Tarih Yaşam

Hristiyanlık ve Şamanizm’in Savaşı: Çuvaş Yazıçnık’ı

Yazar: Yusufhan GÜZELSOY 

Yakın zamanda kaybettiğimiz Prof. Dr. Harun Güngör’ün “Türk Din Etnolojisi” kitabını okurken Çuvaş Türkleriyle ilgili bir bilgiye denk geldim. Güngör, Hristiyanlığı kabul etmemiş 14 Çuvaş köyünde yaşayan “Yazıçnık” dini adını verdiği bir inanıştan bahsediyor (Güngör, 2020: 12). Yine Güngör, “Türklerle Hristiyanlar Arasındaki İlişkilere Genel Bir Bakış” makalesinde şu bilgileri vermektedir:

“Günümüzde Hristiyan Rusların, geleneksel inanış ve adetlerini sürdüren Çuvaşları ‘Yazıçnık’ = (Putperest) olarak adlandırması ilginçtir. Gerçekte ise geleneksel din ve inançlarına bağlılıklarını sürdüren Çuvaşlar dinlerine bir isim vermiyor, onu sadece yaşadıklarını ifade ediyorlar.” (Güngör, 2002: 474)

Burada önceki yazımıza küçük bir hatırlatma yapalım: Pagan / putperest inanışların hepsine Ruslar “Yazıçnik” diyor. Paganizmde bir taşı yontmak, kesmek yoluyla ona şekil vermek geleneği tüm paganlar arasında yaygındır. Rusların putperest diye adlandırdığı Hristiyan veya Müslüman olmayan Çuvaşlar arasında da “balbal” geleneği yaygındır. “Yazıçnik” kelimesinde yine bir “yaz-” kökünü görmemiz tesadüf olmasa gerektir.

“Russia Beyond” isimli sitede yer alan bir yazı yayımlanmıştır. Araştırmacılar, Çuvaşların bu köylerinden birine gitmiş ve Türklerin inanışlarını tanıtan “О чем последние чувашские язычники просят своих богов” (Son Çuvaş Paganları Tanrılarından Ne İstiyor?) başlıklı bir yazı kaleme almıştır (https://ru.rbth.com/read/367-surkino-chuvach-tatarstan, erişim: 23.11.2020). Yazıda şu bilgiler yer almaktadır:

“Müslüman Tataristan’ın ortasında, mucizevî bir şekilde vaftiz olmaktan ve İslâm’a geçmekten kaçan bir Çuvaş köyü vardır. Yerel halk eski ritüelleri etkin olarak uygulamaktadır. Onlardan birini görmeyi başardık.

(…) Her yıl düzenlenen ‘uçuk’ törenini izlemek için sabah Eski Surkino’ya vardık. Köyün dışındaki bir tarlada, köylüler ve davetliler yüce tanrı Tura’dan istekte bulunmak için toplanır ve (Tura’ya) bir kurban (boğa) sunar.

(…) 50’li yaşlarındaki güçlü Petya Amca boğayı kesecek olanlardan biridir. Bu, onun için ilk olmadığından sakin. Yanında eski Çuvaş geleneksel kıyafetlerini giymiş erkek ve kadınlar var.

(…) Kadınlar kesilmeden önce dua eder ve boğanın üstüne su serper.

(…) Çuvaşlar 17. yy’da Kazan yakınlarından Hristiyan ve Müslüman olmamak için buraya (köylere) kaçtı. Çuvaş ve Tatarlar Türk halklarıdır ancak Tatarların çoğu 10. yy’da Müslümanlığa, Çuvaşların çoğu (17-18. yy’larda) Ortodoks Hristiyanlığa geçti. Dinini değiştirmemekte ısrarcı olanlarsa en ulaşılmaz köylere kaçmayı ve paganizmi korumayı başardı. Onların yüce tanrıları, Suytan’ın (şeytan) karşı çıktığı iyi tanrı Tura olarak kabul edilir. Doğadaki tüm canlıların bir ruhu olduğuna ve insanların mensup oldukları mesleklerin tanrısı[1] tarafından korunduğuna inanırlar. Genel olarak bu tarz bir inanç sistemi Türk halkları arasında oldukça yaygındı ancak onlar yüce tanrıyı farklı bir şekilde adlandırdılar: ‘Tengri’, ‘Teiri’, ‘Tor’.

(…) Köyde bir tapınak yok ve hiç olmadı. Rahipler de yok, her şeye bir ihtiyarlar kurulu karar veriyor. Duayı okuduktan sonra yanımıza gelen köy büyüklerinden Galina Timerbaevna Bikbova ‘(…) Tanrımız, Hristiyanlık ve Müslümanlık öncesindeki Tur’dur.’ diyor.”

Güngör, yukarıda bahsettiğimiz makalede bunları doğrulayan bilgileri aktarmıştı:

“Çok erken dönemden itibaren İtil üzerinde yerleşmiş bulunan Çuvaşlar, 16. yy’da Rus hakimiyetine Rus misyonerlerin sistemli propoganda faaliyetleri altında Ortodoks Hristiyanlığa girerek, Rus kilisesine bağlandılar. Müslüman Bulgar Türkleriyle temasları sonucunda az bir kısmı İslâmiyete girmiştir. Öte yandan İslâmiyet, Çuvaş Hristiyanlığını da etkilemiştir. Böylece, başta Xarpan = Kurban, Pixamber = Peygamber, Suytan = Şeytan, Kiremet = Keramet, Esrel = Azrail kavramları olmak üzere, bir kısım dinî terimler ve unsurlar Müslümanlıktan oraya geçmiştir.

Çuvaşlar ve özellikle yaşlı nesil, çoğu Tura = Tanrı etrafında şekillenen eski dinî inanışlarını da devam ettirmektedirler. Ayrıca iyi ve kötü ruhlarla ilgili animist kalıntılar da geleneksel Çuvaş dininde varlıklarını sürdürüyorlar.” (Güngör, 2002: 474)

Şu sonuçlara varmak mümkündür:

1-) Aslında “yazıçnık” ifadesiyle ayrı bir din ifade edilmemektedir. Bahsi geçen köylerdeki Çuvaşlar, birçok Türk topluluğunda Müslüman olsun veya olmasın, az veya çok bir şekilde devam eden inanışların ait olduğu sistemi yaşatmaktadır. Bu bakımdan, eski Türk inançları üstüne araştırma yaparken Çuvaşların bu grubunu saha araştırmasıyla incelemek faydalı olabilir.

2-) “Son Çuvaş Paganları Tanrılarından Ne İstiyor?” başlıklı yazıda da ifade edildiği üzere, Hristiyan Çuvaşların bile büyük çoğunluğu için göstermelik Hristiyan demek mümkündür. Az sayıda da olsa bu köylerde yaşayan Çuvaşların eski inanışlarında ısrar ettiğini söylemek mümkündür.

3-) Köyde bir “aksakal” anlayışının hâlâ yaşadığı anlaşılmaktadır. Bu köylerde din adamı olmayışı doğrudan eski Türk kültürüne işaret etmektedir. Ayrıca yaşlı kadınların da topluluğun saygın üyeleri olduğu bahsi geçen yazıdan anlaşılmaktadır.

4-) İskandinav ve Türk mitolojisi arasındaki ilişki bilinmektedir. Eski İskandinav kaynaklarında bu etki açıkça görülmektedir. Örneğin, Odin’in Turkland’tan geldiği bilgisi eski kaynaklarda yer almakta ve Türk olsun veya olmasın birçok araştırmacı tarafından da kabul edilmektedir. Çuvaşların inandığı “Tor” veya “Tura” isimlerine şaşırmamak gerekir. Çuvaşlar, İskandinavya ile güçlü bir etkileşimde olmuş Doğu Avrupa coğrafyasında yaşayan Türk halklarından biridir.

Kaynakça:

GÜNGÖR, Harun (2002). “Türklerle Hristiyanlar Arasındaki İlişkilere Genel Bir Bakış”, Dinler Tarihi Araştırmaları-III (Sempozyum, 09-10 Haziran 2001, Ankara), Dinler Tarihi Derneği Yayınları, Ankara, ss. 457-476.

GÜNGÖR, Harun (2020). “Türk Din Etnolojisi”, Bilge Kültür Sanat, İstanbul.

TİMERBAEVNA, Galina; POTERYAEV, Sergey (2019). “Son Çuvaş Paganları Tanrılarından Ne İstiyor?”, Russia Beyond, 09.07.2019 tarihli yazı. https://ru.rbth.com/read/367-surkino-chuvach-tatarstan (erişim: 23.11.2020)

[1] Sanırım bu “iye” inancına işaret ediyor ve Ahîlikteki “pir” anlayışına benziyor.

Yusufhan Güzelsoy

Manisa Celal Bayar Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Yüksek Lisans Öğrencisi

Yorumla

Yorum yazmak için buraya tıklayın...