Saygı ve Nezaket Bildiren Bu Yapılar Dilimize Nereden Yerleşmiştir?
Saygı ve nezaket bildiren formların Göktürk, Uygur, Karahanlı ve Harezm dönemlerinde tam olarak oturmadığını görüyoruz. Özellikle Göktürk, Eski Uygur ile Harezm dönemi eserlerini Çağatay dönemine ait Nevaî veya Babür’ün nesirleriyle karşılaştırdığımızda bu durum daha açık görülür. Bu formlar dilimize Farsçanın Türkistan’daki lehçelerinden girmiş olması kuvvetle muhtemeldir. Çünkü ilk Türk Kağanlığından kalma Bugut Yazıtı adıyla bilinen yazıtın bir kısmı İranî bir dil olan Soğdcadır (Ölmez 2012: 12). Aynı şekilde Eski Uygur dönemindeki metinlerin önemli bir kısmının da Soğdcadan tercüme edilmiştir. Bu da tarihî İranî lehçelerle ne kadar içli dışlı olduğumuzu göstermektedir.
Başta Farsça olmak üzere birçok Hint-Avrupa dilinde ikinci çokluk şahıs zamiri aynı zamanda nezaket ve saygı için ikinci teklik şahsa karşı da kullanılmaktadır. Aynı durum üçüncü çokluk şahıs zamirlerinin ikinci ve üçüncü teklik şahıs için kullanılmasında da görülür.
Mesela, günümüz İran Farsçasında aynen bu yapıların işlek olduğu Türk lehçelerinde olduğu gibi to (ﺘو) “sen” yerine şomâ (ﺸﻤﺎ) “siz” kullanılması mevcuttur (Öztürk 1988: 125-126). Türkistan Farsçası da diyebileğimiz Tacikçe de ise durum aynı Özbek Türkçesindeki gibidir. Tacikçede şuma “siz” nezaket, resmiyet, kıdem ve saygı zamiri amacıyla tu “sen” yerine kullanılır. Keza artık üçüncü çokluk şahıs zamirliği unutulan eşân “onlar” ise saygı belirten üçüncü şahıs zamiri olarak kabul edilebilir (İdo 2006: 42-44).
Ancak Özbek Türkçesi ile Tacikçenin birbirlerinden son derece etkilendikleri, dolayısıyla bu yapıların Özbek Türkçesi üzerinden Tacikçeye geçmiş olabileceği de göz ardı edilmemelidir. Bu konuda gerekli mukayeseyi Farsça uzmanlarına bırakıyoruz.
SONUÇ
İster başka dillerin etkisiyle olsun isterse Türkçenin kendi içinde evrilmesiye başlamış olsun, başlangıcından günümüze Doğu Türkçesinde nezaket veya saygı amacıyla esasen ikinci çokluk, ikinci derecede de üçüncü çokluk, nadiren olsa üçüncü teklik şahıs bildiren yapılardan yararlanılması daha Göktürkçe döneminde başlayan bir süreçtir. Bu süreç tarihî metinlerde zaman zaman aksetmiştir.
Özellikle Türkistan’ın şehirli Türklerinin konuşma dilinde, sen yerine hâkim şekilde siz; daha seyrek biçimde özleri ~ alar ~ ular zamirlerinin veya iyelik ve fiil çekiminde ilgili şahıs eklerinin kullanması, tarihî metinlerde bu konuda yer yer tutarsızlıklara yol açmıştır. Klâsik dönem nazımında bilhassa vezin meselesi, konuşma dilindeki bu kullanımın yazıya hâkim olmasını engellemiştir.
Nesir dilinde artık görülmeyen bu durum, bugün bile gerek Özbek gerekse Uygur Türklerinin konuşma dilinde siz, özingiz “kendiniz, siz” veya ular “onlar” özleri “kendileri” diye hitap ettikleri kişilerle ilgili bilhassa şiirde sen ifadesini kullandıkları görülmektedir. Bu durum yukarıda verilen örneklerde de görüldüğü gibi artık serbest şiire geçilmesine rağmen hâlâ söz konusudur.
Yazar: Doç. Dr. Selahittin TOLKUN
Anadolu Üniversitesi
Alptekin, İsa Yusuf (1985). Esir Doğu Türkistan İçin. İstanbul: Doğu Türkistan Neşriyat Merkezi.
Arat, Reşid Rahmeti (1988). Yusuf Has Hâcib Kutadgu Bilig Çeviri, Ankara: TTK.
Arat, Reşid Rahmeti (1992). Edib Ahmed b. Mahmud Yükneki Atebetü’l-Hakayık, Ankara: TDK.
Atalay. Besim (1999). Divanü Lûgat-it-Türk Dizini “Endeks”, 4. Baskı, TDK: 524, Ankara 1999, XL +887.
Caferoğlu, Ahmet (1974). Türk Dili Tarihi II. İstanbul: İstanbul Üniversitesi.
Çolpån, Äbdulhämid (1991). Yänä Åldım Såzımnı. Hazırlayanlar: Näim Kärimov, Şeräli Turdıyev. Taşkent: Ğäfur Ğulåm
Eckmann, János (1983). Nehcü’l-Feradis. Uştmaħlarnıñ Açuq Yolı (Cennetlerin Açık Yolu): II Metin, yayınlayanlar: Semih Tezcan- Hamza Zülfikar. Ankara: TDK.
Eraslan, Kemal (1986) “Çağatay Şiiri”, Türk Dili Türk Şiiri Özel Sayısı II (Divan Şiiri), Ankara, Sayı: 415-416-417-Ağustos-Eylül 1986, 564-718.
Eraslan, Kemal (1987). “Çağatay Şâiri Atayî’nin Gazelleri”, TDAY Belleten 1987 (1992), s. 113-164
Eraslan, Kemal (1993). Alî-Şîr Nevâî Mîzânu’l-Evzân, Ankara: TDK
Eraslan, Kemal (1996). Alî-Şîr Nevâî: Nesāyimü’l-Maĥabbe min Şemāyimi’l-Fütüvve. Ankara: TDK.
Eraslan, Kemal (1999). Mevlânâ Sekkâkî Divanı, Ankara: TDK
Erdal, Marcel (2004). A Grammar of Old Turkic. Leiden-Boston: Brill Academic Pub
Ergin, Muharrem (1958). Dede Korkut Kitabı I Giriş-Metin-Faksimile. Ankara: TDK
Ergin, Muharrem (1980). Kadı Burhaneddin Divanı. İstanbul: İ.Ü. Edebiyat Fak.
Gabain, A. Von (1988). Eski Türkçenin Grameri, çev.: Mehmet Akalın. Ankara: TDK.
Garrıyeva, Amangül – Kakalı Berkeliyev – Kakabay Seyitmıradov (1993) Türkmen Halk Dessanları, Aşgabat:Türkmenistan Neşriyatı.
Gölpınarlı, Abdulbaki (1972). Nedim Divanı. İstanbul: İnkılap ve Aka Kitapevleri
Grönbech, K.: Türkçenin Yapısı, Ankara 1995, TDK. 148.
Hamilton, James Russel: İyi ve Kötü Prens Öyküsü (çev: Vedat Köken), TDK. 682, Ankara 1998, XII + 324.
Hämråyev, Muråd (1981). Bilål Nåzım Şe’riyätidän. Taşkent: Özbekistan SSR Fänlär Akademiyası
Häsän, Säidbek (1993) Zähiriddin Muhämmäd Båbur Kitåbu-s-sälåt, Taşkent: Äbdullä Qådiriy näşriyåti.
Haşim, Ehet (1989):Uygur Halk Masalları. Lâtin Harflerine ve Türkiye Türkçesine Aktaranlar: Ahmet B. Ercilasun – A. Şekür Turan, Ankara: Kültür Bakanlığı.
Håşimov, Ötkir (1994): Toylär Mubåräk, Taşkent: Nävroz Näşriyåtı.
İdo, Shinji (2006). Tacikçe Dilbilgisi. İstanbul: Kebikeç.
İnayet, Alimcan (2004). Uygur Halk Destanları I. Ankara: TDK
Karaağaç, Günay (1997): Lutfî Divanı, Ankara 1997, Ankara: TDK
Karasoy, Yakup. (1998). Şiban Han Dîvânı, Ankara:TDK
Kaya, Önal (2003): Doğu Türk Yazı Dili ve Edebiyatı Araştırmaları I: Ķul ǾUbeydį (XVI. yüzyıl) ve Ķul Şerįf (XVII). Kırgızistan-Türkiye Manas Üniversitesi Yayınları: 43, Bişkek 2003, XV+175.
Kaya, Önal. (1996). ‘Alį-Şįr Nevāyį, Fevāyidü’l-Kiber. Ankara: TDK
Keçik, İlknur – Leyla Uzun Subaşı (2004). Türkçe Sözlü ve Yazılı Anlatım. Eskişehir: Anadolu Üniversitesi.
Kormaz, Zeynep: “Ĥüseyin Bayķara Adına Yazılmız Çağatayca Yūsuf ve Züleyhā Mesnevîsinin Tanınmayan Bir Yazması ve Eserin Yazarı”, Türk Dili Üzerine Araştırmalar Birinci Cilt, Ankara 1995, TDK: 629, 304-342.
Mänsur, Muråd (1988). Cudålik Diyårı.Taşkent: Şärq Näşriyåt.
Muråd, Tåğäy (1994). Åt Kişnägän Åqşåm. Taşkent: Şärq Näşriyåt.
Ölmez, Mehmet (2012). Orhon – Uygur Hanlığı Dönemi – Moğolistan’daki Eski Türk Yazıtları (Metin – Çeviri – Sözlük). Ankara: Bilgesu
Ölmez, Zuhal Kargı (1996) Ebulgazi Bahadır Han: Şecere-i Terākime, Ankara: Türk Dilleri
Özdemir, Emin (2002). Sözlü-Yazılı Anlatım Sanatı Kompozisyon. İstanbul: Remzi Kitabevi
Öztürk, Mürsel (1988). Farsça Dilbilgisi. Ankara: TTK
Pelliot, Paul (1995): Uygur Yazısıyla Yazılmış Uğuz Han Destanı Üzerine, çev. Vedat Kökten, Ankara: TDK Ankara.
Qådiriy, Şerkån (1994). Qådiriyni Qomsäb Xåtırälär. Taşkent: Xälq Meråsı Näşriyåtı
Qådirov, Pirimqul (1991), Yulduzlı Tünlär, Båbur, Taşkent: Özbekistån.
Rähmånov, Vähåb– Kåmilcån İsråilov (1980) Mäşräb Devån, Taşkent: Ğäfur Ğulåm Näşriyåti
Şämsiyev, Pårså (1990), Zähiriddin Muhämmäd Båbur Båburnåmä, Taşkent: Yulduzçä.
Tekin, Talat (2000): Orhon Türkçesi Grameri, Ankara: Türk Dilleri Araştırmaları Dizisi.
Tömür, Hämit (2003): Modern Uyghur Grammar, İstanbul: Yıldız.
Toparlı, Recep (1988). Hârezmli Hâfız’ın Divanı. Ankara: Türk Dil Kurumu.
Türkay, Kaya. (2002). ‘Alį-Şįr Nevāyį, Bedāyi‘uǿl-Vasaŧ Üçünçi Dįvān, Ankara: TDK
Yaylagül, Özen (2005) “Eski Türkçede Nezaket İfadeleri”, Millî Folklor, cilt 9, yıl 17, sayı 68, sayfa 151-165.
Yücel, Bilal (1995). Bâbür Divanı. Ankara: Atatürk Kültür Merkezi.
Yunusoğlu, Mağfiret Kemal (2013). “Molla Bilal Nazim ve Uning Dastanlari Heqqide” Uluslararası Uygur Araştırmaları Dergisi, Sayı: 1/1 2013, Sayfa: 145-151.
Yusuf Oğlı, Rähmätullä (1994): Göroğlıning Tuğılışı-Göroğluning Bålaligi-Çårtåqlı Çambil, hazırlayan: Töra Mirzayev – Zubayda Husainova. Taşkent: Fan Naşriyåtı.
Zulfiyä (1995): Yillär Sädåsı, Taşkent: Ğäfur Ğulåm Näşriyåtı, 168.
[1] Kiril alfabesiyle yayımlanmış Çağatay dönemi eserleri için Özbek Kiril alfabesinden Türkiye Türkçesine yapılan çevirilerde 34 harfli Ortak Türk Alfabesindeki işaretler kullanılmıştır. Özbeklerce yayımlanan metinlerdeki bilhassa terkiplerle kimi Arapça ve Farsça kelimelerin imlasında farklılıklar görülebilir.
[2] Mağfiret Kemal Yunusoğlu, bu konuda makalesinde Bilal Nazım 1825 yılında doğduğunu söylemektedir (Yunusoğlu 2013: 145).
Yorumla