ARKEOLOJİ & TARİH Dil DÜŞÜNCE TOPLUM

Japonca, Korece, Tunguzca, Moğolca, Türk Lehçeleriyle Akraba mı? Martine Robbeets’in Çalışması Türkçeye Çevrildi

  1. Günümüzde hâlâ Türkçeye çevirisi yapılmamış çok önemli materyallerin bulunduğu bilinmektedir. Bu önemli çalışmalara Belçikalı bir karşılaştırmalı dilbilimci olan ve Japonca, Korece , Tunguzca , Moğolca ve Türk lehçelerini tek bir dil ailesinde gruplandıran, Transavrasya dilleri hipotezi ile tanınan Martine Robbeets’in çalışmalarıdır.
    Japon, Kore, Mançu, Moğol ve Türk dillerini için alan Avrasya dilleri hakkında 2000’li yıllarda en fazla ses getiren yayınlara imza atan Martine Robbeets’in de içinde bulunduğu kalabalık bir ekip, bu dillerin kökeni hakkında ilginç bir araştırma ortaya koymuştu. Martine Robbeets’in doktora tezinden ürettiği, büyük tartışmalara neden olan “Is Japanese related to Korean, Tungusic, Mongolic and Turkic” (Japonca Kore, Tunguz, Moğol ve Türk dilleriyle akraba mı?) başlıklı kitabından sonra Martine bu soruya aslında olumsuz cevap vermek için araştırmalarına başladığını ancak araştırmalarını derinleştirdikçe “evet”e döndüğünü söylemektedir.
    Uluslararası Beşeri Bilimler Ve Eğitim Dergisi’nin 17. sayısında Martine Robbeets’in doktora tez çalışmasından üretilen “Transavrasya Dillerinin Tarımsal Yayılma Nirengi Desteklemesi” (Çev. Fatma DAĞ & Çev. Muhammed Göktürk KORKMAZ) Türkçeye çevirisi yapıldı.

Çalışmada Japonca, Korece, Tunguzca, Moğolca ve Türkçe gibi Transavrasya dillerini konuşanların kökeni
ve ilk yayılma alanları konularına yönelik sorular genetik, arkeolojik ve dil bilimi çerçevesinde birleşik bir
perspektifte ‘üçgenleştirerek’ ele alınmaktadır. Transavrasya dillerinin ortak soylarının Neolitik Çağ’ın
başından itibaren Kuzeydoğu Asya’da hareket eden ilk çiftçilere kadar izlenebileceğini ve bu dilleri
konuşanların erken yayılmasının tarım tarafından yönlendirildiğini görüyoruz. Bu dillerin yayılması, tarımın ve genlerin dağılmasını yansıtan iki ana aşamayı içeriyordu. İlk aşama, Amur ile ilişkili genlerle darı çiftçilerinin Batı Liao Nehri’nden çevre bölgelere yayıldığı Erken-Orta Neolitik’e kadar uzandığı aşamadır. İkinci aşama, önemli Amur atalara sahip darı çiftçilerinin Sarı Nehir, Batı Avrasya ve Jomon nüfuslarıyla yavaş yavaş karıştığı ve pirincin de Batı Avrasya bitkileri ve hayvancılık dahil tarımsal paketi genişlettiği Geç Neolitik, Tunç ve Demir Çağlarından kalma olduğu aşamadır. Bu araştırma, antik DNA’dan yeni kanıtlar geliştirerek, Japon ve Kore nüfuslarının Batı Liao Nehri atalarına sahip olduğuna dair son bulguları doğrularken, Transavrasya dil ailesinin genetik bir karşılığı olmadığına dair önceki iddialarla çelişiyor. Daha önce yapılan bazı araştırmaların Transavrasya bölgesini tarım bölgesinin dışında görmesine rağmen, bulgularımız çitçilik/dil dağılımı hipotezinin Avrasya nüfus dağılımlarını anlamak için hala geçerli bir model olduğunu göstermektedir. Dilbilimi, arkeoloji ve genetik üçgenlemesi, pastoralist ve tarımsal hipotezleri pastoralist ve tarımsal hipotezler arasındaki rekabeti çözüyor ve Transavrasya dillerini konuşanların erken yayılmasının tarım tarafından yönlendirildiği sonucuna varıyor.

Yazar: Serkan YÜKSEL

Yazıya erişim için tıklayınız: Transavrasya Dillerinin Tarımsal Yayılma Nirengi Desteklemesi

Serkan Yüksel

Erciyes Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü IV. Sınıf öğrencisi
İletişim:
serkanyukseleru@gmail.com

Yorumla

Yorum yazmak için buraya tıklayın...