Cilt: I-IV, Bakı: Şərq- Qərb.

Ağca, F. (2019). Uygur Harfli Oğuz Kağan Destanı (Metin-Aktarma-Notlar-Dizin-Tıpkıbasım). Ankara: Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü, Dil Araştırmaları Dizisi No: 16.

Axundov, A. (2007). Azərbaycan Dilinin Dialektoloji Lüğəti, Bakı: Şərq-Qərb.

Aydın, E. (2016). “Eski Türk Yazıtlarında Bitkiler ve Hayvanlar” Türk Kültürü. 2016/1,S 1-51.

Bayrak, S. (2020). Kırım Tatar Türkçesinde Eski Türkçe ile Ortaklaşan Hayvan Adları Üzerine . Türkiyat Mecmuası , 30 (2) , 395-409 .

Buran, A., Alkaya, E., Yalçın, S. K. (2015). Çağdaş Türk yazı dilleri 1, güney batı / Oğuz grubu. Ankara: Akçağ Yayınları.

Caferoğlu, A. (1968). Eski Uygur Türkçesi Sözlüğü, Türk Dil Kurumu: 260, Ankara.

Clauson, S. G. (1972). An Etymological Dictionary of Pre-Thirteen-Century Turkish, Oxford: At the Clarenon Press.

Çınar, A. (2004). Muğla İli Ağzı Sözlüğü, Birleşik Matbaacılık Sanayi ve Ticaret Ltd. Şrt. Muğla.

DLT→ Ercilasun, A., B. Ve Akkoyunlu, Z. (2015). Kâşgarlı Mahmud-Dîvânu Lugâti’t-Türk, Giriş- Metin-Çeviri-Notlar-Dizin, TDK Yayınları, Ankara.

DS → (1993). Türkiye’de Halk Ağzından Derleme Sözlüğü I-XII, Ankara: Türk Dil Kurumu: 211/1-12.

Ercilasun, A. B. – Akkoyunlu, Z. (2014). Kâşgarlı Mahmut Dîvânu Lugâti’t-Türk Giriş Metin-Çeviri-Notlar-Dizin, TDK Yayınları, Ankara.

Gülseren, C. (2000). Malatya Malatya İli Ağızları, İnceleme – Metinler – Sözlük ve Dizinler,  Ankara: Türk Dil Kurumu.

Karakuş, İ. (1997). Türkçe Ad Bilim (Onomastik)’de Hayvan Adları. Erdem/ Atatürk Kültür Merkezi Dergisi. 9/27.

Öztürk, E. (2017). Eski Anadolu Türkçesi El Kitabı: Ankara: AKÇAĞ.

Quliyev, Ə & Əliyeva, N., (2017). Naxçıvan Dialekt və Şivələrinin Lüğəti Naxçıvan: Əcəmi.

Tor, G. (2011).“Anadolu Ağızlarında Yavru Adları”, 38. ICANAS, IV. Cilt, Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu, s.1749- 1829.

TS → (1995). Tarama Sözlüğü I-VI. Ankara: Türk Dil Kurumu Yayınları: 211/1-6.

Gülsevin, G. (2002). Uşak İli Ağızları, Dil Özellikleri-Metinler-Sözlük, Ankara: Türk Dil Kurumu.

Steingass, F. (1963). A Comprehensive Persian-English Dictionary: Including the Arabic Words and Phrases to be Met with in Persian Literature (Fifth Impression), LONDON: Routledge & K. Paul.

Yılmaz, S. (2018). Türk Runik Harfli Metinlerde Siyasi Terimler, Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Eskişehir.

Kaynak Kişi:

Şerife YILMAZ, 1950, Derleme Yeri: Afyonkarahisar/ Emirdağ, Derleme Tarihi: 27.06.2022.

 

Saffet Alp Yılmaz

Doktora Öğrencisi, Azerbaycan İlimler Akademisi, Baku / Azerbaycan. saffetalp@gmail.com

Yorumla

Yorum yazmak için buraya tıklayın...