ARKEOLOJİ & TARİH

İskitler: Bozkırların Sessiz At Binicileri

İskitler, tarihe Sakalar olarak geçmiş, Ön Türk Tarihinin antik çağdaki temsilcisi olarak Avrasya steplerindeki varlıklarını 7 asır boyunca devam ettirmişlerdir. M.Ö. 10. Yüzyılda Tanrı Dağlarında başlayan tarih serüvenleri, M.Ö. 250 yılında Kırımda sona ermiştir.

Avrasya Ovalarının yerleşik konar-göçerleri arasında, bir kabile bir süre için egemenlik sürdü. Bunlar İskitlerdi. Yaşadıkları zaman dilimine göre barbar olarak sayılan bu topluluk, vahşi ayinlerinde toplum içerisindeki insanları boğazlıyorlardı. Coğrafyadaki Moğol saldırılarına karşı Avrupa’da adeta bir koruyucu görevi üstlendiler. İskitler, vahşi savaşçılar zaman içerisinde tüm güçlerine rağmen tarihten silindiler. Kurganlarda runik yazılı arkeolojik buluntular ele geçirilmiştir ve bu konuda çalışmalar halen devam etmektedir. Lakin İskitlerin çivi yazısı kültürlerinin bulunduğu sahada olmaları (M.Ö 7. ve 4.yy arası Asur sınırına kadar ulaşmışlardır) yazıya yabancı olmadıkları anlamına da gelebilir.

Altın broş, Hermitaj Müzesi (Jettmar 1964, s.185)

Napolyon’un savaşçılarının Moskova’dan geri çekilirken savaş sırasında bir Kazak süvarisinin hücum esnasında ki şu ifadeleri aktarılır: ‘’Ne insanı! Onlar gerçek İskitlerdir!.’’ İmparatorlukları yıkıldıktan sonra yaklaşık 2000 yıl vahşilik ve yiğitliğin destanı olmuşlardır. İnsan derilerini düzme ile meşhur olan bu kavim, aynı zamanda sanatçı bir ruh da besliyordu. İşgal yolları üzerinde yaşamaları, onların acımasız olmasını sağlamıştı.

İskitler hakkında bildiklerimizin çoğu M.Ö 5. Yüzyıl Yunan tarihçisi Herodot tarafından yazılan Halikarnas tarihinden elde edilmiştir. Sibirya ve Ukrayna gibi birbirinden uzak bölgelerden Herodot’un büyüleyici hikâyelerine ışık tutan kanıtlar çıkarılmıştır.

Altın aplik, Kelermes kurganı (Jettmar 1964, s.27)

İskitler, hayatlarındaki önemli gelişmeleri vahşi ayinler ile kutlamışlardır. İskit savaşçıları, ilk öldürdükleri düşmanlarının kanlarını içmişlerdi. Kimseyi öldürmeyen biri toplum tarafından dışlanır ve alay edilirdi.

İskit savaşçıları öldürdükleri kurbanın kanını içerlerdi. Kafatasını da içme kabı olarak kullanırlardı. Hatta bazen misafirlere içki olarak da bu şekilde sunulurdu. İşlenilen suç ve verilen ağır ceza genellikle kabul edilirdi.

Heredot eserinde İskitya’nın tam coğrafik sınırlarını gösterir. Ona göre İskitya, Tolga’dan Don’a Karadeniz’in Kuzey ülkesidir. Bu sebeple gerçek bir bozkır uygarlığı olduklarından söz etmek mümkündür. Arkeoloji bilimi, İskitlerin hem Dinyeper hem de Orta Asya orijinli olduğuna dair geleneği doğrulamıştır.

 

Bir halkın kültürünün anahtarı insanlarının düşünce ve inançlarını saklayan yazılı ve sözlü kelimelerdir. İskitler hiç yazılı kaynakları olmayan konar-göçer bir topluluktur. Onların göçebe, çiftçi ve kral ailesi olmak üzere üç toplumsal tabakaları vardı.  Herodot, İskitlerin iki ayrı türünden bahsetmiştir. Bunlar Batı Ukrayna’da yaşayan Avrupa ile ticaret yapmak için çok miktarda tahıl üreten çiftçi İskitler ve Kral ailesi olarak bilinen konar-göçer İskitlerdir.

Kaynaklarda onların gizemli ve mantığa aykırı bir ırk olduğu, kaba ve vahşi tavırlarının yanında aynı zamanda sanatsal zarifliğe de ulaşmış oldukları yer alır.  Bozkır sanatında at ve erkek geyik motiflerini yaygın olarak kullanmışlardı. Bu motifler genellikle kurganlara işlenmiştir.  Kurgan üzerinde at, gücü ve savaşı simgelemiştir. At aynı zamanda ölen kişinin savaşçı olup olmadığının simgesi haline de gelmiştir.

 

M.Ö 350 yılları civarında, Sarmatian olarak da bilinen Sauromataeler, Don Irmağını geçmeye başladı. İskitler Romanya içinden geçerek Philip Macedonia tarafından M.Ö 339 yıkılan yeni bir krallık, Küçük İskitya kurarak tepki gösterdiler. Güney Rusya’da kalan bazı İskitler daha sonra işgalcilere karıştı ve burada ticaret ile uğraştılar.

Daha sonra 1715’te Büyük Tsar Peter Sibirya ve Urallar’da birçok madene sahip olan bir işadamından, Siber kurganlarından toplanmış daha önce bilinmeyen bir sanat ürünü olan garip bir hazine aldı. İlk Ukrayna kurganları kendi yerlerinde 1763’de kazıldı. En dokunaklı olay ise hala Kafkaslarda yaşayan bir ırk olan Ossetlerin, Darius’u savaşta yenen atalarının destanları ve efsanelerinin bazılarını koruyup nesilden nesle aktardıkları keşfi olmuştur.

 

Siyasi birlikleri ortadan kalkan İskitlerin bir kısmı Soğdlarla kaynaşmış, bir kısmı Kuzey Hazar yolunu takip ederek Asya içlerine ilerlemiş, bir kısmı Avrupa halklarının içerisine karışıp Doğu Avrupa’nın gen havuzu içerisinde yer almışlardır. İskit toplumunun önemli bir kısmı ise kendilerini kültürel ve siyasi olarak izole edip günümüzde “Yakut Türkleri” olarak yaşamakta ve bugün Yakutistan olarak ifade edilen bölgede varlıklarını devam ettirmektedirler.

İskitler hakkında çalışmalar henüz tamamlanmış değildir. Yapılan kazı çalışmaları sonrasında İskitlerin Asya ve Avrupa kültürlerini gelişmesindeki, gerçek yeri belirlenmiş olacaktır.  Yalnız bozkırın sessiz at binicileri olan İskitlerin gizemli tarihi çözülmek için bizleri beklemektedir.

 

<strong>Kaynakça</strong>
 
Çeşmeli, İbrahim ( 2017), İskitler, Hunlar ve Göktürkler’de Din ve Sanat, Cinius Yayınları, İstanbul.

Durmuş, İlhami, (2013 ) İskitler, Akçağ Yayınevi, Ankara.

Grakov, B.N, (2006), İskitler, Selenge Yayınevi, İstanbul.

Memiş, Ekrem, (2012) İskitlerin Tarihi, AltınPost Yayınevi, İstanbul.
İçerikler