Tarih

Osmanlı’da Son Islahat: Yeniköy Antlaşması

Yeniköy Antlaşması
Ermeni Çeteciler
8 Şubat 1914 tarihinden imzalanıp 23 Mayıs 1914 tarihinde uygulanmaya başlanan Yeniköy Antlaşması Rusya ve İngiltere’nin Balkanlarda uyguladığı politikayı Vilayat-ı Şarkiye’de uygulama çabasının sonucu olarak ortaya çıkmıştır

Osmanlı Devleti’nin her zaman başını ağrıtan iki konu vardır. Birincisi ancak Lozan’da kurtulabildiğimiz “kapitülasyonlar” ikincisi ise ıslahatlardır. Özellikle 93 Harbinden sonra Balkanlarda başlayan ıslahat modası Birinci Dünya Savaşı başlamadan hemen önce Doğu Anadolu’daki Ermenilere, Müslüman Kürtlere ve hatta nüfusun büyük bir çoğunluğunu oluşturan Araplara kadar yayılmıştır. Balkanlarda başlayan ıslahatlar tüm Rumeli topraklarını Osmanlıdan kopardıktan sonra Rusya’nın zorlamasıyla Doğu Anadolu’da da yapılmaya çalışılmış ancak Birinci Dünya Savaşı bu bölgenin de kaybedilmesinin önüne geçmiştir.

8 Şubat 1914 tarihinden imzalanıp 23 Mayıs 1914 tarihinde uygulanmaya başlanan Yeniköy Antlaşması Rusya ve İngiltere’nin Balkanlarda uyguladığı politikayı Vilayat-ı Şarkiye’de uygulama çabasının sonucu olarak ortaya çıkmıştır. Ayestafanos Antlaşmasının 16. Maddesi ve Berlin Antlaşmasının 61. Maddesinde geçen “ıslahat” maddesi ile Balkanları kontrol altına alan Rusya aynı maddeyi bu sefer Doğu Anadolu üzerinde uygulayarak bölgeyi Slavlaştırma politikası gütmüştür. Balkanlardaki ıslahatlar Berlin Antlaşmasının akabinde hemen uygulamaya sokulmuşken Doğu Anadolu’daki ıslahatların yapılması hem Osmanlı’nın geciktirmesi hem de İngiltere ve Rusya’nın kendi meseleleriyle uğraşmasından ertelenmiştir. İngiltere’nin Güney Afrika’da “Boer Harbi” ile uğraşması ve Rusya – Japon savaşı gibi nedenlerden dolayı Osmanlı’ya baskı yapamamışlardır. Bunların yanında Osmanlı’da gerçekleşen Temmuz Devrimi ve İttihat Terakki ile Ermenilerin yakınlığı yine bu ıslahatların ertelenme nedenlerinden biridir.

Birinci Balkan Savaşında Osmanlı’nın “utanç verici” mağlubiyeti ve 1913 yılında Bab-ı Ali baskını ile iktidarı ele geçiren İttihatçıların politikalarını değiştirmesi ile Ermenilerle aralarının açılması sonucunda uygun zamanın geldiğini düşünün Ermeniler “Vilayet-i Şarkiye Islahatı”¹ meselesini yeniden gündeme getirmek için uygun zamanın geldiğini düşünmüşlerdir. Konunun uluslararası bir mesele haline gelmesi için Boghos Nubar’ın öncülüğünde bir heyet kurarak Rusya ve Avrupa devletleri ile temaslar kurmuşlardır. Yeni bir savaştan çıkan Osmanlı, bu temasların da etkisiyle Meclis-i Mebusan’ı 2 Nisan 1329 tarihinde gizli oturumda toplayıp, konuyu müzakere ederek ıslahatların başlaması konusunda karar almıştır. Islahatların uygulanması konusunda İngiliz uzmanların getirilmesi konusu ön plana çıkmıştır. Meselenin görüşülmesi için Londra Sefiri Tevfik Paşa ve eski sadrazam Hakkı Paşa görevlendirilerek İngiltere’ye gönderilmiştir. Vilayet-i Sitte ve Trabzon’a birer müfettiş atanıp, müfettişlerin başına da İngiliz uzman getirilmesini, böylece herhangi bir Rusya müdahalesinde İngiltere desteğinin alınması planlanmıştır. (Zekeriya, 1993)

Ermenilerin kulisleri neticesinde Rusya, Ermenilere devlet kurması için yardım edeceği taahhüdünde bulunmuştur. Rusya, Osmanlı’nın Berlin Antlaşması’nın 61. Maddesinde taahhüt ettiği ıslahatları gerçekleştirmesi için Avrupa devletlerinin görüşünü alması ve Balkan Savaşları sonrası oluşan Türk göçlerinin Doğu Anadolu bölgesine kaymasının önüne geçilmesi için Bab-ı Ali’ye yaptığı zorlamalar konusunda diğer devletlerin kendisini desteklemesini istemiştir. İngiltere ve Fransa’da bu teklifi kabul ederek Osmanlı’ya müzakereler konusunda baskı yapmıştır. Rusya’nın isteği ile İstanbul’da yapılmaya başlanan müzakereler ile Ermeni sorunu yeniden uluslararası bir hüviyete kavuşmuştur. (Taş, 1998, s. 926)

Müzakereleri yapacak olan “Islahat Heyeti” 20 Haziran 1913 tarihinde İstanbul Yeniköy’de bulunan Avusturya Macaristan elçiliğinde toplandı. (Uras, 1976, s. 396) Rusya’nın müzakerelerde sunduğu plan Vilayet-i Şarkiye’yi Osmanlı’dan tamamen ayırarak bağımsız bir Ermenistan kurulması üzerinedir.

Rusya’nın bu planına Almanya karşı çıkmıştır. Almanya’nın karşı çıkmasının altındaki temel neden Berlin – Bağdat demiryolu ve Osmanlı ile yaptığı birçok ekonomik anlaşmadır. Rusya’nın bölgede hakim olmasını istemeyen Almanya ve Avusturya’nın yaptığı müdahaleler ile Rus elçisi Giers ve Alman elçisi Wangenheim arasında aşağıdaki maddeler üzerinde anlaşmaya varılmıştır:

  1. Vilayet-i Şarkiye’nin iki bölgeye ayrılması ve bu bölgelerin başına Avrupa devletlerinin tavsiye ettiği müfettişlerin atanması ile bu müfettiş ve bölgedeki tüm memurların gerektiğinde görevinden alınması.

    Birinci Bölge: Erzurum, Trabzon ve Sivas
    İkinci Bölge: Van, Bitlis, Harput, Diyarbekir

  2. Bölgedeki müfettiş ve memurların atanması ile ilgili onay yetkisinin padişaha verilmesi.
  3. İki bölgede de eşit Hıristiyan ve Müslümandan oluşacak meclislerin kurulması.
  4. Memuriyetlerin Hıristiyan ve Müslümanlar arasında eşit dağıtılması.
  5. Islahatların uygulanmasında müdahil devletlerin elçilerinin ve konsolosluklarının kontrol hakkının olması.
  6. Vilayet-i Şarkiye’de yapılacak diğer ıslahatlar için Osmanlı’nın müdahil devletler ile anlaşacak olması. (Bayur, 1991, s. 146)

Bu maddeler üzerinden 26 Ocak – 8 Şubat 1914 tarihleri arasında görüşmeler sürdürülerek birkaç ufak değişiklik dışında, Said Halim Paşa tarafından maddeler kabul edilmiş ve 26 Kanun-i Sani 1329 (8 Şubat 1914) tarihinde Yeniköy Antlaşması imzalanmıştır.

Anlaşmaya göre genel müfettişler yabancı olacaktır. Müfettişler müdahil devletlerin tavsiyeleri ile belirlenecek olup ataması ve görevlendirilmesi Osmanlı tarafından yapılacaktır. Osmanlı müfettiş adayları için Bab-ı Ali İstanbul’da maliye nezaretinde bulunan İngiliz Sir Richard Crawford ve Mr. Robert Graves’i önermiş ancak Rusya tarafından kabul görmemiştir. Ermeniler ise atanacak müfettişlerin Norveç, Danimarka, Felemenk veya İsveçli olmasını böylece bağımsız hareket edeceklerini Rus elçiliğine bildirmiştir. Görüşmeler neticesinde müfettişlerin Hollanda ve Norveç vatandaşları olması kararlaştırılmıştır. (Bayur, 1991, s. 168)

Anlaşma gereği Nisan 1914’te müfettişler belirlenmiştir. Birinci bölgeye (Trabzon, Erzurum ve Sivas) Hollanda sömürge memurlarından Mr. Westenenk, ikinci bölgeye de (Van, Bitlis, Harput ve Diyarbakır) Norveçli Binbaşı Nicolas Hoff atanmıştır. (Danişmend, 2011)

Müfettişler ile dönemin dahiliye nazırı Talat Paşa arasındaki sözleşme 25 Mayıs 1914 tarihinde imzalanmış ve padişah izni de 14 Temmuz 1914 tarihinde çıkmıştır. (Uras, 1976, s. 401)

Islahatların uygulanması amacıyla görevlendirilen Hoff ve Westenenk’in müfettişlikleri sırasında uyulması gereken esasları belirten “Müfettiş-i Umumilerin Vazife ve Selahiyetine Muteallik Ta’limat” 8 Şubat 1914 tarihli Yeniköy Antlaşması hükümlerine sadık kalınarak 23 Mayıs 1914 tarihinde çıkarılmıştır. (Belge 1 ve Belge 2 – Ek 1).

Belge 1 - Müfettiş-i Umumilerin Vazife ve Selahiyetine Muteallik Ta’limat (1. Sayfa)
Belge 1 – Müfettiş-i Umumilerin Vazife ve Selahiyetine Muteallik Ta’limat (1. Sayfa)
Belge 2 - Müfettiş-i Umumilerin Vazife ve Selahiyetine Muteallik Ta’limat (2. Sayfa)
Belge 2 – Müfettiş-i Umumilerin Vazife ve Selahiyetine Muteallik Ta’limat (2. Sayfa)

Hem Hoff hem de Westenenk ıslahatların uygulanması için bölgelere giderek çalışmalarına başlamışlardır. Bölgedeki Ermeniler nüfusça az olmalarına rağmen müfettişlerin inisiyatifleri ile öncelikli hale gelerek askeriye ve memuriyet alanlarında daha fazla yer almaya başlamışlardır. Birinci Dünya Savaşındaki Osmanlı – Rus çatışmalarında askeriye sınıfına geçen bu Ermeniler firar ederek gönüllü Rus birlikleri oluşturacak ve Osmanlıya karşı savaşacaklardır. Kısa sürede aldıkları imtiyazların etkisiyle savaş döneminde isyanlara kalkışıp bölgedeki Müslümanlara yaptıkları katliamlar sonrasında “tehcire” giden yol açılacaktır.

Rusya, Ermenilerden sonra bölgedeki Kürt aşiretleri ve tarikat şeyhleri ile de iletişime geçip para ve farklı imtiyazlar vadederek Osmanlıya karşı ayaklanmaları için çaba harcamıştır. Bu çaba neticesinde 1 – 2 Nisan 1914 tarihinde Bitlis’te Molla Selim isyanı başlamıştır. Askerlerin bölgeye gelmesiyle birlikte Molla Selim, Rus elçiliğine sığınmıştır. (Bayur, 1991, s. 187 – 189) Van Valisi Tahsin Bey, bölgede meydana gelen olaylardan bahsederek;

“Bitlis’de ve bilâhare Bitlis’in merkez ve Hizan kazalarında her ma’nasıyla ma’lum irtica vardır. Halife Selim, bir sene evvel İstanbul’da Şeyh Abdulkadir’e misafir olması ve Kamil Paşa’nın sefaretiyle Bitlis’e avdet etmesiyle, bu defa âdeta refi-i liva-i irtica eylemesi pek münasebetdardır. Halife Selim, mesele-i arzın kudsiyetini iddia edenleri tekfir [kafir] ile müştehir bir mürtecidir. Seyd Ali, Şeyh Şahabeddin ve diğer meşâyıh tarafından Van Vilayeti aşâirine de haberler göndermeğe başladı. Rusya, bu hususdaki programını Bitlis’de pek güzel tatbike muvaffak oldu. Hizan tarafındaki ictimâ’ın fark-ı kusûretine rağmen, tevessü [genişleme] etmekte olduğu anlaşılıyor. Ortada deveran eden sözler şeriat talebinden ve Ermeni ıslahatını protesto ederek, indelicâb Rusya himayesini teklifden ibaret imiş. Bitlis’den aldığım ma’lumat bu merkezdedir. Mezherinden [olay yeri] gece pek mufassal bir şifre aldım. Müşarünileyh, biraz telaş görüyorum. Filhakika, Bitlis’de fon yoktur. Mâhâza, bu gidişle bir kürt meselesi çıkaracak, evvelce arz ettiğim vecihle, şu aralık Bitlis tarafına nazar-ı ehemmiyet buyurulması”

gerektiğini 5 Mart 1330 [18 Mart 1914] tarihinde Dahiliye Nezâreti’ne bildirmiştir. (Belge – 3)

Belge 3 – Van Valisi Tahsin Beyin Beyanatı
Belge 3 – Van Valisi Tahsin Beyin Beyanatı

Ermeniler için gerçekleştirilmeye çalışan ıslahatları devletin bir başka tebaası olan Araplar emsal gösterip, Arap topraklarında da ıslahat yapılması taleplerinde bulunmuşlardır. El Islah Gazetesinin 25 Ekim 1913 tarihli sayısında ve Delil-i Hams gazetisinin 3 Kasım 1914 tarihli 99.sayısında bu talep yayınlanmıştır. Özetle:

“Ey devlet emniyet-i mefgut” başlığı altında; “Arapların taleb ve temennilerine karşı, hükümeti seniyye tarafından kendilerine faydalı, merkezden uzak yerlere ıslâhat verilmesi söylendiği halde, bilâhare hükümet ve vaadinden vazgeçerek, bırakın kendilerinin ıslâhat yapmasını, yıldızlı politikalar ile aldatmaya başladılar. Fakat Araplar buna aldanmamakla beraber, neticeyi beklemeğe başladılar. Neticede kendilerini refaha ulaştıracak bir ıslâhat olur ise ne âlâ, eğer ıslâhat yapılmaz ise, diğer devletlerden yardım isteyip; Ey devlet, yaldızlama siyasetinden vazgeç de başka devletlere iltica eden vatan toprağıma gelişmesine ve yükselen sesine kulak ver, onların sizi terketmesine sebep öten ve terakkilerini önleyen şeylerin imhasına içtihad eyle…

Görüldüğü gibi Ermeni Islahatı Ermeniler boyutunda kalmayıp, Arap çoğunluğun bulunduğu diğer Osmanlı topraklarına da sirayet etmiştir. (Taş, 1998, s. 967)
Osmanlı Devleti 21 Temmuz 1914 tarihinde seferberlik ilân edince, Ermeni ıslahatı kendiliğinden askıda kalmış ve müfettişler İstanbul’a dönmüşlerdir.
8 Şubat 1914’te imzalanan ve Mayıs 1914’te yürürlüğe giren Ermeni Islahatları çok kısa bir süre için uygulanmaya çalışılsa da Ermeniler için bir özgüven kaynağı olmuş ve bu ıslahat çalışmalarının acısı Birinci Dünya Savaşı sırasında fazlasıyla hissedilmiştir. Ermenilere verilen bu imtiyaz bölgedeki Kürtler başta olmak üzere devletin diğer tebaaları üzerinde de etkili olmuştur. Dünya savaşı sırasında Arapların ihaneti ve savaş sonrası Kürt ihanetlerinin nedenlerinden biri de Yeniköy Antlaşması olabilir. Basit bir ıslahat kararı gibi duran bu antlaşma üzerinden bile Osmanlı’nın dünya savaşına girme zorunluluğu gözler önüne serilmektedir.

Ekler

EK 1: Belge – 1 Transkripsiyonu

  1. Müfettiş-i Umumilerin me’mur oldukları daire dahilinde vazifelerinin icâbatına en muvafık gördükleri şehri kendileri için merkez ittihaz ve bizzât veya bi1-vâsıta icra edecekleri devr ve teftişlerin zaman ve suret icrasını kendileri ta’yin edecekler ve daire-i teftişiyelerinin idâre-i mülkiye ve idâre-i adliye nokta-i nazarından bulunduğu hâl ve mevki’e dâir, gerek dahiliye ve gerek adliye nezâretlerine her ay bir rapor göndereceklerdir.

  2. Müfettiş-i Umûmilerin me’mur oldukları dairenin idâre-i mülkiye ve adliyesiyle, polis ve jandarmasını teftiş edeceklerdir. Dâire-i selâhiyetleri dâhilinde ittihaz edecekleri tedâbirin icrası için, mıntıkaları, dahilindeki Kuvâ-yı inzibatiye gayr-ı kâfi olduğu takdirde, talepleri üzerine, icap eden Kuvâ-yı Askeriye dahi emirlerine hazır ve amade bulundurulacaktır.
    Müfettiş-i Umûmiler tarafından talep vuku’unda, muhâberat-ı resnüye içün ikâmetgâh, hususilerine telgraf me’murları ta’yin ve makam-ı celil, Sedâret-i ûzmâ ve Dahiliye ve Adliye Nâzırlarıyla şifreli muhâberaatta bulunabilmeleri içün kendilerine husûsi birer şifre müftâhı tertib ve i’tâ edilecek ve kendilerinin emr-i tahtında olmak üzere ikâmetgâh-ı hususilerinde jandarma veya asker dahi bulundurulacaktır

  3. Müfettiş-i Umûmiler, daire-i teftişleri dahilinde idâre-i vilâyat ve idâre-i nevahî [nahiye] kanunları ahkâmının ve idâre-i mülkiye ve adliye ile polis ve jandarmaya dâir olan bil-cümle kavânin ve nizâmat-ı saire-i devletin tatbik ve icrasına nezâret eyleyeceklerdir.

  4. Müfettiş-i Umûmiler, kavânin ve nizâmat-ı devletin kendi daire-i teftişiyelerinin ihtiyacat-ı hakikiyesine tevafuk etmeyen mevad-ü ahkâmının ta’dilini talep içün esbâb-ı mucibeyi hâvi levayıh-ı kanuniye tanzim ve Valilerin rey’i ve mütala’asını aldıktan sonra, bunları Bâb-ı Âli’ye takdim edecekleri gibi, kavânin ve nizâmat-ı mezkurenin daire-i teftişiyeleri dahilinde süver-i tatbikiyesini [tatbit suretini] teshil edecek talimatnameler tanzim ve bunları aid oldukları nezâretlerin nazar-i tasvib ve tasdikine arz eyleyeceklerdir.

  5. Müfettiş-i Umumilerin idâre-i vilâyet konusunun üçüncü maddesine tevfikan teşkilât-ı mülkiye icrasına hacet-i messe eden mevaki’i ta’yin edecekler ve Valiler ile kolordu kumandanlarının rey-i ve mütalaalarını aldıktan sonra bu baptaki levayıh-ı kanuniyeyi ihzar ve iki vilayette dahi münasebeti olduğu iddia olunan kara ve nevahiyetinin cihâd-ı irtibâtiyesini ta’yin ve Liva ve Kaza merkezlerinin tebdili hudutlarının ta’dil ve tashihi ve Kaza ve Nahiyelerin fekk [bozma] ve tahvil irtibatları hakkında madde-i mezkure hükmüne tevfikan, vilâyet-i mecalis-i umûmiyesince verilecek kararlar hakkındaki mütala’larını Dahiliye Nezâretine îş’ar ederler.

  6. Müfettiş-i Umûmiler, idâre-i Vilâyat-ı kanuninin dördüncü maddesi mucibince, daire-i teftişiyeleri dahilindeki seyyar aşâir ve kabailin36 Suret-i iskân ve idareleri hakkında bunların emzice [mizaç] ve âdâtıyla ihtiyacat-ı içtimaiye ve icabat-ı mevkiyelerini nazar-ı i’tibara alarak, nizâmat-ı hususiye layihaları tanzim ve dahiliye nezâretine irsal edecekler ve kabâil-i mezkure-i tevettün [vatan ittihaz etme] ve iskân edi-lüb, umur-ı ziraiye ve sanaiyeye kesb-i ülfet eyleyinceye kadar, kıt’at-ı ma’mureye ika-i zarar etmelerine meydan vermemek içün, Valiler ile müttefıkân tedâbir-i lâzime ittihaz eyleyeceklerdir.

  7. Daire-i teftişiyeleri dahilindeki anâsır-ı muhtelife beyninde hüsn-ü âmiziş [i’tilâf-ı maaşeret] takviye ve te’yid eylemek ve anâsır-ı mezkure beyninde mûcib-i tefrika, sûi tefhimat mevcut ise, anları izâle etmek ve müsavat hukuku te’min ile, herkesin hürriet ve hukukunu siyanen muhafaza ettirmek Müfettiş-i Umûmilerin cümle-i vezâifindendir.
    Bu maksada binâen Müfettiş-i Umûmiler, bilhasa ba’zı mahallerde ahâlinin anâsır-ı muhtelifesi beyninde mûcib-i tefrika olan tasarruf-ı arazi-i münâzaat ve ihtilâfatının fasl ve tesviyesi hususunu doğrudan doğruya taht-ı teftiş ve nezârette bulunduracaklardır.

  8. Daire-i teftişiyeleri dahilinde muhtelif mezhep ve millet ve lisanlara mensup olan sekine beynindeki nisbet-i hakikiyeyi ta’yin edecek surette kati bir tahrirdi nüfusun teftiş ve murakabeleri tahtında olarak, sürat-i mümküne ile icrasını te’min etmek, Müfettiş-i Umûmilerin vazife ve selâhiyetleri cümlesindendir. Müfettiş-i Umûmiler, hükümet-i seniyyece kararlaştırılan âti-y-ül’zikr mevadın daire-i teftişiyeleri dahilinde tatbik ve icrasına nezâret eyleyeceklerdir.
    Van ve Bitlis vilâyetleri mecâlis-i umûmiyesi ile encümenleri a’zasının nısfı müslim ve nıs-ı diğeri gayr-ı müslim olacaktır. Erzurum vilâyetinde tahrir-i nüfus, muâmele-i katiyyesi bir sene zarfında icra edilmediği takdirde, Mecalis-i Umûmi A’zası, mezkur iki vilâyette olduğu gibi nısfiyet esası üzerine intihab edilecektir. Sivas, Ma’mure-t-ül Aziz ve Diyarbekir vilâyetlerinde Mecâlis-i Umûmiye A’zası şimdiden intihâb-ı nesebi esasına tevfikan intihab olunacaklardır. Bu maksada binâen suret-i katiyyede tahrir-i nüfus icra olununcaya kadar müslim müntehiblerin ta’bîn adedinde intihâbat-ı ahireye esas ittihaz edilmiş olan cetveller mu’teber olacak ve gayr-ı müslim a’zanın adedi, mensub oldukları cema’tler tarafından verilecek cetvellere göre ta’yin olunacaktır. Ma’mâfih, bir takım müşkülat-ı maddiye, işbu usûl-ı ıntihâbiye-i muvakkatin icrasına mani olduğu takdirde, Müfettiş-i Umûmiler, Sivas, Harput ve Diyarbekir vilâyetleri Mecâlis-i Umûmiyesi A’zasının ta’bîn-i nisbeti içün, vilâyat-ı mezkurenin ihtiyâcat ve ahvâl-i haziresine daha muvafık diğer bir teklif dermeyan etmek selahiyetini haiz olacaktır.
    Mecâlis-i Umûmiyesi a’zası, nisbet-i kaidesi esâsına tevfikan intihab edilecek olan bil-cümle vilâyatta ekalliyet encümenlerde dahi temsil edilecektir. Mecâlis-i idareye intihab edilecek a’zanın kemâfi’l-sâbık nısfı müslim ve nıfs-ı diğeri gayrimüslim olacaktır.
    Müfettiş-i Umûmilerce mazhur görülmediği takdirde, iki daire-i teftişiye dahilinde münhal vuku buldukça polis ve jandarmaya efrâd ahzinde38 müslim ve gayrimüslimler arasında müsavat kaidesi tatbik edilecek ve diğer bilcümle hıdemat-ı resmiyenin tevcihinde dahi mümkün mertebe aynı kaide-i müsavat tatbik edilecektir.

  9. Müfettiş-i .Umûmiler, bil-cümle me’murinin uhdelerine mevdu-ı vezâifı ne suretle ifâ ettiklerini bizzat veya bil-vâsıta taht-ı teftişte bulunduracaklar ve anların derece-i ehliyet ve faaliyetlerini tedkik edecekler. Ve bil-cümle me’muriyenin tercüme-i hâl-i varakalarını tanzîm ettireceklerdir.

  10. Müfettiş-i Umûmiler kifayetsizliklerini veya sû-i hâl ve hareketlerini müşahede edecekleri me’murini icabına göre azl ettirüb, mûcib-i mücâzat-ı ahvâli tebeyyûn edenleri de, doğrudan doğruya taht-ı muhakemeye aldırır. Müfettiş-i Umûmiler azl olunan me’murin-i talîye yerine kavanin nizâmat ile mu’in şerait kabulü ve ehliyet ve liyakati haiz bulunan diğerlerini alacakları gibi, büyük me’murların nısab ve ta’yinini de hükümet-i seniyyeye arz ve inha etmek selâhiyetini hâiz olacaklardır.
    Müfettiş-i Umûmiler, me’murinin azilleri hakkında ittihaz olunan bilcümle tedâbiri esbâb-ı mucibesiyle beraber hâl-i mücemmelen devâir-i aidesine telgrafla bildirecekler ve sekiz gün zarfında da bu me’muriyete ait evrakın dosyası ile beraber mufassal bir esbâb-ı mucibe lâyihası irsal eyleyeceklerdir.
    Büyük me’murlar şunlardır: [Her Vilâyet ve Sancakda] Vali, Mutasarrıf, Kaymakam, Defterdar, Mektubcu, Maarif Müdürü39, Ziraat Müdürü, Nafıa’a Baş Mühendisi, Defter-i Hâkânî Müdürü, Polis Müdürü, Nüfus Müdürü, Sıhhiyye Müdürü, Umur-ı Ecnebiye Müdürü veya Vilâyet Tercümanı, Liva Muhasebecisi, Liva Tahrirat Müdürü, Tedrisaat-ı talîye müessesâtiyle Dâr’ül-Müallimin Müdürleri ve Muallimler, bil-umum Müfettişler, doğrudan doğruya Valilerin ma’iyetlerinde bulunan me’murin hakkındaki mukarrerat Valilere tebli ve iş’ar olunacaktır.

  11. Valilerin hakkında acilen tedâbir-i şedide ittihazını istilzam edecek ef al ve harekat vuku’a getirdikleri, tahakkuk ettiği takdirde keyfiyet Müfettiş-i Umûmiler tarafından telgrafla Dahiliye Nezâretine bildirilecek ve Nezâret-i müşârün-ileyhâ dahi işi derhal Meclis-i Vükalaya arz edecek ve Meclis-i Vükalâ dahi Müfettiş-i Umûmiler tarafından vârid olan telgrafnâmenin ahzinden i’tibaren, nihayet on gün zarfında bu babda i’ta-yı karar eyleyecektir.
    Müfettişti Umûmi tarafından veyahud Müfettiş-i Umûminin talebi üzerine azl edilen me’murin onuncu maddede müsarrah esbâb-ı mucibe layıha-i mufassalesi hükümet-i merkeziyece ahz edilerek, münderecatı hakkında bir karar i’tâ edilmedikçe, hatt-ı ma’zûlin kadrosu dahilinde bile bulunsalar, haklarında cevaz-ı istihdam karan verilmez.

  12. Mülkiye-i adliye, Jandarma, Nafıa ve Ziraat Müfettişleri doğrudan doğruya mensub oldukları dairelere tâbi iseler de, me’murin-i vilâyat misillü Müfettiş-i Umûmilerin taht-ı teftiş ve nezaretlerine vaz edilmiş olduğundan Müfettiş-i Umûmi tarafından müsta’celiyetine hüküm40 edilen hususatta kendilerine vâki olacak tebligatı infaza mecburdurlar. Bu müfettişler kendi talimatlarına tevfikan icra edecekleri teftişat hakkındaki raporlarının suretini Müfettiş-i Umûmiye ve aslını da mensub oldukları Nezârete irsal eyleyeceklerdir. Me’murinin vezâif-i me’murelerine müteallik teftişat ve tahkikatı mübin raporlarında bu teftişat ve tahkikat, gerek Nezâretlerinde ve gerek Müfettiş-i Umûmiyeden verilen emir üzerine yapılmış olsun, suretleri Müfettiş-i Umûmilere ve asılları ait oldukları Nezâretlere gönderilecektir.

  13. Maliye müfettişleri, doğrudan doğruya Maliye Nezâretine merbut olup, bunlar Nizâmname-i mansusuna tevfikan icra eyleyecekleri teftişat-ı layihalarını Nezâret-i müşarün-ileyhâya irsal ve bir suretini de Müfettiş-i Umumiye i’ta eyleyeceklerdir. Müfettiş-i Umûmi bir madde-i mahsusanın musta’cilen teftişine lüzum görüp de keyfiyeti Müfettiş-i Umumilik merkezinde bulunan Ser Müfettişe iş’ar eylediği takdirde, Ser Müfettiş bizzat veya bir diğer müfettiş ma’rifetiyle teftişat-ı lâzimeyi icra etmeğe ve ol babda tanzim olunan raporu Müfettiş-i Umûmiye’ye i’ta eylemeğe mecburdur. Bu gibi teftişattan Maliye Nezâreti de haberdar edilecektir.

  14. Me’murin-i adliyeden mu’cib azl ve muhakeme ef ali anlaşılan me’mur lâyen-azl [azl olunamaz] hükkam sınıfından ise, taht-ı mukâkemeye aldırılması Müfettiş-i Umûmi tarafından adliye nezâretine inha [ulaştırma] edilir. Ve bu inhaya nezâretçe verilecek netict bir haftadan ziyade te’hir edilemez. Me’mur, hükkamdan olduğu takdirde, me’muriyetinin derece-i ehemmiyetine göre41; azilleriyle, yerlerine diğerlerinin ta’yini Müfettiş-i Umûmiye tarafından adliye nezâretinden veya İstinaf Müdde-i Umumiliğinden taleb edilecektir. Tedâbir-i musca’cileyi müstelzem olan ahval-i fevkal’ade Müfettiş-i Umûmiler keyfiyeti derhal adliye nezâretine iş’ar etmek şartıyla lâ-yen-azl me’murini bile hemen işden el çekdirmek selahiyetini haiz olacaklardır.

  15. Müfettiş-i Umûmilerin en mühim vazifelerinden biri de, muhakemâtın her türlü te’sirat-ı hariciyeden mesun olarak cereyanı ve hükümlerin kemâl-ı bî-tarafî ve istiklâl ile i’tası ve hükkamın hiç bir suretle taht-ı te’sir ve nüfuzda bulunmaması hususlarına nezâret etmektir.

  16. Umum-ı adliyenin kısm-ı idarî ve tahririyesini ıslah ve intizâm ve ıttırad [tard] dairesinde cereyanını te’min içün Müfettiş-i Umûmiyenin vaki olacak tebligatı me’murin-i adliyece vacib-ül ittiba’dır.
    Müfettiş-i Umûmiler, Hükümet-i Osmaniyece kararlaştırılan âtiy-ül zikr-i mevadın kendi daire-i teftişiyeleri dahilinde tatbik ve icrası hususunda nezâret edeceklerdir.
    Kavanin, evâmir ve i’lânat-ı resmiye, her daire-i teftişiye dahilinde elsine-i muhliye ile neşr ve ilân edilecekdir. Müfettiş-i Umûmiyece imkân görüldüğü takdirde, tarafeynden her biri huzur-ı muhakemede ve devâir-i hükümetde kendi lisanını isti’mal etmek hakkını haiz olacakdır. Muhâkim i’mâlatı Türkçe tanzîm olunacak ve mümkün olduğu takdirde bunlara tarafeynin mütekellim olduğu lisan üzere bir suret-i mütercimesi de rabt edilecektir.

  17. Her daire-i müfettişiye dahilinde jandarma ve polise42 aid teşkilat ve tensikat [düzen verme] Müfettiş-i Umûmiye’nin nezâret ve ma’lumatı altında icra edilecekdir.
    Jandarma ve polis teşkilat ve tensikatında lüzum görülecek ta’dilat, Müfettiş-i Umûmiler tarafından Valilerin reyi istifsar olunduktan sonra, vuku bulacak iş’ar üzerine, idare-i merkeziyece icra olunacakdır

  18. Bil-cümle maarif-i umûmiye müessesatının teftiş ve nezâreti Müfettiş-i Umûmilere aiddir. Müfettiş-i Umûmiler, Hükümet-i Osmaniyece kararlaştırılan mevad-ı atiyenin kendi daire-i müfettişiyeleri dahilinde tadbik ve icrası hususuna nezâret eyleyeceklerdir.
    Vilayet bütçelerine vaz edilecek maarif-i tahsisatından her cemaatin hassasını vilayetlerce maarif içün istifa olunan tekâlife iştiraki tespitinde ta’yin olunacak ve Hükumet-i Osmaniyece aynı mezheb erbabının kendi mekteblerinin idaresine muavenette bulunmalarına hiç bir vecihle ikâ-i mevani ve müşkülat edilmeyecektir.
  1. Müfettiş-i Umûmiler, devletin umûmi bütçesinde vilayetin hıdemat-ı umûmiyesine mahsus bulunan tahsisatı alel-müfredat tedkik edecekler ve bunlar hakkında Valilerin mütala’asını aldıktan sonra, gerek bîlüzum sarfiyatın önünü almak ve gerek lede-1-hâce fazla tahsisat istihsâl etmek içün, ihtiyacat-ı hakikiyeden fazla veya noksan görecekleri tahsisatı bildireceklerdir.
  1. Müfettiş-i Umûmiler, varidat-ı askeriye hakkında hazine-i devlet ile mükellefiyenin menafiini muhafaza etmekle beraber zira içün asla43 izâ’e-i evkat [vakit kaybetme] ve müşkülatı dâ’i olmayacak derecede sade ve sehl-ül-tatbik olacak bir usül-ı cebayetin [evkaf varidatının tahsil usulü] hükümet-i merkeziyeye teklif olunabilmesine salih tedabiri tedkik edeceklerdir.
  1. Müfettiş-i Umûmiler, emlak ve arazi ütümettü [kâr etme] vergilerinin suret-i tarh ve tahsili hakkında tedkikat-ı icra ettikten ve lüzum görecekleri mahaller için valilerin mütalaasını istihsal eyledikten sonra kadastronun tecdidi veya başlamış olan ta’dilat-ı umûmiyenin ıslahı için teklifatta bulunabilirler.
  1. Müfettiş-i Umûmiler, refakatlannda bulunan erbâb-ı ihtisasdan mürekkeb hey’et-i fenniye ma’rifetiyle daire-i teftişiyeleri dahilindeki ma’denler ile ormanların devletçe şayan-ı istifade bir surette muhafazası ve iledilmesi ve arazinin ıslahıyla zıraatin te’min-i terakkisi, mesarif-u istihsaliyenin taklili [azaltma], maarif-i umûmiyenin neşr ü ta’mimi sanayi ve ticaretin teşviki ve mevaridatın teeshili hu-suslarında müracaat edilmesi müstelzem-i müstahsinat olacak bil-cümle vesaiti velhasıl vilayetin terakkiyat-ı âliye ve iktisadiyesine medar olabilecek kâffe-i hususatı tedkik ettireceklerdir. Bu kabilden olmak üzere bütçede karşılık tahsisine ve kanun tanzimine veya irâde-i seniyye istihsaline muhtaç olmayan ıslahatın valiler tarafından icrasına nezaret edecekler ve umûmi bütçede karşılık tahsisine ve bir kanun-ı mahsus tanzimine veya irâde-i seniyye istihsaline muhtaç olan tedabiri devair-i aidesine inha eyleyeceklerdir.
  1. Umur-ı me’murelerini ifa etmeleri içün, Müfettiş-i Umûmilerden her birinin ma’iyetine âtiy-ül-zikr me’murin ta’yin edilecektir.
  1. Kalem âmiri olarak bir Baş Katib ile, miktar-ı kâfi mesud, Mübeyyiz, Mütercim ve Katib.
  2. Mülkiye ve polis ve jandarma umun içün bir müfettiş.
  3. Bir adliye müfettişi.
  4. Bir maarif müfettişi.
  5. Teb’a-i Osmaniye veya ecnebiyeden mütehassıs bir ziraat müfettişi.
  6. Teb’a-i Osmaniye veya ecnebiyeden mütehassıs bir Nafıa Müfettişi.
  7. Ecnebi jandarma zabıtanı meyanında intihab edilecek bir emr-i zabıt.
  8. Ecnebi bir katib-i hususi.
  9. Bir Kürtçe tercümanı.
  10. Bir Ermenice tercümanı.

Salif-ül-zikr me’murin, Müfettiş-i Umûmilerin intihabıyla veya muvafakati üzerine ta’yin edilecek ve vazife ve selahiyetleri Müfettiş-i Umûmilerin inzimam muavenetiyle tanzîm olunacak olan bir ta’limatnâme-i mahsus ile ta’yin kılınacaktır. 23 Mayıs sene 1914

Kaynakça

  • Bayur, Y. H. (1991). Türk İnkilabı Tarihi (Cilt II.). Ankara: Türk Tarih Kurumu.
  • Bitlis’de Ermenilerin tahriki ile meydana gelen Molla Selim riyasetindeki Kürd isyanının bastırılması. (1914). Devlet Arşivleri Başkanlığı – Osmanlı Arşivi. (DH.KMS / 16 – 30)
  • Danişmend, İ. H. (2011). İzahlı Osmanlı Tarihi Kronolojisi. İstanbul: Doğu Kütüphanesi.
  • Müfettiş-i Umumilerin vazife ve salahiyetleri hakkında yazı. (1914, 5 23). 1-2. Devlet Arşivleri Başkanlığı – Osmanlı Arşivi. (HR.TO / 602 – 27)
  • Taş, N. F. (1998). Vilâyet-i Şarkıyye Islâhatı ve Genel Müfettiş Nicolas Hoff. Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi, 14(42), 923-968.
  • Uras, E. (1976). Tarihte Ermeniler ve Ermeni Meselesi. İstanbul: Belge Yayınları.
  • Zekeriya, T. (1993). Osmanlı Meşrutiyetinde Ordu – Siyaset Çatışması (1 b.). İstanbul: İrfan Yayınevi.

1. Vilayet-i Şarkiye, Vilayet-i Sitte ile karıştırılmamalıdır. Vilayet-i Şarkiye, Vilayeti-Sitte’ye (Erzurum, Van, Mamüretü’l Aziz, Diyarbekir, Sivas, Bitlis) Trabzon’un da eklendiği farklı bir kavramdır.

Sefa Sungur

Yorumla

Yorum yazmak için buraya tıklayın...