ARKEOLOJİ & TARİH Tarih

Türk Askerî Tarihinde: Gayrinizami Harp

Yazar: İlyas Er (Anadolu Tarih)

Bu çalışma fikir ve yöntem olarak Türk Tarihi’ndeki önemli bir noktaya ışık tutma amacındadır. İçerisinde konuya giriş için gerekli tanımlar verilmeye çalışılmıştır ve kısaca açıklanmıştır. Türk tarihinden gayrinizami harp örnekleri arasında sıralanabileceklerden bazılarına yer verilmiştir. Türkiye toplumunda gayrinizami harp usul ve tekniklerine gerekli önem verilmediği söylenebilir. Bu yazı genel bir giriş niteliği taşımakta ve bilgi verme amacındadır.

Savaş; iki veya daha fazla devlet tarafından, ulusal güç unsurlarının tamamı ya da bir bölümünün kullanılması ile yapılan, taraflarca savaş niteliği kabul edilen kuvvet kullanımı, düşmanca niyet ve/veya eylemdir.[1] Savaşın baskın özelliğine göre savaşların sınıflandırıldığı görülmektedir. “Bölgesel savaş” olarak nitelendirilen ve belli bir alanda yapılan savaş, tarafların katıldığı kuvvetlere göre “koalisyon harbi”, kullandıkları araç ve gereçlere göre “sınırlı savaş” özelliği taşıyabilir. Literatürde savaş kavramının kullanımına yönelik mevcut karışıklığın sebeplerinden birisi budur.[2]

Savaşın çeşitlerini tanımlayabilmek için şu şemaya göz atabiliriz (bknz: şema 1[3]).

Savaşın içerisinde bulunan başlıca temel eylem ve faaliyetler arasında şunlar da bulunmaktadır: sefer, harekât, muharebe, çarpışma ve çatışma.[4] Asgari düzeyde bu terimlerin konu için bilinmesi önemlidir.

Genel olarak savaş iki ana grupta: Nizami Savaş ve Gayrinizami Savaş olmak üzere incelenebilir. Gayrinizami Savaş kendi içerisinde şu bölümlere ayrılmaktadır: Gerilla Savaşı, Ayaklanma ve Ayaklanmaya Karşı Koyma, Terörizm ve Terörizme Karşı Harekât, Dost Ülke İç Savunmasına Yardım, Bilgi Harekâtı.[5] Genel sınıflandırmanın içerisinde geçen gayrinizami harp özelinde bu çalışma işlenmeye gayret edilecektir.

Nizami harp; iki veya daha fazla devlet arasında saldırı, savunma, geri çekilme ve askeri birlik intikalleri olmak üzerek temel harekâtları esas alan, stratejik öneme sahip hedefler doğrultusunda planlanan mekanize ve zırhlı konvansiyonel (geleneksel) kara, hava ve deniz birliklerinin kullanıldığı silahlı mücadele biçimidir. Düşmanın savaşma gücünü ve dayanak noktalarını zayıflatmak ve yok etmek temel hedeftir.[6]

Gayrinizami harp; konvansiyonel (geleneksel) birliklerden ayrı kuvvetler tarafından, konvansiyonel (geleneksel) birliklerle bağlantılı veya bağımsız olarak faaliyete geçirilen; savunma anlayışı doğrultusunda ülke topraklarını koruma harekâtı; saldırı anlayışında düşmanı yıpratmak ve dost unsurların harekâtını kolaylaştırmak için savaş alanının şekillendirilmesi amacıyla barış zamanında örgütlenen; psikolojik harp ve istihbarat faaliyetlerine de başvuran, belli bir cephesi, biçimi, zaman sınırı bulunmayan; paramiliter (askeri birlik olmayan, yardımcı sivil örgüt) gruplardan, dış kaynaklardan ya da gayrimeşru kaynaklardan beslenen ve başarı ya da başarısızlığı halk desteğine bağlı olan, gizli ya da açıktan yürütülen özel bir harp türüdür.[7]

a.) Gerilla Savaşı: Düşman idaresi ya da işgali altındaki bölgede bulunan idari ve askeri kontrolü zayıflatmak/ yok etmek ve yeni bir politik-askeri otorite kurmak amacıyla düzenli ordunun veya paramiliter grupların gerçekleştirdiği küçük birlik harekâtı ile yapılan silahlı mücadeledir.[8] Gerilla sözcüğü tarihi perspektifte “küçük savaş” anlamı taşımaktadır. İspanyol kuvvetlerinin 1808-1814 yılları arasında Fransız işgaline karşı yürüttükleri faaliyetler neticesinde tarihi anlamda yerini almıştır. Hitit İmparatorluğu (M.Ö. V. YY.)’na kadar gerilla savaşının tarihi götürülebilir. Roma İmparatorluğu da bu savaş çeşidi ile karşılaşmıştır. “Yüz Yıl Savaşları” esnasında İskoçlar bu yöntemi İngilizlere karşı kullanmıştır. 1756-1763 yılları arasında Hapsburglar ve Prusyalılar Hırvat düzensiz kuvvetlerini kullanarak bu yönteme dahil olmuştur.  1870-1871 yıllarında yaşanan Fransa- Prusya Savaşı’nda gerilla savaşının kullanılması ve rolü Engels ve Marx’a çalışma alanı doğurmuştur. Gerilla faaliyetlerini Lenin “sol kanat maceracılığı” olarak tanımlamış ve terörizmden ayrı tutmuştur.[9]

b.) Ayaklanma ve Ayaklanmaya Karşı Koyma: Ayaklanma; bir bölgede ya da ülkede meşru idareyi, politik şiddet ve zamana yayılmış bir mücadele yolu ile devirmek ve o bölge ya da ülkede var olan toplum üzerinde siyasi otorite kurmak amacıyla yapılan askeri ve yarı-askeri olabilen faaliyetler bütünüdür. Ayaklanmaya karşı koyma ise; tüm askeri, yarı-askeri ve sivil gayretleri içerecek şekilde ülke ya da bölgede silahlı örgütler tarafından yürütülen meşru otoriteye karşı faaliyetleri önlemek amacıyla gerçekleştirilen faaliyetleri kapsamaktadır.[10]

c.) Terörizm ve Terörizme Karşı Harekât: Düşmanın savaşma gücünü ve dayanak noktalarını zayıflatmak/yok etmek için direkt olarak düşman ordusunu değil aynı zamanda orduyu yaratan toplumu hedef alan faaliyetler terörizm olarak tanımlanabilir. Bu faaliyetler ikna yöntemlerine ve zorlamaya dayalı olarak vücut bulabilir.[11] Avrupa Birliği’nin terörizmle mücadele kapsamında beş temel amaç belirlemiştir bu amaçlar şunlardır; Polis ve adli işbirliğinin sağlanmak, uluslararası hukuk araçlarının geliştirilmesi, terörizmin para kaynaklarını tespit ve yok etmek, hava güvenliğinin güçlendirilmesi, AB’nin global faaliyetlerinin eşgüdümünü sağlamak.[12]

d.) Dost Ülke İç Savunmasına Yardım: Gerilla savaşının ayaklanma amacı vardır ve bu madde tam olarak onun zıttı ve ona karşı faaliyetleri içeren harekât biçimlerini kapsamaktadır. Dost ülke içerisindeki silahlı ayrılıkçı grupların faaliyetlerine karşı dost ülke güvenlik güçlerine eğitim, lojistik ve finansal destek sağlamak olarak tanımlanabilir.[13]

e.) Bilgi Harekâtı: Amerika Birleşik Devletleri Ordusu Talimnamesi (2006)’ne göre; psikolojik harekât, sivil-asker işbirliği, siber savaş, komuta kontrol, stratejik iletişim faaliyetlerinin bir arada yürütülmesinden meydana gelir.[14]

Gayrinizami harp artık güçsüzün güçlüye karşı gerçekleştirdiği harp yöntemi olarak değil aynı zamanda güçlünün-güçlüye ve güçlünün-zayıfa uyguladığı harp yöntemi olarak karşımıza çıkmaktadır. Gayrinizami harp Ortadoğu’da kendisini “vekâlet savaşları” şeklinde göstermiştir.[15]

Gayrinizami harbin kökenleri ve örnekleri Türk tarihinde de bulunmaktadır. Bu çalışmada sırasıyla bu örneklerden birkaçına ışık tutulmaya gayret edilecektir.

  • İskitler (Sakalar) ve Persler Arasındaki Mücadele

Pers İmparatorluğu’nun başına darbe girişimi sonuncunda geçen I. Dareios, ülkesinde meydana gelen ayaklanmalarını bastırabilmek adına pek çok sefer düzenlemiştir. M.Ö. 512 yılında bu seferlerinden birini Karadeniz’deki İskit topraklarına yapmıştır. Sefer hazırlıkları kapsamında Dareios, İstanbul Boğazı ve Tuna nehri üzerinde yüzer köprüler inşa ettirmiş ve Heredotos’a göre 700.000 asker ve 600 gemi ile savaşa başlamıştır. Nicelik ve nitelik olarak İskitlerden üstün durumda olmasına rağmen savaşta başarı elde edememiştir. Bunun başlıca sebepleri arasında İskitlerin kullandığı gerilla savaş yöntemi gösterilebilir.[16]

  • Çin Sındığı Savaşı/ Tatung-Fu

Çinlilerle M.Ö. 201 yılında yapılan savaşta Mete Han esnek süvari birlikleri ile sürat ve baskın prensiplerini kayda değer ölçüde doğru kullanmıştır ve bu yöntemlerin gayrinizami harbin köklerini barındırdığı söylenebilir. Mete Han tarafından kullanılan yöntemler: psikolojik harp, pusu, baskın, kandırma, sahte görüntü ile aldatma olarak ifade edilebilir. Bu yöntemler ile Mete Han nicelik olarak üstün olan Çin ordusuna karşı başarılı olmuştur.[17]

  • Akıncılar

Bu teşkilat en eski Türk devletlerinden devam ederek tarihimizde yerini alan adı ve şekli değişen bir geleneğin ürünüdür.  Türk tarihinde akıncılar geleneğinin uygulanmadığı tarih aralıkları 1826-1918 olarak sınırlanabilir ve Türk savaş sanatının önemli bir bölümünü oluşturmaktadır. Osmanlı ordusunda öncü kuvvetleri oluşturan akıncı birlikleri günümüzde Türk Ordusu’nun komando birliklerine yakın görevleri gerçekleştirmekteydiler. Akıncılar teşkilatı, gayrinizami harbin başlıca uygulayıcıları olarak değerlendirilebilir.[18]

  • Bacıyân-ı Rum Teşkilatı (Anadolu Bacıları Teşkilatı)

Orhun Kitabelerinde hakandan hemen sonra gelen hatunun adından da anlaşılacağı üzere Türklerde kadın siyasi ve sosyal hayatın içerisinde ve eşittir. Dede Korku Kitabı ve Oğuznamelerde Alplar Teşkilatı içerisinde kadın alpların faaliyetlerine de yer verilmektedir. Moğol istilaları sırasında Anadolu’da şehir savunmaları sırasında kadınların da etkin rol aldıklarını anlaşılmaktadır. Kadınlardan oluşan Bacıyân-ı Rum Teşkilatı’nın Osmanlı Devleti’nin kurulduğu dönemde gayrinizami harp usul ve tekniklerini kullanarak faaliyetler gerçekleştirdiği söylenebilir.[19]

  • Kolonizatör Türk Dervişleri

Osmanlı Devleti’nin kuruluş döneminde batıya doğru gerçekleştirilen göç ve iskân hareketlerinde bu dervişlerin önemi ve işlevi dikkat çekmektedir. Yarı göçebe Türkmenler arasında yürüttükleri propaganda ile onların yaşayış biçimine ayak uydurarak tekkelerde bulunan dervişlerin aksine devlet memuru olmayıp, devletin çıkarları ve hedefleri doğrultusunda gayrinizami harp usul ve tekniklerini kullanarak hareket ettikleri söylenebilir.[20]

  • Martolos Teşkilatı

Martolos “silahlı nöbetçi, milis grubu” demektir. Gayrimüslimlerden oluşan bir teşkilattır. Osmanlı Devleti’nin kuruluş döneminde haberci ve casus görevlerini yerine getirmekteyken 15.yy’dan sonra maden bekçisi, derbenci, kale muhafızı ve akıncı görevlerini de üstlenmişlerdir. İstihbarat ve psikolojik harp alanlarında başarılı oldukları söylenebilir.[21]

  • Hamidiye Aşiret Alayları
    II. Abdülhamit döneminde Doğu’da meydana gelen sorunlara karşı mücadele etmek amacıyla kurulan Hamidiye Süvari Alaylarının kuruluş gerekçeleri şu şekilde ifade edilebilir; merkezi otoriteyi sağlamak, Doğu Anadolu’da devlet kontrolünde yeni bir sosyo-politik yapı oluşturmuş, askeri güç olarak aşiretleri değerlendirmek, Ermenilerin yürüttüğü faaliyetlere engel olmak, Doğu Anadolu’daki Rus ve İngiliz müdahalesini engellemek, Panislamizm politikası çerçevesinde hareket etmek. Hamidiye Aşiret Alayları askeri birlik olmayıp, yardımcı sivil örgütlenme olarak kabul edilebilir.[22]
  • Teşkilat-ı Mahsusa

Osmanlı ordusunun yürüttüğü gayrinizami harbin oluşumu olan Fedai Zabitan Grubu/ Teşkilatı Mahsusa olarak bilinen oluşum, Trablusgarp, Balkan, Kafkas cephelerinde gayrinizami harp örnekleri göstermiştir. Bu teşkilatın Millî Mücadele Dönemi’ne en önemli katkılarından biri toplumda direnme ve harekete geçme noktalarında göstermiş olduğu itici güç görevidir.[23]

  • Kuva-yı Milliye

Kuva-yı Milliye, Türk İstiklâl Savaşı’nda karşımıza çıkan ve ulusal milis teşkilatını ifade eden adlandırmadır. İçerisinde silahlı direniş için halk örgütlenmesini değil aynı zamanda müdafaa-yı hukuk, redd-i ilhak dernekleri, heyet-i milliye, kongreler, Ankara’da toplanan TBMM ve bağlı organlar ile tüm ordu birliklerini içine almaktadır.[24]

[1] Ali Bilgin Varlık, “Savaşı Tanımlamak: Terminolojik Bir Yaklaşım” Avrasya Terim Dergisi, 2013, S. 1, s. 119.

[2] Age., s. 120.

[3] Age., s.121.

[4] Age., s. 126.

[5] Metin Gürcan, “Bir Önceki Savaş İçin Hazırlanmak: Değişen Küresel Güvenlik Ortamının Geleneksel Savaş Olgusuna Etkisi”, Bilge Strateji 3, Aralık 2011, s. 139-148.

[6] Metin Gürcan, age., s. 139.

[7] Zeynel Levent, Teşkilât-ı Mahsusa’dan Kuva-yı Milliye’ye Gayrinizami Harp (Basılmamış Doktora Tezi), Ankara Üniversitesi Türk İnkılâp Tarihi Enstitüsü, Ankara 2019, s. 2.

[8] Ali Güneş, “Gayri Nizami Harp ve Türevlerinin Kavramsal Analizi”, s.4, İnternet Kaynağı: academia.edu/3648015/Gayri_Nizami_Harp_ve_T%C3%BCrevleri_Unconventional_Warfare

[9] Fatma Taşdemir, “İç Savaş Perspektifinden Terörizm ve Işid Örneği”, Uluslarası Hukuk ve Politika, C. 11, S. 42, s., 49.

[10] Ali Güneş, age., s. 5

[11] Age., s. 5.

[12] Burak Tangör- Sevinç Sayın, “Avrupa Birliği’nin Terörizmle Mücadele Stratejisi: Yeni Bir Bütünleşme Alanı mı?” Ankara Avrupa Çalışmaları Dergisi, 2012, C. 11, S. 1, s. 89.

[13] Age., s. 6.

[14] Age., s. 6.

[15] Zeynel Levent, age., s. 3.

[16] Serap Özkan Kılıç, “I. Dareios’un İskit Seferinin Nedenleri Üzerine”, Akademik Tarih ve Düşünce Dergisi, Y. 2015, S. 5, s. 301-316.

[17] Zeynel Levent, age., s. 3. Erkan Göksu, “Türkler Kuşatma Araç-Gereçleri Teknolojisiyle Ne Zaman Tanıştı?”, Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 2019, C. 2, S. 1, s. 40-51.

[18] Özgür Körpe, “Osmanlı Ordu Teşkilatında Akıncı Ocağının Yeri ve Çağdaş Türk Silahlı Kuvvetlerine Etkileri”, Stratejik Araştırmalar Enstitüsü Güvenlik Stratejileri Dergisi, Haziran 2011, Y. 7, S. 13, s.125-165.

[19] Selahattin Döğüş, “Kadın Alplardan Bacıyân-ı Rum’a (Anadolu Bacıları Teşkilatı): Türklerde Kadının Siyasi ve Sosyal Mevkii”, KSÜ Sosyal Bilimler Dergisi, 2015, C. 12, S. 1, s. 127-150.

[20] Ömer Lütfi Barkan, “İstila Devirlerinin Kolonizatör Türk Dervişleri ve Zaviyeler”, İnsan ve İnsan Dergisi, 2015, S. 5, s. 5-37.

[21] Bilge Keser, “Osmanlı Devletinde Martolos Teşkilatı”, A.Ü. Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Dergisi, Erzurum 1999, S. 12, s. 267-275.

[22] Bayram Kodaman, “Hamidiye Hafif Süvari Alayları (II. Abdülhamid ve Doğu-Anadolu Aşiretleri)”, Tarih Dergisi, 2011, s. 427-480.

[23] Erkan Çataşbaş- Fuat Aksu, “Kuva-yı Milliye Direnişe Etki Eden Osmanlı Gayrinizami Harp Deneyimi”, Toros Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, Haziran 2020, C. 7, S. 12, s. 62-85.

[24] Bayram Bayraktar, “Kurtuluş Savaşı’nda Milliyetçi ve Devrimci Nitelikte Milli Halk Ayaklanması Olarak Kuva-yi Milliye Üzerine Tarihsel ve Kuramsal Bir Yaklaşım”, Çağdaş Türkiye Tarihi Araştırmaları Dergisi, S. 40, s. 25-39.

bilimdili

Yorumla

Yorum yazmak için buraya tıklayın...