Çeviri: Saltuk Buğrahan Altındaş
Rusya Bilimler Akademisi Arkeoloji Enstitüsü, Eylül 2020’den beri Sivastopol’de Tavrida Otoyolu’nun son bölümünde, büyük ölçekli kazı çalışması yürütmektedir. Çalışmalar, İnkerman Vadisi’nde dik ve yüksek bir tepenin eteklerinde yer alan inşaat bölgesini araştırması kapsamında 2018 yılında keşfedilen Kil-Dere 1 isimli mezarlık alanında gerçekleştirilmektedir.
Roma döneminde İnkerman Vadisi kalabalık bir nüfusa sahipti. Bu yerleşimlerin izleri bölgedeki arkeologlar tarafından ortaya çıkarılmıştır. Bu keşiflere bölgeden sadece birkaç kilometre uzaklıkta bulunan Sovkhoz 10, Tchernaya Rechka & İnkerman isimli mezar alanları da dâhil edilmiştir.
Kazılan taş lahitler iki odalı yer altı mezarlardan oluşmaktadır. Amforaya yerleştirilmiş yanmış bir cesedin kalıntılarının bulunduğu kremasyon gömüsü de ortaya çıkarılmıştır. Mezar yerinin sınırları ve mekânsal organizasyonu belirlenerek batı sınırı, doğal bir kaya çıkıntısıyla; doğu sınırı, mevcut yolun eğilimiyle; güney sınırı, tepenin güney yamacıyla ve kuzey sınırı ise kazıların devam edeceği tepenin eteğinde tanımlanmıştır. Mezar alanının güney kesiminde batıya ve doğuya bakan belirgin bir mezar sırası bulunmakla birlikte orta kesiminde yoğunluğunun arttığı ve mezarların üst üste yerleştirildikleri tespit edilmiştir. 2, 3, 4 & 6 numaralı mezarların güney kesiminde mezar taşları bulunmuştur. 6 no’lu mezarda, mezar taşının yanına kurbanlık yiyecekler için oval bir oyuk olan dikörtgen bir taş yerleştirilmiştir. Daha sonraki çalışmalar sırasında, çeşitli motiflerle 63 mezar taşı daha keşfedildi. Bunlar: Antropomorfik steller, maskeli mezar taşları ve stel kaideleridir. Mezar taşları, genellikle soylu ve varlıklı insanların mezarlarına yerleştirilmiştir. Kil-Dere 1 nekropolündeki çok sayıda mezar taşı, Hersonisosi’un yakın çevresi ve tüm Güneybatı Kırım’da özel statüsünü yansıtmaktaydı. Nitekim diğer mezarlıklarda sadece 15 adet benzer mezar taşları bulunmuş ve bu onu Kırım’daki “Geç İskit” döneminden elde edilen en önemli koleksiyon haline getirmiştir. Mezar alanında, şu ana kadar değerli metal buluntuları da dâhil olmak üzere 1200’den fazla buluntu elde edilmiştir. Seramik malzemeler -sürahiler, tabaklar ve kâseler- çömlekçi çarkında yapılan kırmızı lake kaplarla temsil edilmekteydi. Bazı tabaklar damgalarla özellikle de “planta pedis” motifleriyle ayak tabanı şeklinde süslenmiştir. Ocak 2021 itibariyle, tüm nekropolün %75’ini oluşturan 6,345 m2’lik alan incelenmiştir. Kazılar sırasında elde edilen arkeolojik buluntular, M.S. 2. ila 4. yüzyıllar arasında Güneybatı Kırım’ın “Göçebe Nüfusu” araştırması için önemli bir tarihsel kaynak konumundadır (Haberde Göçebe Nüfus yerine Barbar Nüfusu ibaresi yer almaktaydı. Fakat böylesine sistemli mezar yapıları ve çömlek işlemleri üreten bir toplumun barbar olarak ifade edilmesi tamamen kasıtlı gözükmektedir). Bu malzemeler mezar alanının, M.S. 1. ve 2. yüzyılların başlarından M.S. 4. yüzyılın sonlarına kadar “Kavimler Göçü” sırasında kullanılmaya başladığını kanıtlamaktadır. Kaynak: The Institute of Archaeology of the Russian Academy of Sciences
Yorumla