Dil Yaşam

Türkçede Saygı ve Nezaket

Günümüz Özbek ve Uygur lehçelerinde   Özbek Türkçesinde   Günümüz Özbek toplumunda kişinin kendisinden başta anne, baba, dede, nene, amca, dayı, teyze, hala vb. olmak üzere hatta ağabey, ablaya; kocaya,  hatta kimi ailelerde hanıma hitapta esas olarak siz kullanılır. Özellikle yazı dilinin dayandığı Fergane vadisi ağızlarında sen son derece nadir kullanılır. Bizzat Andican’da yaşlı bir […]

Günümüz Özbek ve Uygur lehçelerinde

 

Özbek Türkçesinde

 

Günümüz Özbek toplumunda kişinin kendisinden başta anne, baba, dede, nene, amca, dayı, teyze, hala vb. olmak üzere hatta ağabey, ablaya; kocaya,  hatta kimi ailelerde hanıma hitapta esas olarak siz kullanılır. Özellikle yazı dilinin dayandığı Fergane vadisi ağızlarında sen son derece nadir kullanılır. Bizzat Andican’da yaşlı bir ninenin henüz bir iki aylık torunuyla konuşurken ona siz dediğini duydum. Yine kimi Özbek ailelerinde bilhassa annenin – nadiren de olsa babanın – kendi çocuğuna siz dediği görülmektedir.

Bu durum Özbek nesir dilinde de görülür. Şiir dilinde ise tamamen siz veya tamamen sen kullanılır. Ancak bu konuda klasik dönem şiirlerine nazaran daha düzenli bir kullanım söz konusudur.

Aynı durum Modern Özbek şiirinde de görülür. Mesela Zulfiyä anne hakkında yazdığı Ånam Båğı “Ânnemin Bahçesi” adlı şiirinde gerçek hayatta olduğu gibi annesine siz derken, Meniŋ Mehribån Ånaginam “Benim Sevgi Dolu Anneciğim” adlı diğerinde sen demektedir; ki bir Özbeğin annesine sen demesi söz konusu bile olamaz.

 

Ånäm Båğı

Neçä äcdåd keçgän båğdän yol qåldı

U yollärdä Sizu mendän yoqdır iz!

Sizni Menu,

                Meni Ånälik åldı,

Äyål zåtı ketmäs häyåtdän izsiz…

                 (Zulfiyä 1995:118)

Annemin Bahçesi

Nice ataların geçtiği bağlardan yol kaldı.

O yollada sizden ve benden yoktur bir iz!

Sizi ben ve,

                Beni annelik aldı,

Kadınlar hayattan gitmezler bırakmadan bir iz!

 

Meniŋ Mehribån Ånäginäm 

Ånäm, meniŋ müşfiq, mehribån ånäm,

Qälbımdä åvåziŋ, öziŋ qäyerdä?

Quyåş åğuşıgä ålgänmi åläm,

Şu’lädäy ådımiŋ qäysı äsrdä?

                (Zulfiyä 1995:127)

Benim Sevgi Dolu Anneciğim

 

Annem, benim müşfik, sevgi dolu annem,

Kalbimde sesin, sen nerede?

Güneşi kucağına mı almış âlem,

Işık gibi adımın hangi asırda?

           

Ancak Özbek Türkçesinde, II. teklik şahıs için nezaket ve saygı gereği II. çokluk şahıs zamiri yanında, III. çokluk iyelik ekleri ile bu şahsın dönüşlülük zamiri ve fiil çekim ekleri de kullanılır.

Närimån: (Zälgä) İçkiliklärning dådäsi “Napoleon” bolädı! (içkärigä) Mädinäxån! Mädinäxån! Özläri nimädän tårtädılär?

Mädinä: (İçkäridän åvåzı). Nimä?

Närimån: Qäysi biridän quyäy, deymän?

Mädinä: (Åvåzı) Rähmät! Men içmäymän.

(Håşimov1994: 49)

Närimån: (Salona) İçkinin babası “Napoleon” olur! (içeriye) Mädinä Hanım! Mädinä Hanım! Siz ne (hangi içkiyi) içersiniz?

Mädinä: (İçeriden sesi). Ne?

Närimån: Hangisiden doldurayım, diyorum?

Mädinä: (Sesi) Teşekkürler! Ben içmiyorum.

Bek. Ändişä årädän kötärilgändän keyin nimä bolädır?

Yårqın (uyätçän). Nimä bolsın, begim?

Bek. Men sizni hälål yoldåş qılä ålämänmi?

Yårqın (uyätçän). Låyıq körsälär

Bek (zävq bilän külib). Hä-häh.. Uyäğını sorämäng! Boldı! (Yäqınläşmåqçı bolädır. Yårqın årqägä tisärilädir.)

Yårqın. Begim, säbr qılsınlär! Men, cänåblärning ämrläridän çıqmäymän. Siz hurmätli, uluğ kişisiz. Säbringiz häm uluğ bolışı keräk. 

(Çolpån1991: 318)

Beğ: Sıkıntı aradan kalktıktan sonra ne olacak?

Yarkın (utanarak). Ne olsun, Beğim?

Beğ. Ben sizi helallim yapabilir miyim?

Yarkın (utanarak). Eğer layık görüyorsanız

Bek (neşeyle gülerek). Ha ha… Orasını merak etmeyin! Tamam! (Yarkın’a yaklaşacak olur. Yarkın geriye çekilir.)

Yarkın. Beğim, sabrediniz! Ben, kendilerinin emirlerinden çıkmam. Siz, muhterem, ulu kişisiniz. Sabrınızın da ulu olması gerek.

Üçüncü teklik şahıs dönüşlülük zamiri ve fiil çekiminde üçüncü teklik şahıs yapıları da nezaket için II. teklik şahıs yerine kullanılır. Mesela, Özbekistan’ın Surhandarya ve Kaşkaderya vilayetlerinde ise bilhassa kadınların kocaların sen veya siz değil özi biçimini kullandığı görülür.

Küyåv-qäylıq öz xäyållärini bir-birläridän yäşırdı. Äyni väqtdä bir-birläri nimälärnı xäyål süräyäpti, şunı bilmåqçi boldı.

– Gäpir, – dedi küyåv.

– Özi gäpirsin, – dedi qäylıq.

– Sen gäpir.

– Özi gäpirsin-dä.

– Nimäni gäpiräyin?

-Özimizning åqşåmlärdän gäpirsin, qırdägi buğdåy orımıdän gäpirsin

(Muråd 1994: 234)

  Güvey ve gelin hayallerini birbirlerinden sakladı. Aynı zamanda birbirilerinin neleri düşündüklerini öğrenmek istedi.

Anlat, – dedi güvey.

– Kendisi anlatsın, – dedi gelin.

– Sen anlat.

– Kendisi anlatsın ya!

– Neyi anlatayım.

– Kendimizin akşamlarımızdan anlatsın, tarladaki buğday biçiminden anlatsın.

III. çokluk şahıs iyelik ekleriyle III. çokluk şahıs ve dönüşlülük zamirleri, fiil çekim ekleri saygı ve nezaket amacıyla aynı zamanda III. teklik şahıs için de kullanılır.

Dädäm ånälärigä cüdä mehribån edilär. Cåsiyät bibim biz bilän turärdilär. “Babam annesine çok düşkün idi. Câsiyet babaannem bizimle yaşardı.” (Qådiriy 1994: 30)

Därhäqıqät, dädäm gülni nihåyätdä sevär, gül şäydåsı edilär. /…/ Bu işlärni u kişi hiç kimgä “işånmäs”, hämmäsini özläri bäcärär edilär. “Gerçekten de babam çiçeği aşırı severdi, çiçek âşığı idi. /…/ Bu işleri o, hiç kimseye ‘güvenmez’, hepsini kendisi yapardı.” (Qådiriy 1994: 11)

Åpäm yåşlikläridänåq ziyräk, uquvli edilär. Ulär äytgän:

Gär özing oynägäli bir yäxşı ortåq istäsäng

Ong qulåğın qurt yegän källägä tåpşırdım säni.

käbi häcviy şe’rläri häli-häli qulåğım åstıdän näri ketmäydi.

(Qådiriy 1994: 55)

                Ablam daha küçüklüklerinde zeki ve akıllı idi. Onun söylediği

                               Eğer sen oynamaya iyi bir arkadaş istiyorsan

                               Sağ kulağını kurt yemiş kelleye verdim seni.

gibi hiciv şiirleri hâlâ dahi kulağımdan gitmez.

            Keza, Türkiye Türkçesinde iyelik sonrası +lAr ekinin çokluk yerine aile bildiren özel kullanımı Özbek Türkçesinde de bulunur. Åpämlär kelişdi “Ablamlar geldi(ler).” Ancak bu yapı aynı zamanda saygı ve nezaket için için de kullanılır.

Üygä båqıbåp åyimlärgä yårıldım. “Eve bakarak anneme patladım.” (Mänsur1988:95)

Günümüz Uygur Türkçesinde

 

  Hämit Tömür, Modern Uyghur Grammar adlı çalışmasında The various Ownership-dependent forms of the noun and the circumstances of their formaiton may be seen in the following chart başlığı altında yanda görülen tabloyu verir (Tömür 2003:52).

 

 

  Keza Tömür de Uyghur Personal Pronouns başlığı altında ise yandaki tabloyu verir (Tömür 2003:171).

 

 

 

Bu tablolardan da anlaşıldığı üzere günümüz Uygur Türkçesinde ikinci ve üçüncü çokluk şahıs bildiren zamir ve ekler, normal bu görevlerinin dışında saygı ve nezaket belirtmek amacıyla ikinci şahıslarda da kullanılmaktadır.

Aşağıda davet edildiği eve sürekli gelen bir misafir ile artık bu durumdan bizar olan evsahibi arasındaki konuşmadan oluşan günümüz Uygur masallarından bir bölüm verilmiştir.

Bir küni sodiger yene kelgen iken, öy igisi bir ah tartip ķoyup:

– Öyge kirsile – deptu, biraķ ėtini ķolidin almaptu. Sodiger attin çüşüp:

– Ėtimni nege bağlaymen? – deptu.

Öy igisiniŋ ğezivi kėlip:

– Nege bağlayttila, öyge kirsile digen tilimğa bağlisila! –  deptu.

(Haşim 1989: 6-7)

Bir gün tacir yine gelmişmiş. Ev  sahibi bir ah çekmiş:

– Eve giriniz, demiş, fakat atını elinden almamış. Tacir attan inerek:

– Atımı nereye bağlayayım, demiş.

Ev sahibinin gazabı gelip

– Nereye bağlayacaksınız, “eve giriniz” diyen dilime bağlayınız, demiş.

Konumuzla doğrudan ilgili olmamakla birlikte, son Doğu Türkistan Cumhuriyeti sabık genel sekreteri olan İsa Yusuf Alptekin’in Özbek ve Uygurların hitap tarzlarıyla ilgili olarak hatıralarını kaleme aldığı kitabının “Endican’a Varış” bölümünde söylediklerini aktarmak istiyoruz.

Bu ziyaretçiler arasında Zeydin Ahun’un, bir beyzade olan bana, “siz” diye hitap etmesi, adeta beni kızdırdı. Zira, Yenihisar, büyük Türk imparatorluklarına merkezlik vazifesini ifa eden Kaşgar’a, yedek merkezlik vazifesini gören bir şehirdi. Halkı da diğer merkezlerin halkı gibi devlet ve hükümet adamlarına karşı yüksek derecede tazim ve hürmet göstermeye, onlara karşı çok nazik ve hürmetkâr bir şekilde hitap etmeye alıştırılmıştı. Bu bakımdan yüksek rütbeli adamlara karşı, “hazretleri”, “cenab-ı âlileri”, “cenapları” en azından “özleri”, beylere hürmeten “beyim”, onların çocuklarına “hocam” yani “sahibim”, yerine göre din âlimlerine “damollam”, “halfetim”; kadılara da “kadı ahunum”, din âlimlerinin çocuklarına “mahdum” diye hitap ederlerdi. “Siz” ve hele “sen” kelimesini çok az kullanılırdı. Sonradan şahit olduğum gibi, Kumul, Turfan, Küçar, Aksu, Yarkent, Hoten gibi şehirlerimiz de vaktiyle bazı devlet ve prensliklere merkezlik vazifesini yapmış olduğundan dolayı, ora halkı da Kaşgar, Yenihisar halkı gibi çok hürmetkâr davranıyorlardı. Sonraları öğrendiğime göre, Batı Türkistan’da umumiyet itibariyle herkese “siz” diye hitap edildiği gibi, Doğu Türkistan’ın Kuzey vilayetlerinde de “siz” kelimesi kullanılırmış. “Siz” diye hitap etmek, pek o kadar da hürmetsizlik sayılmazmış (Alptekin 1985: 63).

bilimdili

Yorumla

Yorum yazmak için buraya tıklayın...