ATALARIMIZ NEREDEN GELMİŞTİR?
Efsaneye göre çok uzun zaman önce gök ve yer karışık bir gaz kütlesiyken büyük bir yumurtayı andırırmış. Pangu denilen biri, dev bir baltayla yumurtayı kırarak göğü ve yeri birbirinden ayırmış, işte bu sırada Pangu yer ve göğün ortasında durarak elleriyle göğü ayaklarıyla yeri iterek durmadan büyür ve elleriyle göğü, ayakları ile yeri iterek gök ile yer arasında kendine yer açar. Bu olay 18000 yıl sürerken yer ile gök arası 90000 li (Li: Çin kadim metrik sistemi) mesafede açılır. Pangu artık yer ve gök arasındaki bir dev halini alır. Bir süre sonra Pangu ölür; gözleri güneş ve aya, kol ve bacakları sıra dağlara, yaşam kaynağı (kanı) nehirlere ırmaklara göllere ve denizlere; sinirleri yollara, kasları tarım alanlarına, saç ve sakalları gökteki yıldızlara, derisi ve kılları çayırlara ve ormanlara, dişleri ve kemikleri parlak metallere, kayalara, incilere ve yeşimlere; vücudundaki ter de yağmur ve çiğ damlalarına dönüşür. Cesedinde bulunan haşereler de insanlara dönüşmüştür. Bu efsane, Pangu’nun yeri ve göğü oluşturma efsanesidir ve Çinlilerin nesilden nesle aktarılagelmiş yaradılış efsanesidir.
Yaradılış efsanesinin dışında Çin insanının hayatına yön veren bazı efsanevi kişiler de vardır: Ağacın üstünde ev yaparak korunmayı öğreten You Çaoşı (You Chaoshi); odunları birbirine sürterek ateş yakmayı öğreten Sui Renşı (Sui Renshi); avlanmayı öğreten ve Ba Gua’yı icat eden Fu Şişı (Fu Xishi) ya da tahıl ekmeyi bilen ve çeşitli otları deneyerek ilaç icat eden Şın Nongşı (Shen Nongshi) gibi… O eski insanlar doğanın sırlarını ele geçirmiş, doğayı yeniden şekillendirmiş; çalışkan, üretici Çinlilerin temsilcileridir.
ÇİN’İN ATALARI
Çinliler sık sık kendileri için “Yan ve Huang’ın Çocukları ve Torunları” olduklarını söylerler. Bu söylem, efsanelerindeki Hükümdar Huang (Huangdi) ve Hükümdar Yan (Yandi) ile bağıntılıdır. Yaklaşık 4000 yıl önce, Çin’in Huang He (Sarı Nehir) havzasının bir bölgesinde boylar ve kabileler yaşarlardı. Hükümdar Huang ve Yan, bu kabileler arasında en büyük iki kabilenin yöneticileriydi.
O sırada doğusunda Jiu Li adında çok nüfuzlu bir kabile daha vardı. Jiu Li kabilesinin liderine Çı You (Chi You) denirdi ve bu zat çok güçlüydü. Jiu Li kabilesi çeşit çeşit silah üretirler; savaş esnasında çok cesur ve vahşilerdi, bundan dolayı sık sık da diğer kabilelere saldırırlardı.
Efsaneye göre Çı You’nun kabilesi, topraklarını genişletmek için, aynı anda Hükümdar Yan ve Huang ile savaşa girişti. Hükümdar Yan’in kabilesi tamamen öldürülür ve Hükümdar Huang’dan yardım ister. Bir süredir Çı You’u ortadan kaldırmayı düşünüyordu. (Bunun üzerine) Hükümdar Yan ile beraber Cuo Lu’daki (Zhuo Lu) açık alanda Çı You ile büyük bir muharebeye giriştiler. Savaşın en kızgın anında, ansızın gökyüzü kararır ve göz-gözü görmeyecek yoğun sis çöker. Hükümdar Huang, pusula aracını kullanarak askerlerin yönlerini bulmasına yardımcı olur ve Çı You’a saldırı emrini verir. Sonuçta Çı You yakalanır ve öldürülür.
Cuo Lu Savaşından sonra, Hükümdar Huang ve Hükümdar Yan, diğer boyların liderlikleri için mücadeleye tutuşurlar. Uyuşmazlık sonucunda Hükümdar Yan’in kabilesi kaybeder ve Hükümdar Huang Orta Ova (Çin) bölgesindeki kabile birliğinin lideri olur. Bundan sonraki süreçte Orta Ova’daki her kabile dil, töre, üretim ve yaşam gibi her alanda karşılıklı değişim artmıştır. Uzun yıllar süren bütünleşme ve gelişim sonunda, Hua Şia (Hua Xia) ulusunun temel yapısı şekillenmiştir.
Huaşia ulusu Çin ulusunun kadim biçimidir ve Çin halkının önemli bir bölümünü teşkil etmiştir. Hua Şia ulusu, Hükümdar Huang ve Yan’i ataları olarak görmüşler ve kendilerine “Yan ve Huang’ın Çocukları ve Torunları” demişlerdir. Günümüzde halen Çinli ve [Çin içerisindeki] kardeş uluslar bu söyleme alışa gelmişlerdir.
Yorumla