TOPLUM

Uluslararası Beşeri Bilimler ve Eğitim Dergisi’nin 19. Sayısı Yayınladı

Editör Notu / Editorial Note

EDİTÖRDEN

Bizde insan yetiştirmenin planlı-programlı ilk adımı 175 yıl önce atıldı. Öğretmen yetiştirmek amacıyla 1848’de kurulan Darülmuallimin (erkek Öğretmen Okulu) çok önemli bir insan yetiştirme projesiydi. 1870’te Darülmuallimat (Kız Öğretmen Okulu) açıldı. Her devirde en başarılı yetiştirici olan kadın, yaklaşık 150 yıl önce resmî eğitim çalışmalarının içinde yerini almış oldu. İstanbul’la sınırlı olarak başlayan bu çalışma zaman içinde genişledi, gelişti.

Bu ilk girişimden sonra, içini tam olarak doldurmakta güçlük çektiğimiz bir “ıslahat” süreci yaşadık. Sözlükler “ıslah”ı “düzeltme, iyileştirme” olarak tarif ediyor. Düzeltme, daha öncekinin yanlış olduğunu, iyileştirme ise yetersiz kaldığını düşündürüyor. Demek ki ya doğru başlamamışız ya eksik bırakmışız ya da yaptığımıza bir türlü güvenememişiz.

Sadece öğretmen yetiştirme tarihimize bakarsak, 1868, 1869, 1871, 1877, 1891, 909, 1910, 1915,1926, 1929, 1947, 1955, 1974, 1978,1982,1989, 1992 tarihlerinde gerçekleşen kimi geniş kimi dar kapsamlı müdahaleleri görürüz. Her defasında bir uygulama iptal edilmiş bir başkası ikame edilmiştir. Sorun çözülmüş mü? Arkasında bir düşünme tarzı, bir felsefe, kültür birikimi yoksa, masa başı kararlarla sorun çözülür mü? Bünyemize, ihtiyacımıza, millî hedeflerimize uygun bazı düzenlemeler de (Yüksek Öğretmen Okulları, Köy Enstitüleri, İlköğretmen Okulları, Gazi Orta Muallim Mektebi ve Terbiye Enstitüsü başta olmak üzere üç yıllık Eğitim Enstitüleri) sürdürülememiştir. Doğruyu bulduğumuzdan emin olamadığımız gibi “senin doğrun, benim doğrum” tutarsızlığına düşmemiz bu başarısızlığın başlıca sebebidir.

Tarihî seyri bir yana bırakarak bugüne gelirsek 1982 yılında öğretmen yetiştirme kaynağının teke indirilmiş olması bağlamında görece bir istikrardan söz edilebilir. Her öğretmen üniversite mezunu olmalıdır mantığına dayanan bu uygulama yerleşmiş gibi görünüyor.

Evet, öğretmenlerin üniversite mezunu olması önemlidir. Ancak kendisini birdenbire sınıf öğretmenliği, fen bilgisi öğretmenliği, Türkçe öğretmenliği gibi bölümlerin kapısında bulan, daha önce bu konuda herhangi bir hazırlık yapmamış olan bir öğretmen adayına ve onun dört yıl sonra okutacağı öğrencilere iyilik mi yapıyoruz?

İlkokul üzerine altı yıl okuyan çok donanımlı öğretmenler elinde yetişen ve uzun bir süre okullarda uygulama yapan, okulu, öğrenciyi, çevreyi bu sayede tanımış olarak mesleğine başlayan öğretmenler yetiştiriyorduk. Bu okullarda başarılı olan öğrenciler seçilip Yüksek Öğretmen Okullarına yollanıyor, lise ve dengi okullara öğretmen oluyorlardı. Gazi Terbiye Enstitüsünde okuyabilmek için en az beş yıl öğretmenlik deneyimi isteniyordu. Yani öğretmen adayı, uzun bir ön eğitimden sonra mesleğe adım atabiliyordu.

Akademiyi küçümsemek gibi bir tavrımız olamaz. Bilgiye sonsuz saygı duymak zorundayız. Fakat öğretmen yalnızca bilgiyle, kitapla, ders notuyla yetişmiyor. Burada Ali Fuad Başgil Hoca’nın Gençlerle Baş Başa kitabının “Başlamadan Önce” kısmına bakalım: “Gönül ister ki, mekteplerimiz, ilkinden yüksek tahsîlin sonuna kadar, derece derece gençlere öğrenme ve yetişme yolunda emniyetle yürümenin usulünü öğretsin; çalışıp muvaffak olmanın sırrını göstersin. Mektep bilgi îmal eden bir fabrika hâlinde çalışmasın ve gençlerin yalnız zekâları üzerinde kalmasın, irâdeleri üzerinde de dursun ve onların rûhî terbiyelerini yapsın, çünkü insanın kıymet ve kuvveti, bilgisinin genişliğinde olmaktan çok, rûhî terbiyesindedir. İrâde ve ruh terbiyesi ise, ayrı bir iştir. Bu, ders ve kitap okuyup ezberlemekle elde edilmez. Bununla berâber, herkes biliyor ki, aşkın sınıf mevcudu ile dolup taşan mekteplerimizin hiç meşgul olmadığı işlerden biri budur.” Ali Fuad Başgil Hoca bu satırları 1949 yılında yazmış. Bugün yazsaydı farklı bir şey yazabilir miydi, aradan geçen bunca yıl Hocanın özlemini gidermiş midir, ne dersiniz?

İnsan çok önemlidir, şairin deyişiyle “zübde-i âlem” yani varlığın özüdür.  Onu iyi yetiştirmek için iki yüz yıl geriye gidip yeniden başlamak gerekiyorsa bunu göze almalıyız. Kaygan zeminde ayakta durmak güç olur. Durmadan yeniden başlamak yerine, bir defa geriye çekilip güçlü bir atılım yapmak daha iyidir diye düşünüyoruz.


Uluslararası Beşeri Bilimler ve Eğitim (IJHE) dergisi olarak, yukarıda dile getirmeye çalıştığımız sorunun çeşitli yönlerden ele alınıp irdelenmesine önem verdik. Hakem sürecinden geçen ve çıkışımızdan bu yana yayımladığımız yazılarımızın önemli bir kısmı insanın yetiştirilmesi üzerinedir. Bunu sürdüreceğiz.

Bu sayıda toplam 19 makalemiz var:

*Beliren Yetişkinlik Döneminde Akılcı olmayan İnançlar, Bilişsel Çarpıtmalar, Öz Yeterlilik ve İlişki Durumunun İncelenmesi: Ece Emre MÜEZZİN, Büşra YILMAZ ve Muazzez Merve YÜKSEL

*Karabağ Muharebesi Sürecinde Fransız Medyası: Hüseyin ALTINALAN

*Bulunma Durumu Ekinin Kullanımları Üzerine Bir Değerlendirme: Abdülkadir BAYRAM

*Comprehensive Development of Human Capital as anAspect of İnnovative Economies of Future: Ahmet EFE

*Eski Uygurca İşaret Zamirlerinde Sözcükselleşme ve Yineleme Eğilimleri: Arzu ARICAN

*Fen Bilgisi Öğretmen Adaylarının Kavram Haritası Destekli Çevre Eğitim Hakkındaki Görüşleri: Gülşah ORAK ve Nezahat KANDEMİR

*Geleneksel Kemaliye (Eğin) Evlerinin Plan Tipolojisi Üzerine Bir İnceleme: Melike YAPAN ve Gonca BÜYÜKMIHÇI

*Kazaklara Ait Bir Köken Miti ve Cengiznâme: Kazaktıñ Tübü: Raşit ÇÖLOĞLU

*Morfolojik Yöntemle Oluşturulan Çatıların Yapılarına Göre Tasnifi: Anıl ARSLAN

*Okul Öncesi Döneminde Anne ve Babaların Aile Katılım Çalışmalarına Katılım Düzeylerinin İncelenmesi: Volkan VAROL, Melis KILIÇ, Habibe YILMAZ ÇELİK, Merve GÜNEŞ ve Miray VAROL

*Paulo Feriere’de Öğretme Eyleminin Etik Doğası: Zeynep KANTARCI BİNGÖL

*Reading the Ottoman Costumes in the Travelogues of : John Covel ve Cornelis De Bruyn

*Sümer Dilinin Kökenleri Hakkında Bir Başka Öneri: İonnis KENANİDİS ve Evangelos C. PAPAKİTSOS

*Tonyukuk Yazıtı’nın Eleştirel Söylem Analizi: Utku IŞIK

*Türk Dillerinde Hukukî Terminolojinin Oluşmasına Kuramsal Bir Bakış: Gatibe VAGİFKIZI

*Türkiye’de 2000-2021 Yılları Arasında Tamamlanmış Okul Öncesi Dönemi Kapsayan Psikolojik Dayanıklılık Konulu Tezlerin İncelenmesi:

*Yabancı Dil Olarak Türkçe Öğrenen Öğrencilerin Dilbilgisi Öğrenmede Strateji Tercihleri: Azize ÖZDEMİR

*Yetişkinlerde Fonksiyonel Olmayan Tutumların ve Olumsuz Otomatik Düşüncelerin Depresyonla İlişkilerinin İncelenmesi: Özge SARICA ACARÖZ ve Serdal IŞIKTAŞ

*Yukagirler İnanış, Gelenek ve Anlatı: Serkan YÜKSEL


Her sayıda daha çok geliştiğimizi, daha zenginleştiğimizi görmenin mutluluğu içinde, değerli yazarlarımıza ve hakemlerimize, bu sayının tamamlanması için emek veren bütün ilgililere teşekkür ediyoruz.

Yeni sayılarda buluşmak dileğiyle.

 

Prof. Dr. Saadettin YILDIZ

Editör

Dergiye erişmek için tıklayınız: Uluslararası Beşeri Bilimler ve Eğitim Dergisi

İçerikler

bilimdili

Yorumla

Yorum yazmak için buraya tıklayın...