“ÜÇ TARZ-I SİYASET”
Yusuf Akçura’nın “Üç Tarz-ı Siyaset” isimli kitabının Tataristan’da yazıldığını hatırlatan Ömeroğlu, şöyle devam etti: “Bu yüzdendir ki belki bugün dahi siyasi tartışmaların merkezinde olan Yusuf Akçura’nın ‘Üç Tarz-ı Siyaset’ isimli kitabı, Osmanlı’nın son döneminde Tataristan’ın başkenti Kazan’da yazılmış, Kahire’de bir Türk gazetesinde yayınlanmış ve İstanbul’da tartışılmaya başlanmıştı. Böyle geniş bir üçgende etkileşim söz konusuydu ve bunun temelinde de Kazan’da yazılan eserin İstanbul’da anlaşılabilirliğiydi. Bugün buradan uzaklaştık çünkü Sovyet döneminde küçük dilleri yazı dili haline getirdiler. Daha evvel Orta Asya’da Çağatayca yazı dili vardı. İstanbul’da İstanbul dili, Osmanlıca yazı dilimiz vardı ve bu diller birbirlerine çok da uzak değillerdi.”
ORTAK İLETİŞİM DİLİ
Ortak iletişim dili üzerinde durulması gerektiğini vurgulayan Ömeroğlu, şu değerlendirmeyi yaptı: “Bugünkü şartlarda ortak edebi dil kurmak, yüzyıl öncesine göre çok uzaklaştığımız bir konu. Avrasya Yazarlar Birliği olarak ortak iletişim dili üzerinde çalışmalıyız diye düşünüyoruz. Bunun ortak edebi dilden farkı şu. Her halk, her Türk Cumhuriyeti bugüne kadar getirdiği kendi edebi dilini kullanmaya devam etsin. Bugüne kadar onlarla yazılmış birçok edebi eser var, basın hayatı var, hukuki metinler var, ders kitapları var. Bir anda bu dilden vazgeçmeleri çok güç.”
TÜRKİYE TÜRKÇESİ VURGUSU
Ortak iletişim dilinin Türkiye Türkçesi olması gerektiğini aktaran Ömeroğlu, şunları söyledi: “Türk devletleri kendi edebi dillerini kullanmaya devam edebilirler ama Türk halkları kendi dili ve kendi lehçesiyle beraber iletişim dili olarak Türkiye Türkçesini de öğrenmeli. Türkler bir araya geldiğinde Türkiye Türkçesiyle konuşmalı. Türkiye Türkçesi, bugüne kadar çok büyük mesafe aldı. Bugün Türkiye Türkçesiyle konuşarak Azerbaycan’da, Orta Asya’da, İdil Ural’da taksiyle istediğiniz yere gidebilirsiniz, karnınızı doyurabilirsiniz, alışverişinizi yapabilirsiniz. Türkiye Türkçesi desteklenirse kendiliğinden aldığı bu mesafe çok daha hızlanacak.”
TÜRKÇE KURSLARINA YOĞUN TALEP
Yakup Ömeroğlu, Türkçenin Türkiye sınırlarının dışında gördüğü ilgiye bakıldığında “Türkçe altın çağını yaşıyor” denilebildiğine işaret ederek, “Osmanlı’nın en güçlü olduğu dönemde dahi Türkçe kendi siyasi sınırlarının dışında böyle ilgi görmüyordu. Sadece Türk kökenliler değil, bugün Türk kökenli olmayanlar da Türkçe öğrenmeye çalışıyor. Dünyanın neresinde Türkçe kursu açılsa kayıtları bir ay öncesinden doluyor. Bu Londra’da da Moskova’da da Kahire’de de Şam’da da böyle. Dolayısıyla Türkçe’nin yaşadığı altın çağı iyi değerlendirip Türkçeye devlet olarak, millet olarak destek olmalıyız.” diye konuştu.
“TÜRKÇE’YE İLGİ VE SAYGI ARTACAK”
Yüzyıl önce Türkçe öğrenmek isteyenlere ders materyali ulaştırmakta sıkıntı çektiklerine dikkati çeken Ömeroğlu, şunları kaydetti: “Ama Türkiye bugün çok şükür, güçlü bir ülke. Türkçe öğrenmek isteyenlere materyallerini bu kişilere ulaştırmak, Türkiye için çok zor olmasa gerek. Türkiye Türkçesi Türk dünyasında ortak iletişim dili olmalı. Ortak iletişim dilinin yaygınlaşmasıyla Birleşmiş Milletler’de, Avrupa Birliği’nde ve diğer uluslararası kuruluşlarda Türkçeye ilgi, saygı daha da artacak diye düşünüyorum.”