ARKEOLOJİ & TARİH

Mete Han’ın İmparatoriçe Lü’ye Mektubu

Yazar: Elif AYDIN 

İmparator Gaozu 漢高祖 (Gerçek adı 劉邦 Liú Bāng), aslen soylu bir aileden gelmemiş, sıradan biri olarak doğmuştur. (庶民 shùmín: halk, sıradan insanlar) Qin Hanedanlığına hizmet etmiştir. 呂后 İmparatoriçe Lü ile (O zamanki adıyla 娥姁 Éxǔ) evlenmişlerdir. Qin hanedanlığının yıkılışı ardından Han hanedanlığını kurmuştur. Qin sonrası oldukça kötü bir durumda olan Han hanedanlığını olası tehditlerden korumak adına güçlenmekte olan Xiongnularla Héqīn 和親 politikasını uygulamaya geçirmiştir. (Evlilik yoluyla ittifak, kan bağı kurma) Gaozu’nun ölümü ardından dul kalan İmparatoriçe, 皇太后 Huángtàihòu (dul kraliçe) olarak anılmaya başlamıştır. Bunun ardından İmparatoriçe saraydaki siyasi gücünü sağlamlaştırmak için ilgisini sarayın iç işlerine vermiştir. Bu durumun doğal bir sonucu olarak da hanedanlığı saraya hapsetmiş ve dış politika ile ilgilenmemiştir. Bunun en güzel örneği, Hun (匈奴 Xiōngnú) lideri Mete Han (冒頓單于 Màodùn Chányú) liderliğinde güçlenen ve devlet olarak teşkilatlanan Hunların Çinlilere karşı tehdit oluşturmaya başlamasıdır. Han tarihi kayıtlarında (漢書 Hàn shū, bölüm 94) geçen Mete Han’ın İmparatoriçe Lü’ye yazmış olduğu mektup Çin-Hun ilişkilerinde gelinen noktayı özetlemektedir. Mete Han, kendisini o kadar güçlü görmeye başlamıştır ki İmparatoriçe Lü’ye evlenme teklifinde bulunmuştur. İmparatoriçe ise mektuptaki teklifi mütevazi bir şekilde reddetmiştir.
Mektuptaki metin ve çevirileri şu şekildedir:

[Han shu, 94. Bölüm]

Çevirileri:

Mete Han’ın mektubu:

“Ben bataklıkların ortasında doğmuş, sığırlar ve atların diyarında, vahşi bozkırlarda büyümüş, yalnız dul bir hükümdarım… Majesteleri (siz) aynı zamanda yalnız yaşayan dul bir hükümdarsınız. İkimiz de mutlu değiliz; zevk alabilecek hiçbir şey kalmadı. (Dolayısı ile) bende olup sizde olmayanı vermek istiyorum.”

İmparatoriçe’nin cevabı:

“Yaşım ilerledi ve yaşama gücüm azalıyor. Hem saçlarım hem de dişlerim dökülüyor, sabit bir şekilde yürüyemiyorum bile… Ona [Maotun’a] layık değilim. Ama ülkem yanlış bir şey yapmadı ve umarım [Maotun] bunu bağışlar”