SEKELLER
Büyük bir geçmişe sahip olan Türk milleti belirli dönemlerinde dünyanın her yerinde yaşamış ve büyük izler bırakmıştır. Türkler dünyanın en eski ve en köklü milletlerinden biri olup, büyük bir tarihi ve kültürel birikime sahiptir. Diğer milletler belli bir toprak parçası üzerinde yaşadıkları halde, Türkler dünyanın çeşitli bölgelerinde yaşamışlar ve bir çok devlet kurmuşlardır.Türkler özellikle yerleşik hayata geçtikten sonra, devletin kaynağı konusundaki fikirlerinin de etkisiyle, dünyaya hâkim olma amacına yönelik olarak hareket etmişlerdir.Geniş bir coğrafyaya hakim olmaları da yazı dilinin geç oluşmasına neden olmuştur.Türkler Avrupa’nın iç kesimlerine kadar ilerleyen Türkler geçmişten edindikleri tüm verileri her gecen güçlendirerek yeni kuşaklara aktarmaktadır. Türkler gittikleri her bölgelere din,dil ve kültürlerini de beraberinde götürmüşlerdir. Avrupa’nın ortasında bizden parça olarak geride bıraktığımız Macarlar ve Macarların bir boyu olan Sekeller Türklerin umumi bir parçasıdır. Sekeller unutulmaya yüz tutmuş bir Macar boyudur.
Dil ve Alfabe Özellikleri
Tarihin derinliklerinden günümüze kadar hala araştırılan ve tartışılan Sekellerin ve Alfabesinin kökeni hakkında çok çeşitli farklı araştırmalar yer almaktadır. Sekeller kendilerini Hun İmparatorluğu’nun hükümdarı Atilla’nın torunları olduğunu söyleyen şuan ki nüfusu bir milyon civarındadır. Kullandıkları alfabeye ‘rovas’ adını verdikleri bir alfabe kullanmışlardır. 1700’lü yılların sonuna kadar kullanılan bu alfabe Köktürk alfabesiyle büyük oranda örtüşmektedir.Bunun yanı sıra Türk kültürüne ve mitolojisine uygun ortak tarihi değerleri taşımaktayız. Bütün Macar Türkologlar ve dilbilimciler Sekellerin Avarların bir bakiyesi olduğunu söylemektedirler. İlk olarak Sekelerin kim olduğu ve Alfabenin kökeni hakkında bilgiler sunup Köktürk alfabesi ile Sekel Rovas Alfabesini karşılaştırıp inceleyeceğiz.
A)Sekellerin Kökeni ve Alfabeleri
Genel olarak Macar ve Türk Türkologların Sekellerin ve Sekel yazısının kaynağının Karpat havzasına Macarlardan önce gelen Avarların torunu olduğu büyük oranda kabul görmektedir. Macarlar Karpat havzasında görülmeye başladıklarında bu bölgede Hunlardan kalma Sekel işaretli birçok kitap, kayıt ve kitabeler bulunmaktaydı.[2] Avrupa Hunları akın akın her yeri fethettikten sonra Etil ( Atilla) in ölümü üzerine oğulları taht kavgasına düşmüş ve devlet zayıf düşmeye başlamıştır. Etil ( Türk nehir adı bk. Belleten, 1939:384).’in küçük oğlu Çaba büyük bir yenilgiden sonra 15 bin askeriyle birlikte doğuya doğru çekilmiş, Karpat havzasına yerleşmiştir. Bölgeyi daha önceden tanımalarından dolayı o bölgeye yerleşmeyi uygun görmüşlerdir
Göktürk yazısının Sekel versiyonu (Rovas) yazısı olarak anılmaktadır. Rovas kelimesi Macarların Runi ve Ru diye telaffuz ettikleri ve Roni, Rodalni ( oyma ); Rovat, Rovatka gibi birçok kelimenin geliştiği ‘Ro’ kökünden türemiştir. Macar bilginlerin Roma rakamlarının ve Etrüsk yazısının Rovas’dan geldiğini söylemektedirler.[3]
Prof. Dr. Ahmet B. Ercilasun’a göre Göktürk yazısından alınmış bir yazı türünü 17. y.y’a kadar Sekeller kullanmıştır. Sekel yazısının kökenini Göktürk yazısına bağlamaktadır.(ERCİLASUN, A.Türk Dili Tarihi)
Avrupalıların yazı sistemine hiçbir şekilde ortaklığı yoktur.Alfabe sağdan sola veya soldan sağa değil yukarıdan aşağıya doğru örülerek iner.Sekeller uzun bir süre kendi alfabelerini kullanmaktaydılar. On Yedinci asrın sonlarına kadar kullanılmıştırlar.Sekeller dil olarak Macarcanın bir lehçesini konuşmaktadırlar. M.S. 1000’lere kadar bütün Macaristan’da ve Sekel Bölgesinde Rovas-Runik alfabe kullanılmaktaydı. Macar kıralı St. Stephan’ın Hıristiyan olması sebebiyle putperest ve şaman devrin kalıntısı olarak görülmüş bu yazı ve dönemin eşyaları yok ettirilmiş.[4] Papalığın baskısı olarak ve papazların gayretiyle büyük çoğunluğu yok ettirilen bu yazıyla yazılmış olan bu eserler çok az da olsa Transilvanya’nın iç bölgeleriyle Sekel Türklerinde kalmıştır.[5]
Çok az da olsa Macarların köküne de değinmeyi uygun görmekteyim. İslam kaynaklarında Macarların kökenlerinin bir Türk boyunadayandığı ileri sürülmektedir. Bizans kaynaklarında ise kral I. Geza’ya Roma ve İstanbul yapımı iki parçalı bir taç gönderiliyor, Bizans’tan gelen bu hediye tacın alt kısmında bir yazı yer almaktadır: ‘Geovitsas pistos krales tourkias.’ (Türklerin sadık kralı Géza/Yabguca) ifadesi yer almaktadır. O dönemde Macarları Türk olarak adlandırıyorlardı.[6] Başkurdistan için Macarlar Büyük Macaristan (Manga Hungaria) ifadesini kullanmaktadırlar.[7]
B)Runik Alfabelerin Kökeni
Runik alfabenin kökeniyle ilgili çok çeşitli görüşler ortaya atılmaktadır. W. Thomsen tarafından öne sürülen eski İran dillerinden Arami, Soğud, Pehlevi ama özellikle Arami kökenli olduğunu savunmaktadır. (Caferoğlu-1984)
D Lacouperıe ise Runiform alfabesi olarak ifade etmektedir. Clauson’un Thomsen’a karşı eleştiri mahiyetinde alfabenin kökeni ile ilgili çok önemli öneriler sunmuştur. Bu yazı sisteminin İstemi Kağan tarafından icat edildiği ileri sürülmektedir. Aristo ve Mallıtsky tarafından ortaya atılan Runik yazıların damgalardan ortaya çıkmış olabileceği en çok taraftar bulmuş görüşler arasındadır. Runiform alfabenin kökeniyle ilgili görüş bildiren F. Maksudov ve G. Babayar, Clauson ve Lıvşıç’ın belirttikleri görüşlerin tutarlı tutarsız yanlarını belirledikten sonra kimi harflerin Soğud yazısından alındığı bir bölümünün ise Türklerin kendi yazısı olduğunu ileri sürmektedirler.
Köktürk Alfabesi ve Sekel Runik(Rovas) Alfabesi
Alfabeyi incelediğimizde yakın ve benzer seslerin dışında harflerin aynı ama verdiği ses değerlerinin farklı olduğunu yukarıda görmekteyiz. Nemeth’e göre Kafkaslarda bulunan yazıtlarla birbirine çok benzediği açıkça göstermekte ve bu Alfabenin kökeninin Asya olduğunu ve Kafkaslar üzerinden göç eden Bulgar Türklerinin bu alfabeye alarak Kırım üzerinden Balkanlara kadar taşıdıklarını ve belli bir süreçten sonra bıraktıklarını belirtmektedir.Kafkaslara baktığımızda bunun mümkün olduğunu görmekteyiz.Balkarlara ortaçağ da “esile ve asiy” adı verilmekteydi.(Bayçarov.XXVI.114-148)Sekelit-(Sekel+T-Çoğulcular anlamı)Balkar Türklerinin hanına koydukları isimdir.D.A.Hvolsona göre Bulgarların esegelismi ve Erdel bölgesini halkını tanıdıkları isimdir.(Hvolson.96-97) Harflere baktığımızda iki aynı sesi veren harf görmekteyiz Bunlar ‘SE(I),AN(N)’.Ortak harf olup ama aynı sesi vermeyen harflerde vardır:“–c,-é,-N,-K,-j,-a,-b,-t,-v,-E,-Z,-U,-u,-s,-o”. Zaman içinde değişime uğrayan harflerde vardır:“- C,- k, -p,-T,- z,-i,-r, -O,-F,-H”. Kafkasya da bulunan runik alfabeyle büyük oranda ölçüşmektedir. Göç ve uzun mesafelerin açılması sonucunda zaman için değişime uğraması muhtemeldir.
Sonuç olarak baktığımızda runik yazı Türklerin ve akraba toplulukların kullandığı oyma yazıyla aynıdır.Elbette farklı işaretler bulunur ve aynı işaretler bazen faklı seslerle okunur.Bunun doğal karşılamak gerekir ,çünkü bugün çok yakın olan Çeklerle Lehlerin kullandığı Latin Alfabesinin birbirinden farklı harfler olduğunu bazen de farklı seslere telaffuz ettiğini görmekteyiz.Bunu dikkate alarak baktığımızda ses değişmelerinin ve alfabeye yeni şekillerin eklenmesinin normal olduğunu görmekteyiz.Avrupa ülkelerinin yanı sıra özellikle yoğun olarak İskandinav ülkelerinde pek çok runik Türkçe yazıt mevcuttur. Bu yazıtlar Hun döneminde ve öncesi veya sonrasında o bölgelere herhangi bir nedenle gitmiş olan, ve bugün Türkçe dediğimiz dilin belki de unutulmuş, yok olmuş bir lehçesini konuşan, bugün asimile veya yok olmuş topluluklarca konuşulduğunu düşünmekteyim.O bölgeye yerleşen Türklerin zaman için bulunduğu bölgede diğer etnik yapıya entegre olması ve zaman içerinde yok olması diğer gurupların bunu sahiplendiğini düşünmekteyim
Sonuç
Sekeller , Büyük Avrupa Hun İmparatoru Atilla’nın ölümü (453) ve devamında gelen Hun İmparatorluğu’nun çöküşü sonrasında Karpat havzası’nda güvenli bir yere çekilen 3 bin Hun savaşçısının torunları olarak kendilerini ifade etmektedirler. Bir kısım tarihçiler Sekellerin Avarlar olduğunu iddia etmektedir. Sekellerin 6 boyu, her boyun 4 kolu vardır. Bir çoğunun adı Türkçe’dir.Bugün Romanya’da karpat havzası’nda yaşayan yarım milyondan fazla Sekel bulunmaktadır. Sekeller, Gagavuz Türkleri, Çuvaş Türkleri ve Macarlar gibi hristiyan olmalarına rağmen bugün Sekel Romanya içerisinde dışlanıyor ama Avrupa birliği sesini çıkartmıyor. Her gecen gün Sekel göçe ve asimilasyona maruz kalmaktadır. Dünyada varlığı çok fazla bilinmeyen Sekeller Romanya’nın iç kesimlerinde zor şartlar altında varlıklarını ve kimliklerini korumak için mücadele ediyorlar.
KAYNAKÇA
KARATAY,Osman ,Türklerin Kökeni,Kripto yay.Ankara ,Agustos 2014 10.baskı
ERCİLASUN,Ahmet,Başlangıçtan Yirminci Yüzyıla Türk Dili Tarihi,Akçağ yay.Ankara ,2011 .10 baskı
AYDIN,Erhan,Orhon Yazıtları ,Kömen yay.2011
TEKİN,Talat,Orhon Yazıtları ,TDK.Ankara .1988
ORKUN,Hüseyin Namık ,Eski Türk Yazıtları ,TDK. Ankara .1987
GÖKALP, Ziya, Türkçülüğün Esasları, ÖTEKİ, Ankara, 2010
KAFESOĞLU, İbrahim, Türk Milli Kültürü, ÖTÜKEN,İstanbul 2014
[1] Eskişehir Osmangazi Üniversitesi,Sosyal Bilimler Enstitüsü.Türk Dili Yüksek Lisans.İletişim :saffetalp@gmail.com
[2] L.Rasonyi,Sekeller ve Adlarının Menşei.Öksel Gökçmen(çev.) Türk Kültürü,Yıl:X,sayı113(mart 1972),s.289-294
[3] 3.SZOBADOS,Robert,Ancient Hungarian Rovas/Runic Writing
[4] SZOBADOS,Robert.a.g.e
[5] Doğan.İ.age.s.236
[6] Rona -Tas,Hungarians and Europe in the Early Middle Ages,s.277
[7] Bu iki Macar yurdu Belletten’de yayınlanmasını beklediğimiz Etel közü: ortanca Macar yurdu hakkında yani bazı tespitler başlıklı ayrıntılı ve uzun bir kaynakta incalenmiştir. Büyük Macar tarihlerinden biri Türkçe’ye çevrilinceye karar bu konuyu Rasonye, Tarihte Türklük: s. 118-125 v Golden Türk Halkları tarihine giriş: s.307,309 gibi genel tarih yazarlarının esrelerinde görmekteyiz.
[/mks_toggle]
Yorumla