Bilimdili ailesine ilk çevirimle sizleri selamlıyorum. Bu çevirim Kırgızistanlı Araştırmacı yazar Birlik Soltonbekoğlu’un Tengricilik adlı kitabından kesittir. Araştırmacı “Tengricilik Din Değil Dünya Görüşüdür” düşüncesini aktarmaktadır. Önümüzdeki diğer yazımızda Türkistanlı başka bir araştırmacının “Tengricilik dindir” görüşüne yer vereceğiz. Ayrıca araştırmacımız Soltonbek’in babası Irısali Soltonbekoğlu Sovyet döneminde Turancılık suçlamasıyla vatan haini olarak ilan edilmiştir.
Ataerkil- feodal yapının üstün olduğu dönemlerde din günlük yaşamda önemli bir yere sahipti. Günümüzde Müslümanlık, Hristiyanlık, Budistlik ve Yahudilik dinleriyle birlikte Tengricilik, Gök Tanrı gibi ilk inanışlara ait adetler günümüze kadar gelmiştir. Gök Tanrı inancı ilk olarak Türk-Moğol toplumlarında ortaya çıkan kutsal Tanrı anlayışıdır. Gökyüzünü Tanrı kabul ederek, ilah gibi saygı gösterme halk arasında söylenen sözlerle günümüze kadar gelmiştir. Tanrıya ibadet etme, yer- suya tapmak inanışlarıyla birleşip yoğrularak ideal düşünceye dönüşmüştür. Tengricilikte temelde Tengri ve Umay Ana anlayışı vardır. Tengri; erkeklerin, gücün koruyucusuyken, Umay Ana; kadınların, çocukların ve ailenin koruyucusudur.
Gökyüzünün Tanrı, ilah gibi düşünülmesine karşın o hiçbir zaman tam olarak bir Tanrı olmamıştır. Gökyüzü, doğanın bir parçası olduğundan insan gökyüzünü, Ay’ı, Güneş’i vs. varlıkları kendisine güç veren varlıklar olarak düşünmüş ve onların kendisi üzerindeki etkilerini kabul etmiştir. Bu etki insanlara doğumundan ölümüne kadar eşlik eder. İnsan, tabiatın kendine has mucizeleriyle var olabilir veya tabiatın lanetine uğrayıp ölebilir. Öldükten sonra bile onun üstünde yine tabiatın gücü olur. Kendi ruha dönüşerek özgürce gökyüzüne ulaşır. Kişinin öbür dünyada sağ-salim olması, yakınlarının onu hatırlamasına ve onun adına kurbanlar kesip ziyafet vermesine bağlıdır. Eğer anma törenleri vaktinde yapılırsa ruh huzurlu, dingin olur ve kötülüklerden korunur. Fakat adetler zamanında yerine getirilmediği takdirde o zaman ruh düşmanları ve kötü varlıklar tarafından rahatsız edilir. Böylelikle Gökyüzü Tanrı gibi yüce gönüllü ve ibadetler yapılmazsa cezalandırıcı olur.
Bahşılıkta insanlara Müslümanlık, Hristiyanlık veya diğer dinlerdeki gibi günah yoktur. Her şey sebep sonuç ilişkisindedir. Mesela; kişi yalan söylemekten korkmazsa zengin olamaz veya basarak , ayağıyla ateşi söndürürse hastalık kapar vs. gibi inanışlar mevcuttur. Tengri canını alsın, Tengri seni kahretsin, Tengri seni cezalandırsın gibi beddualar günümüze bu dönemlerden gelmiştir. Kısaca Bahşılığa bağlı inançlar kötü olaylarla bağlantılı olarak gelişmiştir. Mutsuzluğun, hayvan ölümlerinin, hastalıkların artması bahşılığa bağlı inançlardır. Adetler bozulduğu an cezaları peşinden gelir. İnsan ancak öldüğünde bu cezalardan kurtulur.
Gök Tanrı inancına göre saygın ve büyük insanların ruhları güçlü olur, sıradan insanlarınki ise güçsüz olur. Bazıları Cengiz Han ölünce onu ilah yerine koymuşlardı.
Ruha saygı günümüz Türklerinde de var olan inanışlardan biridir. Bugün de ölenlerin adına mezar, kurgan yapma veya kişi adına heykel, taş dikme yahut çeşme yaptırma çocuklarının ya da yakınlarının mutlaka yapması gereken görevler olarak görülür. Buna ek olarak ruhları anmak adına hayvanlar kurban edilir ve adak adanır. İnsanlar bazı zamanlarda da kutsal ve saygın ruh saydıkları kişilerin mezarına giderek onların ruhları adına hayvan keser ve onlardan dertlerine yardım etmesini dilerlerdi. Mesela çocuğu olmayanlar çocuk sahibi olmayı dilerlerdi.
Eski zamanlarda çok saygın, güçlü kişilerin kemikleri gizli yere koyulurdu veya tabu haline getirilirdi. Mesela; Cengiz Han ve Manas’ın kemiklerinin nerede olduğu bilinmiyor.
Tengricilik köken itibariyle Türk Moğol halklarına özgüdür.
Kaynakça
Soltonbekov, B. (2009). Tenricilik, Bişkek: Ayat Yayınevi.