- sayıyı sunarken,
Dergimizi yangın yerine dönmüş yüreğimizle yayıma sunuyoruz.
1999 tarihli İzmit depreminin yaraları yeni yeni kapanırken, 6 Şubat 2023 tarihi hepimizin yüreklerine kavurucu damgasını bastı. O tarihten beri ağzımızın tadı yok. Giden canlarımızın acısını tarife hiçbir dilin imkânları yetmez. Allah’tan deprem şehitlerimizi rahmet deryasına gark etmesini, geride kalan yakınları için öncelikle kalplerine sabr-ı cemil ve sükûnet vermesini, bundan sonrası için bütün sevdikleriyle birlikte gönüllerince bir hayat nasip etmesini temenni ediyoruz. Kahramanmaraş, Adıyaman, Hatay, Gaziantep, Kilis, Osmaniye, Adana, Malatya, Diyarbakır, Şanlıurfa ve Elazığ illerimizin halkına başsağlığı diliyoruz.
Bu acı günlerin tek tesellisi, bütün vatandaşlarımızın tek yürek olduğunu, gelecek umudumuz olan gençlerimizin yardım için nasıl canla başla koşturduklarını görmenin yanında Türkiye’nin yaşadığı bu büyük acının Türk Dünyasının her tarafında aynı derece hissedildiğini görmek oldu. Tabii aynı şekilde insanlık âleminin bu acıyı bizimle paylaştığını görmek de Dünyamızın dolayısıyla insanoğlunun kaderi konusunda bizi ayrıca umutlandırdı.
Öte yandan dergimizin son sayısından bugüne, ne yazık ki Çin işgalindeki Doğu Türkistan’da, Rus işgalindeki Kırım’da, ilaveten Afganistan’da Taliban hâkimiyetiyle başlayan yeni dönemde kadınlar yanında bu ülke dâhilindeki Güney Türkistan başta olmak üzere Türklük âleminin birçok bölgesinde trajediler hâlen sürmekte. Yine yaklaşık bir yıl önce Rusya’nın Ukrayna’ya saldırmasıyla başlayan savaşta bu ülkelerdeki diğer insanlarla birlikte soydaşlarımız da büyük acılar yaşamakta. Aynı şekilde İran’da aylarca süren hak arayışları sonucunda bu ülke insanlarının dolayısıyla soydaşlarımızın yaşadığı sıkıntılar da bu sürede kaydedilen bir başka önemli gelişme oldu.
Biz, başta deprem olmak üzere diğer birçok sıkıntımızın ancak bilimin ışığında çözüleceğine inanıyoruz. Deprem konusunda özellikle toplum olarak her birimizin gerçek bir vicdan muhasebesi yapmamız gerekmekte. Bilim dünyasında – elbette amacı üzüm yemek olan – eleştiri kültürünün yerleşmesi şart. Bunun dışında başka çıkar yol yok. Artık bizden olan ne yaparsa / ne yazarsa alkışlamak bir yana görmezden gelmeyi bile bırakmak zorundayız. Bu, bizim giden canlarımıza, onların geride kalanlarına ve gelecek nesillerimize en büyük borcumuz.
Bilimin tek çıkar yol olduğu düşüncesi, bize bu sayımızı yayımlamada itici güç olmuştur. Bizler, bilim insanları olarak üzerimize düşeni yapmalı ve bilim üretmeye devam etmeliyiz.
Bu sayımızda da bilim insanı dostlarımız, bizleri gerek yazıları gerekse yaptıkları hakemliklerle yalnız bırakmadılar. Kendilerine bilâbedel her türlü katkılarından dolayı ayrı ayrı teşekkür ediyorum.
Bu sayımızda “Çağatay Türkçesinden Yeni Uygur Türkçesine Geçişte Fonetik Özellikler Bakımından Miftahu’l-Cinan Örneği”, “Bir Destan Kahramanı Kökötöy Han Üzerine Düşünceler”, “Özbek Türkçesi Üzerine Özbekistan’da Yazılan Başlıca Gramerler”, “Türkçede Belirsiz Artıklı (Küsurlu) Sayılar” ve “Türkmenlerin Kökeni ve Afganistan’a Yerleşmeleri” başlıklı araştırma makaleleri yanında “Türkmenler ve Türkmenistan Cumhuriyeti Tarihi” ile “Ahmadali Asqarov (2019). Özbek Halkının Oluşum Tarihi (Gözden geçirilmiş ve ilaveli üçüncü baskı)” başlıklı kitap tanıtım yazıları bulunmaktadır.
Her sayımızda olduğu gibi, yine tamamen gönüllülük esasında çıkardığımız dergimizin editörlüğünü kendi sıkıntılarına rağmen büyük başarı ve özveriyle yürüten meslektaşım Doç. Dr. Gökçe Yükselen PELER’e, yardımcısı Saffet Alp YILMAZ’a, İngilizce dil editörümüz Cemal YORGANCIOĞLU ile Almanca dil editörümüz Safiye ULUFER’e, son olarak dergimizin yayımı sürecinde başta dizgi olmak üzere değişik görevleri üstlenen genç dostlarım Birkan UZUNOĞLU, Hatice KARAKAYA ve Tuğçe Burcu DEMİR’e de ayrı ayrı şükranlarımı sunuyorum.
Allah’tan milletimize başka acılar yaşatmaması dileğiyle!
Prof. Dr. Selahittin TOLKUN
Dergiye erişim için tıklayınız: Uluslararası İdil – Ural ve Türkistan Araştırmaları Dergisi
Yorumla