Yazar: Uzman Derya Soysal / Dr. Medihanur Argalı
“Günler geçti, yıllar geçti. Altay’daki Kırgızlar Kalmuk ile Mançuların arasında kalmasına rağmen tekrar canlandılar. Türk soydaşlarını bulup ilgi kurdular. Malları çoğalıp, kırk aile yetmiş aile oldu, ordu kurup hilâl işaretli bayrağını dalgalandırdılar ve düşmanı ürküttüler.”
Türk halklarının mitolojik destanları iyi bilinmektedir. Bunların en ünlüsü, Kırgız tarihinde önemli bir sembol olan ve en eski Türk destanlarından biri olan Manas’tır. Manas’ın gerçekte ne zaman yaşadığı bilinmemekle birlikte 8. ve 11. yüzyıllar arasında yaşadığı düşünülmektedir. Bu kahraman şüphesiz Türk mitolojisinin ve bozkır kültürünün derin izlerini taşımaktadır (Bars, 2019). Kırgız Türklerinin güçlü bir sözlü geleneği vardır. Fakat bu destan Yaratılış, Türeyiş, Göç, Ergenekon, Şu ve Oğuz Han gibi diğer Türk destanlarından daha farklı özelliklere sahip olup Finlerin Kalevala’sından, Almanların Nibelungen’inden, Hintlilerin Ramayana’sından ve Antik Yunanlıların İlyada ve Odysseia’sından daha fazla dize içeren dünyanın en büyük destanıdır. (Islamansikopedisi.org). Nitekim Kırgız Türklerine ait olan Manas destanı 400.000 dizeden oluşan dünyanın en uzun destanıdır (Akyüz, 2010). Manas Destanı’ndan bahseden en eski kaynak Seyfeddin Molla’nın 16. yüzyılda yazdığı Mecmûu’t-tevârîh’tir. Burada Manas, tarihi bir şahsiyet ve asker olarak tanıtılmaktadır. (Islamansikopedisi.org).
Van der Heide (2008) Manas Destanı’nın bugün Kırgızistan’da hayati önem taşıdığını yazmaktadır. Kırgızistan’da herkes Manas’ı tanımakta ve karakter her türlü medyada öne çıkmaktadır. Bir başka deyişle Manas, Kırgızların Odysseia’sıdır. Reichl (2001), Manas Destanı’nın Kırgız toplumu dışında yaygın olmadığını belirtir: “Manas, Homeros destanları gibi, Hegelci anlamda bir destandır: bütün bir halkın ideallerini ve özlemlerini, ahlakını ve geleneklerini, alışkanlıklarını ve dünya anlayışını şiirsel bir şekilde ifade eder.”
Manas destanı, Kırgızların kendilerine eziyet edenlere karşı verdikleri mücadeleyi anlatır. Efsaneye göre Kırgız boylarını birleştiren ve onlara toprak veren ilk kişi Manas’tır. Manas, düşman güçlere karşı güçlü bir şekilde karşılık vermeli ve cesur saldırılarla bölgelerinin kontrolünü sağlamıştır (Bruley, 2021). Mücadelesini oğlu Semetej ve torunu Sejtek sürdürmüştür. (Bruley, 2019). Destanı bilim dünyasına ilk tanıtan Kazak bilim adamı Çokkan Valihanuly olmuştur. Cengiz Han’ın soyundan gelen bu Kazak prensi, 1856 yılında Kırgızistan’a yaptığı gezi sırasında destanın bir versiyonunu derleyip Rusçaya tercüme etmiş ve 1861 yılında Rus Coğrafya Kurumu dergisinde “Kökütey Han’ın Külleri” adıyla yayınlamıştır. Dünyanın en uzun destanı olan Manas Destanı, sadece Kırgızların değil, Türk dünyasının inançları ve günlük yaşamları hakkında önemli bilgiler içermektedir. Destanın ilk baskılarından birini yapan Valikanuly, Kırgız halk edebiyatının tamamını kapsayan tek bir destan olan Manas’ın önemini başarılı bir şekilde anlatmıştır. “Kırgız İlyada’sı olarak adlandırılan bu eser, Kırgızların yaşam tarzları, örf ve adetleri, ahlâk ve dini inançları, coğrafyası, tıbbi bilgileri, diğer milletlerle ilişkileri hakkında hemen her türlü bilgiyi içermektedir” (İnan, 1987).
Daha sonra W. Radloff, 1862, 1864 ve 1869’da Kırgızistan’a yaptığı geziler sırasında Manas’tan bazı parçaları derleyip yazıya dökmüş ve bunları “Proben der Volkslitteratur der Türkischen Stämme” (St. Petersburg 1885) kitabının V. cildinde Kırgız-Rusça-Almanca olarak yayınlamıştır. Manas Destanı’nın bugüne kadar on üç versiyonu derlendi ve çoğu yayımlanmıştır. Bazıları hala el yazması halindedir. Destan üzerine önemli eserler yayınlayan Kazak yazar Muhtar Auezov, 1930’da başladığı çalışmalarını otuz yıl sürdürmüş ve destanın halk arasında yaşayan pek çok varyantını ortaya çıkarmıştır.
Kırgız, Kazak ve Özbek araştırmacıların yanı sıra Abdülkadir İnan, Emine Gürsoy-Naskali, Naciye Yıldız, Tuncer Gülensoy (Islamansikopedisi.org) gibi pek çok Türk bilim adamı da destan üzerinde çalışmaktadır. Bunun temel nedeni, daha önce de belirttiğimiz gibi, Manas Destanı’nın Kırgız edebiyatı ve tarihindeki öneminin yanı sıra Türkler, Kazaklar ve diğer Türk grupları için de son derece önemli olmasıdır.
1995 yılında Manas Destanı, milenyum kutlamaları sırasında uluslararası kültür sahnesinde öne çıkarılmıştır. Daha sonra destanın prestiji yıllar içinde dalgalanmış ve sonunda 2005-2010 yılları arasında siyaset sahnesinden kaybolmuştur (Bruley, 2019).
Destanın “Manas” başlıklı ilk bölümünde Kırgız kahramanı Manas’ın doğuşu, güçlü bir adam olarak ortaya çıkışı, Kırgızlar arasındaki savaşlarda ün kazanması, Kalmuklara karşı kazandığı başarılar, Kırgızların tek bayrak altında kalması ve eyaletinin düşman işgalinden kurtarılması, Kırgızların birleşmesi gibi olaylar anlatılmaktadır. Dolayısıyla Manas’ın Kırgız kimliğinin inşasında ve genel olarak Kırgız tarihinde kilit bir rol oynadığını anlayabiliriz.
Manas Han’ın kim olduğunu anlamak önemlidir. Bu destanda verilen bilgilere göre Manas, Kara Han’ın oğlu Yâkub (Cakıp) Han ile Haydar Han’ın kızı olan eşi Çıyırdı’nın oğludur. Adı “zeki, akıllı” anlamına gelmektedir (Gülensoy, s. 16-19). Hızır, beşikten konuşmaya başlayan Manas’ı korumaktadır. Manas hızla büyümüş ve cesur bir genç olmuş; Çinlileri Kaşgar’dan zorla doğuya sürmüştür.
Kırgız destanı üçlemesi Manas, Semetey ve Seytek, dağınık kabilelerin tek bir ulus altında birleşme sürecini anlatmaktadır. Bu üçleme Kırgız halkının tarihi hafızasını ifade eder ve her yaştan erkek ve kadın destan anlatıcılarından oluşan bir topluluk sayesinde günümüze kadar gelmiştir. Yapılan araştırmalara göre Manas destanı, Kırgızların 840 civarında Yenisey ve Minusinsk bozkırlarında devlet kurduğu yıllarda Uygur Türkleri ve Çinlilerle yapılan savaşlar sırasında, daha sonra ise 16-17. Yüzyıllarda “Kırgızlar ve Budist Kalmuk Moğolları” ve “Çinliler ile Orta Asya’nın Müslüman Türk kabileleri” arasındaki savaşlar sırasında şekillenmeye başlamıştır. Dolayısıyla bu destanın Kırgız tarihinde önemli bir rol oynadığı söylenebilir (Islamansikopedisi.org) (Kallimci, 2013).
Manas Destanı, eski Türk millî özellikleri bakımından çok renkli, Kırgız dilinin kendine has deyimleriyle harmanlanmış özgün bir destandır. Folklor, gelenek ve görenekler, inançlar, örf ve adetler, törenler, bozkır yaşamının yanı sıra Kırgız Türklerinin etnografyası (giyim, çadır hayatı, hayvancılık, deve ve at koşumculuğu, mutfak eşyaları, tencere-tava gibi mutfak kültürü, yeme-içme vb.), atasözleri, aynı zamanda Türk dili tarihi açısından paha biçilmez unsurları da içermektedir. Aynı zamanda insan adlarını, klanları, kabileleri, toplulukları ve çeşitli hayvan adlarını içeren bir onomastik hazinesidir. Destanda adı geçen Abeke, Abilay, Açık, Ağış, Acıbay, Ak-Erkeç (kadın), Akılay/Nakılay (kadın), Ak-Kıyaz, Akpay-Mamet gibi bazı gönül kahramanlarının hayatları ve özellikleri Oğuz Kağan, Dede Korkut, Köroğlu gibi Türk destanlarıyla birbirine benzemektedir. (Islamansikopedisi.org).
Van der Heide (2008), Manas’ın keşfinin Batılı akademisyenler için çok önemli olduğunu belirtmektedir. Sadece sözlü geleneğin mirası değil, aynı zamanda doğaüstü boyut olan Manas’ın ruhları (arbak) da dikkat çekicidir.
Destanda kadın askerlere özellikle dikkat çekilebilir. Yılmaz (1999) Manas Destanı’nda kadınların önemli bir yer tuttuğunu yazmaktadır. Bunu destanda kadın kahramanın hikâyede merkezi rol oynadığı pek çok örneğin bulunduğunu belirterek açıklamaktadır. Akyüz (2010) destanın Manas’ın eşi Kanıkey de dahil olmak üzere kadın kahramanlara yer verdiğini göstermektedir. Kadın ALP savaşçısı mücadeleden vazgeçmez ve gerekirse erkekleri düşman saldırılarından korumaktadır. “Kanıkey Manas’ı ölümden kurtarır” başlıklı bölümde Kanıkey’in Kalmukların esiri olan Manas’ı kurtardığı anlatılmaktadır. “Örgülerini toplayıp başına bağladı, Manas’ın silahlarını giydi, zırhını giydi ve Akkula’ya bindi… Kanıkey aslan gibi savaştı… Kanıkey bir yerden yaralandı. Buna rağmen Manas’ı getirmeyi başardı, güvenliği sağladı ve onu iyileştirmeye başladı.” (İnan, 1992, s. 43). Burada Kanıkey’in düşmana karşı verdiği cesur mücadele, ata binmesi, kendi yaralarına rağmen mücadeleden kaçmaması ve Manas’ı ölümden kurtarması, destanda kadına verilen önemi, toplumda aldığı yeri bu noktaya kadar göstermektedir. Kısaca destanda kadın savaşçılar Saikal olarak sunulmakta, bunun yanında kadın savaş danışmanlarından da bahsedilmektedir.
Reichl (2001) Manas Destanı’nın Türk dilleri edebiyatında önemli bir yere sahip olduğunu yazmaktadır: “Kuzeydoğu Sibirya’daki Yakutistan’dan Balkan Yarımadası Türklerine kadar kuş uçuşu sekiz bin kilometreyi aşan bir mesafeye sahip olan bu “Türk dünyası”, çok çeşitli kültürler, dinler ve sosyal yapılar sunmaktadır.” Reichl (2001) şunu ekliyor: “Manas, doğumunda söylenen kehanetleri yerine getiriyor; kabilesinin içindeki ve dışındaki düşmanlarını yenmeyi başarmıştır. Kahramanlık destanının diğer kahramanları gibi Manas da etkileyici bir yapıya ve doğaüstü güce sahiptir; Henüz beşikte iken kâfirlere karşı savaşma niyetini beyan etmektedir”.
Bugün bu destan Kırgız kültüründe o kadar hayati bir yere sahiptir ki Manasçılar olarak bilinen sanatçılar destanı anlatarak, komuz çalarak ve destan kahramanlarının konuşmalarına hayat veren türküler söyleyerek destanı anlatmaktadırlar. Üçlemenin aralıksız anlatımı on üç saate kadar sürmektedir. Gösteriler, köy bayramlarından ulusal kutlamalara ve festivallere kadar çeşitli halka açık etkinliklerde gerçekleştirilmektedir. Destansı hikaye anlatıcıları aynı zamanda sosyal olaylar, çatışmalar veya felaketler sırasında yerel topluluklara ve bireylere manevi ve ruhani destek sağlamaktadır. Üçlemeyi kişisel sorumlulukları olarak kabul etmektelerdir. Üçleme, gençlerin kendi tarih ve kültürlerini, doğal çevrelerini ve dünyanın diğer insanlarını anlamalarına yardımcı olurken onlara bir kimlik duygusu da kazandırmaktadır. Örgün eğitimin bir bileşeni olarak hoşgörü ve çok kültürlülük fikirlerini teşvik etmektedir. Bilgi, resmi olmayan eğitim yoluyla ustadan çırağa sözlü olarak aktarılmaktadır. Bu destanın zenginliği ve derinliği Kırgız kültürünün önemli bir parçası ve dünya çapında tanınan bir kültürel mirastır.
Bu çalkantılı dönem, aynı zamanda ‘nehir okuması’ adı verilen ve birkaç gün boyunca yıllık ve düzenli bir şekilde gerçekleştirilen yeni bir okuma biçiminin de kökenini oluşturmaktadır. Ülkedeki manasçıların (Manas’ın okunmasında uzmanlaşmış ozan) çoğunu her fırsatta bir araya getirerek geleneksel bir form (okuma) adı altında destanın popüler olmasını ve daha geniş bir kitleye ulaşmasını amaçlamaktadır. (Bruley, 2019).
Sonuç olarak Manas efsanesi Kırgız kültürünün temeli sayılmaktadır. Bir kahramanlık destanı olmasının yanı sıra Kırgız Türklerinin sosyal yaşamını, inançlarını ve dilini yansıtan önemli bir eserdir. Bugün Manas, Kırgızistan’ın her yerinde görebileceğiniz bir kahraman… Bişkek Türk – Kırgız Üniversitesi ve Bişkek havaalanı onun adını taşımakta ve başkentte onun bir heykeli bulunmaktadır. Kırgız şairleri atalara tapınma gibi yaygın inanışlardan yararlanarak şiirlerini üslup açısından zenginleştirmişlerdir. Modern Kırgız şiirinde Manas, hem Kırgız halkının lideri hem de manevi bir rehber olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu şiirler, Manas’ın ve onun bünyesinde barındırdığı değerlerin sosyalist dönemden sonra çağdaş Kırgızistan’da yeni bir ideolojiye evrilebileceğini düşündürmektedir. Kırgız kimliğinin şekillenmesinde önemli rol oynayan da bu destandır.
Kırgızistan’da ulus inşası çoğunlukla Manas’a dayanmaktadır fakat Manas Destanı sadece Kırgızistan için değil, tüm Türk Dünyası için de önem taşımaktadır. Türk Dünyasının birleştirici güçlerinden biridir ve Türkiye ile Kırgızistan arasındaki kültürel etkileşim açısından önemlidir. Türkiye ve Kırgızistan’dan çok sayıda bilim insanının desteğiyle 3 ciltlik 3.700 sayfadan oluşan prestijli büyük kitabın Çeviri Projesi gerçekleştirilmiştir. Kitaptaki metin Türkçe ve Kırgızca eş zamanlı olarak yayımlanmıştır. Ayrıca 9 Ağustos 2017 tarihinde İstanbul Sütlüce Park’ta Manas Anıtı’nın açılışı yapılmıştır.
2022 yılında Türk dünyasının kültür başkenti olan Bursa’da, dünyaca ünlü Manas destanının sevdirilmesi amacıyla bir proje başlatılmıştır. Etkinliğe Kırgızistan, Kazakistan ve Türkiye’den ünlü Manasçı hikaye anlatıcıları katılmıştır. Manas Destanı, sadece Türkiye-Kırgızistan ilişkilerine değil, Azerbaycan-Kırgızistan ilişkilerine de kültürel bağlamda katkı sağlamıştır. 2023 yılında Manas Destanı Azerbaycan Türkçesine çevrilmiştir. Kitabın basımı, Türk kültürünün dünyada daha da tanıtılması amacıyla Azerbaycan’ın Kırgız Büyükelçiliği ile iş birliği çerçevesinde gerçekleştirilmiştir (Turkic.world.ru).
Kaynakça
Akyüz, Ç. (2010). MANAS DESTANI’NDA ALP KADIN TİPİ. Mukaddime, 1(1), 169-180.
Bars, M. E. (2019). MANAS DESTANI’NDA KAHRAMAN TASVİRLERİ. International Journal Of Language Academy, 2(2), 31-40.
Bruley, J. (2019). L’épopée De Manas: Étude Historique, Patrimoniale Et Ethnographique (Doctoral Dissertation, Université De Lille (2018-2021)).
Bruley, J. (2021) Essaı Sur Une Geographıe Evolutıve Dans L’epopee Kırghıze De Manas Essay On An Evolutıve Geography In The Kyrgyz Epıc Manas. Índıce/Indıce/Table De Matıères/Index, 30.
Gülensoy, T. (2002). Manas Destanı: Türkiye Türkçesiyle. Akçağ Yayınları.
İnan, A. (1987) Makaleler Ve İncelemeler, Ankara: C.I.
İnan, A. (1992). Manas Destanı, İstanbul: MEB.
Kallimci, İ. T. (2013). Modern Kırgız Şiirinde Manas Ve Manas Destanı. Muğla Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, (27), 89-104.
MANAS DESTANI – TDV İslâm Ansiklopedisi (İslamansiklopedisi.Org.Tr)
Reichl, K. (2001). I. Bref Aperçu De L’épopée Orale Turque En Asie Centrale. Études Mongoles Et Sibériennes, Centrasiatiques Et Tibétaines, (32), 9-37.
TDBB (Türk Dünyası Belediyeler Birliği), Https://Www.Tdbb.Org.Tr/?P=9974&Lang=Ru
Van Der Heide, N. (2008). Spirited Performance: The Manas Epic And Society İn Kyrgyzstan (Vol. 3). Rozenberg Publishers.
Yilmaz, M. (1999). Manas Destanının Epik Kurallara Göre İncelenmesi.
Издана Книга “Эпос Манас И Тюркская Эпическая Традиция” На Азербайджанском И Кыргызском Языках, Https://Turkic.World/Ru/Articles/Turkic_States/69031
Yorumla