Tarih

Tozlu Rafta Altın Kitap

“Kök bolup, kökkö cıldız kuralıp, kün caralıp, ay çıgıp, cer üstü neçe türgö aylanıp, kança muz dooru ötüp, taş-mis dooru cetip, adam balası çıga kelip cer cüzünö akıl cumşap, anın ar tarabına cayılıp madaniyatka kirişe baştaganda en eski zamanda arasınan “Türk” urugu çıga baştagan. (…) Türk degen el adam balasının en eski urugunun birinen sanalıp zamanında adam arasında baatır, taza, kalp aytpay turgan tuura elden sanalgan.”[1]

Kırgız Alimi Belek Soltonayev’in “Kızıl Kırgız Tarihi” kitabı bu satırlarla başlamaktadır. Soltonayev’le ilgili bilgiler onun “infaz” dosyasında yer almaktadır:

“Soltanov Belek, 1878 yılında Kırgızistan’ın Keminsk bölgesinin Tegermendi köyünde doğdu, milliyetçe Kırgız, sosyal durumu bay-manap, eğitimi bitmemiş, orta bilim adamı […].

1918-1922 yılları arasında Komünist Parti üyesi oluştur. Sosyal durumuna göre partiden ihraç edilmiştir […].” (Aşnin vd., 2016: 258)

Fyodor Aşnin’in “Mahvedilmiş Türkoloji” eserinde Soltonayev hakkında çeşitli bilgiler yer almaktadır. Aşnin’in Artıkbayev’in makalesinden aktardığına göre, Soltonayev -tıpkı Kasım Tınıstanov gibi- 1916 isyanından sonra Kırgızistan’dan kaçmış, Sovyet devrimi gerçekleşince bir umut geri dönmüştür. Yine Soltonayev’in Kırgız tarihine dair çok sayıda eseri biriktirdiği bilinmektedir. “Kızıl Kırgız Tarihi” eserinin yanında Manas’la ilgili de çalışmalar yürütmekteydi. (Aşnin vd., 2016: 258-259)

Bu bilgilerden açıkça anlıyoruz ki Soltonayev birkaç “günah” işlemişti. Hem Kırgız tarihiyle ilgilenmiş, hem Manas’a el atmış, hem “bay-manap” (zengin bey) sınıfında sayılmış hem de yaşlanmıştı. Özellikle “yaşlanmıştı” ifadesi şaka gibi gelebilir ama gerçek budur. Sovyet iktidarının ilk yıllarında yaşlılık eski düzenin bir simgesi gibi görülmekteydi. Neticede Soltonayev, 17.09.1937 tarihinde Kırgızistan UNKVD tarafından tutuklanmış ve Sosyal Turan Partisi’nin kurulmasında rol oynamak, Kırgız dili, tarihi ve kültürüyle ilgili çalışma yapmakla suçlanmış, 1938 yılında idam edilmiştir (Aşnin vd., 2016: 259).

Bugün rahat koltuklarda oturup geçmişi ve ve bugünü yargılamak kolaydır. Türkiye Türklerinin Mustafa Kemâl ATATÜRK liderliğindeki milli mücadelesi başarıya ulaşmıştı. Ne yazık ki Türkistan Türklerinin mücadelesi aynı şekilde sonlanmamıştır. Çarlık rejiminin son bulmasının ardından Sovyet devri başlamış, çok sayıda aydın katledilmiştir. Katledilenler arasında Türk olmadığı hâlde Turancı olmakla suçlananlar bile vardır. Bunlardan biri Aleksandr Samoyloviç’tir. Manas’a dahi “Türk” ve “Turan” sansürü uygulanan yerde Türklük bilinci elbet gerileyecekti. Çok kereler söyledik, yine söylüyoruz: Bizim görevimiz bu durumu düzeltmek için çalışmaktır.

Tozlu raflardaki altın kitaplarımızdan biri olan “Kızıl Kırgız Tarihi”nden birkaç alıntıyla yazımızı noktalayalım:

“Eski çağda Orhon ırmağının kıyısında Fin-Moğol ve Türk soyundan olan Hunlar yaşıyordu.” (Soltonayev, 1993: 10).

“‘Kiggis’ adındaki Türk soyundan olan (halk), bizim zamanımızdan 2000 yıl önce Egipet’i (Mısır) ele geçirmiş. Kıtaylar Kırgızları ‘Kıykıs’ diye yazmış. Akla, bu ‘Belki bu Kikis, Kırgız olmasın?’ fikri geliyor.” (Soltonayev, 1993: 10)[2]

“Türk dilini Arap, Avrupa, Kıtay harfleriyle yazmak ne büyük hata!” (Soltonayev, 1993: 10)

“Eski Türkler Yenisey ırmağına ‘Kem’ dermiş.” (Soltonayev, 1993: 10)

“Eski Türkler peygamberlerine ‘Kam’ dermiş. Şimdiki Kırgızlar faydalı insanlara ‘Kamkor’ diyor.” (Soltonayev, 1993: 11)

“Hunların dili Türkçedir.” (Soltonayev, 1993. 16)

“Mahmut Kaşgarî Kırgız’ın dili Türkçedir, diye yazmış.” (Soltonayev, 1993: 24)

“Reşideddin şöyle der: Yenisey başına Sekiz Müren denir. Müren, Moğolca ‘su’ demek olup sekiz de Türkçedir.” (Soltonayev, 1993: 24)

“Araplar Orta Asya’da Türk çocuklarıyla vuruşup Türklerin elinden burayı alsa da Çinlilerin elinden aldık, diye hesap ediyordu.” (Soltonayev, 1993: 25)

“6.yy’da Orta Asya’da göçmen devlet kuruldu. Bunlar Altay’dan çıkan Türklerdi, Büyük Deniz’den Karadeniz’e kadar hakim olmuşlardı.” (Soltonayev, 1993: 25)

“İstanbul Türk’ü ‘Sayhi’ (?) denen 1582 yılında yazılmış kitapta: ‘Kazak Müslüman olup Hanefi mezhebindendir; Kırgız kafir de değil Müslüman da’ diye yazmıştı.” (Soltonayev, 1993: 77)

Not: Neden “altın kitap” dedik? Kitap 19. yy’da başlayıp 20. yy başlarına kadar sürmüş yoğun çalışmaların bir ürünüdür. O dönem ve sonraki yılların siyasî şartları bir tarafa, Türkistan ve Türklük bilincini güçlendirecek kaynaklara ihtiyacımız vardır. Elbette 20. yy’da yayımlanmış esere “çığır açacak” demiyoruz ama bazı kitapların bakış açılarında yeni sayfa açtığı kesindir. Türk cumhuriyetlerinden soydaşlarımızın yazdığı kitaplara daha fazla erişmek, daha fazla çalışma yapmak gerekiyor. Soltonayev, Türklerin köksüzleştirilmeye çalışıldığı bir dönemde Mısır’a kadar gitmiş! Bugünler için daha ne yapsın? Demek ki tozlu raf Türklerin, altın kitaplar Türk alimlerinin… Onlar “bengü” olsun diye yazıldı, unutulsun diye değil.

Kaynaklar

AŞNİN, Fyodor; ALPATOV, Vladimir Mihayloviç; NASİLOV, Dmitri Mihayloviç (2016). “Mahvedilmiş Türkoloji”, Çeviren: Mehdiyev, Gaffar Çakmaklı, Editör: ADIGÜZEL, Sedat, Türk Tarih Kurumu, Ankara.

SOLTONOEV, Belek (1993). “Kızıl Kırgız Tarıhı”, Uçkun, Bişkek.

 

[1] “Gök olup, göğe yıldız kurulup, güneş yaratılıp, ay çıkıp, yeryüzü birçok türe dönüşüp, buz devirleri geçip de taş devri gelip, insanoğlu ortaya çıkıp yeryüzüne akıl geldiğinde, onun her tarafına yayılıp medeniyete girilmeye başlanan en eski zamanda ‘Türk’ soyu doğmaya başladı. (…) Türk denen halkın, insanoğlunun en eski soylarından biri olduğu düşünülüp insanlar arasında kahraman, temiz, yalan söylemeyen dürüst halklardan biri sayılmıştır.”

[2] Bu bilgi doğrudur, yanlıştır, orası başka bir meseledir. Soltonayev de “böyledir” demiyor. Dikkati çeken nokta şudur: Köksüzleştirmeye çalışılan Türk soyuyla ilgili böyle bir düşünceyi öne sürmek başlı başına bir “günah”tır. Bugün ülkemizde de bu tarz fikirlere ölümüne karşı çıkanlar vardır. Onlar da Sovyet yöneticisi mi? Bilemiyoruz!

Yusufhan Güzelsoy

Manisa Celal Bayar Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Yüksek Lisans Öğrencisi

Yorumla

Yorum yazmak için buraya tıklayın...