Yazar: Furkan GÜLTEKİN
Bilim nedir?
Yabancı dillerde yaygın olarak kullanılan ve “bilim” anlamına gelen “science” kelimesi Latinceden gelen “scire” kelimesinden türemiştir. Scire kelimesi Latincede “bilmek” anlamına gelmektedir (Friedland, 2013). Türkçede “bilim” kelimesinin evveliyatı ise 1934 yılında Tarama Dergisi’nde o zamana kadar bu manada kullanılan Arapça kökenli “ilm” kelimesinin karşılığı olarak sunulmasına dayanmaktadır. Türkistan coğrafyasında ise bilim kelimesinin karşılığı olarak “malumat” kelimesi kullanılmıştır (Etimoloji Türkçe, tarih yok).
“Bilim”in kelime anlamına gelecek olursak Türk Dil Kurumu sözlüğünde, “Evrenin veya olayların bir bölümünü konu olarak seçen, deneye dayanan yöntemler ve gerçeklikten yararlanarak sonuç çıkarmaya çalışan düzenli bilgi” olarak geçmektedir (Güncel Türkçe Sözlük, 2006). Fakat bu anlam sadece fenni bilimler için geçerli olup beşeri bilimler için eksik kalmaktadır. Bu eksiklik ise beşeri bilimlerdeki deneye dayanmaksızın yapılabilecek yorumlamalar olarak belirtilebilir. Geçmişte ilim sözcüğü hem beşeri hem fenni bilimler için kullanılmasına rağmen, günümüzde fenni bilimler için bilim, beşeri bilimler için ise ilim kelimesi kullanılmaktadır. Bu iki alanı da kapsayacak şekilde “Bilim”in kelime anlamı “belli bir alana ait sistemli bilgi birikimini ifade eden disiplin” olarak alınmalıdır (Kutluer, 2000, s. 109). Fakat bilim, geçmişte ve günümüzde bu sözlük anlamından daha derin ve önemli bir yere sahiptir.
Bilim tarihine bakıldığında ise eski topluluklardaki düşünceler ve tasarımlar hep dini bir plan üzerinde kalmıştır. Bu tasarımlar dini çerçevedeki bazı cevaplarını, alem hakkında fikir sahibi olarak aramıştır. Fakat bu tasarımlar için dini sebeplerin yanısıra insandaki merak ve tecessüs duygusunun da ağır bastığı bir gerçektir (Adıvar, 1969, s. 6).
Bilimin dini çerçeve dışındaki ilk örnekleri MÖ 30,000-25,000 yıllarında Avrupa’da sayıları kaydetmek için hayvan kemikleri ve taşlar üzerine atılan çentikler olarak belirlenmiştir. Alet yapımı konusu ise çok daha eski tarihlere dayanmakla birlikte bilim çatısı altına alınıp alınmadığı halen tartışma konusudur (Ural, 2000, s. 18). Sistematik olarak bilim oluşumu ilk olarak Mezopotamya ve Mısır uygarlıklarında görülmektedir. M.Ö. 3500’lü yıllarda yaşamış Sümer medeniyetinin 60’lık sayı sistemi kurmaları, çarpma ve bölme cetvelleri oluşturmaları ve takvim hesapları bu sistematik bilime örnektir (Doğan, 2012). Bir başka örnek ise Mısır medeniyetindeki tıp, matematik, geometri ve astronomik gelişmelerdir. Sırrı halen tam olarak çözülememiş Mısır piramitleri bu gelişmelerin kanıtı olarak görülmektedir. Mısır medeniyeti, eski Yunan medeniyeti, Eski Çin medeniyeti, Hindistan medeniyeti gibi medeniyetler bilimin sistematik olarak gelişmesinde ve kullanılmasında önemli roller üstlenmiştir (Ronan, 2003, s. 26).
Geçmiş dönemlerde üretilen bilim, günlük hayata yönelik ve kısa yoldan çözüm odaklıdır. Günümüzde ise daha derinlemesine, sistematik ve ulaşılması kolay olması nedeniyle hızlı bir gelişim sergilemektedir. Bu sistematik yöntemlerden bir tanesi 1665 yılında yayınlanan ilk modern makale ile başlamıştır. Bugüne kadar yayınlanmış 50 milyonun üzerinde makale bulunmaktadır ve aynı yöntemle yayınlanmaya devam etmektedir (Jinha, 2010, s. 256).
Akla gelebilecek ve gelemeyecek her konuda dünyanın dört bir tarafında yayınlanan bu makaleler özellikle internet yardımıyla ulaşılması kolay ve açık hale gelmiştir. Bilimsel çalışma yapmak ve teknolojiyi geliştirmek için bilim insanları kendilerine farklı gerekçeler bulmuşlardır. Bunlardan bazıları şöyle sıralanabilir; İnsanlığın yararına bir araç olarak kullanmak, saf bilim sevgisi, toplum içinde yüksek pozisyon isteği, maddi unvan kazanma isteği, bir sonraki aşamayı merak etmek (Velica, 2016).
En Önemli Motivasyon Milliyetçilik
Motivasyon listesinde ilk sırada olan maddeyse mutlaka eklenmesi gereken husus, millet yararına bilim yapma arzusudur. Millet olma ve onu yükseltme bilincinde olan bilim adamları için bilim üretme arzusu, mensubu olduğu milletin yararına bilim yapmak ve diğer milletlere karşı faikıyet sağlamak amacını taşır. Bu durum Dünya savaşları sırasında had safhaya ulaşmıştır. Örnek vermek gerekirse II. Dünya Savaşı’nda Alman bilim insanlarının yaptıkları çalışmalar birçok alana ışık tutmuş ve o çalışmalar üstünden bugünkü bilim yükselmiştir. Bilimin gelişim sürecinde, büyük savaşların önemi inkâr edilemez bir gerçekliktir.
Günümüzde dünyadaki en ileri teknolojiler savunma sanayisinde kullanılmakta, diğer milletlere üstünlük sağlamak ve caydırıcı olma amacı taşımaktadır. Bu minvalde bilim yapma bilincinin altında milli duygular vardır. Fakat bu duygular, karşı tarafı ezip geçmek ve yok etmek gibi kötü niyet olarak değil; milletler yarışında bir adım öne çıkmak olarak yönlendirilmelidir. Bu husus devletlerin ülkülerine varış yöntemlerine göre farklılık göstermektedir. Bir tarafta emperyalist batı devletlerinin daha fazla sömürü ve üstünlük aracı olarak üretilen bilim var iken diğer tarafta dünyaya iyilik, güzellik ve adalet getirmek arzusunda olan Türk milletinin üretmiş olduğu bilim vardır. Bu ayrım göz önünde bulundurulduğunda geçmişten örnek alarak insanlık yararına ve dünyaya düzen vermek için bilim üretmek Türk milleti için ehemmiyetli bir görevdir.
Bilimin bu duygular çerçevesinde millet ile en önemli buluşturulma yeri üniversitelerdir. Daha öncesinde milli şuur kazanmış üniversite öğrencilerini bilim ile buluşturmak için yönlendirmek ve onları bu konuda teşvik etmek millet ve kurumlar olarak görev addedilmelidir.
Milli Bir Bilim Altyapısı
Dünyada söz sahibi olma ülküsüyle yola çıkmış olan Türk milletinin bu ülküye kavuşmak için atması gereken en büyük adımlardan biri bilim üretme amacı olan bir sistem, bir altyapı oluşturmak olduğu bir gerçektir. Bu sistemin yine Türk milletinin karakterine uygun olması beklenir.
Bu altyapının temel taşlarından biri insancıl bilim olması zaruretidir. İnsanlık, tarihinde bilimi birçok kez vahşi emeller için kullanmıştır. Örneğin; Zori Balayan, Ermeni bir doktor, gazeteci ve yazardır. 1992 yılında gerçekleştirilen Hocalı soykırımında, 13 yaşındaki bir çocuğa bilim adı altında yaptığı işkenceleri yayınlamaktan geri durmamış ve bu yaptığından insancıl (!) olduğu için rahatsızlık duymadığını belirtmiştir (Çifçi, 2016). Bir başka örnek Nazi Almanyası’nın Yahudiler üzerinde yaptığı bilimsel (!) deneylerdir. Josef Mengele yaptığı deneyler ile bilime katkı sağlamış; ama bu deneylerin yöntemi nedeniyle ismi tarihe kötü bir şekilde geçmiştir (Saçaralp, 2018).
Oluşturulacak sistem, yapılacak çalışmalar önce Türk milletine sonra da insanlığa yarar sağlamalıdır. Türk karakterine leke sürdürmeden çalışmalar yapılmalıdır.
Bu sistemin bir diğer temel taşı dildir. Türkçe gibi kadim ve zengin bir dilin bilim camiasında daha fazla konuşulması, Türk milleti olarak bilimsel anlamda bir adım öne çıkmamız için önemli bir husustur. Bu, Türkçe dışında dil bilinmemeli, sadece Türkçe konuşulmalı demek değildir. Bilakis yabancı dilleri iyi derecede bilerek, bilimsel terimlerin Türkçeleştirilmesi, bilim altyapımıza kazandırılması ve Türk milletinin bilim üretmesini kolaylaştırmaktır. Nasıl ki halen dünyanın herhangi bir yerinde yapılan araştırma, İngilizce bilmeden eksik kalıyor ise gelecekte de Türkçe için aynı durumun olması için çaba gösterilmelidir. Dolayısıyla Türkçenin, evrensel bilim dili olması için çalışmalar yapılmalı ve milli bir “bilim üretme sistemi” oluşturulurken dil konusu göz önünde bulundurulmalıdır.
Bir diğer temel taş ise niteliktir. Yapılan bilimsel çalışmaların katma değer sağlaması ve dünya yazınında (literatür) sıklıkla kullanılması, milletler arasındaki yarışta Türk milletini öne çıkaracaktır. Günümüzde bu değer atıf sayısına göre ölçülmektedir. Yayın başına alınan atıf sayısı çok olan kişi, kurum, kuruluş ve ülkeler ortaya koydukları çalışmaların kaliteli ve katma değer sağlayan çalışmalar olduğunu kanıtlamış olurlar. Soğuk savaş dönemi ve yarattığı kutuplaşmayı görmezden gelirsek yayın başına düşen atıf sayısı, gelişmiş ülkelerde daha fazladır (Ortaş, 2018).
Yukarıda sayılan bütün temel taşlar (insancıllık, dil, nitelik) çerçevesinde oluşturulacak bir altyapı, bilim ülkesi olma yolunda atılacak en büyük adımlardandır.
Bilimin Getirileri
Bilim, sadece kâğıt üstünde kalmasına müsaade edilirse milletimizden çok, başka milletlere hizmet edebilir. Bilimin katma değer sağlamış ve hayata geçmiş hali, teknolojiyi oluşturur. Teknoloji sadece fen bilimleri olarak değil, sosyal bilimler olarak da anlaşılmalıdır. Örneğin geliştirilecek bir psikolojik tedavi yöntemi, sosyolojik bir yönetim modeli ile yahut iktisadi bir hesaplama modeli ile milletimize çok daha büyük değerler katacaktır. Tabii ki fen bilimlerinin çatısı altında geliştirilen uçaklar, ameliyat yöntemleri, yazılımlar vb. çıktılar önce milletimize, sonra insanlığa fayda sağlayacaktır.
Ülke bazında bu gelişmelerin sağlanması ekonomik olarak araştırma-geliştirmeye (AR-GE) yapılan yatırımla ölçülebilir. Yıldırım’a göre toplam sermaye stokundaki büyüme, emek arzındaki büyüme ve teknolojik ilerleme ekonomik büyümenin üç ana unsurudur. Yine aynı makalede geçen bir veriye göre AR-GE harcamalarındaki gayri safi yurtiçi hâsılaya (GSYH) oranla %1 birimlik bir artış, ekonomik büyümeyi %3.43 birim artırmaktadır. Bu veriler gösteriyor ki, ekonomik olarak kalkınmada AR-GE çok önemli bir rol oynamaktadır (Yıldırım, 2017, s. 135).
Bir başka getiriyi tarihte de görmek mümkündür. Cengiz Han, eyer ve yay teknolojisi ile ordusuna çok geniş bir hareket kabiliyeti sağlamış, savaş taktikleriyle düşmanlarına nefes aldırmamış, almak isteyenlerden istihbarat ağı ile haberdar olmuştur. O yılların teknolojik durumuna bakıldığında, Cengiz Han’ın yetiştirdiği atlılara kimse yetişememiş, attığı okların üstüne kimse ok atamamıştır. Tarihte göze çarpan bir başka örnek ise, İstanbul Fatihi II. Mehmet’in yaptırdığı devasa toplar sayesinde yıkılmaz denilen surların yıkılması ve İstanbul’un böylece feth olunmasıdır.
Günümüzde ise bilimsel çalışmaların nihai ürün haline gelmesinin meyveleri alınmaktadır. Türkiye Savunma sanayisindeki gelişmeler millet olarak göğüs kabartmaktadır. Mustafa Kemal Atatürk’ün teşvikleri ile başlayan ve ilk adımını ilk tayyarecimiz olan Vecihi Hürkuş’un attığı Türk havacılık sektörü, birçok yurt dışı firmasının stratejik üretim ortağı olmakla birlikte özgün olarak geliştirdiği eğitim uçağı, insansız hava aracı, çok maksatlı helikopter ve savaş helikopteri ile dünyada yükselen bir yıldız olarak parlamaktadır. MİLGEM projesi ile denizlerde, ALTAY tankları ile karada söz sahibi olma yolunda emin adımlarla giden Türk Savunma Sanayisi, ASELSAN’ın geliştirdiği radar teknolojisiyle de dünyada ses getirmeye devam etmektedir.
Bütün bu gelişmelerin yanında 2015 yılında kimya alanındaki çalışmalarını Nobel ödülü ile taçlandıran, her ortamda Türk olduğunu vurgulayan ve Beşiktaş Ülkü Ocakları’nın kurucuları arasında yer alan değerli bilim insanı Aziz Sancar, Türk milletinin bilime ilgisini ve alakasını bir kez daha göstermiştir.
Türk milletinin bilime olan ilgi ve alakasını anlamak için ünlü filozof Farabi, çağları aşan deha Biruni, astronom, matematikçi ve dilbilimci Ali Kuşçu, mekanik temelini oluşturan El-Cezeri, Osmanlı Devleti dönemi dâhisi Takiyüddin, Kandilli Rasathanesinin kurucusu Mehmet Fatin Gökmen, göklerin aşığı, uçuş rekortmeni Vecihi Hürkuş, matematik dehası Cahit Arf, adını tıp tarihine altın harflerle yazdıran Hulusi Behçet, çağımızın bilim adamı Oktay Sinanoğlu gibi isimleri unutmamak ve ilham almak gerekmektedir.
Başta Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere bu toprakları ve bu kültürü bizlere miras bırakan ve isimleri bilinen yahut bilinmeyen nice kahramanlara karşı sorumluluğumuz, Türk ülkesi ve Türk kültürünü korumak ve yüceltmektir ve bu kutlu yolda mücadele etmektir. Geçmişte kılıçla, topla ve tüfekle yapılan bu mücadele bugün kalemle ve bilgisayar ile yapılmaktadır. Türk milletinin zeka ve becerisi, dünyada söz sahibi millet pozisyonuna gelmek için yeterlidir.
Mustafa Kemal Atatürk’ün 22 Eylül 1924 tarihindeki sözlerini rehber edinerek gelecek nesillerimiz ve milletimiz için bilim üretme ülküsüyle ilerlemeli ve koşulmalıdır:
“Dünyada herşey için; medeniyet için, hayat için, muvaffakiyet için en hakiki mürşit ilimdir, fendir. İlim ve fennin haricinde mürşit aramak gaflettir, cehalettir, dalalettir.”
Kaynakça
Adıvar, A. A. (1969). Tarih Boyunca İlim ve Din. İstanbul: Remzi Kitapevi.
Çifçi, Y. (2016). Hocalı Katliamı’nın Üzerinden 24 Yıl Geçti. Soykırım Gerçeği: http://soykirimgercegi.com/_haber/hocali-katliami-nin-uzerinden-24-yil-gecti adresinden 28 Şubat 2019 tarihinde alındı
Doğan, S. (2012, Mart 1). 2012’den M.Ö. 3500’lere Yolculuk: Sümerler. Açık Bilim: http://www.acikbilim.com/2012/03/dosyalar/2012den-m-o-3500lere-yolculuk-sumerler.html adresinden 10 Mart 2019 tarihinde alındı
Etimoloji Türkçe. (tarih yok). Bilim Kelime Kökeni : https://www.etimolojiturkce.com/kelime/bilim adresinden 10 Mart 2019 tarihinde alındı
Friedland, B. (2013, Mayıs 2). On the Etymology of “Science”. Research Dairy: http://www.luminousgroup.net/2013/05/on-etymology-of-science.html adresinden 28 Şubat 2019 tarihinde alındı
Güncel Türkçe Sözlük. (2006, Eylül 26). Türk Dil Kurumu: http://www.tdk.gov.tr/index.php?option=com_gts&kelime=B%C4%B0L%C4%B0M adresinden 28 Şubat 2019 tarihinde alındı
Jinha, A. E. (2010). Article 50 million: an Estimate of the Number of Scholarly Articles in Existence. Learned Publishing, 256-263.
Kutluer, İ. (2000). İlim. İslam Ansiklopedisi (s. 109-114). içinde Türkiye Diyanet Vakfı.
Ortaş, P. D. (2018, Temmuz 2). Bilimsel Yayınlar Yönünden Türkiye’nin Dünyadaki Yeri Nedir? İndigo Dergisi: https://indigodergisi.com/2018/07/bilimsel-yayinlar-turkiye-yeri/ adresinden 28 Şubat 2019 tarihinde alındı
Ronan, C. A. (2003). Bilim Tarihi. (E. İhsanoğlu, & F. Günergun, Çev.) Ankara: Tübitak Akademik Dizi.
Saçaralp, Ç. (2018, Ağustos 9). “Bilim” adı altında yapılan tarihin acımasız deneyleri. Gzt: https://www.gzt.com/haber/bilim-adi-altinda-yapilan-tarihin-acimasiz-deneyleri-2594318 adresinden 10 Mart 2019 tarihinde alındı
Ural, Ş. (2000). Bilim Tarihi. İstanbul: Çantay Kitapevi.
Velica. (2016, Nisan 26). What Motivates a Scientist. Karolinska Instituet Career Blog: https://researcherblogski.wordpress.com/2016/04/26/what-motivates-a-scientist/ adresinden 10 Mart 2019 tarihinde alındı
Yıldırım, S. (2017). Teknoloji, Verimlilik ve Ekonomik Büyüme. Türkiz , 103-145.
Yorumla