Tarih

Cengiz Han’ın Öğretmenleri: Uygurlar

Yazar: Saltuk Buğrahan ALTINDAŞ

Cengiz Han İmparatorluğu ilk başta Moğol bozkırlarına ve onu kuzeyden sınırlayan ormanlık dağlara ek olarak, Kuzey Çin’in yani günümüz İç Moğolistan’ının bir bölümünü de içermekteydi.

Cengiz Han’ın İmparatorluğu’nun başlangıcında Türkistan, bölgeye hâkim olan iki büyük devlet arasında bölünmüş şekildeydi: Uygurlar ve Kara Hıtaylar.

Kuzeydoğu Beşbalık vahaları, Turfan, Kaşgar ve Gulca Türk ulusunun ilk yüksek medeniyete sahip olan Uygur Türklerine aitti.

Uygurlar, IX. yüzyılda yerleşik bir yaşama geçtikten sonra Budizm, Nasturi Hristiyanlık gibi birçok dini kabul etmişlerdir. Maniheizm ve Budizm gibi dinlere dâhil olan Türkler, yeni kabul ettikleri dinin öğretilerini yaymak için büyük bir tercüme faaliyetlerine girişmişlerdir. Özellikle Çinçe, Tibetçe, Toharca, Soğdça ve Sanskritçeden Uygur Türkçesine tercüme yoluyla birçok eser kazandırmışlardır. Uygur Türkçesinde yazılmış metinlerin büyük bir kısmı Turfan, Koço, Hami şehirleri ile Kansu şehrinde bulunan Bin Buda Mağaraları’nda gerçekleştirilen kazı çalışmaları sonucunda ortaya çıkarılmıştır.

Kaftan ve başlık giyen Uygur Teğinleri (Prensleri)

Uygurlar ilk başta Kök Türk alfabelerini kullanırken Maniheizm’in etkisiyle kendilerine has eski Süryani yazısını temel alan alfabelerini tasarlamışlardır. Böylece dönemin Moğol alfabesinin prototipini oluşturmuşlardır.

Kutluk Kağan’ın Mührü’nünde yer aldığı Uygur harfli yazma

Uygurlar bir anlamda diğer Türk-Moğol halklarına medeniyet öğretmeni olarak öncülük etmişlerdir. Onlardan, Kuzey bozkır kabileleri -dünün Kirayitleri ve Naymanları ile Cengiz Moğolları- yeni ortaya çıkan devletleri için gerekli olan okuryazarları ve yazıcıları almışlardır. Yukarı Türkistan’ın önemli bir yarısında, Uygur Türkçesi ve Uygur alfabesi ile yazı ile Lingua Franca haline gelmiştir.

Uygur Kağanı ve Teğinleri (Prensleri)

1204 yılında Naymanlar ile yapılan bir savaşta Cengiz Han tarafından esir alınan Uygur devlet adamı ve Mühürdar Tata Tonga, Cengiz Han’ın dikkatini çekmiş ve Cengiz Han ondan, Nayman hanlığında yaptığı Adliye nazırlık görevini yeni kurulan devlette yapmasını istemiştir.  Daha sonra baş danışmanı ve mühürdarı olmasını teklif etmiştir.  Cengiz Han’ın teklifini kabul eden Tata Tonga, Moğolların devlet idaresindeki büyük bir boşluğu doldurmuş, imparatorluktaki yönetim eksikliklerini gidermiş ve devleti güçlü bir teşkilat yapısına kavuşturmuştur. Cengiz Han’ın isteği üzerine Tata Tonga, Cengiz Han’ın 4 oğlunun öğretmenliğini üstlenmiştir. Uygurların, Cengiz Han İmparatorluğu’nun kuruluşunda varlığı her yönden hissedilmeye başlanmıştır. Uygur alfabesi ve Uygur bilginleri Cengiz Han’ın yasalarının oluşumunda çok önemli rol oynamıştır.

İdikut Şehirleri

İdikut yöneticileri Tanrı Dağları’nın kuzeydoğu kesimindeki Beşbalık’ta bulundukları Uygur Krallığı döneminde, çok makul bir yönetici olan Barşuk adında bir Prens tarafından yönetilmekteydi.

Barşuk’a göre, göçebe medeniyete sahip olan boyların Cengiz Han altında birleşmesi onun için gerçekten evrensel bir öneme sahipti. Uygur beyleri Cengiz Han’a biat etmeyi düşünürken, Barşuk, Cengiz Han’a Atkır ve Darbay adlı iki elçi olarak Cengiz Han’a gönderdi. Elçi’nin taşıdığı fermanda şunlar yazmaktaydı:

“Cengiz Han’ın isminin ihtişamını duymak büyük bir sevinçtir. Böylece, bulutlar dağıldığında ve her şeyin sahibi olan güneş kendini gösterdiğinde seviniriz. Buzlar geçip nehirler yeniden açıldığında çok mutlu oluyoruz. İmparator Cengiz Han beni ziyaret edecek mi? … O zaman beşinci oğlun olacağım ve sana gücümü vereceğim!”

Bundan başka yine Koçu İdikut Uygur Devleti hükümdarı Barşuk Sanat Tegin, 1210 yılında Moğol İmparatorluğu’nun başkentine ziyarete gelmiştir. Ziyaretten sonra Uygurların Beşbalık Bölgesi’nde binlerce kişinin Moğol devletine getirildiği ve devlet işlerinde çalıştırıldığı anlaşılmaktadır.

Hükümdardan nazik bir cevap alan İdikut, 1211 baharında bizzat onun karşısına çıkmıştır. Cengiz Han’ın hükümdarlığını kabul eden Barşuk, ona altın, gümüş, değerli taşlar, ipek, desenli şam kumaşlar, brokar gibi hediyeler sunmuştur. Kısacası Uygurların 400 yıldır yürüdükleri eski ipek yolunun verdiği bütün zenginlikleri takdim etmiştir.

Cengiz Han, Barşuk’un çabukluğundan etkilenmiştir; Uygur kültürü, göçebe ortamında büyük bir otoriteye sahip olduğu için onu daha da gururlandırmıştır. Cengiz Han, Barşuk’a devletin naibliğini vaad etmiştir.

Hanlar birbirlerinden memnun ayrılmışlardır. İpek yolunun veya en azından kuzey kesiminin sahibi olan İdikut, Kuzey bozkırlarında yeni kurulan olan devasa bir göçebe imparatorluğun sahibinin beğenisini kazanmıştır. Cengiz Han, Uygurlar sayesinde yeni vasalları, eyaletler arası iletişimi en önemli ekseni olan ipek yolunu kontrol etmeyi başarmıştır.

Kaynakça

ÇAKAN, V. (2019). The Role of Uyghur Turks In the Mongol Empire, The Journal of Asian Studies Cilt: 3, Sayı. 1.

Zengin, A. & Yaman, Ü. (2018). Buddhist and Manichaeist Views on War on the Old Uyghur Turkish Texts, Journal of Turkish Language and Literature, Cilt: 58, Sayı: 1, 175-216

 

Moğolistan’da Büyük Hun İmparatorluğu’nun Başkenti Bulundu

Moğolların Büyük Hanı Cengiz’in Mektubu

 

BBC: Cengiz Han’ın mezarı neden bulunamıyor?

 

Cengiz Han’ın Ordusu neden Avrupa’yı işgal etmedi ?

 

 

Saltuk Buğrahan Altındaş

Avusturya/ Viyana
Mütercim/Tercüman (Türkçe - Almanca - İspanyolca - İngilizce)

Yorumla

Yorum yazmak için buraya tıklayın...